Gelişmiş Arama
Ziyaret
15992
Güncellenme Tarihi: 2012/02/04
Soru Özeti
Şimdiye kadar şeytana karşı kimler direnmiştir ve mücadele şekilleri nasıl olmuştur?
Soru
Şeytanlar ve cinden olan orduları, çoğu zaman Allah’a iman etmiş kimselere saldırırak onları küfüre ve şirke götürmeye çalışırlar. Şimdiye kadar kim onlara karşı direnmiştir ve mücadele şekilleri nasıl olmuştur? Şimdiden teşekkür ederim.
Kısa Cevap

Kur’an’a göre şeytanın yalnızca Allah’ın muhles (ihlasa eren) kullarına etkisi yoktur. Muhlesler, şeytanın kendilerine nüfuz edemediği kimselerdir. Şeytanla mücadele etmenin yolları vardır, bu yollardan giderek onunla mücadele edip başarıya ulaşılabilir. O yollardan birkaçı şunlardır:

1- İman: Kur’an-ı Kerim, şeytanın hakimiyetine engel olmanın temel etkenin iman olduğunu buyuruyor.

2- Tevekkül: Şeytana ve ordusuna galip gelmenin yollarından bir diğeri Allah’a tevekkül etmektir.

3- İstiaze: Allah’tan sığınma talebinde bulunmak demektir.

4- Allah’ı anmak: Allah’ı anmak insana basiret verir, onu vesveselerden korur ve şeytanın nüfuz etme yolunu kapatır.

5- Takva: Takva melekesini kazanmak ve onu sağlamlaştırmak, kalp gözünü İblisin vesveselerine karşı açar ve insanı onun tuzağından korur.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an’a göre şeytanın yalnızca Allah’ın muhles kullarına etkisi yoktur.

Şeytan, Allah’ın bütün kullarını yoldan çıkarmak için yemin ettiğinde muhles (ihlasa eren) kullarını bundan istisna etmiştir: Dedi ki: 'Andolsun senin izzetine, ben, onların tümünü azdıracağım. Ancak içlerinden, ihlasa eren kulların müstesna.’ [1]

Yine Allah’a Teala ona şöyle buyuruyor: Şüphesiz, sana uyan azgınların dışında kullarıma hiçbir suretle gücün yetmez.’ [2]

Bu ayetlere göre muhlesler [3] şeytanın hakimiyet diaresinin dışında olan kimselerdir. Ve bu, hem şeytanın itirafıdır, hem de Allah’ın bildirdiği bir gerçektir: ‘Kullarıma hiçbir suretle gücün yetmez.’

Şeytanla Mücadelenin Yolları

Muhlesler, şeytanın kendilerine nüfuz edemediği kimselerdir. Şeytanla mücadele etmenin yolları vardır, bu yollardan giderek onunla mücadele edip başarıya ulaşılabilir. O yollardan birkaçı şunlardır:

1- İman: Kur’an-ı Kerim, şeytanın nüfuzuna engel olmanın temel etkenin iman olduğunu buyuruyor: Şüphe yok ki (şeytanın) inananlara... karşı gücü kuvveti yoktur, hükmü yürümez onun.’ [4]

2- Tevekkül: Şeytana ve ordusuna galip gelmenin yollarından bir diğeri Allah’a tevekkül etmektir: Şüphe yok ki (şeytanın)... Rablerine güvenen kimselere karşı gücü kuvveti yoktur.’ [5]

Dolayısıyla Allah’a ve ayetlerine iman etmek, şeytanın insanlar üzerindeki velayet ve hakimiyetine engel olur. Şeytanın, iman kalesinde siper alanlara ve Allah’a tevekkül edenlere asla hakimiyeti olmaz. Onun ancak kendisine uyanlara ve Allah’a şirk koşanlara velayeti vardır: Onun gücü, ancak ona dost olup itaat edenlere yeter ve onlar da Allah’a şirk koşanlardır.’ [6]

3- İstiaze: Allah’tan sığınma talebinde bulunmak demektir. Bu sığınma talebi bazen tekvini olurken, bazen de teşriidir. Doğal şerlerden korunmak için Allah’ın tekvini sığınağından faydalanmak gerekir. Tekvini sığınak yaratılış düzeninde Allah’ın nedenler şeklinde koyduğu kanunlar ve ilahi sünnetlerdir. Nefsani şerlerden uzak kalabilmek içinde Nas suresinde buyurulduğu gibi Allah’ın teşrii sığınağından istifade edilmelidir. Teşrii sığınak mukaddes şeriatte belirlenen itikadi temeller ve eğitici programların olduğu ilahi öğretilerdir: Şeytandan sana aykırı bir kışkırtma gelirse Allah'a sığın, şüphesiz O, her şeyi işiten ve bilendir.’ [7]

Gerçekte tevhid, insanın hayır ve menfaati kazanmasını, işlerine Bismillah’la başlamasını, yine zararı ve şerri uzaklaştırmakta ona yardımcı olmasını, işlerine Euzubillah’la başlamasını gerektirir. Zira tevhidi bakış açısına göre alemde Allah’tan başka müessir yoktur.  

4- Allah’ı anmak: Allah’ı anmak insana basiret verir, onu vesveselerden korur ve şeytanın nüfuz etme yolunu kapatır: İyice düşünürler (Allah'ı anarlar), sonra bakarsın ki (doğruyu) görüp bilirler.’ [8]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İnsan Allah’ı anmaktan yüz çevirmediği sürece şeytanın ona vesvese vermeye gücü yoktur.’ [9]

Emirü’l-Müminin (a.s) ise, Allah’ı anmanın şeytanı uzaklaştırmaya neden olduğunu buyurmaktadır: ‘Allah’ı anmak şeytanı uzaklaştırılır.’ [10]  

5- Takva: Takva melekesini kazanmak ve onu sağlamlaştırmak, kalp gözünü İblisin vesveselerine karşı açar ve insanı onun tuzağından korur: (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde iyice düşünürler (Allah'ı anarlar), sonra bakarsın ki (doğruyu) görüp bilirler.’ [11]

Ayetin özgün metninde geçen ‘Taif’ ( طائف ) kelimesi tavaf eden manasına gelip, sanki şeytanın vesveseleri tavaf edenler gibi insanın ruhunda ve düşüncesinde nüfuz etmek için dönüp dururlar.

Şeytan, iman ve takvayla ruhu güçlenen kimselere etki edemez. Ama hep bir fırsat peşinde olur. Şehvet, gazap, haset ve intikam alma gibi bazı nefsani heva ve hevesleri uyandırarak ona nüfuz etmeye ve saptırmaya çalışır.

Ehl-i Beyt’i anmak, Ehl-i Beyt’in dostlarına ihsanda bulunmak, şeytanın nüfuz edemediği kimselerin sınıfına girmek için uğraşı vermek vb. şeytanla mücadele etmenin yolları arasındadır.

Sonuç

Allah inancına sahip olmak insanın günahlardan ve kötülüklerden uzak kalması için etkilidir. Allah’ın izzeti, hikmeti ve zatının işleri üzerinde tefekkür etmek, şeytana karşı mücadelede kulun ruhunu güçlendirir. Ayrıca iman, tevekkül ve takvayı güçlendirmek, devamlı Allah’ı anmak, şeytanı üzecek ve kendisinden uzaklaştıracak işler yapmak ve sonunda şeytandan taraf gelecek şer ve fesatlardan istiaze etmek onun nüfuzuna engel olmak için önemli şeylerdir. Unutmayalım ki bütün bunlar Ehl-i Beyt’e tevessül ve Onların inayeti olmadan mümkün değildir.

İlgili dizinler

Şeytanın İnsana Nüfuz Etme Yolları: 11111 (Site: 10971)

Şeytanın Hedef ve Planları: 2392 (Site: 2545)



[1] -Sad/82-83

[2] -Hicr/42

[3] -Muhles, ruhunu maddiyatın zincirlerinden koparmış ve kalbini Allah’tan başkasına vermeyen, onu Allah’ın sevgisiyle dolduran kimsedir.  

[4] -Nahl/99

[5] -Nahl/99

[6] -Nahl/100

[7] -A’raf/200, Fussilet/36.

[8] -A’raf/201

[9] -Muhaddis Nuri, Müstedreku’l Vesail, c.1, s.178, Müessese-i Alu’l-Beyt, Kum, HK.1408; Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.72, s.124, Müessesetu’l-Vefa, Beyrut, HK.1404

[10] -Amedi Temimi, Abdulvahid, Gureru’l-Hikem ve Düreru’l-Kelim, s.188, Mektebu’l-A’lami’l-İslamiyye, Kum, HŞ.1366

[11] -A’raf/201

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 1
Perşembe, 24 Mayıs 2012
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar