Gelişmiş Arama
Ziyaret
41727
Güncellenme Tarihi: 2010/06/30
Soru Özeti
Kulluk nedir? Ve kul kime denir? Allah’a kul olma yolunda nasıl hareket edilir?
Soru
Kulluk nedir? Ve kul kime denir? Allah’a kul olma yolunda nasıl hareket edilir?
Kısa Cevap

 İbadet lügat olarak son derece eğilme anlamındadır. Son derece eğilme olduğundan ibadetin sadece en yüksek derece varlık ve kemale sahip en büyük nimetleri veren kimse için yapılması gerektiği söylenmiştir. Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir, çünkü ibadette ihlasa aykırıdır.

Allah’a kulluk üç şeyde gerçekleşir:

1.     Kul Allah’ın kendisine verdiği ve bağışladığı şeylerde kendisini malik ve sahip bilmemesi. Çünkü kölenin malı olmaz Bu yüzden Allah’ın kulları malı Allah’a ait bilirler ve onu Allah’ın emrettiği yere bırakırlar.

2.     Allah’ın kulu kendisi için maslahat öngörmeyip bir plan çizmemesi.

3.     Kulun bütün uğraşısı Allah’ın kendisinden istediği şeyleri yerine getirmekten ibaret olması

Bu açıklamayla hem kulluğun gerçeği aşikar olur hem de onu elde etmenin yolları belli olur. Kulluk velayetin anahtarıdır. “Kul” vasfı en güzel vasıf ve isimdir. En kamil ad Abdullah’tır ki ilahlık makamında fani olmayı bildirir.

Ayrıntılı Cevap

Lügatçiler ibadet sözcüğünü son derece eğilmek ve huzu etmek anlamında olduğunu bilmişler ve şöyle demişler: Eğiliş ve huzunun son mertebesi ibadettir. Bu yüzden ibadetin sadece en yüksek derece varlık ve kemale sahip en büyük nimetleri veren kimse için yapılması gerekir. Bunun için Allah’tan başkasına ibadet etmek şirktir çünkü ibadette ihlasa aykırıdır.[1]

İbadetin üç aşaması vardır: Bazıları ahretteki mükafatı umarak ve azaptan korktukları için ibadet ederler[2] ki müminlerin geneli böyledir. Bazıları da ibadet etme şerefine nail olsunlar ve Allah onları kendi kulu bilsin diye ibadet ediyorlar. Bazıları da Onun yücelik ve heybeti ve Ona olan muhabbetleri için ibadet ediyorlar işte bu ibadetin en yüce aşamasıdır. [3]

İmam Cafer Sadık’tan şöyle dediği nakledilir: Abd kelimesi üç harften meydana gelmiştir. Ayn, Ba ve Dal. Ayn kulun Allah hakkındaki ilim va yakinine işarettir. Ba, kulun Allah’tan başkasından “beynunetine” (ayrılığına) işarettir. Ve dal harfi de kulun yüce yaratıcıya “dunuvvuna” (yakınlığına) ve arada hiçbir perde ve hicabın kalmadığına işarettir.[4]

Kul bütün varlık ve kemalini Mevlasının ona verdiğini bilir bu yüzden ona teslimdir. İşte bu kendini ve isteklerini hiç görmesi onun, Mevlasının kemallerinden daha fazla edinmesine sebep olur. Nitekim Resulullah (s.a.a) şöyle diyor: “Allah’ın gerçek kulu için Allah’a itaat tatlıdır ve Allah’a muhabbet de ona zevktir. Hacetini Allah’a sunar, kendi arzuhalini ona bildirir ve Ona güvenir ve itimat eder.”[5]

Kulluk Nedir?

İmam Ca’fer Sadık (a.s) şöyle diyor: Allah’a kulluğun gerçeği üç şeyden ibarettir. 1- Kulun kendisini, Allah’ın kendisine verdiği nimete sahip ve malik bilmemesi. Çünkü kulların malı olmaz. Malları Allah’ın malı bilmeli ve Allah’ın emrettiği yere bırakmalıdır. 2- Kulu kendisine bir planlama ve tedbir yapmaması 3- Bütün uğraşı ve meşguliyetini Allah’ın kendisine verdiği emirleri yerine getirmek ve günahlardan sakınmak kılması . Eğer kul Allah’ın kendisine emanet verdiği şeylere malik ve sahip bilmezse o zaman Allah yolunda harcama yapması kolaylaşır. Eğer kendi işlerinin idare etmesini gerçek idare eden ve planlayana bırakırsa dünyanın zorluk ve musibetleri ona kolay gelir. Eğer bütün uğraşısını Allah’ın kendisine emrettiği işleri yerine getirmek ve yasaklarından sakınmak kılarsa artık insanlara karşı böbürlenmek ve övünmeğe bir fırsat bulmaz.

Bu yüzden eğer Allah kulunu bu üç özellikler onurlandırırsa dünyada yaşayışı ve yaratıklara karşı nasıl davranacağı kolaylaşır. Halka karşı övünmek ve çok servetli olmak gayesiyle dünya peşine gitmez. Halkta bulunan malı, makamı ve şöhreti kendisine bir üstünlük vesilesi olsun diye istemez ve kendi günlerini boşuna da geçirmez.”[6]

Kulluk velayetin anahtarıdır.[7] Kul ismi en güzel isimlerdendir. Bu yüzden Resulullah (s.a.a) “Abdullah” lakabını almıştır. Nitekim Miraç gecesinde Allah’tan kulluk vasfını almayı istemiştir. “Ey Rabbim beni kulun olarak kendine intisap et” demiştir.

Ebu Besir İmam Cafer Sadık’tan (a.s) şöyle nakleder: “Hz. Ali’nin (a.s) dualarından biri de şuydu: Ey rabbim bana onur olarak şu yeter ki, sana kulum ve bana kıvanç olarak şu yeter ki sen benim Rabbimsin…[8]

Kamil insan Allah’ın kuludur; taşıdığı bütün isim ve vasıflar da Allah’ta fani ve ilahi isimlere mağluptur. Hace Abdullah Ansari ne de güzel demiştir ki: “İlahi! Eğer bir defa bana “kulum” diyecek olsan arşı geçer benim gülme ve sevinç sesim.

Kutsi hadiste şöyle yer alır: Ey kulum bana itaat et ki seni kendim gibi kılayım. Ben bir şeye ol dediğimde hemen oluyor; sen de bir şeye ol dediğinde hemen olsun.”[9] Buna göre İmam Cafer Sadık’ın (a.s)  dediği gibi “Kulluk gerçeği rububiyet (alemi yönetmek) olan bir cevherdir”[10]

Kulluk vasıtasıyla insanın nefsi arınır ve yüce alemlerdeki nurları yansıtmaya ehliyet kazanır. Ne kadar daha temiz ve daha saydam olursa onun yansıtma gücü daha artar ve Hakkın tecellileri onda daha çok zuhur eder. Öyle ki onun bilkuvve (yetenek) olan hilafet makamı mutlak filiyet makamına ulaşır. O bütün alemde ve hayatın aşamalarında Allah’ın halifesi durumuna gelir. Şunu bilmek gerekir ki bu, ilahlik değil Allah’ın temsilciliği ve hilafetidir ki özel ilahi etki ve güçlere sahip olur. Hatırlatılması gerekir ki Allah’ın halifesi Allah’ın işini görmez Allah onun vasıtasıyla kendi işlerini zuhur ettirir, onun nefsi derecesinde kendini tecelli ettirir, kendi isim ve sıfatlarını ortaya koyar. Bu yüzden arif, ezeli ve ebedi olan Allah’ın celal ve cemalinin tam olarak yansıtan bir aynadır.

Enbiyanın mucizelerinde ve İmamların kerametlerinde gerçekte mutlak ve sınırsız olarak bir işi gerçekleştiren Allah’tır ve Allah’ın velisinin nefsi fanidir, işte bu Allah’a kulluk makamıdır. Öyle bir makam ki Allah’a itaat sayesinde oluşur.[11] Salik bu makamda kendisini Allah’ın ismi, bir belirtisi ve fani fillah görür. Diğer yaratıklara da bu gözle bakar. Eğer kamil bir veli olursa mutlak isimle gerçekleşir; onda mutlak kullukla gerçekleşmek özelliği meydana gelir ve gerçek anlamda Abdullah (Allah’ın kulu) olur. İşte bu yüzden Miraç ayetinde “Her eksiklikten münezzehtir o Allah ki kulunu geceleyin … gezdirdi.”[12] denilmiştir. Yani Allah’ın yakınlığı makamına yücelmek için kulluk yolunda adım atmak gerekir. Böylece ubudiyetten ehediyet ufkuna ve mülk, melekut, ceberut ve lahut alemlerinden geçerek indindeki kurb miracına çıkardı.[13]

Niyettin ve ibadette ihlasın Rolü

Genelin yanında bir şey umarak veya korkudan itaat etmeğe karar almaya niyet denir. Nitekim ayette “Rablerini korku ve bir şey umarak çağırırlar”[14] buyurmaktadır. Ancak marifet ehlinin yanında ta’zim ve heybeti için itaate azmetmektir. Nitekim şöyle denir: “Rabbine sanki onu görürmüşçesine ibadet et, eğer sen onu görmüyorsan bil ki o seni görüyor.” Muhabbet ehlinin yanında ise, iştiyak ve muhabbet için ibadettir.  Evliyanın yanında mahbubun cemalini müşahede ettikten ve Rubibiyette zat ve sıfat ve fiil olarak fani olduktan sonra[15] tabi ve gayri olarak kulluk etmektir. Niyetin en çetin şartlarından biri de ihlastır.

Genelin yanında ihlas açık ve riya ve kendini beğenmek gibi gizli şirkten arınmaktır. “Bilin ki halis din Allah içindir”[16] Ancak özel kimselerin ibadetinde, ibadeti korku ve isteklerden uzaklaştırmaktır. Çünkü onlara göre bu da bir çeşit şirktir. Ashabu’l-Kulup (kalp sahipleri) yanında ise bencillik karışımından arındırmaktır, çünkü marifet ehlinin yanında bu en büyük şirk ve en ağır küfür konumundadır.

Putların annesi senin kendi nefsinin putudur.

Diğer putlar ilandandır ve bu putlar ejderhadır.[17]

Kamil insanların ibadetinde ibadet ve kulluğu görmekten hatta yaratıklar alemini görmekten kurtulmaktır. Nitekim İmam Humeyni şöyle demiştir: “Kalb-i selim Allah’ı, kalbinde Ondan başka bir şey bulunmaksızın mülakat etmektir.”[18]

Onun kulluğu sultanlıktan daha iyi

Ben daha üstünüm şeytanın sözüdür

Farkı gör ve sen seç ey mahpus

Ya Ademin kulluğunu ya da İblis’in kibrini…[19]



[1] İmam Humeyni, Esraru’s-Salat, Pervaz der Melekut, Tercüme, Fehri, Seyyid Ahmed, c. 2 s. 190

[2] Nehcu’l-Belağa, Hikmet, 237, Usul-i Kafi, ci 84, Hadis 5

[3] Damadi, Seyyid Muhammed, Şerh-i Ber Makamat-i Erbein, s. 125

[4] Misbahu’ş-Şeria, Bab, 100

[5] Şeyh-i Behai, Muhammed, Erbain

[6] Meclisi, Biharu’l-Envar, Haydari Yay. C. 1 s. 234 H. 17

[7] Allame Tabatabi, Muhammed Huseyn, Tefsiru’l-Mizan c. 1 s. 277

[8] Meclisi, Biharu’l-Envar, Haydari Yay. C. 74 s. 402

[9] Şirazi, Seyyid Hasan, Kelimetu’llah s. 140 s. 154

[10] Muhammedi Reyşehri, Mizanu’l-Hikme, c. 6 Hadis: 11317

[11] Huseyni Tahrani, Seyyid Muhammed Huseyn, Envar-i Melekut, c. 1 s. 277

[12] İsra: 1

[13] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat Muessese-i Tenzim ve Neşr-i Asar-i İmam, s. 89

[14] Secde: 16

[15] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat Muessese-i Tenzim ve Neşr-i Asar-i İmam, s. 75-76

[16] Zümer: 3

[17] Mevlana, Celaluddin Muhammed, Mesnevi Manevi, Defter-i Evvel, s. 23

[18] İmam Humeyni, Sirru’s-Salat s. 75

[19] Mevlana, Mesnevi Manevi, Defter-i Çeharum

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar