Gelişmiş Arama
Ziyaret
17374
Güncellenme Tarihi: 2011/04/13
Soru Özeti
hatmi salavat nedir?
Soru
hatmi salavat nedir?
Kısa Cevap

Hatim her hangi bir şeyi bitirmek sona erdirmek anlamındadır. Bunun temel özellik ve nitelliği yapılacak bu işin bir başlangıcı ve bir de sonu var olmasıdır. Hatmi salâvat ta bu anlamdadır. Kuranı baştan sona kadar okuyarak hatim edilmesi gibi. Kuranı baştan sona kadar okuyarak bitirmek şeklinde yapılan eyleme kuranı

bitirdi (devr etti) deniliyor. Bu eylemin bir diğer adı da hatimdir.

Ayrıntılı Cevap

İslami meselelerden birisi duadır. Dua bazen kendi arzularına ulaşmak gayesiyle yapılıyor. Ancak bilinmelidir ki dua yoluyla kendi arzularına varabilmek kendisine has şartları vardır. Bu şartlardan birisi bazen has bir zikir veya has bir duayı sayısal olarak belli sayıda okunması gerekir. Ta bu zikir veya dua istenilen neticeyi versin. Bu şarta “sayısal düstur” denilmektedir. bilinmelidir ki, bu amellerin kendileri zati itibariyle müstahaptir ama bu amellerden beklenen neticeyi alabilmek için belirtilen sayıyı korumak noktasında müsamaha ve gevşeklik yapmak kesinlikle men edilmiştir. Zira imam sadıktan (a.s.) nakil edilerek şöyle buyurmuşlardır: “biliniz ki, Allah ın isimleri, hazine konumunda sayı da bu hazinenin sınırları menzilesindedir. Eğer ona doğru atılan adımlarınız az veya ileri ve geri olsa hazineye kavuşmazsınız”.[1]

Peygamber ve ehlibeytine salâvat getirmenin çok fazileti vardır. Bu faziletin önemliliğini anlamak için Allah u Teâlâ’nın bunu kendisinin ve meleklerinin daimi olarak yaptıkları bir iş saymakta olduğuna ve müminlere sizde bunu kendi programlarınızın arasına sokun şeklindeki emre dikkat etmek yeterdir. Allah şöyle buyuruyor: “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin ve teslim olun”.[2] [3]

Salâvatın, duaların kabul görülmesinde çok etkili olması salâvatın işlevliliğindendir. Bu bağlamda şöyle denilmektedir: yapılan dualardan önce ve sonra Muhammed (s.a.a.) ve âline salâvat göndermek duanın kabul görülmesine neden oluyor”.[4] İmamdan (a.s.) şöyle nakil edilmiştir ki, “ilahi terazide Muhammed (s.a.a.) ve ehlibeytine salâvat göndermekten daha ağır hiçbir şey bulunmamaktadır”.[5]

Bazen arzu edilen ihtiyaçların giderilmesi için gönderilen salâvatla ilgili aşağıdaki konuların etkili olduğu söz konusudur:

1-   Has kelimeler ve has şekiliyle salâvat göndermek: örneğin eğer bir kimse ölmeden önce zamanın imamıyla buluşmak ve onu ziyaret etme tevfikini elde etmek istiyor ise aşağıdaki nitelikte salavat göndermelidir. “allahumme salli ala muhammedin ve âli muhammedin ve acil ferecehum”.[6]

2-   Bazen has bir sayı (nicelik) söz konusudur: örneğin bir insanın otuzu uhrevi otuzu dünyevi olmak üzere altmış ihtiyacı ve arzusu var ve hepsinin yerine gelmesini istiyor ise yukarıdaki salâvatı yüz defa göndersin. Buradaki yüz sayısının has bir anlamı ve rolü vardır. Dolayısıyla bu ihtiyaçlarının giderilmesi ve arzusunun yerine gelmesi için göndereceği yukarıdaki salâvat, yüzden ne bir sayı eksik ve ne bir sayı fazla olmamalıdır.[7]

Bu durumda ve buna benzer yerlerdedir ki “hatmi salâvat” anlam kazanıyor. Yani salâvat gönderen kimse bu durumlarda belirtilen miktarda yani yüz salâvat gönderdiğinde “hatmi salâvat” yapmış sayılır. Her halükarda rivayetler esasınca salâvat göndermenin birçok faydası vardır. Bazı rivayetlerde has bir sayı ve miktar belirtilmiş ve birçok rivayetlerde de her hangi bir sayı belirtilmemiştir. Sayısı belirtilmemiş durumlarda sayının belirtilmesi salâvatı gönderen kimsenin kendisine bırakılmıştır. İnsanın kendisi nezir veya yemin yoluyla üzerinde has bir miktarı farz edebiliyor. Yahut nezir etmeden müstahap şeklinde hedeflediği hedefe varmak için belli bir sayıda salâvat göndermeyi kendisi için seçebilir. Toplumda salâvat göndermesinin yayılması için toplantılar yoluyla veya toplantılar yapmadan insanlara belli bir sayıyı önererek salâvat gönderilebilinir. Ancak bu yöntemde dikkat edilmesi gereken çok önem arz eden nokta şudur: ortaya atılan bu proje ve programlar salâvatın değerinin azalmasına neden olacak durumlara veya camiada bidatlerin yayılmasına neden olacak şeylerin zuhur edilmesine sebep olmamalıdırlar.   Yani bu durumlar daha önemli konuların ve vacip olan farzları gölgede bırakacak ve onları unutturacak şekilde veya yersiz ve boş masraflara neden olacak duruma getirilmemelidir.  



[1] HASAN ZADE, Hasan, “nur-i Ali nur-i der zikr ve zakir ve mezkur”, naşir: daru teşayu, 6. Baskı, 1376 şemsi, s. 52.

[2] Ahzab, 56.

[3] Ahzap 56.

[4] MELİKİ TEBRİZİ, Mirza Cavad hazretleri, “el-murakabat”, mütercim; İbrahim Muhaddis Bander Rigi, daru’l-ahlak, 1376, s. 243.

[5] a. g. e.

[6] KUMMİ, Abbas, “miftahu’l-cinan”, daru usve, s. 35.

[7] a. g. e.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar