Gelişmiş Arama
Ziyaret
9448
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Peygamberin (s.a.a) Kur’an’da ki mucizelerinden dördünü söyler misiniz?
Soru
Peygamberin (s.a.a) Kur’an’da ki mucizelerinden dördünü söyler misiniz? (Kur’an onu teyit etmeli ve referans olmalı).
Kısa Cevap

Mucize, Peygamberlerin nübüveet iddialarını ispat etmek için yaptıkları ve başkalarının onu yapmaya kadir olmadıkları işe denir.

Resul-i Ekrem’in (s.a.a) en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an’da birçok ayet bu ilahi kitabın mucize olduğunu ortaya koymaktadır. Ayrıca yine birçok ayet var ki, bazı yönlerden Resul-i Ekrem’in (s.a.a) mucizesi sayılmaktadır. Geçmişten ve gelecekten haber vermek, yüce ilahi öğretilere değinmek vb. bunun örneklerindendir. Zira insanlar Resul-i Ekrem’in (s.a.a) vasıtasıyla bu vahyi konularla tanışmışlardır. Kur’an, Peygamberin başka iki mucizesine daha getirmiştir. Birisi Resul-i Ekrem’in (s.a.a) miracı (İsra), diğeri Kamer suresinin başında gelen şakk-ul kamer (ayın işaretle yarılması) mucizesidir.

Ayrıntılı Cevap

İcaz, lugatte aciz etmek, güçsüz bırakmak demektir. Istılahta ise başkalarının benzerini yapamadığı bir işi yapmak veya bir sözü söylemektir. Buna göre Peygamberlerin nübüvvetlerini ispat etmek için getirdikleri ve başkalarının ondan aciz kaldıkları ayet ve alametlere mucize denir. Hz. Musa’nın asasının ejderhaya dönüşmesi, Hz. İsa’nın kutsal nefesiyle ölüleri diriltmesi bu mucizelerin örneklerindendir.

Resul-i Ekrem (s.a.a) yaşamı boyunca dört bine yakın mucize göstermiştir. Onun (s.a.a) en büyük mucizesi, bütün peygamberlerin ve kendi diğer mucizelerinin aksine kalıcı ve devamlı olan Kur’an-ı Kerim’dir. Bu kitabın eşsiz bir fesahat ve belagata sahip olması, en yüce ilahi öğretileri içermesi vs. yönlerden birçok mucizeleri vardır. Alimler ve müfessirler detaylı olarak ondan bahsetmişlerdir. Kur’an’ın: ‘Kulumuza indiregeldiğimiz Kur'an'da şüpheniz varsa ona benzer bir sure getirin...’[1] diye meydan okuması onun mucize oluşuna bir başka güzel delildir. Günümüze kadar kimse hatta küçük bir surenin bile benzerini getirememiş, ebede kadar da getirmeyecektir. Kur’an’ın gaybi haberler vermesi de onun mucizelerindendir. Bütün gaybi haberler vahiy kanalıyla Peygambere verilmektedir. O’da (s.a.a) ilk olarak halka söylediğinden O’nun mucizesi sayılmaktadır. Peygamberin (s.a.a) insanlara bildirdiği ve Kur’an’da da gelen bu gaybi haberlerin birkaçını aşağıda getiriyoruz:

1- Ben-î Esed kabilesinden[2] bir grup gerçek manada değilde zekat almak için Müslüman olmuştu. Onlar Peygamberin yanına gelip iman getirdiklerini söyleyince Kur’an Peygambere şöyle buyurdu: ‘De ki: İnanmadınız ve fakat Müslüman olduk deyin ve henüz kalplerinize inanç girmedi.’[3]

Kalplerden haberdar olmak Peygamberin vasıtasıyla gerçekleşen mucizelerdendir.

2- As b. Vail, Peygambere (s.a.a) oğlu olmadığı için ‘ebter’ demişti. Ama Peygamber (s.a.a) onun ebter, kendi neslininde de kevser olacağını söyledi.[4] Bu haber gerçekleşti ve As’tan sonra bütün oğullarının nesli kesildi, oysa Peygamberin nesli aynı şekilde devam etmektedir.[5]

3- Rumlar, İranlıların karşısında ağır bir yenilgiye uğradıktan sonra galip geleceklerine dair haberin verilmesi: ‘Rum mağlub edildi. En yakın bir yerde, fakat onlar bu mağlubiyetten sonra galip olacaklar.’[6]

Kur’an-ı Kerim, Peygamberin (s.a.a) iki mucizesini şöyle anlatıyor:

1-Peygamberin (s.a.a) Miracı:

‘Noksan sıfatlardan münezzeh olan kulunu geceleyin Mescidi Haram'dan çevresini kutladığımız Mescidi Aksa' ya götürdü...’[7]

Bu ayet Peygamberin (s.a.a) miracı (İsra) hakında nazil oldu. Allah-u Teala, Peygamberini Mescid-ul Aksa’ya götürdü ve oradan ‘...araları iki yay kadar kaldı, yahut daha da yakın...’[8] yüksekliğine kadar çıkardı.

Mirac, Peygamberin (s.a.a) mucizesiydi. Miraçtan sonra bu eşsiz seferden birçok gaybi haberler verdi.

Güvenilir bütün İslam alimleri miracın Peygamberin (s.a.a) Mekke’den Medine’ye hicretinden önce gerçekleştiğini söylemekteler. Sadece hangi yıl gerçekleştiğinde görüş ayrılığı vardır. Kimisi bi’setin 2. yılında, kimisi 3, kimisi 5 veya 6. yılında gerçekleştiğini söylerken kimisi de başka tarihler söylemişlerdir.

Ve gerek ‘Ve andolsun ki onu, bir diğer inişte de gördü. Sidretü'l-Münteha'nın yanında.’[9] ayetlerine göre, gerekse Ehl-i Beyt’in (a.s) rivayetlerine göre[10] miraç iki kere gerçekleşmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de ki ayetler miracın Mescid-ul Haram’dan başladığını göstermektedir. Bazıları Ümm-ü Hani’nin evinden, bazıları da Şi’b-i Ebi Talip’ten başladığını söyleselerde birinci defa Mescid-ul Haram’dan, ikinci defa da Ümm-ü Hani’nin evinden olabilir. Ama delillere göre Şi’b-i Ebi Talip’ten başlamamıştır.[11]

Peygamberin (s.a.a) miracının önemli konularından bir diğeri de yükselişin ne şekilde olduğudur. Yani acaba ruhu mu gitmişti, yoksa ruh ve cismi beraber mi gitmişti?

Müfessirlerin çoğuna göre miraç ruh ve cisimle beraber olmuştu.[12] Yani Peygamber (s.a.a) maddi bedeniyle Mescid-ul Haram’dan Beyt-ul Mukaddes’e götürülmüş, oradan da ruh ve cismiyle beraber göğe yükseltilmiş ve müşahede ettiği birçok gaybi haberi bildirmiştir.[13] Resul-i Ekrem’in (s.a.a) miracının hakikatı hakkında daha fazla bilgi için tefsir kitaplarına baş vurunuz.

2- Şakk-ul Kamer (ayın yarılması)

Allah-u Teala, Kamer suresinin başında Peygamberin (s.a.a) bu büyük mucizesinden bahsederek şöyle buyuruyor: ‘Kıyamet yakındır ve ay yarıldı.’[14]

Şakk-ul Kamer olayı şöyle gerçekleşti: Mekke müşrikleri (hicretten önce) Peygamberden (s.a.a) bir mucize isteyerek dediler ki: ‘Gerçekten peygambersen ayı ikiye böl.’ Peygamber (s.a.a) onlara ‘Böyle bir şeyi yaparsam iman getirecek misiniz?’ diye buyurdu. Onlar ‘Evet’ diye cevap verdiler. O gece ay dolunay halindeydi. Resul-i Ekrem (s.a.a) rabbinden ayı ikiye bölmesi isteğinde bulundu. Peygamberin (s.a.a) işaretiyle ay ikiye bölündü ve birçok kişi onu gördü. Ama müşrikler bu büyük mucizeyi de inkar ederek dediler ki: ‘Muhammed bize sihir yaptı.’[15] Kur’an bu inkarı onların her zaman ki adetlerinden olduğunu söyleyerek şöyle buyuruyor: ‘Onlar, bir delil gördüler mi yüz çevirirler de derler ki: Bu sürüp giden bir büyüdür.’[16]

Buraya kadar söylediklerimiz Resul-i Ekrem’in (s.a.a) mucizelerinin bir kısmıydı.



[1] -Bakara/23.

[2] -Muhammed Bakır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.17, s.199.

[3] -Hucurat/14.

[4] -Kevser/3.

[5] -Bihar-ul Envar, c.17, s.203.

[6] -Rum/2-3.

[7] -İsra/1

[8] -Necm/7-8-9.

[9] -Necm/13-14.

[10] -Abdulali Arusi Huveyzi, Nur-us Sakaleyn, c.3, s.98, İntişarat-ı İsmailiyan, Kum.

[11] -Seyid Mahmud Alusi, Ruh-ul Maani Fi Tefsir-il Kur’an, c.8, s.8, İntişarat-ı Dar-ul

utub-ul İlmiyye, Beyrut.

[12] -el-Mizan (Farsça çevirisi), c.19, s.39.

[13] -el-Mizan (Farsça çevirisi), İsra suresinin 1. ayetinin tefsiri.

[14] -Kamer/1.

[15] -Fazl b. Hüseyin Tabersi, Mecme-ul Beyan, c.4, s.10, (Farsça çevirisi).

[16] -Kamer/2.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar