Gelişmiş Arama
Ziyaret
7850
Güncellenme Tarihi: 2009/05/15
Soru Özeti
vahiy dışındaki işlerde Peygamber’in (s.a.a) masum oluşu hakkındaki Ehl-i Sünnet’in görüşü nedir?
Soru
Peygamber’in (s.a.a) vahyi ulaştırma konusu dışındaki işlerde masum olduğunu ispatlayan akli ve nakli deliller nedir? (Ehl-i Sünnet kaynaklarından)
Kısa Cevap

Vahyi ulaştırma konusunda Peygamber’in (s.a.a) masum oluşu bütün İslam mezheplerinin ittifak ettiği bir konudur. Ancak Peygamber’in bütün ömrü boyunca masum olduğu konusu ihtilaf konusudur. Ehl-i sünnet’in muteber kaynaklarına baktığımızda sizin sorunuza kısaca şöyle cevap verebiliriz: Ehl-i sünnet’e göre Peygamber (s.a.a) vahyi almak ve iletmek konusu dışındaki işlerde masum değildi. Bu yüzden buna delil de onlardan istemenin bir anlamı kalmaz. Onlar sadece Peygamber’in vahyi alma ve iletmede masumluğuna inanırlar. Bunun delilini de Peygamber’in bize ilettiği şeyleri gerçekten Allah’tan doğru şekilde alıp doğru şekilde ilettiğine güvenebilmemiz için bu alanda masum olması gerekiyor, şeklinde açıklamışladır. [i]

Elbette Ehl-i Sünnet’en bazıları ister peygamberliğe görevlendirilmeden önde ister görevlendirildikten sonra halkın eleştirisine yol açacak büyük ve küçük günahlardan Peygamber’in masum olması gerektiğine inanırlar.



[i] İsmail eş-Şerebeyni, İmad es-Seyyid Muhammed, Kitabat Adau’l-İslam ve Munakeşatuha, s. 57 1. Baskı 1422

Ayrıntılı Cevap

Bu konunun cevabına geçmeden önce bir mukaddime sunmamız gerekir: Peygamber’in masumluğu konusu Ehl-i sünnet kitaplarında örneğin Fahr-i Razi’nin Tenzihu’l-Enbiya[1] adlı eserinde dört yerde söz konusu edilmiştir.

1-             Peygamber’in inançları konusu. Bu konuda bütün İslam mezhepleri Peygamber’in inanç ve akidesinde masum olduğunda ittifak içindedirler.

2-             İslami hüküm ve şeraitlerle ilgili olan konularda. Bu konularda da İslam mezheplerinin ittifakı gereği Peygamber (s.a.a) ister bilerek ister de bilmeden hata etmez. Bunun sebebi de açıktır. Eğer bu konularda Peygamer’in hata ihtimali olursa halkın Peygamber’e güveni kalmaz. Biz gönül rahatlığı ile itaate yönelmemiz için getirilen emirlerin Allah’a ait olduğunu bilmemiz ve buna kanaat getirmemiz gerekir.

3-             Peygamber’in (s.a.a) fetvalarına gelince bu konuda da bilerek hata etmediği konusunda ittifak vardır. Ancak bilmeden yanılması konusunda ihtilaf vardır.

4-             Peygamber’in vahyi almak ve iletmek konusu dışında olan hallerinde ve işlerindeki masumluğu konusunda beş görüş vardır:

A: Haşviye’den olan Aş’arilerin görüşü: Bunlar Peygamber’in büyük ve küçük günah işlemesini mümkün biliyorlar. Küfür ve yalan dışında kalan günahlardan masum olmasını gerekli bilmiyorlar.

B: Mutezile’nin görüşü: Bilerek işlenen büyük günahı işlemesini mümkün bilmiyor ancak küçük günah işlemesini halkta nefret icat etmeyecek şekilde olması kaydıyla mümkün biliyorlar.

C. Ebu Ali Cebai: Hata ve yanlışlıkla yapılan her türlü günahı irtikap etmesin caiz biliyorlar.

D. Nezzam: Hiçbir günah işlemesi mümkün değil ancak hata ve unutkanlığa duçar olması mümkündür.

H. Şia Mezhebi: Hiçbir günah ve hata işlemesi mutlak surette Peygamber ve imam için mümkün değildir.

Fahri Razi bu görüşleri açıkladıktan sonra Peygamber’in masum oluşu hakkında 15 delil getirir. Bu delillerden bazıları sırf akli delillerdir; bazıları da Kur’an ayetlerine istinat etmektedir. Biz bu delilleri burada aktarmayı gerekli görmüyoruz. İsteyenler mezkur kaynaklara başvursunlar.[2]

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere Ehl-i sünnet’in muteber kaynakları esasınca onlar Peygamber’i vahyi alıp iletmek konusu dışında olan işlerde masum bilmemekteler. Buna göre onlardan bu konuda delil beklemek de yersizdir. Onlar sadece Peygamber’in vahyi alma ve iletmede masumluğuna inanırlar. Bunun delilini de Peygamber’in bize ilettiği şeyleri gerçekten Allah’tan doğru şekilde alıp doğru şekilde ilettiğine güvenebilmemiz için bu alanda masum olması gerekir diye açıklıyorlar.[3]

Elbette Ehl-i Sünnet’en bazıları ister peygamberliğe görevlendirilmeden olsun ister görevlendirildikten sonra halkın eleştirisine yol açacak büyük ve küçük günahlardan Peygamber’in masum olması gerektiğine inanırlar.[4]

Sadece Şia mezhebi Peygamber’in mutlak surette her türlü günah ve hatadan bütün ömrü boyunca masum olduğuna inanmaktadır.

Daha geniş inceleme için şu kitaplara başvurun:

1-             Ezvau’l-Beyan Muhammed el-Emin eş-Şenkiti c. 4 s. 188

2-             Şerh-i Mevakif İci, Kazi Azud İci



[1] İmam Fahri Razi İsmatu’l-Enbiya s. 40-50 1. Baskı Mektebetu’l-Hanci, Mısır, 1406

[2] Ade

[3] İsmail eş-Şerebeyni, İmad es-Seyyid Muhammed, Kitabat Adau’l-İslam ve Munakeşatuha, s. 57 1. Baskı 1422

[4] Zimahşeri, Mahmud b. Ömer, Keşşaf Tefsiri, c. 4, s. 235 Edeb-i Havza Yay.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar