Gelişmiş Arama
Ziyaret
48160
Güncellenme Tarihi: 2012/02/14
Soru Özeti
‘La İlahe İlla Huve’ ile ‘La İlahe İllallah’ arasındaki fark nedir?
Soru
‘La İlahe İlla Huve’ ile ‘La İlahe İllallah’ arasındaki fark nedir?
Kısa Cevap

Bazı rivayetlerde ‘Ya Hu’ ‘Ya Men La Huve İlla Hu’ zikirinin İsm-i A’zam olduğu belirtilmiştir. Kur’an’da gelen ‘La İlahe İlla Huve’ ile ‘La İlahe İllallah’ arasındaki fark gerçekte ‘Allah’ ile ‘Huve’ arasındaki farktan kaynaklanmaktadır.

Huve’den (O) maksat Allah’ın her zaman gaybda olan, tanınmayan ve vasfedilmeyen sıfatıdır. Allah’tan maksat ise zatın bütün celal ve cemal sıfatlarıdır. ‘La İlahe İllallah’ denildiği zaman bunun manası ‘Bütün sıfatları kendisinde toplayan Allah’tan başka bir ilah yoktur’ demektir. Ancak bu mana ‘Zat, her sıfatın dışındadır.’ yönüne işaret etmeden yapılan manadır. Huve denildiği zaman ise Allah kastedilmektedir (İhlas suresi), yani Allah’ın sıfatları ile zatı birdir.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim buyuruyor: ‘Huvellahullezi La İlahe İlla Huve’ (O, bir Allah'tır ki ondan başka ilah yoktur).[1] Arapça terkibi açısından Huve zamir olsa da Allah’ın isimlerinden bir isimdir. Ama bu ismin manası nedir?

Bir sıfat kemal sıfatı olsa, onu Allah’a nisbet verdiğimizde isime dönüşür. Örneğin, ilimi zata nispet versek alim olur. O zamanda isim olur, yani ilim sıfattır, alimde isim; Kudret sıfattır, Kadir isim; Rahmet sıfattır, Rahman ve Rahim isim. Buna göre Huve ‘Allah’ın ismidir.’ dediğimizde hangisi sıfattır, hangisi isimdir?

Sıfat olan, mutlak gayb’da olandır. Mutlak gayb’da olmak ne demektir? Yani hiç bir varlığın zatının künhüne ihata etmesi ve zatının künhünü bilmesi mümkün değildir. Ancak buradan ‘Allah’ı tanımak’ ortaya çıkar ki Allah’ı tanımanın da aşamaları vardır. Zatın künhünü tanımak, yani Allahı öyle tanımak ki bu tanımanın ötesinde başka tanımanın olmaması meselesi ise başka bir meseledir. Bu da Allah’ın zatına mahsustur. Hatta alemin ilk arifi olan Resulullah (s.a.a) bile ‘Seni hakkıyla tanıyamadık’[2] diye buyurmaktadır. Bu cümle Huve’nin manasıdır. Yani ‘Sen’ öyle bir mertebedesin ki, benim için ne kadar ‘Sen’ olsanda yine de onun bir mertebesi Huve’dir. Yani hiç kimsenin Allah’ın zatını ihata etmesi mümkün değildir. Bu yüzden O’na ‘Gaybu’l-Guyub’ (bütün gaybların gaybı) denmektedir. Bu da ‘Allah’ın zatından başka hiç bir varlık O’na ulaşamaz ve Onu ihata edemez’ cihetine işarettir: ‘Allahım! Seni ne kadar övsemde, senin layık olduğun şekilde övmeye gücüm yetmez. Sen öyle birisin ki ancak kendin kendini vasfedebilirsin.’ İşte budur Huve’nin isim olmasının manası.[3]

La İlahe İllallah, denildiği zaman, yani Allah’tan başka (zatın bütün celal ve cemal sıfatlarını toplayandan başka) ilah yoktur demektir. Ancak bu Zat, her zaman tanınmayan olarak kalacaktır.



[1] -Haşr/23

[2] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.66, s.292, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409

[3] -Mutahhari, Murteza, Aşinay-ı Ba Kur’an, c.6, s.186-187, Sadra, Tahran, 14. Baskı, HŞ. 1378.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar