Gelişmiş Arama
Ziyaret
19133
Güncellenme Tarihi: 2008/10/12
Soru Özeti
Miktat b. Esved hakkında bilgi sahibi olmak istiyordum, acaba onun biyografisi ve hayatı hakkında bilgi bana göndere bilir misiniz?
Soru
eğer mümkünse Miktat b. Esved hakkında tam bir bilgi verirseniz sevinirim, zira bu önemli şahsiyet hakkında pek bir bilgim bulunmamaktadır.
Kısa Cevap

Miktat, Fil yılının 16'sında dünyaya geldi ve "Miktat b. Esved Keldi" olarak tanındı. Babasının ismi Amr'dır. Miktat, Allah Resulü'ne (s.a.a) iman eden on üçüncü Müslüman ve Müslümanlığını açıklayan ilk yedi kişiden biridir. Dolayısıyla sabiqinden kabul edilmektedir. O, iki defa hicret etmiştir bu yüzden "Haceru'l-Hicreteyn" olarak adlandırılmıştı, Peygamber'in (s.a.a) emri ile gerçekleşen birinci hicreti Habeşistan'a, ikinci hicreti ise Medine'yeydi.

Resulullah (s.a.a)  amcasının kızı olan Zubaa binti Zubeyr b. Abdulmuttalib'i, Miktat ile evlendirdi ve bu mübarek evlilikten Mabed adında bir erkek çoğu ve Kerime adında bir kız çocuğu dünyaya geldi.

Miktat, Peygamber efendimizin döneminde birçok savaşa katılmıştır ve Uhud savaşında, savaştan kaçmayarak Peygamber'i (s.a.a)  yalnız bırakmayan ve O'nu savunmaya devam eden sayılı kimseden biri idi.

Peygamber'in vefatından sonra da onun varisi Hz. Ali (a.s)  ve vilayetin önde gelen savunucularından olmuştur. Miktat hakkında birçok rivayet nakledilmiştir ve bu rivayetlerde; hakkı seven, cennete âşık, sağlam iman sahibi olarak tanıtılmıştır. Hicri 33 yılda yetmiş yaşında Cerf denilen bölgede Hakkın rahmetine kavuşmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Miktat, Fil yılının 16'sında yani Peygamber efendimizin (s.a.a)  bi'setinden 24 yıl önce dünyaya gelmiştir. Babası Yemen bölgesinde yaşayan, Kende taifesinden Amr adında bir şahsiyetti, bu yüzden Miktat, Kendi olarak maruftu.[1]

Miktat, Allah Resulü'ne (s.a.a) ilk iman getiren ve imanını ilk açıklayan kimselerden idi. İslam'ın ilk dönemlerinde birçok zahmet ve zorluğa katlanmıştı, öyle ki ilk olarak Allah Resulü (s.a.a) tarafından Habeşistan'a hicret etmesi söylendi. Miktat Habeşistan'a hicret eden üçüncü grup Müslümanlar ile bir süre orada yaşadı, daha sonra Mekke'ye geri döndü, burada Resulullah'ın (s.a.a) hizmetinde bulundu. Allah Resulü'nün Mekke'den Medine'ye hicret etmesinden sonra, Miktat da Peygamber'in peşi sıra Medine'ye hicret etti, fakat ne zaman hicret ettiği tam olarak bilinmemektedir ama büyük bir ihtimalle; hicretin birinci yılında Şevval ayında Ebu Ubeyde'nin seriyesine katılarak Medine'ye hicret etti. Miktat bu şekilde iki defa hicret ettiği için ona "Haceru'l-Hicreteyn" denilmekteydi.[2]

 

Miktat'ın Evliliği

Ebu Hayyun İmam Rıza (a.s)'dan şöyle rivayet etmiştir: "Cebrail Peygamber'in huzuruna vararak şöyle arz etti: Ey Muhammed! Allah sana selam ediyor ve şöyle diyor: 'Genç kızlar ağaç meyveleri gibidir. Meyve yetişince onu toplamaktan başka çare yoktur. Aksi takdirde güneş ve rüzgâr onu yok eder. Genç kızlar da buluğa erişince onları evlendirme dışında bir çare yoktur. Aksi takdirde fitneye düşmesi muhtemeldir.'  Peygamber (s.a.a) ardından minbere çıktı, konuşma yaptı ve Allah'ın emrini tebliğ etti. Halk, "kime kocaya verelim?"diye sordu. Peygamber, "Onların dengi olan kimselere" diye buyurdu. Halk, "kimler denk sayılır?"diye sorunca da Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Müminler birbirinin dengidir." Daha sonra orada minberin üzerinde Zubeyr bin Abdulmuttalib'in kızı Zubaa'yı Miktat bin Esved ile evlendirdi."

Zubaa örnek kadınlardan, ilk Müslüman olanlardan ve diğer Müslümanlarla Medine'ye hicret edenlerden idi. O Peygamber efendimizden (s.a.a) on bir hadis nakletmiştir. Zubaa, tayife ve aile yönünden o zaman ki toplumun en önde gelenlerinden birisi idi, yine de Resulullah (s.a.a) onu Miktat ile evlendirdi ve sonrasında şöyle buyurdu:

"Ey insanlar! amcam kızı Zubaa'yı Mikdad ile evlendirdim ki evlilik işi kolaylaşsın ve mümin olan kimselere kızlarını versinler, evlilikte ailevi yönden üstünlüğü göz önünde bulundurmasınlar." [3]

Miktat ile Zubaa'nın evliliğinden iki çocukları oldu. Biri Kerime adında kız çocuğuydu ve babasından rivayet nakletmiştir, ama Mabed adında erkek olan diğer çocuğu Cemel savaşında Ayşe'nin yanında savaşmış ve o savaşta da öldürülmüştü.[4]

Miktat, Allah Resulünün (s.a.a) döneminde gerçekleşen bütün savaşlara katılmıştı ve en önde savaşarak; Allah, Resulü (s.a.a) ve İslam için canını ortaya koyuyordu. Onun Bedir ve Uhut savaşında göstermiş olduğu kahramanlıklar tarih sayfalarında parlamaktadır. O Müslümanların ilk süvarilerindendi, Bedir savaşında atlı olarak savaşan iki kişi bulunmaktaydı biri Miktat diğeri de Zubeyr'di.[5]

Uhut savaşında da çok önemli sorumlulukları yerine getirmiş ve canını ortaya koyarak biran olsun Resulullah'ı (s.a.a) terk etmemişti. Öyle ki Müslümanlar yenilgiye uğramaya başladıklarında herkes Peygamber'i (s.a.a) savaşın ortasında yalnız bırakarak kaçmıştı. Savaştan kaçmayan ve Peygamber'i (s.a.a) koruyanlar sadece şu kimselerdi: Hz. İmam Ali (a.s), Talha, Zubeyr, Ebu Ducane, Abdullah b. Mesud ve Miktat.[6]

Miktat, Allah Resulünün (s.a.a) vefatından sonra, Resulullah'ın (s.a.a) vasiyetine vefalı kalan, hakkı, hakikati ve Hz. Ali'nin  (a.s) vilayetini savunan sayılı kimselerin başında gelmektedir. Peygamber'in vefatından sonra yaşanan o üzücü olaylar ve hak İmam Ali'yi  (a.s) yalnız bırakmalar Miktat'ın imanında zayıflık oluşturmadı, bu önemli anda Miktat, Salman ve Ebuzer ile Hz. Ali'den (a.s)  el çekmediler ve imamlarını savunmaya, yanında yer almaya devam ettiler. Bu yüzden İmam Muhammed Bakır (a.s)  şöyle buyurmaktadır:

"İnsanlar Allah Resulünün (s.a.a) vefatından sonra, Peygamber'in (s.a.a) yolundan ve yönteminden döndüler, dönmeyen sadece üç kimse idi: Salman, Ebuzer ve Miktat."[7]

 

Faziletiyle İlgili Hadisler

Miktat'ın fazileti ve üstün ahlaki kemalleri hakkında geniş konular işlenmiş ve bu hususta birçok rivayet nakledilmiştir. Şimdi onlardan bazılarına değinelim:

1. Peygamber'den (s.a.a) şöyle nakledilmektedir: "Yüce Allah bana dört kişiyi sevmemi emretti. Arz ettiler: Onlar kimlerdir. Resulullah üç defa buyurdu: Ali (a.s)  onların ilkidir, diğer üçü ise; Ebuzer, Salman ve Miktat'tır."[8]

2. İmam Sadık  (a.s) buyurdu: "Peygamber'den sonra yoldan çıkmayanları sevmek her Müslüman'a farzdır, onlardan bir kaçı; Salman, Ebuzer ve Miktat'tır."[9]

3. Enes b. Malik Allah Resulünün (s.a.a) şöyle buyurduğunu naklediyor: "Cennet ümmetimden üç kişiye müştaktır. Hz. Ali  (a.s) kimler olduğunu sorunca, buyurdu: Allah'a yeminler olsun ki onların ilki sensin ve diğer üçü Salman, Ebuzer ve Miktat'tır."[10]

4. İmam Sadık'tan  (a.s) şöyle nakledilmiştir: "İmanın on derecesi bulunmaktadır; Miktat sekizinci, Ebuzer, dokuzuncu ve Salman da onuncu derecededir."[11]

5. Müslüman hadis bilimcileri arasında kullanılan önemli kavramlardan biri de "Erkân-ı Erbe-a" tabiridir. Ki bu dört rükün; Salman, Ebuzer, Miktat ve Ammar'dan oluşmaktadır. Hadis ve tarih âlimleri masumlardan sonra en fazla övülen ve haklarında değişik hadislerde faziletleri bildirilen başlıca kimselerin bunlar olduğunu gördükten sonra, dinin sağlam temelleri olarak kabul edip bu dört şahsiyet için "Erkân-ı Erbe-a" tabirini kullanmışlardır.[12]

6. Şia kelimesi Peygamber'den (s.a.a) sonra kullanılmaya başlanılan bir kavram değildir, bilakis Peygamber'imizin (s.a.a) döneminde kullanılmıştır ve ilk defa Şia olarak tanınan kimseler: Salman, Ebuzer, Miktat ve Ammar Yasir'dir.[13]

7. Kuran'da Resulullah'ın (s.a.a) risaleti karşılığında istenilen tek şey onun Ehlibeyt'ini sevmektir. İşte Miktat bunu gerçekleştirmeyi başaran ve meveddet ayetine vefalı kalan kimsedir. Yüce Allah Kuran-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır:

" De ki: Ben, buna karşılık sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında bir ücret istemiyorum."[14]

Birçok Ehlisünnet ve Şia âlimi bu ayetin tefsirinde Peygamber'in (s.a.a) çekmiş oldukları karşılığında Ehlibeyt'inin sevilmesi gerektiğini söylemişlerdir.

İmam Sadık (a.s) buyuruyor: "Bu ayet nazil olduğu zaman Resulullah (s.a.a) halka şöyle buyurdu: Yüce Allah benim için sizlere bir hak bırakmıştır, acaba onu yerine getirecek misiniz? Hiç kimse cevap vermedi. Ertesi gün Allah Resulü (s.a.a) aynı soruyu tekrarladı yine cevap vermediler, üçüncü gün de sordu yine halktan bir cevap alamadı. Sonra buyurdular: Benim üzerinizde olan hakkım; altın, gümüş gibi maddi şeyler değildir. Dediler: Peki, öyleyse nedir? Resulullah (s.a.a) meveddet ayetini okudu ve bu Allah tarafından nazil olmuştur diye buyurdu. Halk: Biz de kabul ediyoruz, dediler."

Hadisin devamında İmam Sadık (a.s)  buyuruyor: "Allah'a yeminler olsun hiç kimse bu ayete vefa etmedi, ümmet içerisinden sadece yedi kişi vefa etti ki şunlardan ibarettir: Salman, Ebuzer, Miktat, Ammar, Cabir b. Abdullah Ensari, Resulullahın (s.a.a) evinde bulunan kölelerden biri ve Zeyd b. Ergem. İşte bu yedi kişi Peygamber'in (s.a.a) Ehlibeytine tamamen vefalı oldular, onları sevdiler ve böylece risaletin ücretini en iyi şekilde ödemiş oldular."[15]

8. Miktat, Peygamber'den (s.a.a) sonra defalarca hâkim olan rejimin karşısında durmuş, halifelerin hilafetine karşı gelmiş ve Ehlibeytin hakkını savunmuştur.[16]

Peygamber'in (s.a.a) bu vefalı sahabesi ve Hz. Ali'nin  (a.s) hakkının savunucusu nihayetinde hicri 33. Yılda, yetmiş yaşında Cerf denilen bölgede hakkın rahmetine kavuşmuştur.[17]



[1] Muhammed Muhammed-i, Sima-i Miktat, s: 13, 23.

[2] Abdullah Mamakani, Kamusu'r-Rical, c: 9,s: 114.

[3] Allame Meclisi, Biharul Envar, c: 6,s: 779.

[4] Şeyh Abbasi Kummi, Muntahal Amal, s: 161.

[5] Allame Emini, El-Gadir, c: 9,s: 116.

[6] Tabakatı İbni Sa'd, c: 3,s: 114. Bkz: Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 37.

[7] Şeyh Abbasi Kummi, Muntahal Amal, s: 160.

[8] Şeyh Abbasi Kummi, Muntahal Amal, s: 160.

[9] Allame Meclisi, Biharul Envar, c: 6, s: 779.

[10] Şeyh Abbasi Kummi, Muntahal Amal, s: 160.

[11] Hayatul Kulub, c: 2,s: 883. Bkz: Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 60.

[12] Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 90-91. Şeyh Abbasi Kummi, Muntahal Amal, s: 160.

[13] Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 91.

[14] Şura: 23.

[15] Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 96.

[16] Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 122.

[17] Muhammed Muhammedi, Sima-i Miktat, s: 123.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Berzahta veya kıyamette ezan okunacak mı?
    7481 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/03
    1- Berzah aleminde ezan okunması konusunda hadis kaynaklarında herhangi bir şey yoktur. 2- Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resul-i Ekrem (s.a.a) miraca gittiğinde geçmiş bütün Peygamberler Onun yanına geldiler. Cebrail, Allah’ın emriyle ezan okudu ve kamet getirdi.[1] 3- ...
  • Aşura günü oruç tutma hakkında Peygamberden (s.a.a) hadis var mı? Aşura günü oruç tutmak müstehap mıdır?
    10676 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/15
    Şianın muteber kaynaklarında Hz. Muhammed’den (s.a.a) aşura günü oruç tutmanın müstehap olduğunu gösteren herhangi bir hadise rastlanmamaktadır. Sadece O’nun (s.a.a) siretinde aşura günü oruç tuttuğunu gösteren hadisler vardır. Örneğin bir hadiste İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Resulullah (s.a.a) aşura günü oruç tutardı.’ Ama böyle rivayetleri esas alarak ...
  • acaba hem Allah-ı sevmek ve hem de ondan korkmak mümkün müdür?
    9244 Pratik Ahlak 2010/12/18
    Allah u Teâlâ'ya yönelik, ümit ile korkunun birlikte ve beraber oluşları, bazı yerlerde ve zamanlarda da mehabetin oluşu hiç de hayret verici bir durum değildir. Zira bu durum yaşamımızın her tarafını kapsamış, ancak biz bu durumdan, bu durumun şiddetli bir şekilde açık olduğundan dolayı gafiliz. ...
  • Hz Zehra’nın şehadetinin kesin tarihi nedir?
    10332 تاريخ بزرگان 2012/04/15
    Hz Zehra’nın (a.s) şehadet günü hakkında tarih kitaplarında birkaç görüş vardır. Bazı tarihçiler bunun Hz Peygamberin vefatından 40 gün sonra bazıları 6 ay sonra ve bir grup da 8 ay sonra gerçekleştiğini belirtmiştir. Aynı şekilde imamlarımızdan (a.s) nakledilen rivayetlerde iki tarih belirtilmiştir ve birçok Şia âlimi Hz ...
  • Arafat’ta durmanın sır, fazilet ve adabı nedir?
    10983 Pratik Ahlak 2011/08/17
    Arafat’ta durmanın sırrı hakkında birçok rivayet bulunmakta ve hepsi bu mübarek günün azamet ve faziletini göstermektedir. Arafat günü insanın kendisini tanıdığı ve de dua ve yakarış ile Allah’ın kerem ve ihsan sofrasında yer edinebilmek için arı bir niyet ile Allah’ın misafirliğine kabul olduğu gündür. Şeytan bu günde ...
  • Yaşamımda sürekli sorun ve buhranlarla karşı karşıyayım, benim için bir çözüm yolu var mıdır?
    7409 Eski Kelam İlmi 2011/04/11
    İnsanlar sürekli değişik yollarla Allah’ın sınamasına tabi tutulur ve başarılı şahıslar ancak bu sınamalardan yüz akıyla çıkanlardır. Bu esas uyarınca Allah’ın rahmetinden meyus olmayın ve Allah’a dua etmeyle, O’ndan rızık talebinde bulunmayla ve sorunları gidermeyi istemeyle birlikte mevcut durumunuzun iyilileşmesi için çalışın. Her halükarda ...
  • Neden Allah boşanmadan çok nefret etmektedir?
    9671 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/03/12
    Boşanma ve evlilik arasında bir karşıtlık bulunduğundan, Allah’ın boşanmadan nefret etmesinin nedenini öğrenmek için, ilkönce evliliğin önemi açıklanmalıdır.[1] Yüce Allah Kur’an’da insanların çift yaratılmasını huzur ve sükûnet sağlayan ilahi ayet ve nişanelerden saymıştır.[2] Masumların (a.s) rivayetlerinde de evlilik büyük bir öneme ...
  • İslami düşüncenin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir proje sunmak mümkün müdür?
    8109 Eski Kelam İlmi 2007/08/23
    İslam, gönderilmiş olan son ve en mükemmel dindir. Bundan dolayı insan hayatını ilgilendiren bütün toplumsal ve ferdi alanlarda bu dinin yol gösterici olması beklentisi içerisindeyiz. “İslam’da sistematik düşünce teorisi “ İslam dininin kapsamlılığıyla ilgili dengeli bir teoridir. ...
  • Yezit İmam Hüseyin’i (a.s) neden öldürdü?
    14560 Eski Kelam İlmi 2011/08/03
    Birçok delil Yezit b.Muaviye’nin ahiret ve kıyamete hiçbir inancı olmadığını göstermektedir. O, üç yıllık yönetimi süresince İmam Hüseyin’i (a.s) şehit etmek, Medine’yi yağmalamak ve tahrip etmek, sahabelerden ve diğer kesimlerden[1] birçok ferdi öldürmek ve Allah’ın evini taşa tutmak ve ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    6344 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...

En Çok Okunanlar