Gelişmiş Arama
Ziyaret
36881
Güncellenme Tarihi: 2010/03/14
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önceki cinlerin peygamberleri kendi cinslerinden mi idi?
Soru
Hz. Âdem (a.s) yaratılmadan önce yeryüzünde cinler vardı. Yine herkesin (her kavmin) hidayet olması için bir peygamber gönderilmiştir. Ama cinlerden hiç peygamber yoktur, peygamberler hep insanlardan gelmiştir. Buna göre onlar (cinler) insandan önce yaşadıkları halde nasıl bir peygamberleri olmaz? Böyle bir düşünce -Allah’a sığınırız- Allah’ın rahmet ve adaletinin dışında kalır. Lütfen geniş bir şekilde açıklama yapar mısınız?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’de cinlerin varlığı teyit edilmiş ve özellikleri beyan edilmiştir.

Cinler hakkındaki bilgilerimiz az olmasına rağmen Hz. Âdem (a.s) yaratılmadan önceki cinlerin kendi cinslerinden peygamberleri olduğunu ortaya koyan çeşitli deliller vardır. Söz konusu deliller şunlardır:

1- Cinler de insanlar gibi sorumlu varlıklardır. Sorumluluk ise tebliğ, beşaret ve uyarıyla meydana gelir. Öyleyse bu önemli mesele için Allah-u Teala tarafından mutlaka Peygamberler gönderilmiştir.

2- Bu varlığın da insan gibi haşrı, meadı, cezası ve mükafatı vardır. Ceza ve mükafat hüccetin tamamlanmasına, hüccetin tamamlanması ise peygamberlerin gönderilmesine bağlıdır.

3- Kur’an buyuruyor: ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’[i] Bu ayet-i kerime Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önceki dönemi de kapsamaktadır.

4- Şamlı biri Hz. Ali (a.s)’dan ‘Acaba Allah cinlere de peygamber göndermiş midir?’ diye sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Evet, onların peygamberi Yusuf adında biriydi ve O onları Allah’a davet ediyordu, onlarda Onu şehid ettiler.’  



[i] - En’am/130

Ayrıntılı Cevap

Kur’an-ı Kerim’de cinlerin varlığı teyit edilmiş ve özellikleri de şu şekilde beyan edilmiştir:

1- Cinler, insanlar gibi topraktan değil ateşten yaratılmıştır.[1]  

2- İlimleri, algılamaları, hak ve batılı ayırma güçleri, mantıkları ve istidlalleri vardır.[2]

3- Sorumlulukları olan varlıklardır.[3]

4- Haşredilecekler ve meadları vardır.[4]

5- Onlarında mü’min ve salihleriyle müşrik ve kafirleri vardır.[5]

6- Göklere musallat olabiliyor, haber alabiliyor ve dinleme yapabiliyorlardı.[6]

7- Bazı insanlarla irtibata geçerek sınırlı olarak bildikleri sırları onlara verip insanları kandırıyorlardı.[7]

8- Onların bazılarının güçleri fazladır.[8]

9- Onlar insanların bazı ihtiyaçlarını gidermeye yetecek güçleri vardır.[9]

10- Onlar insan yeryüzünde yaratılmadan önce vardılar.[10]

11- İnsanların makamı onlardan daha üstündür. Bu yüzden Allah-u Teala İblise insana secde etmesini emretti. İblis, cinlerin büyüklerindendi.[11]

 

Cinlerin peygamberleri var mıydı? Sorusuna gelince, daha öncede belirtildiği gibi cinler için iki zaman dönemi farz edilmektedir. Biri insan yaratılmadan önceki dönem, diğeri de insan yaratıldıktan sonraki dönemdir.

İkinci dönemde, yani cinle insanların ortak dönemi olan insanın yaratılışından sonraki dönemde (ister İslam’dan önce olsun, ister İslam’dan sonra) Kur’an’a göre cinlerde insanlar gibi sorumlu varlıklar olup insanlar için gönderilen ve insan cinsinden olan peygamberleri takip etmek zorundaydılar.[12] Buna göre bir çok cin peygamberlere iman getirmiş, kimileri de iman getirmeyip kafir olmuşlardır.

 

Ama insanın yaratılmadığı ve sadece cinlerin olduğu dönemde acaba cinlerin hidayeti için peygamberler gönderilmiş miydi? Gönderilmiş ise acaba o peygamberler cinlerin kendi cinslerinden miydi?

Cevap şudur: Hz. Adem yaratılmadan önce cinlerin kendi cinslerinden peygamberler vardı, zira:

1- Kur’an-ı Kerim, insan ve cinlerin yaratılış hedeflerinin ubudiyet ve tekamüle ulaşmak olduğunu belirterek: ‘Cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.’[13] Diye buyuruyor. Gerçek kemal olan gerçek ubudiyyet makamına ulaşmak sorumluluk yüklenmeden olmaz. Bu yüzden cinlerin de mükellef olduklarını söyleyebiliriz.[14] Buna Kur’an da tanıklık etmektedir.[15]

Öte yandan hikmet sahibi olan Allah, cinleri mükellef edip onlara mükellefiyetlerini öğretmeyip, kılavuzsuz bırakmaz. Dolayısıyla insan ve cinin mükellef olması nebilerin gönderilmesine bağlıdır. Nebi gelmediği sürece yükümlülükte caiz değildir.

2- Allah-u Teala adil ve hekim olduğundan boş ve anlamsız iş yapmaz. Nitekim şöyle buyuruyor: ‘Andolsun ki cehennemi, cinler ve insanlarla (günahkar ve imansızlarıyla) dolduracağım.’[16] Adil ve hekim olan Allah, Peygamber göndermeden ve hücceti tamamlamadan onlara azap edebilir mi? Haşa, asla böyle bir şey yapmaz. Peygamber göndermeden ve hücceti tamamlamadan mükellefin azap edilmesi kabihtir. Kabih bir fiil de Allah’tan beklenmez. Cinler de bu genel kaidenin dışında değillerdir. Ayrıca Kur’an’ın kendisi de şöyle buyuruyor: ‘Biz, peygamber göndermedikçe hiçbir topluluğu azaplandırmayız.[17] Öyleyse kesinlikle onlarında peygamberleri vardı.

 

3- ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ ayetinden açıkça cinlerin, Hz. Adem (a.s) yaratılmadan önce ve sonra var oldukları, hatta İslam’dan önce ve sonra peygamberleri olduğu anlaşılmaktadır. Ancak insan yaratılmadan önce bu peygamber kendi cinslerinden idi.[18] Bunun delili şu ayettir: ‘Şüphe yok ki biz seni gerçek üzere bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik ve hiçbir ümmet yoktur ki içlerinden bir korkutucu çıkmasın.’[19]

4- Bir rivayette Şamlı biri Hz. Ali (a.s)’dan ‘Acaba Allah cinlere de peygamber göndermiş midir?’ diye sorduğunda şöyle buyurdu: ‘Evet, onların peygamberi Yusuf adında biriydi ve O onları Allah’a davet ediyordu, onlar da Onu şehid ettiler.’[20] Bu rivayet cinlerin de peygamberlerinin olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

Buraya kadar söylediklerimizden cinlerin de mükellef oldukları, insan yaratılmadan önce onların hidayeti için peygamberlerin gönderildiği anlaşılmaktadır, ama bu gönderilişin nasıl olduğu konusu bize malum değildir.



[1] - er-Rahman/15

[2] - Cin suresinin çeşitleri ayetleri

[3] - Cin ve er-Rahman sureleri

[4] - Cin/15

[5] - Cin/11

[6] - Cin/9

[7] - Cin/6

[8] - Neml/39

[9] - Sebe/12-13

[10] - Hicr/27

[11] - Kehf/50

[12] - Ancak unutmamak gerekir ki, bu mesele Hz. Musa (a.s) ve Hz. Peygamber (s.a.a) hakkında kesindir. İnsan cinsinden olan diğer peygamberler hakkında müfessirlerin görüşleri farklıdır. Ahkaf/29. ve 30. ayetler bu konuda hakkındadır: ‘An o zamanı ki hani cinlerin bir bölüğünü, Kur'an dinlesinler diye senin bulunduğun tarafa yollamıştık; oraya gelince birbirlerine, susun demişlerdi; okunuşu bitince de korkutmak için kavimlerine dönmüşlerdi de,. Ey kavmimiz demişlerdi, gerçekten de biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap duyduk ki önceki kitapları gerçeklemede, gerçeği ve doğru yolu göstermede.’ Bu ayette İncil’den bahsedilmemesinin nedeni Tevrat’ın asıl olup Hıristiyanların da şer’i hükümleri şimdi bile ondan almalarından dolayıdır. (Bkz: Tefsir-i Nümune, c.21, s.370). Allame Tabatabai’de Tefsir-ul Mizan’da açıkça şöyle diyor: ‘Ayetin ‘Gerçekten de biz, Musa'dan sonra indirilmiş bir kitap duyduk ki önceki kitapları gerçeklemede’ bölümü cinlerin Hz. Musa (a.s)’ın dinine ve kitabına mümin olduklarını göstermektedir.’ (Bkz: el-Mizan, c.18, s.350).

İslam’dan sonraki dönem hakkında ise deniliyor ki: Resul-ü Ekrem (s.a.a), Mekke’den Taif’teki Ukkaz pazarına orada toplanan büyük topluluğu İslam’a davet etmek için gittiğinde kimse davetine icabet etmedi. Dönüşte Cin Vadi’si denen yere geldi. Gece orada kaldı ve Kur’an okumaya başladı. Bir grup cin bu ayetleri duyup iman getirdiler. Ve kavimlerine tebliğ için geri döndüler. (Bkz: Tersir-i Nümune, c.25, s.100, Cin/1. ve 2. ayetlerin tefsirinde).

Ancak kimileri de ‘Ey cin ve insan topluluğu, içinizden, size ayetlerimi nakleden ve içinde bulunduğunuz şu günün bir zaman olup geleceğini haber vererek sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ ayetinin ‘içinizden…sizi korkutan peygamberler gelmedi mi?’ bölümünden Adem (a.s)’ın yaratılışından sonrada cinlerin peygamberlerinin kendi cinslerinden olduğunu anlamışlardır. Ama İslam Peygamberinin (s.a.a) cin, insan bütün herkesin peygamberi olduğunu kabul etmekteler. (Bkz: Tefsir-u Ruh-ul Maani, c.3, s.105; İsmail Hakkı Bursevi; Tefsir-i Rahnema, c.5, s.354;

Bir başka grup müfessir ise bu görüşü redderek diyorlar ki: ‘Cin suresinin ayetlerinden İslam ve Kur’an’ın herkes için hatta onlar için bile nazil olduğu ve İslam Peygamberi (s.a.a)’in de herkes için gönderildiği anlaşılmaktadır. Ancak Peygamber (s.a.a) tarafından onların kendilerinden elçiler görevlendirilmesinin de sakıncası yoktur. ‘İçinizden’ kelimesi de herkesin peygamberinin kendi cinsinden olacağına delil olmaz; zira bir topluluğa ‘sizden bir grup…’ dendiğinde bu grup bir topluluktan ya da bütün topluluktan olabilir. (Bkz: Tersir-i Nümune, c.5, s.443). Yani ‘İçinizden’ kelimesi, peygamberlerin kendi cinslerinden ve genel olarak insan ve cinlerin kendilerinden olmasından fazlasına delil değildir. Genel olarak insan ve cinler için gönderilmişlerdir. Allah-u Teala, peygamberleri meleklerin cinsinden göndermedi yoksa onları gördüklerinde korkuya kapılırlardı, dillerini anlamazlardı. Ayet Cinler için kendi cinslerinden, insanlar içinde kendi cinslerinden bir Peygamber gönderme konusuna delil olmamaktadır. (Bkz: el-Mizan, c.7, s.540; Tefsir-u Menhec-us Sadikin, c.3, s.452).

[13] - Zariyat/56

[14] - Bihar-ul Envar, c.60, s.311

[15] - ‘Bunlar, öyle kişilerdir ki, onlardan önce cinden ve insanlardan gelip geçen ümmetler içinde, onlara da, azaba uğrayacaklarına dair söylenen söz hak olmuştur; şüphe yok ki onlar, ziyana uğramışlardır.’ (Ahkaf/18)

[16] - Secde/13, Hud/119

[17] - İsra/15

[18] - Bu nokta bazı müfessirlere göre, ‘içinizden…peygamberler gelmedi mi?’ cümlesinden çıkıyor. Bu da bütün zamanları içine almaktadır. Ama Hz. Musa (a.s) ve İslam Peygamberi (s.a.a)’in dönemleri bunun dışındadır. O dönemler peygamberleri onların kendi cinslerinden değildi.

[19] - Fatır/24

[20] - Bihar-ul Envar, c.10, s.76

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Hüseyin (a.s) için sine dövmenin bir delili mevcut mudur?
    20275 عزاداری و زیارت 2012/08/22
    İmam Hüseyin (a.s) için matem tutmak Şia mezhebinin cüzlerindendir ve birçok delil bu hususu teyit etmektedir. Matem yöntemi hususunda da şöyle söylemek gerekir: Matem tutmanın niteliği İslam’ın usullerinden biriyle, bir ayet ve rivayet ile çelişmediği müddetçe sakıncasızdır ve değişik gelenekler matem merasimi için değişik yöntemleri kullanabilirler. Değişik ...
  • Acaba din ile bilim arasında çelişki var mıdır?
    9295 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Dini olmayan ilimler belli aşamaları katederek dinin hizmetine alınırlar. Şöyleki fakih sabit unsurlar ve uzmanların, özellikle de sosyal ve davranış bilimleri uzmanlarının yardımıyla değişken unsurları teorize edebilir. ...
  • Acaba insan, kendi din kardeşi olan bir kimsenin -aralarında gerçekleşen bir tartışma nedeniyle- hakkında eziyet görmesine neden olacak sözler söyleme hakkında sahip midir? Kendisinden özür dilediği halde ona karşı küskünlüğünü devam ettirebilir mi?
    9025 Pratik Ahlak 2011/07/24
    Af etme ve fedakârlık büyük insanların özellik ve hususiyetlerinden ve ruhunun büyüklüğünün nişanelerindendir. İslam mektebinde bu nitelik ve özellik ahlakın faziletlerinden sayılmaktadır. İslam dini öyle bir dindir ki sahip olduğu peygamberi (s.a.a.) ahlaki faziletleri ve güzelliklerini tamamlamak üzere gönderildi. Peygamberinin kendisi de bu ...
  • İmamlar (a.s) ve âlimlerin perspektifinden namazı vaktin başında kılmanın sevabını açıklar mısınız?
    6886 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/15
    Namazı vaktin başında kılmak hakkında birçok eser ve sevap karar kılınmıştır; namazın sevabının iki katına çıkması ve ilahi sevgiye mazhar olmak bunlardan sayılır. Âlimler de bu hususu dikkate alarak, namazı vaktin başında kılmayı halka tavsiye etmiş ve bunu Allah’a yönelik seyir ve yolculukta ve insanî kemale ermede ...
  • Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
    23700 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu,göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. ...
  • Ne zaman baba ve anne adına (onlardan vekalet ve niyabet olarak) namaz kılmak mümkündür?
    7374 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/07/28
     Diri bir kimse adına (onlardan naip ve vekil olarak) farz namaz ve oruç yerine getirmek caiz değildir. Mükellef olan her kes kendi farz namazlarını mümkün olan her şekilde yerine getirmelidir. (İster ayakta, ister oturarak, ister yatarak hatta işaret ile)İmam Humeyni ve diğer taklit ...
  • Hırsızlık günahı nasıl telafi edilebilir?
    58224 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İnsan cennette düşünür mü?
    9591 Eski Kelam İlmi 2011/11/22
    Akıl ve düşünce her zaman insan ile beraber olmuştur. İnsan maddî âlemden geçtikten sonra düşünme gücünü kaybetmeyecektir. Aksine bazı hicap ve engellerin kalkmasıyla hakikat ve gerçekleri daha keskin ve kesin bir bakışla kavrayacaktır. Kur’an-ı Kerim’de bulunan birçok ayeti okumayla, insanların hem kıyamet gününde, hem cennette ve hem de cehennemde ...
  • Mikyalu’l-Mekarim kitabı esasınca İmam Mehdi’nin (a.c.f) peygamberlere benzerlikleri nelerdir?
    13196 خصوصیات و مناقب 2012/10/24
    İslami rivayetlerde İmam Mehdi’nin (a.c.f) bazı peygamberlere maddi ve manevi açıdan çok benzediği belirtilmiştir. Bu benzerliklerin çoğu bazı kitaplarda ve Mikyalu’l-Mekarim kitabında bir araya getirilmiştir. Mikyalu’l-Mekarim ve diğer başka kitaplarda belirtilen benzerliklerin bazıları şunlardan ibarettir: 1. Hz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: “Mehdi benim evlatlarımdandır, onun ...
  • Evrendeki şerlerin arazî olarak Allah’a isnat edilmesinin nedeni nedir?
    6584 İslam Felsefesi 2011/11/21
    Şer olarak anılan şeyler soyutlar âleminde mevut değildir ve bu konu madde âlemiyle ilişkilidir. Hayır ve şerrin manasının tahlilinde şöyle denmiştir: Hayır, her şeyin kendi doğası hasebince talep ettiği, sevdiği ve birkaç husus arasında tereddüt ettiğinde onların en iyisini seçtiği şeydir. Şer ise hayrın karşısındadır. Eşya hayır ve şer ...

En Çok Okunanlar