Gelişmiş Arama
Ziyaret
18248
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
mümkünse yedi cennetin ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bana açıklayınız?.
Soru
mümkünse yedi cennetin ne olduğunu ve ne anlama geldiğini bana açıklayınız?.
Kısa Cevap

"Daru's-Selam", "Dahru'l-Celal", "Cennetu'l-Maava", "Cennetu'l-Huld", "Cennetu'l-Adn", "Cennetu'l-Firdevs", "Cennetu’n-Naim". Sayılan bu isimler yedi cennetin ismidir ki, rivayi ve tefsirsel kitaplarda zikir edilmiştir.

Elbette bütün bu isimlerin tek bir cennete şamil geldiğine ve ancak her birisinin, cennetteki birer mertebenin ismi olduğuna inanmakta olan bazı kimseler de var olmaktadır. Zira "Behişt-i Adn" denildiğinde içinde ikamet edilen cennet maksattır. Ama "Daru's-Selam, cennetin içinde olanların her çeşit üzüntü ve korkudan selamet içinde oluğu cihetiyle denilmektedir. Ve diğer isimler de ayni şekilde birer cihetle ayni cennetin isimleridirler.

Ayrıntılı Cevap

"Daru'l-Selam", "Dahru'l-Celal", "Cennetu'l-Maava", "Cennetu'l-Huld", "Cennetu'l-Adn", "Cennetu'l-Firdevs", "Cennetu’n-Naim"[1] yedi cennetin ismidir ki, rivayi ve tefsirsel kitaplarda zikir edilmiştir. Burada ayet, rivayet ve müfessirlerin görüşlerinden yararlanarak bu cennetlerin her birisinin ne anlama geldiklerini açıklamaya çalışırız.

 

a)   Daru's-Selam:

Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: "ve Allah selam ve sulh sarayına davet ediyor".[2] Bazıları buradaki "selam"dan maksat Allahın kendisi olduğuna inanırlar. Zira Allah u Teâlâ insanları kendi evine davet ediyor. Allah'ın evi ise cennetin kendisidir.[3]

Bazıları da şöyle demektedirler: buradaki Daru's-Selamdan maksat, bir yerdir. Orada sükûnet eden kimseler her çeşit olumsuzluklara oranla güvence içindedirler. Cubbai’den şöyle nakil edilmiştir: cennetin, Daru's-Selamla isimlendirilmesinin nedeni, orada ikamet eden kimseler birbirlerinden emindirler, melekler onlara salam verirler, Rableri onlara selam gönderiyor. Orada sükûnet eden kimseler selamdan başka bir şey duymuyorlar. Hakeza onlar için selam ve selametlik dışında başka bir şey söz konusu değildir. Bu görüş, Allah tarafından da teyit edilmektedir ki, şöyle buyuruyor: "sözleri ve (duaları) orada selamdır".[4],[5] Hakeza ibn-i Abbas tan şöyle nakil edilmiştir: Daru's-Selam cennetin kedisidir. Orada ikamet eden kimseler her çeşit afet, olumsuzluk, noksanlık ve hastalıklara oranla emniyet içindedirler. Orada saygındırlar. Kesinlikle saygısızlığa uğramazlar. Onlar sürekli azizdirler, kesinlikle zillete ve alçaklığa maruz kalmazlar. Daru's-Selamda ikamet eden kimseler devamlı ganidirler. Hiçbir zaman fakirlik onlara yönelmez. Onlar mutluluklarına ermiş kimselerdirler. Hiçbir zaman mutsuz olmazlar ve… Mücevher (dur) ve mercan saraylarındadırlar ki, kapıları Rahmanın arşına doğru açılıyor. Orada her taraftan yanlarına melekler geliyor ve üzerlerinize (dünyada Allahın emirlerini yerine getirmekte), sabır ettiğinizden dolayı selam olsun diyorlar. Ne mutlu olsun böyleli bir akıbete.       

Allame Tabatabai çok değerli olan el-mizan tefsirinde, "le'hum daru's-selam" ayetinin tefsirinde şöyle yazıyor: selamdan kast edilen maksat selamın lügatteki anlamıdır ki, ayetin zahiri akışından anlaşılmaktadır. Oda şudur: zahiri ve batını afet ve olumsuzluklara oranla güvence içinde olmaktır. Daru's-Selam, ölümün, yaşlılığın, hastalığın, fakirliğin, üzüntünün ve… Hiçbir olumsuzluğun gerçekleşmediği bir yerdir. İşte vaad edilen cennet budur.[6]

Şöyle de denilmektedir: cenneti, Daru's-Selamla isimlendirmenin nedeni, orası Allahın, sıhhat ve selamete sahip olan evi olmasındandır.[7]  

b)   Dahru'l-Celal:

İkinci cennetin adı "Dahru'l-Celal"dır. Rivayette peygamber den (s.a.a) şöyle nakil edilmiştir: "Allah yolunda yüksek sesle "la ilahe illallah" diyen her kesin üzerine, Allah kendi rızasını karar kılar. Rıdvan-i ilahi makamına ulaşan her kesi Allah u Teala "Dahru'l-Celal"da Hz. İbrahim ve Hz. Muhammed'le birlikte kılar. Hz. Peygamberden, "Dahru'l-Celal" nerededir diye soruldu? Hz. Muhammed (s.a.a) şöyle buyurdu: Allah u Teâlâ kendi ismiyle isimlendirdiği cennettir. Orada ikamet edenler sabah ve akşamları celal ve ikram sahibi olan Allah'ı seyir ederler".[8]

c)   Cennetu'l-Maava:

Cennetu'l-Maava şehid olan kimselerin ruhlarının gittiği yere denilmektedir.[9] Peygamberden (s.a.a) ramazan ayının faziletlerini anlatırken şöyle dediği nakil edilmiştir: "Allah u Teala, "Cennetu'l-Maava"da altından yapılmış olan bin sarayı (oruç tutanlara) bağışlıyor".[10]

 

4- Cennetu'l-Huld (ebedi cennet):

Ebedi cennet peygamberin (s.a.a) aşağıda vasıflandırdığı cennettir; "yaşantısını benim yaşantım gibi olmasını ve Rabbim tarafından -kendi kudretiyle sütunlarını yapmış ve- bana vaat ettiği cennette yerleşmek isteyen bir kimse söz konusu ise, Ali’nin vilayetini kabul etmesi gerekiyor".[11]

 

5- Cennetu'l-Adın:

Allame Hilli şöyle diyor: "Adın Cennetine, adın cenneti denilmesinin nedeni orası, daimi kalındığı bir yer oludu içindir.[12] Bir rivayette Peygamberden (s.a.a) şöyle nakil edilmiştir: "ben, Fatime onun dalı, Ali onu verimli hale getiren, Hasan ve Hüseyin onun meyvesi, Şia ve bizi sevenler onun yeşil yaprağı olan bir ağacım. Bu ağacın aslı cenneti adındadır".[13]

Kaşifu'l-Gata şöyle diyor: " cennetin ortası cenneti adin’dır".[14]

Başka bir rivayette şöyle nakil edilmiş: "adin cenneti, Allah u Teâlâ kendi özel kudretiyle icat edip şimdiye kadar hiç kimsenin görmediği bir cennettir".[15]

Bir diğer hadiste şöyle denilmektedir: "Allah u Teâlâ kendisi kendi (özel) eliyle adın cennetini yaratmış ve kendisi ağaçlarını ekmiş, kendisi saraylarını yapmış, nehirlerini akıtmış ve daha sonra şöyle dedi: "işte müminler kurtuldular…"[16] Yine bir başka rivayette şöyle denilmiş: "adin cennetinin duvarları kırmızı yakuttan, anahtarları inci ve sedeftendir"[17]

6-   Cennetu'l-Firdevs:

Allah u Teâlâ “Cennetu'l-Firdevs”i, altın ve gümüşten yapmış ve katmanlarında güzel kokulu olan misk-i amberi yerleştirdiği cennettir". Rivayette şöyle nakil edilmektedir: “Allah u Teâlâ cenneti muşk ve amberden yapmış ve orada en güzel ve en iyi meyveleri ve çiçekleri ekmiş.[18] “Cennetu'l-Firdevs” cennetin en yüksek mertebesidir”.[19] Bu cennet Hz. Zehra (a.s.) babasının –İslam peygamber (s.a.a.)- vefatı sırasında ağlarken vasıflandırdığı cennettir ki şöyle diyor: “ey baba sen, senin rabbin seni çağırdığında Onun davetine icabet ettin, ey baba Firdevs’in yan tarafı senin yerindir”. Anlaşılan şu ki, peygamberin içinde ikamet edeceği yerdir cennetu’l-Firdevs”.[20]  

7-   Cennetu’n-Naim:

Ramazan ayının faziletlerinde şöyle nakil edilmektedir: “ramazan ayının yedinci günü geldiğinde, Allah u Teâlâ “Cennet-i Naimde” kırk bin şehidin ve kırk bin sıddik’in sevabını veriyor”.[21] Bu cennet Hz. İbrahim kendi duasında; “Allah’ım beni cennet-i naim’in varislerinden kıl” şeklinde vasıflandırdığı cennettir.[22]

Allame Tabatbai el-mizan tefsirinde şöyle yazıyor: “cennet-u naim, vilayet cenneti olan cennettir”[23] Yine şöyle buyuruyor: “tekrarla açıklandı ki, naim (nimet) yani vilayet, cennetu’n-naim, vilayet (imamet) cennetinin kedisidir”[24]

Hatırlatılması gerekir ki, müfessirlerin bir kısmı, yedi cennet olarak bilinen bütün cennetleri, asıl itibariyle bir cennet ve (sayılan bu) isimlerin bütününün tek bir cennete sıdk ettiğini savunurlar.

Zira cennette, orada daimi ikamet edildiğinden dolayı cennet-i adın, orası selamet ve güvence yeri olduğu ve orada ikamet eden kimseler için hüzün ve üzüntüden uzak ve güvenilir bir yer olduğu cihetiyle de selam diyarı (daru’s-selam) diyorlar.[25]

Netice olarak asıl itibariyle cennet bir tanedir. Ama mertebelere ve derecelere sahiptir. Dolayısıyla farklı isimlerle adlandırılmıştır ki, her bir isim bir mertebesinin adıdır.   

 



[1] İanetu’t-Talibin, c. 4, s. 385.

[2] Yunus 25.

[3] Bu görüş Hasan ve Kutade'den nakil edilmiştir.

[4] Yunus 10.

[5] Bazu ma verede fi'd-dünya ve'l-ahire”, s. 32, neşr-i daru's-Selam.

[6] Tabatabai, seyit Muhammed Hüseyin,” el-mizan”, c. 7, s. 345.

[7] Age. c. 10, s. 39.

[8] Bakiyetu'l-Mebahıs, s. 196.

[9] Tacu'l-Arus, c. 10, s.26.

[10] Şeyh-i Saduk, fezailu'l-Eşhuri's-Selas, s. 85.

[11] Menakıbı emire'l-müminin, c. 1, s. 426.

[12] Muntaha'l-Matab, c. 1, s. 544.

[13] Şehidi evel, zikra, s. 6.

[14] Kaşifu'l-Gata, Keşfu'l-Gata, c. 2, s. 302.

[15] Vesailu'ş-Şia,…

[16] Muhasin-i Barki, c. 1, s. 155.

[17] Men la yahduru'l-fakih, c. 1, s. 296.

[18] Erdebili,” zübdetu’l-beyan”, s. 55.

[19] Kaşifu’l-Gata, s. 19.

[20] Şevkani, neylu’l-evtar, c. 4, s. 161.

[21] Şeyh-i Saduk, Amali, s. 104.

[22] Şuara, 87.

[23] Tabatabai, seyit Muhammed Hüseyin, el-mizan, c. 11, s. 369.

[24] Age. c. 19, s. 121.

[25] İanetu’t-Talibin, c. 4, s. 385.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar