Gelişmiş Arama
Ziyaret
20453
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Zülkarneyn kimdir?
Soru
Zülkarneyn kimdir? O bir peygamber miydi?
Kısa Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.

Ayrıntılı Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmiş ve onun “Yecüc” ve “Mecüc” ile ilgili macerası beyan edilmiştir.[1] Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında büyük görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Göründüğü kadarıyla ilkönce Zülkarneyn’in şahsi özellikleri aydınlatılmalı ve beyan edilmeli ve sonra onun tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiğine bakılmalıdır. Zülkarneyn’in özellikleri hakkında en iyi kaynak Kur’an-ı Kerim’dir ve ondan istifade edildiği üzere Zülkarneyn üstün sıfatlar taşımaktaymış:

1. Yüce Allah galibiyet vesilelerini ona verdi: “Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.”[2]

2. O üç askerî akın gerçekleştirdi: İlkönce batıya, sonra doğuya ve en son da dağlık bir boğazın olduğu bölgeye yöneldi. Bu akınların her birinde kavimlerle karşılaştı.[3]

3. O mümin, muvahhit ve şefkatli bir adamdı. Adalet ve hakkaniyetten sapmıyordu ve bu nedenden ötürü Allah’ın özel lütfüne mazhar oldu. O hayırseverlerin yardımcısı ve zalim ve zorbaların da düşmanıydı. Dünya mal ve servetine bir ilgisi yoktu.[4]

4. O hem Allah’a ve hem de diriliş gününe inanmaktaydı.[5]

5. O en önemli ve güçlü setlerden birini yapandır. Bu sette tuğla ve taş yerine demir ve bakırdan istifade edilmiş ve bu set Yecüc ve Mecüc kavminin zulüm ve sitemi karşısında bir grup mustazafa yardım etmek hedefiyle inşa edilmiştir.[6]

6. O, Kur’an nazil olmadan önce halktan bir grup arasında ismi meşhur olan biriydi ve bu yüzden Kureyş veya Yahudiler onun hakkında Peygamberden (s.a.a) soru sordular.[7] Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: Senden Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar.”

Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri esasınca Zülkarneyn tarihin hangi fatihine tekabül etmektedir? Bu hususta bir takım görüşler vardır ve en önemlileri aşağıdaki üç görüştür:

1. Makedonyalı İskender: Bazıları onu İskender Zülkarneyn olarak anmaktadır. Kendisi otuz altı yıldan çok yaşamamıştır. Cesedini İskenderiye’ye götürmüş ve orada defnetmişlerdir.[8] Ama bu görüş geçersizidir; zira İskender müşrik ve putperest bir şahıstı ve hatta son dönemlerinde Hahamenişyan’a karşı zafer elde edince tanrılık iddiasında bulundu. Bu, Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiş hususlar ile çelişmektedir.[9]

2. Bir grup tarihçi Zülkarneyn’in Yemen padişahlarından biri olduğuna inanmaktadır. Bu görüşe göre, Zülkarneyn’in yaptığı set, meşhur “Merb” setidir.[10] Bu görüş de sorunludur; zira birincisi, Yemen’deki Merb seti, Kur’an-ın Zülkarneyn’in seti hakkında belirttiği özelliklerin hiçbirine uymamaktadır. Zülkarneyn’in seti Kur’an’ın belirttiğine göre vahşi kavimlerin saldırılarını engellemek için demir ve bakırdan yapılmıştır. Oysaki Merb seti genel malzemelerden ve suyu toplamak ve de sel taşmasını önlemek için inşa edilmiştir.[11] İkincisi, Yemen’de Zülkarneyn olarak birkaç padişah meşhur idi ve onların mümin olup olmadıkları belli değildir![12]

3. Büyük Kuroş: Bu, yeni bir görüş olup meşhur İslam bilimci “Ebu’l-Kelam Azad” tarafından öne sürülmüştür. Daha çok bu görüş üzerine odaklanmışlardır.[13] Kuroş İranlıydı ve Hahameniş İran döneminde M.Ö altıncı yüzyılda yaşamıştır. O, Zülkarneyn gibi ilahi bir şahsiyet edinebilme kabiliyet ve altyapısını taşımaktaydı. Bu arada Kuroş’un tevhide dayalı din ve kültürü, o dönem platosu ve batı ve doğu İranlılarda çok rastlanan tevhide dayalı asil İran dini ve tahrif edilmemiş Mazda tapıcıktan ibaretti.[14]

Zülkarneyn’in Kuroş’a Tekabül Ettiğinin Delilleri

1. Kuroş mümin, Allah’a inanan ve muvahhit bir adamdı.

2. O adil, çevresindekilerle ilgilenen ve de şefkat ve ihsan sahibi bir padişahtı.

3. Zalim ve düşmanlara karşı siyasetçi ve taviz vermeyen bir şahıstı.

4. Allah ona her şey hakkında vesile vermişti.

5. Din, akıl, ahlakî erdemler, servet ve şevket onda bir araya gelmişti.

6. Kuroş batıya hamle etti ve “Lidya” ve etrafına hâkim oldu.

7. Kuroş bir defa da doğuya taraf hareket etti ve güneşin doğduğu yere ulaştı ve orada sahra ehli ve vahşi bir erkekle görüştü.

8. Aynı şekilde Kuroş bir set inşa etti ve bu set Kafkas dağları arasında ve Tiflis şehri yakınlarındaki “Daryal” boğazında yer almaktadır.[15]

Zülkarneyn adının hem Tevrat ve hem de Kur’an-ı Kerim’de geçtiğini belirtmek gerekir. Bu iki kaynağın Zülkarneyn hakkında irtibatlı olmasının nedeni şudur: Zülkarneyn hakkında nazil olan ayetlerin iniş sebebi bağlamında nakledilen rivayetlere göre, “senden Zülkarneyn’i soruyorlar” sorusunu soranlar ya Yahudiler ya da Yahudilerin kışkırtmasıyla Kureyş idi. Onlar bu soruyu Peygamberden (s.a.a) sormuş, aziz Peygamberi (s.a.a) soru karşısında bir problemle karşı karşıya getirmek istemiş, bu yoldan onu mağlup etmek istemiş ve nübüvvetini sarsmak istemişlerdir. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’de geçen Zülkarneyn Tevrat’ta geçen Zülkarneyn’in kendisidir ve kendisinin özellikleri Kur’an-ı Kerim ve Tevrat’ta bellidir. Tevrat’ta Zülkarneyn’in kim olduğu açıktır; Zülkarneyn Pars padişahı Kuroş’tur; çünkü o Danyal’ın rüyasında bir boynuzuyla doğuya ve diğer boynuzuyla da batıya vurur vaziyette iki boynuzlu bir koç olarak belirivermiştir. Bu, onun doğu ve batıyı alacağı anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Kuroş Eşiya’nın öngördüğü üzere “doğu kartalı” yani Tizçeng’in hâkimi olacak ve doğuya saldıracaktır.[16] Hindistanlı Ebu’l-Kelam Azad şöyle demektedir: Danyal’ın rüyası, uydurulmuş bir hikâye olabilir; ama Kur’an’da belirtilenler ise gerçek ve hakikattir. Çağdaş tarihçiler, Kuroş’un yüce, adil, erdemli şahsiyetine tanıklık etmiştir.[17]

Kuroş İle İki Boynuzun İrtibatı

On dokuzuncu yüzyılda Morğab nehri kenarındaki bir havuzda Kuroş’un yaklaşık bir insan boyunda olan bir heykeli bulundu. Bu heykelde Kuroş’un iki tarafında kartal kanadı gibi iki kanat bulunmakta ve başında bir taç ve tacın üzerinde de koçun başı üzerinde bulunan boynuzlar gibi iki boynuz bulunmaktadır. Kadim taş sanatının çok değerli bir numunesi olan bu heykel, araştırmacıların çok dikkatini çekti ve hatta bir grup Alman araştırmacı sadece bu heykeli görmek için İran’a geldi. Kutsal kitaptaki bilgiler ile bu heykelin özelliklerinin birbiriyle uyuşması, Kuroş’un Zülkarneyn (iki boynuz sahibi) olarak adlandırılmasının kökeninin ne olabileceği ve Kuroş’un taş heykelinin neden kartal kanadı gibi kanatlar taşıdığı hususunda araştırmacıların düşüncesini tamamıyla güçlendirdi ve şekilde bir grup araştırmacı için Zülkarenyn’in tarihsel şahsiyeti bu yolla tamamıyla aşikâr olmuştur.[18] Tarihçiler de Kuroş için ahlakî özellikler nakletmişlerdir. Örneğin Yunanistanlı Harudet şöyle yazmaktadır: Kuroş cömert, çok mülayim ve şefkatli bir padişahtı ve diğer padişahlar gibi mal biriktirme hırsı taşımamaktaydı.[19] Aynı şekilde “Zinofen” şöyle demektedir: Kuroş akıllı ve şefkatli bir padişahtı, meliklerin büyüklüğü ve bilgelerin erdemleri onda toplanmıştı. O üstün bir himmete ve güçlü bir ruha sahipti. Sloganı, insana hizmet etmekti ve ahlakı adaleti yaymaktı. Varlığındaki tevazu ve alçakgönüllülük kibir ve kendini beğenmişliğin yerini almıştı.[20] Belirtilenler esasınca Zülkarneyn’in Hahameneşli Kuroş olduğu hususunda bir kuşku kalmamaktadır. Bugün birçok araştırmacı ve müfessirimiz de bu neticeye ulaşmış ve de Kur’an-ı Kerim’deki Zülakerneyn’in Tevrat’taki Zülkarenyn ile bir olduğu ve onun da kuşkusuz olarak Kuroş olduğu görüşünü desteklemektedir.

Kuroş Peygamber miydi?

Müfessirler değişik görüşler ileri sürmüştür. Allame Tabatabai’nin görüşüne göre bazı rivayetlerde o insan türünden biri olarak[21] ve bazı rivayetlerde de semavî bir melek olarak tanıtılmıştır.[22] Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.[23] 



[1] Yecüc ve Mecüc kıssası hakkında 2241. Soruya (site: 2699) müracaat ediniz.

[2] Kehf, 84.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Çaphane-Horşid, çap-ı çarom, 1363. (Ayetler: 86, 90 ve 94).

[4] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayetler: 88, 95 ve 98).

[5] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayet: 98).

[6] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545 (ayetler: 94 – 96).

[7] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545.

[8] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[9] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[10] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[11] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[12] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, tercüme: Musevi Hemedani, Muhammed Bakır, c. 13, s. Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayetler hakkındaki rivayet bahsi, Merkez-i Neşr-i Ferhengi Reca.

[13] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 534; Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[14] Sayt-ı Tibyan, Kütüphane, bahş-i tefsir-i Kur’an-ı Kerim, “Kur’an-ı Kerim Ve Ahd-i Atik’de Zülkarneyn”.

[15] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi; Tefsir-i Numune, c. 2, s. 549.

[16] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 546 ve 547; Tevrat, Kitab-ı Danyal, fasl-ı heştom, Kitab-ı Eşiya, fasl-ı 46, şımare. 11; Kitab-ı İrmiya, Kitab-ı Uzra, Kitab-ı Dovvom Tevarih-i Eyyam, Kitab-ı Nehmiya.

[17] Ebu’l-Kelam Azad, Kuroş-i Kebir (Zülkarneyn), tercüme-i Dr. Bastani Parizi, s. 192; mecelle-i Beşaret, Ferverdin ve Ordibeheşt, sal-ı 1384, şımare-i 46; Hüseyni Deşti, Seyid Mustafa, Maarif ve Maariif (Danistenihay-i İslamî), harf-i “z”.

[18] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547.

[19] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547 ve 548.

[20] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 548.

[21] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[22] Suyuti, Tefsir-i Darru’l-Mansur, c. 4, s. 265 ve İbn. Kesir, Bidaye ve Nihaye, c. 2, s. 103.

[23] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 3, s. 294 ve 295.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar