Gelişmiş Arama
Ziyaret
10467
Güncellenme Tarihi: 2012/02/14
Soru Özeti
İnsan suresinin 3.ayetinde ‘Ya şükreden olur ya da nankör.’ diyerek neden şükür için ism-i fail (özne) kullanılmış, ama nankörlüğe gelince mübalağa edilmiştir?
Soru
İnsan suresinin 3.ayetinde ‘Ya şükredici olur ya da nankör.’ manasına gelen ‘İmma Şakiren ve İmma Kefuren’ (إِمَّا شَاکِرًا وَإِمَّا کَفُورًا) diye buyurulmuştur. Bu ifade neden ‘İmma Şakiren ve İmma Kafiren’ veya ‘İmma Şekuren ve İmma Kefuren’ veyahut ‘İmma Şekuren ve İmma Kafiren’ şeklinde gelmemiştir?
Kısa Cevap

Şakir kelimesi ism-i fail (özne) olup ‘şükür’ kökünden gelmektedir. Kefur kelimesi ise mübalağa (abartı) olup ‘küfr’ kökünden gelmektedir. Birinin ism-i fail, diğerinin mübalağa şeklinde gelmesi hakkında müfessirler şöyle diyorlar: Şükredenler nankörlerden her zaman az olduğu için şükür için ism-i fail sıfatı, küfür için mübalağa sıfatı kullanılmıştır.’[1]

Tefsir-i Nümune’de ise bu konuda şöyle yazar: ‘Allah’ın şükrünü yerine getirmeye kimsenin gücü yetmeyeceğinden şükür için ism-i fail kullanılmıştır. Küfran için de ‘kefur’ ifadesi kullanılmıştır. Kefur, mübalağa kelimesidir. Yani çokluk ve şiddet demektir. Zira bu büyük nimeti görmezden gelenler en büyük küfranı (nankörlüğü) etmişlerdir. Allah Teala bütün hidayet yollarını göstermiştir. İnsanın bunları görmezden gelerek yanlışa sapması küfranın son derecesidir.[2]

Belirtmek gerekir ki kefur hem ‘nimete küfran’ için kullanılır, hem de -Rağıb’ın Müfredat’ta yazdığı gibi- ‘inançta küfür’de kullanılır.[3]      



[1] -Derviş, Muhyiddin, İ’rabu’l-Kur’an ve Beyanuh, c.10, s.318, Daru’l-İrşad, Suriye, HK.1415.

[2] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.25, s.318, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.

[3] -Ragıb İsfahani, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat Fi Garibi’l-Kur’an, s.714, Daru’l-İlm ed-Daru’ş-Şamiyye, Dimeşk, Beyrut, HK.1412.

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar