Gelişmiş Arama
Ziyaret
9492
Güncellenme Tarihi: 2007/11/16
Soru Özeti
Erkeklerin küpe kullanmalarının hükmü nedir?
Soru
Ben küpe takıyorum. bu bana hiç tuhaf gelmemesine rağmen çevremdekiler çok yadırgıyor. Dinen buna örnek teşkil eden olaylar nelerdir.dinimiz buna yaklaşımı nedir.dini sadece görünüşe indirgemeleri beni çok üzüyor. cevap yazarsanız sevinirim.
Kısa Cevap

Bütün dini hükümler bir takım maslahatlara dayalıdır. Her hükmün mutlaka bir sebep ve felsefesi vardır. Ancak hükümlerin felsefesini bilmek ve ortaya koymak çok çetin bir iştir. Bunun yanı sıra bu alanda bir takım genel açıklamalar ortaya konabilir ve bazı genel ilke ve kaideler açıklanabilir. Ancak bu genel ilkeler istisna kabul edebilir niteliğe sahiptir.

Erkeklerin ziynet eşyalarından kullanmadaki İslam’ın kural ve ölçüsü iki şeyden ibarettir:

1. Ziynet eşyasının altından yapılmamış olması. Çünkü altın takmak süs olsun veya olmasın erkeklere haramdır.

2. Kadınlara mahsus olan ziynetlerden olmaması.

Buna göre eğer bir bölge veya şehirde küpe kadınlara özgü bir ziynet sayılmazsa altından yapılmadığı takdirde erkeklerin onu kullanmasının bir sakıncası yoktur.

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta şudur ki İslam'ın dış emirlerini gözetmenin gerekliği delili şudur ki: Dünya nizamı birbirinden ayrı ve ilişkisiz bir yığından ibaret değildir birbiriyle ilişkili bir mecmuadan ibarettir. Buna göre iç dünyanın dışta etkili olduğu gibi dış görünümler de de iç dünyada etkilidir. Diş dünya iç alemin bir simgesi ve onun geçiş köprüsüdür. Buna göre dış görünüm bir takım ahlaki, pisokolojik ve sosyal etkileri vardır. Bütün bunlar kapsamlı bir kanun koyan kimsenin gözünden kaçmaması gerekir. Gerçekte iç dünyaya önem vermenin yanı sıra dış görünüme de önem vermek İslam dininin kapsamlılığını ve mükemmel bir din olduğunu gösterir.

Ayrıntılı Cevap

Konunun açıklık kazanması için bir kaç noktaya dikkat etmek gerekir:

1-       Şia bilginleri ve fakıhlerinin inandığı sağlam bir görüş uyarınca ilahi hükümler bir takım maslahatlar ve mefsadalardan kaynaklanır. Yani bir iş yapmak hayatı bir önem taşıyor ve büyük bir çıkar ve menfaatı insan hayatı için sağlıyorsa o iş farz kılınmıştır. Eğer taşıdığı menfaat hayatı önem taşımıyorsa o zaman o iş mustahap kılınmıştır. Diğer yandan eğer bir işi yapmak tehlikeli ve insanı helak edici bir niteliğe sahipse o iş haramdır ve eğer taşıdığı zarar tehlikeli ve helak edici değilse o iş mekruh kılınmıştır. Maslahatı ve zararı eşit ise veya maslahat ve zarardan yoksun ise o iş mubahtır. Elbette burada manfat, maslahat veya zarardan söz ederken maksadımız sadece maddi menfaatler vee zararlar değildir. Maksat insanın bütün varlık yönlerini kapsayacak anlamdaki menfaatler ve zararlardır.

2-       Yukarıda açıklanan ilke yani dini hükümlerin bir takım maslahatlar ve mefsedelerden kaynaklanıdığı ilkesi kapsamlı ve kesin bir ilke olmasına rağmen ancak teferruatla ilgili hükümlerde her hükmün dayandığı maslahatın ne olduğunu ortaya koymak gerçekten zor bir iştir. Çünkü böyle bir işi yapabilmek bütün alanları kapsayacak bir ilmi kapasıteyi gerektirir ve diğer yandan şu bir gerçektir ki insan ilim ve teknik yönünden ne kadar ilerlemiş olsa bile onun bildikleri belmedikleri karşısında aynen deniz karşısında bir damlaya benzer. Kur'an-i Kerim bu gerçeği şöyle açıklıyor: Size ilimden sadece az bir şey verilmiştir. [1]

Belkide bütün hükümlerin sırlarının ve felsefesinin Peygamberler ve İmamlar tarafından açıklanmayışının sebebi şundan ibarettir ki: Bir çok ilmi gerçekleri bilmeyen insanlara bütün hükümlerin sırlarını açıklamak onlara muammalar söylemeğe benzer. Bu da muhatapların daha da dinden uzaklaşmasına yol açabilirdi. Nitekim İmam Ali (a.s) buyuruyor ki: "İnsanlar bilmedikleri şeylerin düşmanıdırlar." [2] Bu yüzden Peygamberler ve İmamlar sadece insanların anlayabilecekleri çerçevede dini hükümlerin felsefelerini açıklamışlarıdır.

Üstelik dinin şeriat hükümlerini ortaya koymaktan asıl gayesi insanların ilmi ve pratık güzellik ve değerlere sahip olmaları ve kötülüklerden arınmalarıdır. Bu hedef ise ancak şeriate amel etmekle sağlanır insanlar hükümlerin fesefelerini bilmeseler bile.

Nitekim bir hasta ancak doktarın kendisi hakkında öngördüğü tedaviyi uygulamakla iyileşir hatta ögörülen tedavinin ve verilen ilaçların hakkında ayrıntılı bir bilgisi olmasa bile.

Bunlara ek olarak her mümin kişi biliyor ki dini emirler, bilgilerinde hiç bir hata ve yanlışlık söz konusu olmayan masum kişilerden kaynaklanır. Buna göre bu hükümlerin ve bu ilahi reçetelerin faydalı olduğunda kuşku etmezler.

3-       Hükümlerin felsefesini anlamak çetin bir iş olmasına rağmen olanak dışı bir iş değildir. Elbette şu noktaya dikkat etmek gerekir ki hukuk alanında bir genel kaide ve ilke, felsefi anlamdaki genel bir ilke ve kaideden farklıdır. Buna göre hukuk ve sosyal alanda bir ilkenin genel oluşu onun istisnası olsa bile çoğunluk hakkında doğru olduğu anlamındadır.

4- İslam’ın, erkeklerin süs eşyalarını kullanmadaki kural ve kaidesi iki şeydir:

1. Ziynet eşyasının altından yapılmamış olması. Çünkü altın takmak süs olsun veya olmasın erkeklere haramdır.

İmam Humeyni (r.a) ve diğer Müctehidler bu hususla ilgili olarak şöyle buyururular: “Altın kolye ve altın yüzük takmak ve koluna altın saat takmak gibi altından yapılmış ziynet eşyasını erkeklerin kullanması haramdır ve bunlarla namaz kılmak namazı batıl eder. İhtiyaten farz olarak altın gözlük kullanmaktan da çekinilmelidir.” [3]

2. Kadınlara mahsus olan ziynetlerden olmaması.

Bu konuyla ilgili olarak Ayetullah Behcet’in fetvası şöyledir: “Kadın ve erkekten her birisi diğerine özgü ziynet eşyalarıyla kendini süslemesi haramdır; erkeğin halhal ve benzeri ziynetleri takması gibi.” [4]

Kuşkusuz bir süsün erkek veya kadına özgü oluşu çeşitli bölge ve toplumlarda yaygın olan örf ve adetlere göre değişir. Çünkü bir ziynet eşyasının bir ülke veya şehirde ya da özel bir çevrede kadınlara özgü olması ama diğer yerlerde aynı süs eşyasının kadınlara özgü olmaması ve erkeklerle kadınların ortaklaşa ondan yararlanmaları mümkündür. Buna göre erkeklerin belli bir süs eşyasını örneğin küpeyi kullanmaları bir bölge veya şehirde normal sayılır (erkeklerin genelde kullandığı süslerden olur), kadınlara özgü süs olarak bilinmezse ve altından da yapılmış olmazsa onu erkeklerin de kullanmasında bir sakınca yoktur. [5]

Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta şudur ki İslam'ın dış emirlerini gözetmenin gerekliği delili şudur ki: Dünya nizamı birbirinden ayrı ve ilişkisiz bir yığından ibaret değildir birbiriyle ilişkili bir mecmuadan ibarettir. Buna göre iç dünyanın dışta etkili olduğu gibi dış görünümler de de iç dünyada etkilidir. Diş dünya iç alemin bir simgesi ve onun geçiş köprüsüdür. Buna göre dış görünüm bir takım ahlaki, pisokolojik ve sosyal etkileri vardır. Bütün bunlar kapsamlı bir kanun koyan kimsenin gözünden kaçmaması gerekir. Gerçekte iç dünyaya önem vermenin yanı sıra dış görünüme de önem vermek İslam dininin kapsamlılığını ve mükemmel bir din olduğunu gösterir.



[1] İsra Suresi: 85

[2]  Mizanu'l-Hikme, c. 1 s. 214

[3] Bkz. Tevzihu’l-Mesail, İmam Humeyni, Mesele, 832.

[4] Camu’l-Mesail, Ayetullah Behcet, c. 2 s. 411.

[5] 1526. sorunun cevabından alınmıştır.v

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Müslüman olmayanın malını çalmak caiz midir?
    16452 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Taklid mercilerinin büroları bu soruyu şöyle yanıtladılar:Müslüman olmayanların mallarını Müslümanlarla savaş halinde olmadıkları durumlarda gasp etmek ve sahiplenmek caiz değildir. Eğer savaş halinde bile olsalar müslümanların bu işi yapmamaları daha iyidir.Ayetullah el-Uzma Fazıl Lenkerani’nin bürosunun yazılı ...
  • Bedensel esenlik sırrını nasıl araştırabiliriz?
    6723 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Allah tarafından konulan tabiat kanunları bu dünyada hiçbir insanın baki kalmamasını ve değişik nedenlerle ve bu cümleden olmak üzere bedensel esenliği kaybederek dünyayı terk edip ebedi âleme geçmesini muayyen kılmıştır. Öte taraftan her ne kadar peygamberler ve imamlar (a.s) bir takım özel durumlarda Allah’ın izniyle hastalara (sadece Allah’ın evliyalarının ...
  • Oruç insan üzerinde ne gibi eğitici eserler bırakır?
    6351 Pratik Ahlak 2012/05/12
    Oruç, nefsin tehzip (ruhi temizlik) ve tezkiyesi için bir çeşit alıştırma ve insanın kendi nefsine tasallutunun tahakkuku için uygun bir yöntem ve nefsanî heveslerle mücadeledir. Oruç, ferdi ve içtimai iki boyutta olmak üzere, insanın bedensel boyutta bıraktığı eserlerin yanı sıra insanın ruhi boyutunda da eğitici ...
  • Gençte depresyonun göstergeleri ve tedavi yolu nedir?
    11161 Pratik Ahlak 2011/10/22
    Depresyon, bireylerdeki bir tür davranış veya duygusal bozukluğa denir. Çocuk ve gençliğe yeni adım atmış kimseler, çevrelerindeki birisinin (özellikle anne veya baba) ölmesinden kaynaklanan ruhsal baskı, ailenin anormal ve tabii olmayan tutumu, şiddet, baba veya annenin uyuşturucu bağımlısı olması sebebiyle ailenin güven ve sebattan yoksun olması veya ailevî uyuşmazlıklar ...
  • Kur’anda hz. Salih’in devesinin öldürme olayı nedir?
    21725 Tefsir 2012/06/16
    Açıklama yöntemlerinden biri olan “icmal” ve “tafsil” yöntemi kuranı kerim ayetlerinde çok revaçta ve göze çarpmaktadır. Hz. Salih’in devesinin öldürme macerasıyla alakalı olan ayetlerden üçü bu olayı Samut kavminin iman getirmeyen kimselere nispetlendirmiştir. Bir ayette bu eylemi bu kavmin böbürlenmiş (müstekbir) grubunun işi olduğunu belirtiyor. Baka bir ...
  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5023 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Melekler İmamların mı nurundan yaratıldılar ve görevleri İmam Hüseyin’e ağlamak mıdır?
    14443 Eski Kelam İlmi 2012/01/05
    1) Şii ve Sünni kaynaklardaki rivayetler, meleklerin nurdan yaratıldıkları hususunda her hangi bir şüpheye yer bırakmamaktalar. Kimi Şii rivayetlerde başta melekler olmak üzere bütün varlıkların Peygamberimizin (s.a.a), Masum İmamların (a.s) nurlarından veya çeşitli nurlardan yaratıldıklarına dair işaretler vardır. Yine Ehl-i Sünnetin kaynaklarında birinci halife vs. gibilerin peygamberin ...
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12364 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...
  • Yüce Allah Kur’an’da neden “zorlukla birlikte kolaylık vardır” diye buyurmuş ve zorluktan sonra kolaylık vardır diye buyurmamıştır?
    13921 Tefsir 2012/09/24
    Ayeti şerifede zorluklara tahammül etmek ile kolaylığa ulaşmak arasında bir tür birliktelik ve irtibat mevcuttur; yani insanın tesadüf eseri ile zorluktan sonra kolaylığa ulaşması diye bir şey söz konusu değildir. Bu yüzden zorluk ve kolaylık arasındaki bu ilişkiyi kavratmak için bu mananın yer aldığı bir kelimeye ihtiyaç ...
  • Acaba dinsiz kimseler cehennem ehli midirler? Müslüman bir kimse hangi yollarla onlara yardım edebilir?
    7557 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Onda dini öğrenme merakının ve dine yönelme duygusunun uyanması için dinin güzelliklerini ona göstermeye çalışınız. Örneğin dini ve dini ahlakı yaşayarak dinin güzelliklerini sende müşahede etsin. O, dinin ve dindarlığın insanın yaşamında hazır bulunduğunda bunun arkadaşlar, aile efratları ve… Arasındaki irtibata ne kadar güzellikler kattığını ...

En Çok Okunanlar