Gelişmiş Arama
Ziyaret
11540
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Filistin İsrail’in asıl yeri değil midir?
Soru
İsrail oğulları ve peygamberlerinin asıl ve tarihi vatanı bugünkü Beytu’l-Mukaddes, Urşelim ve bunların etrafındaki yöreler değil midir? Hz. Süleyman (a.s) bu yörelerde hâkimiyet sürmüyor muydu? İsrail oğullarının peygamberleri ardı ardına bu bölgelerde peygamber olmamışlar mıydı? Görünüşe göre Müslümanlar sonları Arabistan’ın kuzey bölgelerine ve bu Filistin’e girmişlerdir. O halde biz İsrail’i kendi iddialarında nasıl haksız görmekteyiz? Lütfen bunu açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Yahudiler ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onlar bu bölgeye gelmeden uzun bir zaman önce Filistin’de kalanlar vardı. M.Ö. 3500 yılında Sami kavimleri Hicazın merkezinden Filistin gibi bölgelere göç etmiş idi. Kenan Arapları gibi kavimler de Filistin’i kendilerine yurt edinmiş idi. Filistin’i yurt edinen ilk sakinler Kenan kavmi idi. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden gelen Filistinli adlı bir kavim bu bölgeye göçmüş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistin yörelerine Filistinliler ve Kenanlıların göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’i yurt edinmişlerdir. Bundan dolayı Filistin toprağı Yahudilerin ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir.

Ayrıntılı Cevap

Filistin Toprakları:

Siyonistlerin bugün İsrail olarak adlandırdıkları bölge Filistin toprağıdır. Filistin üç kıtadan müteşekkil Avrupa, Afrika ve Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir güzergâh üzerinde yer aldığından tarih boyunca sürekli imparatorların ve savaş komutanlarının saldırılarına maruz kalmış ve onlar her zaman liman şehirlerine ve Filistin’in ticari yollarına egemen olmak için çabalamışlardır. H-K. ikinci asırdan sonraya dek Filistin sakinleri genellikle ortak dil ve kültürü taşıyan Araplardan oluşmaktaydı. İslam dininin ve peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) gelmesinden sonra, her ne kadar bu bölgede Yahudilerden ve Hıristiyanlardan oluşan küçük bir topluluk kendi dinleri üzerine kalmıştıysa da tedrici olarak Yahudilerin de içinde bulunduğu Filistin halkının çoğu Müslüman olmuştur. Filistin uzun süre yıllar boyunca süren yaşanan savaşlarda dünya güçleri arasında elden ele geçmekteydi. İkinci halife zamanında ise İslami güçlerin eline geçmiştir.[1]

Yahudiler ve Filistin’in Sakinleri:

Yahudiler (diğer adları İsrail oğulları olan ve Hz. Yakup’un neslinden gelenler) ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onların Filistin’e gelmesinden uzun yıllar önce bu toprakları yurt edinenler vardı ve bu toprakların on bin yıllık bir uygarlık geçmişi mevcuttur. Milattan üç bin beş yüzyıl önce Sami kavimleri Hicazın merkezinden Mısır, Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin yöresine göç etmiş ve Kenan Arapları gibi kavimler Filistin’i yurt edinmiş idi. Filistin’e ilk yerleşenler olarak tanınan Kenanlılar şehir halkı olup ileri bir uygarlığa sahip idiler. Milattan yaklaşık iki asır önce orada “Kenanilik” adıyla bir devlet kurdular. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden Filistinliler adıyla bazı kavimler bu bölgeye göç etmiş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistinlilerin ve Kenanlıların Filistin bölgesine göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’e yerleşmişlerdir. Sonraları Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman (a.s) bu topraklar üzerinde kendi devletlerini kurmuşlardır.[2]

İsrail Oğulları Kavmi ve Siyonizm

İsrail oğulları kavmi her ümmetten çok peygamberlerine zulüm ve sitem etmiş, onların sözlerine itina etmemiş ve onları şehit etmiştir. Bu zulüm ve sitemlerin neticesinde onlar dünyanın değişik bölgelerine dağılmıştır. Daha sonra yaklaşık 120 yıl önce 1987 yılında dünya Siyonizm’i adıyla İsviçre’nin Bal kentinde Yahudilerin değişik ülkelerdeki önderlerinden 240 kişi tarafından dünya Siyonizm’i adıyla bir hareket ve örgüt kurulmuş, bu örgüt Filistin topraklarının sahipliği iddiasında bulunmuş ve Filistin’de Yahudi devleti kurmayı gaye edinmiştir.[3]

Siyonizm’in Kuruluş Hedefi:

Genel olarak Siyonizm’in usulleri ve Siyonistlerin hedefi, Yahudilikten bir mezhep ve bir ulus-devlet inşa etmek ve yayılmacı savaşlar aracılığıyla dünyadaki tüm Yahudileri Filistin topraklarında toplamaktır; zira mantık ve dünya kanunları esasınca bir yerde savaşmaksızın, zorbalık yapmaksızın ve öldürmeksizin yaşamak pekala mümkündür. Bir bölgede uzun bir müddet yaşamak için o bölgenin sahibi olunduğuna dair iddiada bulunmaya ve oranın asıl sahiplerin malı olmadığını söylemeye gerek yoktur. Oysaki Siyonistler, bir grup Yahudi’nin uzun bir müddet Filistin topraklarında yaşamasını ve peygamberlerin onları hidayete erdirmek için orayı seçmesini bahane ederek savaşmak ve Müslümanları öldürmek suretiyle Filistin’in malikiyeti iddiasında bulunmuş ve de mantık ve tüm insan hakları kanunlarının aksine hareket etmişlerdir. Bu, vatanseverlik dışında başka bir hedefin göstergesidir.

Netice:

Belirtilenlerden alınan netice üzere Filistin toprakları Yahudilerin, İsrail’in ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir ve onlar Filistin’i gasp etmişlerdir. Bu nedenle onlar Filistin halkını öldürmekte ve hakkı dile getirmemektedirler. Elbette Filistin Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan tüm insanlara aittir; ama orada Siyonistlerin yaptığı gibi yeni bir ulus ve mezhep kurmak için Filistin halkını öldürmek kabul edilemez. Bu yüzden başka ülkelerde veya Filistin’de yaşayan bazı Yahudiler defalarca İsrail ve Siyonistlerin cinayetlerine itiraz etmişlerdir.

 


[1] Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116.

[2] Henri Ketan, Filistin ve Hukuku Beynu’l Milel, Tercüme Fedai Aragi, Gulam Rıza, s. 13, İntişaratı Emir Kebir, Tahran, çapı dovvum, 1368 h.ş; Guli Zevvare, Gulam Rıza, Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116, İntişaratı  defteri Tebliğat-ı Hovzei İlmiyeyi Kum, 1377 h.ş. Bu konuya Tevrat (İ’dad Seferi, bab.34, ve bab. 35, ayet. 10 ve Çıkış Seferi, bab. 3, ayet. 17) açıkça değinmiştir.

[3] Siyonizm’in nasıl kurulduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu sitede bulunan 18334sayılı (site: 17946) ve “Dünya Siyonizm’i Nedir” konulu araştırmaya müracaat edebilirisiniz.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
    13874 Tefsir 2010/12/28
    ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, ...
  • Hazreti Muhammed’in (s.a.a) dokuz yaşında eşimi vardı?
    3807 پیامبر اکرم ص 2018/11/14
    İslam peygamberinin hayatını, eşlerinin özeliklerini ve peygamberin onlar ile olan ilişkilerini incelemek şu noktayı açığa çıkarır: Eğer Peygamber müteaddit eş edinmiş ise bu eylemin çeşitli hikmetleri bulunmaktadır. Burada onlardan bazılarına işaret edeceğiz. Öncelikle Peygamberin Ayşe ile olan evliliğinde şunu bilmemiz gerekir ki bu evlilik Ayşe’nin ...
  • Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
    7115 Yeni Kelam İlmi 2010/01/02
    Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ...
  • Yüksek düzeyde kârla muzarebe yapmak doğru mudur?
    5646 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/29
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Peygamberin buyruğuna göre Kur’an’ın batın ve tefsirini açıklayan kimdir?
    9396 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Bu içerik değişik tabirlerle imamlar (a.s) hakkında zikredilmiştir. Oların imanın temsilcileri, Kur’an’ın gerçek müfessirleri, konuşan Kur’an ve Kur’an’ın emirlerini aşikâr kılanlar oldukları ve başlarında da İmam Ali’nin (a.s) yer aldığı belirtilmiştir. Elbette bu hususun İslam inançlarında kanıtsal bir desteği de mevcuttur. Buna örnek teşkil edecek rivayetler vardır. Bu cümleden ...
  • Ehl-i kitap, meadın cismani olduğuna inanıyor mu? Lütfen bu alanda bir kaç kitap tanıtır mısınız?
    7999 Tefsir 2010/12/28
    Cevabın daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktaya dikkat çekmek gerekiyor:1-Ehl-i kitabın (ister Yahudi olsun, ister Hıristiyan, ister Zerdüşt) öğretilerinde cismani mead adı altında bir konudan özel olarak bahsedilmemiştir. Bu yüzden bu konuda söyleyeceğimiz şeyler Ehl-i kitabın dini kitaplarından mead inancı hakkında anladıklarımızdır.
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11767 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Şia’daki adaletin Mutezile ile farkı nedir?
    10518 Eski Kelam İlmi 2012/01/23
    Şia ve Mutezile’den ibaret her iki okul da adaleti kendi mezhep usullerinden biri olarak ilan etmekte ve her ikisi de aklî iyi ve çirkine inanmaktadır; yani bir takım konular hakkında hatta mukaddes şeriat tarafından bir hüküm belirtilmemişse dahi, insan aklı yalnız başına onların iyi veya kötü olduğunu ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39809 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    12708 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar