Gelişmiş Arama
Ziyaret
28890
Güncellenme Tarihi: 2012/05/09
Soru Özeti
Psikolojik savaşa karşı koymanın en önemli yolları nelerdir?
Soru
Psikolojik savaşa karşı koymanın en önemli yolları nelerdir?
Kısa Cevap

Düşmanı yenilgiye uğratmanın ve onun üzerinde hâkimiyet kurmanın yöntemlerinden biri psikolojik savaştır ve bunun işlev ve etkisi askeri ve fiziki savaştan derecelerle daha yüksektedir. Allah Resulü (s.a.a) peygamberliğinin ilk yıllarında inkârcıların psikolojik ve propagandaya dayalı şiddetli saldırılarına maruz kalmıştır. Hz Peygamber (s.a.a) de ahlaki, insani ve İslami usulleri koruyarak İslam savaşçılarının psikolojisini takviye etme ve düşmanın psikolojisini zayıflatmadan ibaret iki boyutta psikolojik savaşın en işlevsel taktiklerini yarattı. Toplumların ilerlemesi ve savaş şekillerinin girift hale gelmesiyle psikolojik savaş askeri savaştan daha önemli bir duruma gelmiş ve ülkelerin siyasal, askeri, ekonomik ve toplumsal faaliyetlerinin bir unsuru addedilmiştir. Bugün sömürgeci ve büyüklenen ülkelerin siyasal, askeri, ekonomik, toplumsal ve propaganda eksenli faaliyetlerinin önemli kısmı psikolojik savaş operasyonlarının hizmetinde kullanılarak hedef seçilen ülkelerin halkına karşı kullanılmaktadır. Bunun temel hedefi, bu halklara gizli ve his edilmeyecek bir şekilde egemen olmaktır. Bu siyasal hedefe ulaşmak için iki önemli husus vurgulanmıştır:

A. Karamsarlık ve ümitsizlik.

B. Korku ve dehşet uyandırmak.

Psikolojik savaşların değişik yöntem ve türleri vardır. Gerçekleri manipüle etmek için şayia yaratmak (ülkelerin yöneticilerine yönelik kötümserlik yaratmak, halkta kaygı ve ıstırabı artırmak, yöneticilerin şahsiyetini yıpratmak, inançları yok etmek, toplumsal sağlıksız atmosferler oluşturmak ve halk arasında ihtilaf çıkarmak), hadiseleri büyütmek, övmek, ikilik çıkarmak ve aldatmak bu kabildendir. Bizim içinde bulunduğumuz İslam toplumunda psikolojik savaşa karşı koymanın tecrübeyle işlevselliği ispatlanmış en önemli yolları şunlardan ibarettir:

1. Allah Tebarek ve Teala’ya tevekkül etmek.

2. Düşmanı tanıma ve ona karşı koyma yollarını bilmede basiret taşımak.

3. Özgüven ve insanın kendi dinsel kimliğine dönmesi.

4. İç cepheyi kontrol etmek ve bu cephe içinde koordineyi sağlamak.

5. Toplum bireyleri arasında dostluk ve birlikteliği yaratmak.

6. Doğruluk ve yalandan sakınma kültürünü yaymak.

7. İç araç ve kabiliyetlerden ulusal onur ve iktidar için yararlanmak.

8. Hakikat ve propaganda arasındaki farkı görebilmeleri için yurttaşları eğitmek.

9. Düşmanın zaaf noktalarını öğrenmek.

10. Düşman karşısında açık faaliyet göstermek ve onunla yüz yüze gelmek ve değerleri savunmak.

Ayrıntılı Cevap

Cevap vermeden önce psikolojik savaşa aşina olmak için bazı hususları hatırlatmak gerekmektedir; zira her fenomen ile doğru ve etkili bir şekilde mücadele etmek, onu tam olarak tanımaya bağlıdır. Elbette psikolojik savaşın tüm boyut ve şekillerini tam anlamıyla öğrenmek geniş bir uzmanlık gerektirir ve bu kısa yazıda bunun için fırsat bulunmamaktadır. Ama kısaca ifade etmek gerekirse düşmanı yenilgiye uğratmak ve ona egemen olmanın yöntemlerinden biri psikolojik savaştır. Psikolojik savaşın işlevsellik ve etkisi askeri ve fiziki savaşlardan derecelerce daha üstündür. Diğer savaş şekilleri gibi bu yöntem de inanan ve inanmayan değişik topluluk, ulus ve halklar arasında eski zamanlardan beri yaygındır ve her güç düşmana karşı koymada ondan istifade etmeye çalışmıştır. O halde psikolojik savaş ve mücadele zatı itibari ile yerilen ve çirkin bir şey değildir. Eğer psikolojik savaş insanlara zulüm etmek ve onları sömürmek için kullanılırsa veya ahlaki ve insani olmayan yöntemlerden yararlanırsa bu yerilecek ve kınanacaktır.

İslam’da Psikolojik Savaş:

Allah Resulü (s.a.a) peygamberliğinin ilk dönemlerinde inkârcıların psikolojik ve propagandaya dayalı şiddetli saldırılarına maruz kalmıştı. Hz Peygamber (s.a.a) de her zaman hem İslam savaşçılarının psikolojisini takviye etme ve hem de düşmanın psikolojisini zayıflatma boyutunda psikolojik savaşın en üstün taktik ve tekniklerinin yaratıcısı sayılırdı. Elbette bu taktiksel yeniliklerin hiçbiri ahlaki, insani ve İslami usullerle çelişmezdi.

İslam’ın ilk dönemindeki psikolojik savaştan örnekler:[1]

1. Hz Peygamber (s.a.a) Müslümanların Rumlardan korktuğunu bilmesine rağmen bazen İslam ordusundan bir grubu partizan eylemler yapmak için Rum sınırına yollardı. Hz Peygamber (s.a.a) bu hareketiyle Rumların zaaflarını ortaya çıkarmakta ve Müslümanların psikolojisini takviye etmekteydi.

2. Mekke fethi gecesinde Hz Peygamber (s.a.a) İslam ordusunun yüksek noktalarda birçok ateş yakmasını emretti ve böylece düşmanların Müslümanların sayısının çok olduğunu tasavvur edip psikolojilerinin zayıflatılmasını hedefledi.[2]

3. Müslümanlar düşman kuvvetleriyle karşılaşınca sarsıcı ve kendilerine özgü sloganlar atmaktaydı. Bu hem Müslümanların kendi taraftarlarını tanımasına ve hem de düşmanların psikolojisinin zayıflatılmasına neden olmaktaydı. Savaşta öldüren öldüren, ahed ahed ve Allah-u Ekber gibi sloganlar atılmaktaydı.[3]

4. Hendek savaşında Hz Peygamber (s.a.a) Müslümanlar ile savaşmayı sürdürmekten vazgeçmeleri için Yahudilere bir şahsı gönderdi.[4]

5. Başka güçleri tarafsız hale getirmek – galip gelmede düşmanın itminanı gevşetmek – ve onlara psikolojik baskıda bulunmak ve kendilerini korkutmak İslam’ın ilk yıllarında psikolojik savaş boyutunda Hz Peygamber’in (s.a.a) ve sahabelerinin taktiksel yöntemleriydi.

İslam düşmanları da İslam’a karşı koyma doğrultusunda değişik durum ve zamanlarda psikolojik savaş yönteminden istifade etmekteydiler. Uhud savaşında müşrikler İslam ordusunun psikolojisini kırmak için Peygamber’in (s.a.a) öldürüldüğü yalanını yüksek sesle seslendiriyordular.[5] Kur’an-ı Kerim münafıklar tarafından psikolojik savaş yönteminin kullanılmasını şu şekilde beyan etmektedir: İman edenlerle karşılaştıkları zaman, “inandık” derler. Fakat şeytanlarıyla (münafık dostlarıyla) yalnız kaldıkları zaman, “Şüphesiz, biz sizinle beraberiz. Biz ancak onlarla alay ediyoruz” derler.[6] Birinci dünya savaşında propaganda psikolojik savaş doğrultusunda bir yöntem olarak kullanıldı. Savaşan taraflar çirkin hareketlerini açıklamak için, ülkelerin kamuoyunu yanıltmakta ve aldatmaktaydılar. Bu yöntem ikinci dünya savaşı boyunca da aynı şekilde önemini korudu. Savaşan taraflar bu yöntemi kullanmada birbirleriyle rekabet etmekteydiler. Bu şekilde bazı durumlarda psikolojik savaş askeri savaştan daha fazla bir önem kazandı ve ülkelerin siyasal, askeri, ekonomik ve toplumsal faaliyetlerinin bir unsuru haline geldi. Bugün ülkelerin siyasal, askeri, ekonomik, toplumsal ve propaganda eksenli faaliyetlerinin önemli bir kısmı hedef ülkelerin haklarına karşı kullanılan psikolojik savaşın hizmetinde yer almaktadır. Bu faaliyet, istihbarat servislerinin kontrolü altında ulusal ve uluslar arası boyutta değişik işlevlere sahiptir ve bu faaliyetin temel hedefi inançları manipüle etmek, dürtüleri itibarsızlaştırmak, rakibin psikolojisini tahrip etmek ve zayıflatmak, karşıt devletin iktidarını sarsmak veya onun bakış ve kararını değiştirmek ve en sonda da onlara gizli ve hissedilmeyecek şekilde egemen olmaktır. Bu temel hedefe ulaşmak için iki önemli husus vurgulanmıştır:

A. Karamsarlık ve ümitsizliğin aşılanması: Bireyin ideal ve beklenilen şartları gerçekleştirmeye kararlı olduğu ve kendi çabasında herhangi bir nedenden ötürü başarılı olmadığı ve bunun tekrarlandığı durumlarda, kendi ruhsal ve psikolojik bir buhrana duçar olur ve bu durum çaresizlik ve uyuşmazlık ile kendini gösterir. Bu vaziyette iyi olmayan şartları sunarak kendi hedeflerine ulaşmak için bireyi faaliyetten alıkoymaya ve onun özgüvenini zedelemeye ve kendisine kararsızlık ve ümitsizlik aşılamaya çalışırlar.

B. Korku ve dehşet yaratmak: Korku ve korkutmak bir toplumdaki bireylerin psikolojik açıdan yenilmesi için en önemli ve etkili araçlardan sayılır. Bu fiil de kitle iletişim araçları ve ekonomik ve siyasal ambargodan istifade edilerek uygulanır.

Bugün İslam ve devrim düşmanları insani olmayan yöntemler ile büyük propaganda ve medya imkânlarını kullanarak her gün ve gece ülkemizin aleyhine psikolojik savaş yürütmekte ve İslam mezhepleri arasındaki ihtilaflı konuları büyük göstererek birleşmiş safları birbirinden ayırmaya çalışmaktadır. Ehlisünnet ve Şia gibi İslam mezhepleri ve Türk, Fars, Beluç ve Kürtler gibi kavimler arasındaki ihtilafları konuları büyütmeleri bu kabildendir. Onların psikolojik savaşta istifade ettiği en önemli araç dergiler, kitaplar, konuşmalar ve iç ile dış medya organları vesilesiyle propaganda yapmaktır. Bu savaşta düşmanın propaganda hedefi, bireylerin bakış ve inançlarını kendine yöneltip değiştirmektir.

Psikolojik Savaş Türleri

Sömürgeci ülkeler bizim aleyhimize yürüttükleri psikolojik savaşta değişik yöntemlerden istifade etmektedir ve bunların en önemlileri şunlardan ibarettir:

1. Şayia: Şayia, muhatapların inançlarını değiştirme yönünde kullanılan, ağızdan ağza, bireyden bireye intikal eden ve herhangi güvenilir bir delil ve belgeden yoksun belirli bir iddiaya denir. Şayianın yaratılmasının hedefleri şunlardır:

A. Düzen ve yöneticilere yönelik kötümserlik oluşturmak. Bu, iyi olmayan neticeler meydana getirebilir.

B. Halkta kaygı ve ıstırabı artırmak.

C. Şahsiyeti lekelemek ve değerleri, yöneticileri ve düzenin haysiyetini zedelemek.

D. Toplumsal açıdan sağlıksız bir atmosfer oluşturmak.

E. Halk arasında ayrılık çıkarmak ve her ulusun başarısının bağlı olduğu birlik ve beraberliği yok etmek.

2. Gerçekleri Tahrif Etmek: Gerçekleri tahrif etmek de kullanılan yöntemlerden biridir. Düşman bu yöntemi kullanarak kamuoyunu hakikat ve gerçeklerden saptırmak ve bu şekilde meseleleri daha değişik bir şekilde yansıtmaya çalışır. Başka bir tabirle onlar halkın mesaj ve olayları kendilerinin istediği şekilde algılamasına neden olmaktadırlar. Diğer yöntemler genellikle bu hedef için kullanılır.

3. Büyütmek ve Abartmak: İşlevsel olmanın yanı sıra basit de olan bu yöntem psikolojik savaşta iki şekilde kullanılır: Düşman karşı tarafın zaaf noktaları veya eksiklikleri ve mevcut sorunlarını haddinden fazla büyük gösterip halkın endişelenmesini artırmak için bunu vurgular. Diğer bir yöntem de düşmanın taşıdığı olumlu hususları topluma tanıtması ve kamuoyunda onları büyük göstermesi ve bu yolla bireyleri kendine çekmeye çalışmasıdır. Bu iki hareket birlikte yapılarak düşman için daha üstün bir netice ortaya çıkarır.

4. İhtilaf: Her ulus ve devletsel düzenin başarısındaki asıl etken birlik ve beraberlik olması nedeniyle ayrılık da bunun tersine her ulusun zillet ve bahtsızlığının asıl amili sayılır. Bu yöntem düşmanın psikolojik savaşta kullandığı yaklaşık tüm yöntemlerin neticesidir. Gerçekte düşman psikolojik savaş çıkarma yoluyla halk ve yöneticiler arasında ayrılık yaratmaya ve bu vesileyle kendi menfaatlerine ulaşmaya çalışır.[7]

Psikolojik Savaşa Karşı Koyma Yolları:

Psikolojik savaş zihni, düşünsel, kültürel ve ideolojik bir atmosfer oluşturma yönünde gerçekleşir ve buna karşı koymak zihinsel zekâ ve tüm alanlarda ve bu cümleden olmak üzere uygun medya araçlarından istifade etmede maharetli bir şekilde hareketleri organize etmeye bağlıdır. Düşmanın kullandığı yöntemler ile İslami değer, kültür ve ahlaka bağlı kalınarak düşmanın psikolojik savaşına karşı koymalı ve onun açık ve gizli komplolarını başarısız kılmalıyız. İşlevselliği tecrübe ile kanıtlanmış psikolojik savaşa karşı koymanın en önemli yolları şunlardan ibarettir:

1. Allah Tebarek ve Teâlâ’ya dayanmak ve İslam düşmanlarının karşısında onun yardımına iman etmek.

2. Düşmanı dosttan ayırt edebilecek bir basiret taşımak,  psikolojik savaşın değişik şekillerini ve ona karşı koyma yollarını bilmek.[8]

3. Özgüven ve dinsen hüviyete dönmek: Eğer bir ulus kendi sermaye, imkân, güç, kabiliyet ve üstünlüklerine inanırsa hiçbir zaman yabancılar karşısında aşağılanma hissi taşımaz ve psikolojik savaşların etkisinde çok az kalır.

4. İç cepheyi kontrol etmek ve güçler arasında koordinasyon sağlamak: Her zaman kendi güçlerinin ifrat ve tefrite yönelmesini denetlemek ve onlar arasında dengeyi sağlamak her toplumun önder ve yöneticilerinin görevidir; zira koordinesizlik ve ihtilaf düşmanın psikolojik savaşta başarılı olmasının alt yapısını oluşturur.

5. Toplum bireyleri arasında dostluk ve birlikteliğin oluşturulması: Tolerans ve değişik eğilimlere tahammül etme gücünün artırılmasıyla, güvensizlik alt yapısı hazırlayacak ve düşmanın hedeflerine yardımcı olabilecek kendi güçlerimizin tefrika ve ayrılığa düşmesinin önü alınmalıdır.

6. Doğru sözlü olmak ve yalan söylemekten kaçınma kültürünün yayılması: Eğer halk ülkenin yönetici ve sorumlularına yönelik güveni yitirir ve onların dürüst olmadığına inanmaya başlarsa düşman psikolojik savaşta hedefine ulaşmış olur.

7. Ulusal onur ve iktidar yönünde iç araç ve kabiliyetlerden faydalanmak.

8. Hakikat ve propaganda arasındaki farkı bilebilmeleri için yurttaşları eğitmek: Bundan dolayı bilinçli olunmalı, şayiaların yayılmasının önü alınarak düşmanın yalanları etkisiz hale getirilmeli ve her ortamda duyumları ifade etmekten kaçınılmalıdır.

9. Düşmanın zaaf noktalarını tanımak: Düşman her zaman kendi zaaf noktalarını gizleyerek muhatapların zihninde yalan bir iktidar oluşturmaya ve bu yolla rakibi mücadele etmekten ümitsiz hale getirmeye çalışır. Düşmanın zaaf noktalarının belirginleşmesiyle o silahını kaybeder.

10. Düşmana karşı açık ve yüz yüz faaliyetlerde bulunmak ve değerleri savunmak: Değerleri savunmada zaaf göstermek ve düşman ile yüz yüze gelmekten kaçınmak, güçlerin psikolojisinin zayıflamasına ve onların değerlerin esasında kuşku duymalarına neden olur. Bu yüzden tam bir cesaret ve kararlılık ile her zaman değerleri bireylerin kalp ve canında diri tutmalıyız. Son olarak hatırlatmalıyız ki düşmanın psikolojik operasyonları karşısında sebat göstermek, direnmek ve psikolojik savaşta dirençli olmak toplumdaki her bireyin görevidir. Onlar zeki ve bilinçlice düşmanın propaganda eksenli saldırısının önünü almalıdır.

 


[1] Porseman’dan alıntı: Ordibeheşt 1386, şumareyi 56, (Howze.net)

[2] Mak’rizi, İmtau’l Esma’a, c: 1, s: 358, Daru’l Kutubu’l İlmiye, Beyrut, Ta El- Uvla, 1999/1420.

[3] İmtau’l Esma’a, c: 9, s: 276.

[4] A.g.e, c: 1, s: 240; Tarihi Taberi, c: 2, s: 578, Daru’t Turas, Beyrut, Ta Es- Saniye, 1378/1967.

[5] İbni Esir, El –Kamil, c: 7, s: 157, Tercüme: Ebu’l Kasım Halet ve Abbas Halili, Müessesei Metbuatiyi İlmi, Tahran, 1371 h.ş.

[6] Bakara Suresi, 14. ayet.

[7] Porseman’dan alıntı: Ordibeheşt 1386, şumareyi 56, 0000000 (Howze.net)

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar