Gelişmiş Arama
Ziyaret
10155
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Peygamberin (s.a.a) adı duyulduğunda veyahut namazdayken veya namaz dışındayken salâvat ayetini duymayla salâvat getirmek farz mıdır yoksa müstehap mıdır?
Soru
Şanı yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) adı duyulduğunda veyahut namazdayken veya namaz dışındayken salâvat ayetini duymayla salâvat getirmek farz mıdır yoksa müstehap mıdır? Namaz esnasında Peygamberin adı veya salâvat ayeti tekrarlandığında ne yapılması gerekir?
Kısa Cevap

Tüm taklit mercileri kendi ilmihallerinde Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) mübarek adı duyulduğunda salavat getirmenin müstehap olduğuna hükmetmişlerdir. Bu hüküm namaz halini de kapsamaktadır. İmam Humeyni (r.a) şöyle buyurmaktadır: “İnsan ne zaman Hz. Peygamberin (s.a.a) Muhammed ve Ahmed gibi mübarek isimlerini veya Mustafa ve Ebu’l-Kasım gibi lakap ve künyesini söyler veya duyarsa, namazda olsa bile salâvat getirmesi müstehaptır.”[1] Ayetullah Mekarim Şirazi (Allah kendisini korusun) şöyle demektedir: Peygamber (s.a.a) ve ailesine namazdan sonra, namazdayken ve diğer hallerde salâvat getirmek vurgulanmış sünnetlerdendir. İnsan Hz. Peygamberin (s.a.a) mübarek Muhammed veya Ahmed adını ve aynı şekilde Mustafa ve Ebu’l-Kasım gibi lakap ve künyelerini duyduğunda namazda olsa bile salâvat getirmelidir.[2] Fakihlerin “insan ne zaman Peygamberin mübarek adını duyarsa” cümlesinin mutlak bir şekilde beyan edildiğine dikkat edilmelidir. Bundan da Peygamberin adının tekrar edilmesi durumunda salâvat getirmenin müstehap olduğu anlaşılmaktadır. Elbette salâvatın tekrar edilmesi,  insanı namaz kılma suretinden çıkarmayacak yere kadar müstehaptır. Salâvat ayeti hakkında Hz. Ali şöyle buyurmaktadır: “Allah ve melekler Peygambere selam göndermektedir” ayetini okuduğunuzda ister namazda olun ister namaz dışında, Peygambere çok salâvat getirin.”[3] 



[1] Risale-i Tevzihü’l-Mesail-ı Noh Mercii, Tedvin ve Tatbik: Latif Raşidi ve Said Raşidi, s. 632, mesele. 916, çap-ı midvar-ı Kum, çap-ı evvel, 1385.

[2] a.g.e., s. 632.

[3] El-Harrani, Ebu Muhammed Hasan b. Ali el-Hüseyin b. Şube, Tuhafu’l-Ukul, c. 1, s. 201, Ba Tercüme-i Caferi Behzad, Neşr-i Saduk Tahran, çap-ı evvel, 1377.

Ayrıntılı Cevap
Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar