Gelişmiş Arama
Ziyaret
17474
Güncellenme Tarihi: 2011/09/21
Soru Özeti
Kur’an kendi ayetlerinden birine benzer bir ayet getirmeyle düşmanlarına meydan okumuş ve onları mücadeleye davet etmiş midir?
Soru
Eğer edebiliyorsanız Kur’an ayetleri gibi bir ayet getirin (elbette bir ayet tabiri Kur’an’da zikredilmemiştir ama bir kitapta okuduğuma göre mezkur ayetteki gibi tabiri bir ayeti de kapsamaktadır) diye buyurmaktadır Kur’an. Soru şudur: Kur’an ayetlerinden biri de “mukataa harfleridir” ve her şahıs bu tür ayetlere benzer şeyler getirebilir. Özetle, ya mukataa harfleri ayrı bir ayet olarak hesaplanmamaktadır (bu durumda Kur’an ayetlerinin sayısında neden ayrı birer ayet olarak hesaplanmış olduklarını soracağız) ya da bir ayet olarak hesaplanmaktadır (bu durumda da bu ayetlere benzer şeyler getirmenin hiçbir zorluğu olmadığını belirteceğiz).
Kısa Cevap

Aziz İslam Peygamberinin (s.a.a) ebedi mucizesi, birçok mucizevî boyuta sahip bulunan, her zaman için baki olan, tüm dost ve düşmanlara meydan okuyan, onları mücadeleye davet eden, onlardan bu kitabın ilahi olmasından şüphe duyuyorlarsa ona benzer bir kitap veya onun surelerine benzer on sure veyahut en azından onun surelerine benzer bir sure getirmesini isteyen Kur’an’dır. [1]

Kur’an’ın meydan okumasının üç merhale veya üç mertebesi olmuştur:

1. Bu Kur’an’a benzer bir kitap getirmek. Nitekim şöyle buyurmaktadır: “ De ki: Andolsun, insanlar ve cinler bu Kur’an’ın bir benzerini getirmek üzere toplansalar ve birbirlerine de destek olsalar, yine onun benzerini getiremezler.” [2]

2. Bu Kur’an surelerine benzer on sure getirmek. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Yoksa “onu (Kur’an’ı) uydurdu mu diyorlar? De ki: “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi Allah’tan başka gücünüzün yettiklerini de (yardıma) çağırıp, siz de onun gibi uydurma on sure getirin.” [3]

3. Bu Kur’an surelerine benzer bir sure getirmek. Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Eğer kulumuza (Muhammed’e) indirdiğimiz (Kur’an) hakkında şüphede iseniz, haydin onun benzeri bir sure getirin ve eğer doğru söyleyenler iseniz, Allah’tan başka şahitlerinizi çağırın (ve bunu ispat edin).” [4]

Allame Tabatabai (r.a) bu hususta şöyle diyor: Bu meydan okumayla ilgili ayetler genellik ve özellik açısından muhteliftir; bazıları Bakara suresindeki ayette olduğu gibi bir sure hakkında, bazısı on sure hakkında ve bazısı Kur’an’ın belagati hakkında ve bazısı da onun tüm yönleri hakkındadır. [5] Bu nedenle, Kur’an-ı Mecid hiçbir zaman bir ayetle düşmanlarına meydan okumamış ve Kur’an ayetlerine benzer bir ayet getirin diye bir şey buyurmamıştır. Dolayısıyla (bunu eksen alarak) bu ayet mukataa harflerini kapsamakta mıdır yoksa kapsamamakta mıdır diye bir tartışma yapmamamız da yersizdir.   



[1] Kur’an’ın mucize olduğuna dair daha fazla bilgi edinmek için 1229 (site: 1674) ve 70 (site: 311) sayılı sorulara müracaat edebilirsiniz.

[2] İsra, 88, قُلْ لَئِنِ اجْتَمَعَتِ الْإِنْسُ وَ الْجِنُّ عَلى‏ أَنْ یَأْتُوا بِمِثْلِ هذَا الْقُرْآنِ لا یَأْتُونَ بِمِثْلِهِ وَ لَوْ کانَ بَعْضُهُمْ لِبَعْضٍ ظَهیرا

[3] Hud, 12, أَمْ یَقُولُونَ افْترََئهُ قُلْ فَأْتُواْ بِعَشْرِ سُوَرٍ مِّثْلِهِ مُفْترََیَاتٍ وَ ادْعُواْ مَنِ اسْتَطَعْتُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن کُنتُمْ صَادِقِینَ

[4] Bakara, 23,   وَ إِن کُنتُمْ فىِ رَیْبٍ مِّمَّا نَزَّلْنَا عَلىَ‏ عَبْدِنَا فَأْتُواْ بِسُورَةٍ مِّن مِّثْلِهِ وَ ادْعُواْ شُهَدَاءَکُم مِّن دُونِ اللَّهِ إِن کُنتُمْ صَادِقِینَ

[5] Tercüme-i el-Mizan, c. 1, s. 94.

Ayrıntılı Cevap
Pertanyaan ini tidak memiliki jawaban detil.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hindistan ve Osmanlı İslamının teorik mukayesesi.
    7236 Fıkıh Tarihi 2010/12/04
    Osmanlı İslamıyla Hind İslamını değerlendirip mukayese etmek için bu iki ülkeye nüfuz eden ve hakim olan mezhebi bilmek gerekir. Osmanlıya (hicri 7. asırdan 10. asıra kadar) hakim olan fıkhi mezhep Ehl-i Sünnetin dört mezhebinden biri olan Hanefi mezhebidir. Ancak onlar itikatta Eş’ari mezhebine mensuptular. Hanefi ...
  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    7341 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • Eğer cennet için tabakalar varsa, cehennem için de tabakalar var mıdır?
    9487 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Ayet ve rivayetlerden cehennem tabaka ve yüzeyleri hakkında alınan netice üzere, cehennem de cennet gibi[1] değişik tabakalara sahiptir ve günahkârlar suç ve günah dereceleri hasebince bu tabakaların birinde müstakar olacak ve azaplandırılacaktır. Bir rivayette İmam Bakır (a.s), «لَها سَبْعَةُ أَبْوابٍ لِكُلِّ بابٍ مِنْهُمْ ...
  • Ulu'l-azm peygamberleri kimlerdir ve kitaplarının adları nedir? Bunlara niçin ulu’l-azm denir? Niçin Zerdüşt ve Davud ulu’l-azm değildirler.
    39159 Tefsir 2009/07/22
    Ulu'l-azm ifadesi Ahkaf suresinin 35 ayetinde yer alır. Azim hüküm ve şeriat anlamındadır. Ulu'l-azm peygamberler müstakil şeriat ve dini olan peygamberlerdir. Hadislerde ulu’l-azm peygamber için bir takım özellikler zikredilmiştir:1- Cihanşumul bir davete sahip olmak2- Din ve ...
  • Allah-u Teala neden Kabe’nin yapılmasını emretmiştir?
    82578 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/11/10
    Kur’an’ın ayetlerinde, rivayetler ve tarihi belgelerde Kabe ve Mekke ilahi bereketin tecellisi, insanların hidayeti ve Allah’a ibadet için toplanma yeri olarak anılmıştır. Allah-u Teala, daha önce çöl olan ve ekin yapılmayan bu mekana bir çok dünyevi hayırlar vererek, rızık verenin kendisi olduğunu ortaya koymuştur. Allah’a yakın ...
  • Zamanın İmamı Hz. Mehdi’nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) diğer ilahî ve ilahî olmayan dinlerin kurtarıcıları ile ne gibi benzerliği ve farklı yönleri bulunmaktadır?
    9297 Eski Kelam İlmi 2009/05/17
    Meşhur din ve mektepler, özellikle ilahî dinler ortak olarak; yüce bir şahsiyete sahip olan, bütün cihanı kapsayan hükümeti sayesinde adalet, emniyet ve barışın tüm dünyayı kapsayacak ve zalimlerden, müstekbirlerden bir eser kalmayacak birisinin zuhurunun müjdesini vermişlerdir. O, zulüm gören kimseleri zalimlerin ...
  • Humus yılının başlangıcından birgün önce alınan yiyeceklerin humusunun verilmesi neden gereklidir?
    5163 مؤونه(مخارج سال) 2012/03/14
    Herkes humus yılı boyunca şanına uygun şekilde ve israf etmeden gelirinden yaptığı -ailesine yiyecek almak gibi- harcamalarına humus gelmez. Ancak humus yılının sonunda humus yılından birkaç gün önce alınmış olsa bile bu yiyeceklerden fazla kalan kısmının humusunu vermesi gerekir. Zira sonuçta elindeki sermayeyle onları almıştır. Almasaydı ve ...
  • Müstehcen filmler izlemeyi adet haline getirmiş kimseleri hidayete erdirmenin ve tedavi etmenin yolu nedir?
    14352 درمان رذائل اخلاقی 2014/04/20
    Her problemi çözmek için ilk önce onun nedenini öğrenmek gerekir. Bazen bir problemin meydana gelmesinde birkaç etken bir arada bulunur. Örneğin başıboş bir ortam, kötü şeylere ulaşılmasının kolay olması, evde cinsel güdünün tatmin edilmemesi, imanın zayıflaması ve meşru olmayan dünyevi zevklere eğilim bireyi günaha yöneltebilecek etkenlerdendir. Siz ...
  • Guslün felsefesi nedir?
    6502 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/16
    Cenabet guslünün felsefesi, nefsin cenabetten temizlenmesi ve arındırılması ve de bedenden pislik ve kiri gidermektir; zira cenabet tüm bedenden çıkar. Bu yüzden insanın tüm bedeni temizlemesi farz olur. Bilginlerin araştırmalarına göre, insan bedeninde tüm beden faaliyetlerini kontrol eden iki bitkisel sinir sistemi mevcuttur. Bazen bedende bu dengeyi ...
  • Kerbela esirleri ne zaman Şam’a hareket ettiler?
    6241 تاريخ بزرگان 2009/02/22
    Tarih ve Maktel kitaplarının yazdığına göre Kerbela esirleri, Muharremin on birinci günü Kerbela’dan hareket edip Muharremin on ikisinde Kufe’ye vardılar. Muharremin on dokuzunda da Kufe’den hareket edip, Safer ayının birinci günü Şam’a vardılar.[1]

En Çok Okunanlar