Gelişmiş Arama
Ziyaret
11707
Güncellenme Tarihi: 2010/12/28
Soru Özeti
Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
Soru
Göğe ne kadar çok çıkılsa oksijenin o oranda azaldığı bilimsel bir gerçektir. Kur’an’da bu gerçeğe işaret eden bir ayet var mı?
Kısa Cevap

‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren alim ve müfessirler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda aralarında görüş birliği yoktur.

Kimileri Kur’an’ın -bir ansiklopedi gibi- bilimsel konuların bütün detaylarını içerdiğini söylemekte, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiştir demekte, kimileri ise bu iki görüşü birleştirip ‘Kur’an, gerçekte bir hidayet ve irşat kitabıdır, o bir kimya, fizik veya astronomi kitabı değildir.’ diyerek orta bir yol bulmuşlardır.

Kur’an’da bilimsel konulara işaret olunmuşsa eğer bu, Kur’an-ı Kerim’in güttüğü belli bir hedefe benzetme yapmak içindir. En’am suresinin 125. ayeti bu türdendir: ‘Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabul etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe yükseliyormuş da imkan bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.’

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce şu önemli meseleye işaret etmek zorundayız: Müfessirler ve ‘Kur’an’ın kapsamlılığı’ hakkında görüş bildiren kimseler, Kur’an’ın, pozitif bilimlerin bütün mesele ve ayrıntılarını ele alıp almadığı konusunda görüş birlikleri yoktur.

Kimilerine göre Kur’an, bilimsel konuların bütün detaylarını içerirken, kimileri Kur’an, hiç bir bilimsel konuya değinmemiş demekte, kimileri ise bu iki görüşü birleştirerek ‘Kur’an, gerçekte bir hidayet ve irşat kitabıdır, o kimya, fizik veyahut astronomi kitabı değildir.’ diyerek orta bir yol bulmuşlardır.

Eğer Kur’an’da bilimsel konulara işaret olunmuşsa bu, Kur’an-ı Kerim’in güttüğü belli bir hedefe benzetme yapmak içindir.

Bu girişten sonra asıl konuya geçiyoruz. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor: ‘Allah, kimi doğru yola götürmek isterse Müslümanlığı kabul etmesi için gönlünü açar ve kimi sapıtmak isterse gönlünü öyle bir daraltır, sıkar ki sanki göğe yükseliyormuş da imkan bulamıyor sanır kendisini. İşte Allah, inanmayanlara böyle azap verir.’[1]

Müfessirlerin bu ayet için yaptıkları tefsirlerden bazılarını aşağıda getiriyoruz:

1-‘Gönül’ (Sadr)’den maksat ruhun açılıp gelişmesi, düşüncenin yükselmesi ve aklın ufkunun genişlemesidir; zira hakkı kabul etmek birçok şahsi isteklerden geçmek ve onlara gözyummaktır. Bunu da ancak ruhları dürüst ve temiz, düşünceleri açık ve aydın kimseler yapabilir.

2-‘Hareç’ (Sıkmak) darlık demektir. Bu, muhaliflerin, inatçıların ve imansız insanların vasfıdır. Böylelerinin düşünceleri dar ve alçak, ruhları küçük, zayıf ve yaşamda hiç bir şeye gözyummayan kimselerdir!

3-Kur’an’ın Bilimsel Mucizesi: Böyle kimseleri göğe yükselmek isteyen insanlara benzetmenin nedeni, göğe yükselmenin zor olmasından dolayıdır. Onların hakkı kabul etmeleride böyledir.

Günlük konuşmalarımızda benzer örnekler çoktur. Herhangi bir işe veya şeye ulaşmanın zorluğunu anlatmak istediğimizde diyoruz ki: ‘Göğe çıkmak o şeye ulaşmaktan daha kolaydır.’ Yakın geçmişte gökte uçmak ve gök cisimlerini keşfetmek hayalden başka bir şey değildi. Günümüzde ise bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesine rağmen zorluklar aynı şekilde devam etmektedir. Sistemlerde, üslerde ve uçuş araçlarındaki arızalar ve sorunlar hala devam etmektedir. Bu arada konuya ait şöyle güzel bir anlamda söylenebilir: Bugün bilimsel olarak yer küreyi çevreleyen hava, insanın rahatlıkla soluyacağı şekilde olduğu ispat edilmiştir. Ama insan yerden yükseldiği ölçüde havadaki oksijende o kadar azalmaktadır. Birkaç kilo metre yükseğe çıkıldığında artık nefes çekmek zorlaşır. Hatta daha yukarı çıkıldıkça nefes çekmek o kadar çok zorlaşır ki, baygınlığa ya da ölüme yol açar (ama oksijen tüpü olursa böyle bir sorun yaşanmaz). Kur’an’ın böyle bir benzetmeyi, geçmişte ve bu bilimsel gerçek ispatlanmadan önce söylemesi onun mucizelerinden sayılmaktadır.[2]

Tefsir-i Meraği’de ise bu ayet şöyle tefsir edilmiştir: ‘Ayetin maksadı, şirkten dolayı temiz fıtratı bozulan, ruhu günahlardan dolayı alçalan, kalbi ve göğsünde bir çeşit daralma hisseden kimsedir. Ondan tevhidin delilleri, gökler ve nefsinin üzerinde tefekkür etmesi istendiğinde, körü körüne taklitler, tekebbür vb. gibi batıl şeyler kalbini doldurduğu için ve -içinde bulunduğu batıl ve yanlış yoldan dönme konusunda- iradesinin zayıflığından dolayı hak dine davet edenlere icabet etmek ona ağır gelmektedir.  Böyle biri, gökte uçup şiddetli bir nefes darlığına kapılan kimseye benzer. Yükseldikçe nefes çekmekte daha çok zorlanacaktır. Ve bir yerde hava ve oksijenin azlığından ölür. Kısacası Allah, bu ayeti örnek vererek, batıla giden ve batılla kaynaşan kimseyi, hakka davet edildiği zaman, göğe yükseldiğinde nefes alamadığından ölüme giden kimsenin manevi nefes darlığına benzetmiştir. Göğe yükselen kimse kendisi için oksijen temin etmezse veya aşağı doğru inmezse ölecektir. Pak ve münezzeh olan Allah, kitabı Kur’an-ı Kerim’de 1400 yıl sonra insanoğlunun sırrını çözeceği bir meseleye işaret etmiştir. Uzay biliminin gelişmesiyle biliminsanları uzaya gidip yaptıkları araştırmaların sonucunu Kur’an 1400 yıl önce beyan etmiştir. Atmosferin çeşitli tabakalarında hava basıncının değiştiğini bilim doğrulamıştır. Ve bugün bilim, atmosferin üst tabakalarında havanın alt tabakalara göre daha az olduğu ispatlamıştır. İnsan yükseldikçe daha fazla oksijene ihtiyacı olduğunu hissetmekte, nefes darlığı yaşamaktadır, bu yüzden uzayda kalabilmek için yanında oksijen tüpleri götürmektedir. Geçmişteki alim ve müfessirler bu ayetleri gerektiği şekilde yorumlayamamışlardı. Çünkü bu ayetlerin sırrını çözecek imkanları yoktu. Oysa bugün bilimsel gelişmelerin neticesinde onlar için bu gibi ayetlerin maksadını anlama imkanı doğmuştur. Bu yüzden ‘Bilim ve din birbirlerinin zıddı değildir.’ diyenler doğru söylemişlerdir. Dolayısıyla bilim ne kadar çok ilerlerse geçmişte alimler ve müfessirlerin halledemediği meselelerde hallolacaktır.[3]

Batılıların bazı kitaplarında şöyle yazılıdır: Kur’an’ın ‘Sanki göğe yükselir’ ifadesi onun mucizesini göstermektedir. Çünkü uzayda oksijenin eksikliğinden dolayı insanın nefesinin daraldığı ve boğulmak durumuna geldiği Peygamberin zamanında keşfedilmemişti. O zamanlar insanoğlu böyle bir meseleyi ve bilimsel gerçeği anlayamamıştı.

Bu hakikat Peygamberin (s.a.a) zamanında ortaya çıkmamıştı. O dönemde insan uzaya gitmemişti ki böyle bir şeyin farkına varabilsin. Peygamberin (s.a.a) zamanında ve sonrasında insanların çıkabildiği en yüksek yerler dağlardı, oralarda da oksijenin azlığı ve sonuçta boğulmak ve nefes çekme sorunu diye bir şey yoktur.

Batılı biliminsanları insanın uzayda nefes almasının zorluğu hakkında kitaplarında şöyle yazarlar: ‘İnsanın nefes alabilmesi için dünyanın etrafını hava tabakası çevrelemiştir. İnsan dünyadan uzaklaşıp uzaya doğru çıktıkça havadaki oksijen azalır. Dünyadan uzaklaştığında oksijen tüpü olmazsa nefes almak gittikçe zorlaşır, ardından baygınlık gelir  ve sonra da ölür.[4]



[1] -En’am/125

[2] - Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nümune, c.5, s.435-436.

[3] -Tefsir-i Meraği, c.8, s.25-26

[4] -Min Vahy-il Kur’an Tefsiri, c.9, s.321; Min Hud-al Kur’an Tefsiri, c.3, s186.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Okuyucusu kadın olan müzik, insana zindelik kazandırmak amacıyla da dinlense hükmü nedir?
    5000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Yabancı müzik gına ve haram türden olursa onu dinlemek caiz değildir. Haram müzik, eğlence meclislerinde yani günah işlenen meclislerde dinlenen müziktir. Fakihlere göre bu tür müzikleri dinlemek ister kadın sesiyle olsun ister erkek sesiyle, ister canlı olsun ister kasetten, ister başka şekillerde mutlak olarak haramdır. Günlük işlerde insanı ...
  • Beytullah'ta cemaat namazı kılmak doğru mu?
    4637 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Eğer Beytullah'tan maksat Mescidu'l-Haram ise cemaat namazının bir sakıncası yoktur. Eğer maksat Kabe ise Kabe'nin içerisinde farz namazı kılmak ihtiyata uygun değildir. Elbette Kabenin içinde mustahap namaz kılmanın bir sakıncası yoktur, mustahaptır. Mermer taşın üzerine secde etmenin de bir sakıncası yoktur.[1]
  • Fakirlere infak etmenin felsefesi nedir?
    6658 انفاق و قرض الحسنه 2012/06/11
    Bazen falankes fakirdir ve mutlaka bir şey yaptığı için Allah onun fakir kalmasını istiyor; biz zenginiz ve mutlaka işlediğimiz bir amelden dolayı Allah’ın lütfü kapsamına girmişiz, o halde ne onların fakirlikleri ve ne de bizim zenginliğimiz hikmetsiz değildir!! Denilir. Hâlbuki infak emrinin çeşitli hikmet ve felsefeleri vardır. ...
  • Ehlisünnet Kur’an’da velayeti nasıl tefsir etmektedir?
    6196 ولایت، برترین عبادت 2012/08/12
    Şia’nın inancına göre, müminlerin önderi Hz. Ali’nin (a.s) velayeti A’li İmran suresinin 55. ayetinde açıkça beyan edilmiştir. Belirtilen veli ve velayetten ne kastedildiği hususunda Şii ve Sünni âlimleri arasında ihtilaf vardır. Ehlisünnet bunu sevgi ve dostluk velayeti manasında yorumlamış, Şiiler ise yönetim ve imamet velayeti manasında değerlendirmiştir.
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    5231 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...
  • Ödünç (karz) olarak verdiğimiz malın humusunu vermeli miyiz?
    4721 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/14
    Söz konusu olan para kesb ve kazancından birikilmiş durumda ve humus yılı üzerinden geçmiş ise bütün taklidi Mercilerin bu bağlamdaki fetvası şöyledir: Humus yılının başı geldiği zamanda ödünç olarak vermiş olduğu parayı kolaylıkla (zahmetsizce) alınması mümkün ise o paranın humusunu çıkartmalısın. Ama eğer humus yılının geldiği sırada ödünç verilmiş olan ...
  • Kadının sebebî mahremleri kimlerdir?
    6963 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Daha evlenmeden önce günah işlemiş olan eşimle yaşamamı sürdüreyim mi yoksa ondan ayrılayım mı?
    6916 Pratik Ahlak 2012/03/10
    Masum olan (s.a.) kimseler hariç her insan kendi yaşam serüveninde birçok yanlışlıklara ve günahlara müptela olması çok olanaklıdır. Ama eğer günah işlemiş olan kişi daha önceki işlerinden gerçekten pişman ve tövbe etmiş ise kesinlikle Allah’ın inayetine nail olacaktır ve onun tövbesini kabul edecektir. Eğer eşiniz daha önceki ...
  • Keramet (Değerlilik ve onurluluk) nedir? Onurluluk nasıl kazanılır? Değerli ve onurlu insanların Allah katındaki makamı nedir?
    15881 Teorik Ahlak 2007/09/18
    Keramet (onurlu olmak) aşağılık ve alçaklıktan uzak olmak ve her türlü zillet ve aşağılıktan uzak olan temiz ve değerli ruha kerim (onurlu) insan denir. Kerim (onurlu) sözcüğünün karşıtı seciyesiz anlamında leim’dir. Onurluluk ve saygınlığın zirvesine varmak için insanın takvayla donanması gerekir. Takva kişinin ...
  • Eğer tırnaktaki ojeyi temizleme imkânı yoksa vazife cebire abdesti almak mıdır yoksa teyemmüm mü?
    16677 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Belirtilen soruyu büyük mercilerin bürolarından sorduk ve alınan yanıtları aşağıda açıklıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Sorudaki durumda cebire abdesti alması gerekir.Hz. Ayetullah Uzma Safi Gülpaygani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer abdest ve gusül yerine bir şey yapışmışsa ve bunu kaldırmak mümkün ...

En Çok Okunanlar