Gelişmiş Arama
Ziyaret
16902
Güncellenme Tarihi: 2010/04/07
Soru Özeti
Nefis, ruh, can, akıl, zihin ve fıtrat arasında nasıl bir ilişki vardır?
Soru
Nefis, ruh, can, akıl ve fıtratın arasındaki ilişkiyi nasıl açıklayabiliriz? Biz onlardan hangisiyiz?
Kısa Cevap

Bazen bu kelimelerden maksat bir şeydir. Hepsi de aynı gerçeğe yani insanın varlığına ve hakikatine işarettir. Bazen de onlardan değişik manalar irade edilir ve her biri nefsin mertebe ve makamlarından birine işaret sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Bazen bu kelimelerden maksat bir şeydir. Hepsi de aynı gerçeğe yani insanın varlığına ve hakikatına işarettir. Nitekim filozofların da dediği üzere insanın “ben” vb. diyerek işaret ettiği öz için çeşitli tabirler kullanılır: Örneğin: Nefis, Nefs-i Natıka, Ruh, Akıl, Kuvve-i Akıle, Kuvve-i Mümeyyize, Ruh, Can, Kalp, Gönül, Yürek, Verka, Tuti ve diğer adlar.[1]

Bu kullanım felsefi açıdan doğrudur. Çünkü nefis bir olmanın yanı sıra insandaki bütün güç ve mertebelerle bir birlikteliğe sahiptir. Molla Sadra’nin ifadesiyle, nefis bir olmasının yanı sıra insandaki bütün güçlerle özdeştir.[2]

Bazen de bu sözcüklerden değişik manalar irade edilir. Şöyle ki, bu kavramlardan her biri nefsin mertebelerinden birine işaret sayılır. Ariflere göre nefsin çeşitli mertebe ve aşamaları vardır. Bu mertebelerden her biri kendine has bir isme sahiptir. Bu mertebelere bazen “yedi şehir” bazen de “yedi latife” adı verilir. Nitekim Cami, Şeyh Attar hakkında şöyle demektedir:

Attar aşk kentinin yedi iklimini gezdi

Biz henüz bir sokağın köşesindeyiz.

O yedi aşama şunlardan ibarettir: 1- Tabiat, 2- Nefis, 3- Kalp, 4- Ruh, 5- Sır, 6- Hafi (gizli), 7- Ahfa (en gizli olan)

Açıklama: Arifler, insanın nefs-i natıksına, hareket ve sükûna sebep olmasından dolayı tabiat; cüz’i algılar ve idraklere sebep oluşu yönünden nefis; genel ve tümel algı ve idraklere sebep oluşu yüzünden ona kalp; genel idrakleri yaratma gücüne sahip bileşiksiz bir güç ve melekeye sahip olduğu için ona ruh; akl-i faal’de fani olduğu için ona sır; vahidiyet makamında fani olması hasebiyle ona hafi; ehediyat makamında fani olması hasebiyle de ona ahfa derler.

Filozoflar da nefsin şu yedi aşamaya sahip olduğunu söylerler:

1- Heyulani Akıl.

2- Meleke halindeki akıl.

3- Akıl-i bilfiil.

4- Akl-i Müstefad.

5- Mahv (Ubûdiyyette kulun aynının silinmesi.)

6- Tams (kulun sıfatlarının Hakk'ın sıfatlarında fani olması)

7- Mahk (Kulun vücûdunun Hakk'ın zâtında fani olması.)

Yani, onlara göre nefis, kemalleri kazanma kabiliyetine sahip olduğu için akl-i heyulani; makulat-ı evveli ve ulum-u evveliyenin (insan veya beyazlık kavramlarını düşünmeden idrak etmesi gibi) vesilesiyle makulat-ı saniye ve ulum-u iktisabiyi (cins, fasıl, illet, malul gibi) elde ettiği için akl-i bi’l meleke; ilimleri elde etme yoluyla (fikir ya da zanla) makulat-ı saniyeyi ve ulum-i müktesebeyi istinbat etme gücüne ulaşırsa akl-i bi’l fiil; ilimlerin huzur ve husulu ve akl-i faal’den istifade eden nefsin yanındaki mükteseb akıllar itibarıyla akl-ı müstefad demekteler. Mahv ef’ali tevhid’in makamıdır. Tams sıfati tevhidin makamı iken mahk zati tevhidin makamıdır.[3]

Rivayetlerde de böyle bir kısımlandırmaya işaret edilmiştir.[4]

Ruh kavramının da felsefe ve irfanda çeşitli anlamlarda kullanılır[5] biz burada birkaç kullanım alanına işaret edeceğiz:

1-     Nefs-i Natıka

2-     Hayvani can

3-     Akl-ı Mücerret; bundan dolayı akl-ı evvel’e ‘Ruh-ul Kudüs’ denmiştir.

4-     Makam-ı Yevmi Cem’i İnsan; bu makam kalp makamından (yevm-il fasl-i insandan) üstedir.

5-     Akl-i Basit mertebesi ki makulatın ayrıntılarının yaratıcısıdır ve ‘tefsili akılların’ (makulat-ı müfessele veya kalb) mertebesinin karşısındadır.[6]

6-     ‘Gözden çıkan ışık.’ Matematikçilerin görme hakkındaki görüşleri üzere.

7-     Latif cisim veya gövdeyi canlı tutan ruh.[7]

Ancak zihin hakkında demek gerekir ki, bazen ondan akıl veya kuvve-i akile kastedilirken, bazen hayal veya hayal kuvvesi, bazen de hafıza gücü kastedilmektedir.[8]

Aynı şekilde fıtrat sözcüğü içinde aynı şeyi göz önüne almak gerekir. Yani ondan da bazen insanın ruhu ve hakikati kastedilmekte, bazen de insanda olan bilinç ve eğilimlerin tümü murat edilir.[9]

Ruh ve can için de bazen candan gövde ruhu kastedilirken, bazen de insanın nefs-i natıka ruhu kastedilmektedir.[10]



[1]- Hasan Hasanzade Amuli, Marifet-i Nefs, Defter-i Evvel, s.84

[2]- Nefis bütün güçtür, yani nefs-i natıka, insaniyyet kuvvetine mensup olan idrakların tümünü derkeder. O aynı zamanda hayvaniyyet, nebatiyyet ve tabiiyyet muharrik kuvvetinden gelen bütün hareketlerin hareket ettiricisidir. Bu önemli bir konudur. Kimisi idrak, kimiside hareket ettirici yönünden olan bir çok burhan ona dayanılarak getirilmektedir. İdrak yönünden olandan üç burhan zikredeceğiz. Birincisi malum tarafından olacaktır… (Esfar, c.8, s.221)

[3]- Hasan Hasanzade Amuli, Serh-ul Uyun, s.569; Nameha Bernameha, s.121 ve 122

[4]- Zikir yedi azaya bölünmüştür: Dil, ruh, nefs, akıl, marifet, sır ve kalp. Onlardan her birinin istikamete ihtiyacı vardır. Dilin istikameti doğruyu ikrar etmesi, ruhun istikameti samimiyetle istiğfar etmesi, kalbin istikameti samimiyetle kusurunu kabul etmesi, aklın istikameti doğru düşünmesi ve ibret alması bilincin istikameti iftiharın doğruluğu ve sırrın istikameti sırlar alemiyle mutlu olmaktır. Dilin zikri hamd ve sena, nefsin zikri zorluklara tahammül ve sıkıntılara katlanmak, ruhun zikri korku ve ümit, kalbin zikri doğru ve sefalı olmak, aklın zikri tazim ve haya, marifetin zikri teslim ve rıza, sırrın zikri buluşmayı görmektir. (Bihar-ul Envar, c.90, s.154).    

[5]- Serh-ul Uyun, s.266

[6]- Galiba dördüncü ve beşinci kullanım aynı şeylerdir.

[7]- Hezar-u Yek Nükte, s.81-83

[8]- Hayal: Müşterek hisin derk ettiği suretleri saklayıp koruyan ikinci batini derketme kuvvesidir. Bu kuvve müşterek hissin depo, ambar ve arşividir. Aynı zamanda hayal mutasırrafa kuvvesininde anbarıdır. Hayal kuvvesine bazen ‘musavvere’ ve ‘mutahayyile’ de denir. Hafıza, cüz’i manaları korur ve saklar. Gerçekte vehm kuvvesinin deposu ve arşividir. Bu kuvveye ‘zakire’ ve ‘müstercia’da demişlerdir. Yani manaları hıfzettiği için ‘hafıza’ ve çabuk hatırladığı zaman ‘zakire’ ve yavaş hatırladığı zamanda ‘müstercia’ denmiştir. (İbn-i Sina, en-Nefs Mine’ş Şifa, s.235-239; İşarat, c.2, s.341; Molla Sadra, Esfar, c.8, s.251; Sebzivari, Esrar-ul Hikem, s.308-309; Hasanzade Amuli, Serh-ul Uyun, s.392.

[9]- Misbah Yezdi, Amuzeş-i Akaid, s.44, 7. baskı.

[10]-Şeyh bazı risalelerinde şöyle demektedir: Gövde ruhuna can, nefs-i natıkaya da ravan diyorlar. (Molla Sadra, Esfar-ı Erbaa, c.8, s.251.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar