Gelişmiş Arama
Ziyaret
12578
Güncellenme Tarihi: 2011/12/07
Soru Özeti
Tabari tarihi güvenilebilinen bir tarih olabilir mi?
Soru
Acaba Tabari tarihine güvenilebilinir mi? Örneğin aşağıdaki konu bağlamında Tabari şöyle diyor: İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s.) İran’ın Aleyhine ikinci halife (Ömer) tarafından gerçekleştirilen Savaşa katılmışlardır. Bu nakil doğru olabilir mi? Eğer bu nakil doğru ise neden Hz. Ali (a.s.) kendi çocuklarına bu izni vermiştir? İranlıların günahı ne idi ki öldürüldüler?
Kısa Cevap

1-   Tarihi ya rivayi bir kaynağın itibarı o kaynakta bulunan tüm konuların yüzde yüz doğru ve kesin ve teyit edilmiş anlamında değildir. Taberi tarihi de bu kaideden müstesna değildir. Bunun yanı sıra yukarıdaki haber Şia kaynaklarının hiçbirisinde bulunmamaktadır.

1-   Ravilerden (haberi nakledenler) bazıları bu haberin ravisini yani Ali b. Mücahidi güvenilir kişi olarak kabul etmemişlerdir. Muin’in oğlu Yahya, Daris’in oğlu Yahya ve Hasan-i Hasancani’nin oğlu, Ali Mücahidin oğlu Ali hakkında o yalancı ve haber uyduran bir kimsedir diyorlar.

2-   İmam Hasan ve İmam Hüseyin (a.s.) bu savaşa katıldıklarını kabul etsek bile ama ilkin şunu bilmeliyiz ki İmam Ali (a.s.), çocukları ve yaranlarıyla birlikte hâkim olan hükümete muhalif olmaları şu anlama gelmiyor ki camiada gerçekleşen olaylardan bihaber ve camiaya hâkim olan kurallara bağlı kalmamalılar. İkinci olarak da bu haberin doğru olduğunu kabul etsek bile onların diğer kimselerle bu savaşa katılmaları kültürel bir anlam ve yöne sahip olduğu şeklinde yorumlanabilinir. Yani onlarda ordunun diğer erlerinin kenarında savaşan orduyu tadil ediyorlardı. Ordu şehirlere girdiği vakit yersiz yere ve uygunsuz taarruzlarda bulunmalarına engel olurlardı. Kimsenin malına ve canına yersiz yere taarruz etmelerini engellemek için bu savaşa katıldıklarını söyleyebiliriz. Üçüncü olarak tarihin neresinde İran’ın askerleri ve İran’in güçleri bu iki İmamın eliyle katledildiği yazılmıştır ki biz onların hakkını almaya koyulalım?!.

Ayrıntılı Cevap

Bu tarihi meseleyi açıklanması birkaç cihetten dikkat edilmeye ve düşündürmeye şayan zikirdir:

1)   Bildiğiniz gibi Tarihi ya rivayi bir kaynağın itibarı o kaynakta bulunan tüm konuların yüzde yüz doğru ve kesin ve teyit edilmiş anlamında değildir. Taberi tarihi de bu kaideden müstesna değildir. Taberi tarihi muteber olan tarihi kitaplardan olup Ehlisünnetin kaynaklarından bir kaynak kitabıdır. Bu kitapta İmam Hasan ve İmam Hüseyin’in (a.s.) İran’ın Aleyhine ikinci halife tarafından başlatılan savaşa katıldıkları yazılmıştır. Ama Şia’nın hiçbir kaynak kitabında böyle bir haber nakledilmemiştir. Bu haberin Şia kaynaklarında zikredilmemesi bu konunun Şia âlimleri ve tarihçileri tarafından teyit edilmediğine delalet ediyor.

2)   Muin’in oğlu Yahya, Daris’in oğlu Yahya ve Hasan-i Hasancani’nin oğlu Ali gibi ravilerden (haberi nakledenler) bazıları bu haberin ravisini yani Ali b. Mücahidi güvenilir bir kişi olarak kabul etmemişlerdir. Muin’in oğlu Yahya onun hakkında şöyle diyor: O yalancıdır o haber uyduran bir kimsedir. Darisi’nin oğlu Yahya onun hakkında; o yalancı ve haber uyduran bir kimsedir diyor. Hasan-i Hasancani’nin oğlu Ali şöyle diyor: Eba Cafer-i Cemal yani Mihran’ın oğlu Muhammeden Alinin oğlu Mücahit hakkında sordum? O onun hakkında yalancıdır dedi.[1] Buna binaen böyleli bir şahısın haberi ki rical (raviler) uzmanları tarafından teyit edilmemektedir. O halde ondan nakledilen habere nasıl itimat edilebilinir?

3)   Hz. Hasan ve hz. Hüseyin’in (a.s.) bu savaşa katıldıklarına dair var olan haberin doğru olduğunu kabul etsek bile farklı yönlerden bunun tevcih edilmesi mümkündür: ilkin: Her ne kadar onlar Hz. Ali gibi bir şahsiyetin çocukları ve Hz. Ali’nin kendisi peygamberden sonra şekillenen hükümete muhalif olanların başında geliyordu. Ona göre peygamberden sonra üç halifeden hiçbirisinin hilafeti meşru değildir, Ama bu şu anlama gelmiyor ki o hazretin kendisi, çocukları ve ona taraftar olan kimseler toplumun içinde gerçekleşen olaylardan uzak, onlardan bihaber ve şehre hâkim olan kanunlara aykırı hareket ederlerdi. Bilakis şehir ile alakalı olan işlerde onlarda diğer insanlar gibi hareket ediyorlardı. Hz. Ali’nin çocuklarının bu savaşa veya diğer savaşlara katıldığını kabul etsek bile bu zaviyeden ve bu açıdan değerlendirilmesi gerekir. Bu konu dünyanın her tarafında kabul görülmektedir. Hükümete muhalif olan hiç kimse hükümete muhalif olduğu bahanesiyle hükümetin kanunlarını dinlemiyorum ve toplum bağlamında gerçekleşen olaylardan kendini uzaklaştıramaz.

İkinci olarak: Bu haberin doğru olduğunu kabul edersek onların diğer insanlarla birlikte savaşa katılmaları kültürel bir yönü var olabilir. Yani onlar diğer insanlarla birlikte şehirlere girdiklerinde onlarla birlikte olanların davranışlarını şehirdeki insanların mallarına ve canlarına karşı yersiz yere ve uygun olmayan davranışlarda bulunmalarına engel olurlardı ve savaşçıların gücünü tadil ediyor görevini üstlenmiş olmuş olabilirler. Günümüzde de tüm askeri güçlerin yardım ve kültürel hata itikadi ve inançsal bölümlere sahip oldukları gibi. İmam Ali’nin kendisi de hükümete muhalif olduğu halde hükümeti tadil etmek için halifelere yardımcı oluyor ve öğüt veriyordu. Onun çocukları da bu savaşlarda birer savaşçı değil belki durumları kontrol etme ve onlara yön verme görevini üstlenmiş olabilirler. Üçüncü olarak; hangi tarihte iranın askerlerinin o iki imamın eliyle öldürüldüğü yazılmıştır? Ta onlardan öldürülmüş olan İranlıların hakkını almaya koyulalım düşüncesi bizde şekillenebilsin. O iki İmamın İranlıların aleyhinde gerçekleşen savaşa katıldıklarını yazan bu tarih katabının kendisi bile onların eliyle her hangi birisinin öldürüldüğüne dair hiçbir işaret söz konusu değildir.



[1] El-muzci, “Tehzibul-Kemal”, c. 21, s. 1118-119(el-mektebetu eş-şamile) kitabın hüviyeti yazılmamış.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar