Gelişmiş Arama
Ziyaret
6661
Güncellenme Tarihi: 2012/07/24
Soru Özeti
Şia tüm yaratıkların Şii imamların eliyle hesaba çekileceğine mi inanıyor?
Soru
Şii âlim Hürr Amuli şöyle demektedir: Tüm yaratıkların hesabı Şii imamlarının eliyle gerçekleşecektir. (Kitabu’l Fusul el- Muhimme fi Usulu’l Eimme c. 1, s. 446)
Kısa Cevap

Eğer bir kimse bir grubun bağımsız olarak ve ilahi izin olmaksızın yaratıkları hesaba çekebileceğine ve onları cezalandırıp veya ödüllendirebileceğine inanırsa, çok açık olduğu üzere bu inanç dini kültür ve öğretiler ile bağdaşmaz. Artı bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir. Ama bir kimse özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kimselerden bir grubun bağımsız olmadan Allah’ın izniyle yaratıkların hesabına bakabileceğine ve onlar için ceza veya ödül tayin edeceğine inanırsa, bu mümkün bir husus sayılır ve bu bağlamda hiçbir akli ve şer’i engel mevcut değildir. Tüm ömrünü Allah’ın dini için sarf etmiş ve bu yolda can ve mal da dahi olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)  gibi şahısların ödüllendirilmesi için Allah’ın kullarının hesabını onlara devretmesinin ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmasının önünde ne gibi bir engel vardır?

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce soruda bulunan bir iphamın incelenmesi gerekmektedir. Soruda yer alan imkânsızlığın gerçeklik makamıyla mı yoksa olasılık konusuyla mı irtibatlı olduğu belli değildir. Başka bir ifadeyle soruda belirtilmeyen husus şudur: Allah’tan dışında bir başka kimsenin O’nun kullarının hesabına bakmasının olasılığı mevcut mudur? Yahut bu iş imkânsız mıdır? Her halükarda soru Şii imamlarının konum ve yeri ile ilintilidir. Bu yüzden biz iki bölüme de değinecek ve bu bölümleri inceleyeceğiz.

Gerçeklik ve olasılık konusunda iki ihtimal düşünülebilir:

A. Bazılarının bağımsız olarak ve Allah’ın izni olmaksızın (Allah’ın iradesinin enleminde) Allah’ın kullarının hesabına bakabilmesi ve onlar için ceza ve ödül tayin edebilmesi.

Çok açık olduğu üzere dini kültür ve öğretiler hakkında azıcık bir bilgisi olan bir kimse böyle bir bakışı kabul etmez. Buna ek olarak bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir; bu yüzden hiçbir mümin bu söze inanamaz.

B. Özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kişilerden bir grubun bağımsız bir şekilde değil, bilakis Allah’ın izni ile (Allah’ın iradesinin boylamında) O’nun kullarının hesabına bakması ve onlar için ceza ve ödül tayin etmesi. Bu mümkün ve kabul edilebilir bir görüştür ve de bunun önünde hiçbir akli ve şer’i bir engel bulunmamaktadır. Lakin ispatlama ve gerçekleşme konusunda kapsamlı ve yeterli cevaba ulaşmak için birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekmektedir:

1. İlk bakışta bağımsız olarak tüm işlerin Allah’ın elinde olduğu ve başka hiçbir varlığın bu işte Allah ile ortak olmadığı şüphesizdir.[1]   

2. Her ne kadar Allah yalnız başına tüm mümkün işleri yapmaya güç yetirebilse ve O’nun iradesiyle her şey gerçekleşebilse de[2] O’nun sünnet ve yöntemi işlerin özel yol ve mecrasında gerçekleşmesini gerektirir; bu yüzden bu işler O’nun yaratıklarına bırakılır. Bundan dolayı Allah’ın dünya ve ahirette elçi ve memurları olduğunu ve birçok işin onlara devredildiğini görmekteyiz; örneğin biz ölüm ve hayatın Allah’ın elinde olduğunu bilmemize rağmen Kur’an’da Allah can alma işini ölüm meleğine[3] veya başka bir yerde meleklere[4] isnat etmektedir.

Zekeriyya’ya (a.s) Yahya’yı (a.s) müjdeleme hakkında Allah vasıtasız bir şekilde bu işi yapabilirdi, ama biz bir meleğin bu iş için görevlendirildiğini ve bu hususta şöyle buyrulduğunu gözlemlemekteyiz: Zekeriya mabette namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.[5] Kur’an ve rivayetlerde bunun birçok benzeri mevcuttur. Belirtilen hususlara binaen bu amelin özel bir grup tarafından yapılması ve onun kabullenilmesi sorunlu ve zor bir husus değildir. Allah’ın tüm ömrünü onun dini için sarf etmiş ve bu yolda hiçbir şeyini esirgememiş ve hatta can ve mal da dâhil olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)[6] gibi kimselere yönelik kadirşinaslıkta bulunmak için kullarının hesabını kendilerine devretmesi ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmalarının ne gibi bir sakıncası vardır. Ehlisünnet kardeşlerin kaynaklarında “يوم ندعو كل أناس بإمامهم” ayeti şerifesinin tefsirinde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz Ali’den (a.s) şöyle nakledilmiştir: İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkes kendi zamanının imamı, rabbinin kitabı ve peygamberinin sünneti ile çağrılır.”[7] Aynı şekilde Hz Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Herkes kendi zamanının imamı ile çağrılır.”[8] Bundan dolayı Şiilerin bu inancına ne gibi bir eleştiri ve tenkit yöneltilebilir? Kur’an’da Allah, Hz. Peygamber ve müminlerin insanların işlerini gözetleyen kimseler sıfatıyla zikredildiğini hatırlatmak[9] gerekir ve rivayetlerimizde müminlerin imamlar olduğu tefsir edilmiştir.[10] Bu ayet, benzeri ve ayetlerle ilgili nakledilmiş rivayetlere binaen, kulların amellerini gözetleyen bir kimseden ya tanık veya hesap alan hâkim sıfatıyla istifade edilmesi gerekir.  Bazı rivayetlerde bu meselenin bazı hikmetleri de beyan edilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” ayetinin tefsiri hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Her ümmetin zamanının imamı onları hesaba çeker ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını çehre ve simalarından tanır. “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” diye Allah’ın buyurduğu ayetin manası budur.”[11]  Kumi’nin naklettiği üzere İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin hesabını onun zamanının imamı yapar ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını tanır. Nitekim şöyle buyurmuştur: “و على الاعراف رجال يعرفون كلّا بسيماهم” bunlar imamlardır. O halde o gün dostlarının amel defterini onların sağ eline ve düşmanlarının amel defterini de kendilerinin sol eline verirler. Birinci fırka cennete ve ikinci fırka ise cehenneme gider.”[12]

 


[1] Kehf Suresi, 26. ayet.

[2] Yasin Suresi, 82. ayet: Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.

[3] Secde Suresi, 11. ayet: De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”

[4] Enfal Suresi, 50. ayet: Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.

[5] A’li İmran Suresi, 39. ayet.

[6] Dinveri, Ebu Hanife Ahmet bin Davut, Ahbaru’t Tuval, Mehdevi Damğani, Mahmud, s. 298 – 308, Tahran, Neşri Ney, çapı çaharum, 1371 h.ş.

[7] Suyuti, Celalu’d Din, Eddurru’l Mensur fi tefsiri’l Me’sur, c. 4, s. 194, Naşir Kitaphane-i Ayetullah Mer’aşi Necefi, Kum, 1404 h.k.

[8] Kurtubi, Muhammed bin Ahmet, El- Camiu’l Ahkami’l Kur’an, c. 11, s. 297, İntişaratı Nasır Hosro, Tahran, çapı evvel, 1364 h.ş.

[9] Tövbe Suresi, 105. ayet: De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”

[10] Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 219, çapı çaharum, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[11] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 27, s. 315, müessese-i El-vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[12] Kumi, Ali bin İbrahim, Tefsiri’l Kumi, c. 1, s. 231, Daru’l Kitap, Kum, çapı çaharum, 1367 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Istakoz, deniz kabukları ve ahtapot yemek haram mıdır?
    59266 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/09
     Istakoz[1] ve deniz kabuklarını yemek haramdır. Dini kaynaklar uyarınca helal ve haram olan hayvanların birbirlerinden ayırt edilmesi için bir takım genel kurallar açıklanmıştır. Bu kurallar deniz ve kara hayvanları hakkında birbirinden farklıdır. Kuşların da kendilerine özgü hükümleri vardır…
  • Bir şahıstan veya bankalardan aldığımız borca ve her ay taksitini ödediğimiz paraya humus düşer mi?
    5865 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Dikkatinizi buna benzer bir soruya İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney tarafından verilen cevaba çekiyoruz: 868. Soru: Birkaç yıl önce bir bankadan borç aldım ve onu bir yıllığına banka hesabıma aktardım. Bu borçtan faydalanamadım ve her ay ...
  • Kız ve oğlan elçilik ve nişanlılık aşamasından sonra ve nikahtan önceki ilişkileri nasıl olmalıdır?
    12259 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Hikmet sahibi Allah kadın ve erkeği birbiri için yaratmıştır. İslam’a göre kadın ve erkek birbirlerinin tamamlayıcısıdırlar; zira birbirlerine sükunet vermekte, cinsel, ruhsal ve duygusal ihtiyaçlarını gidermekteler. İslam, her iki tarafında ...
  • Hz. Ali'nin (a.s) dilenciye yüzüğünü vermesi haliyle, ayağından ok çekildiğinde bunu fark etmemesi hali arasında bir çelişki yok mudur?
    15833 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/04/18
    Sorunuza şu şekilde cevap verebiliriz: 1- İnsan, ilahi rızaya uygun ameller yaparak kemale erişebilme gücüne sahiptir. Yani insan-ı kâmil makamına ulaşarak bütün mükemmellikleri kendisinde toplayabilir. 2- İnsan-ı kâmil makamına ulaşmak demek, bu makama ulaşanların çeşitli halleri olmayacağı anlamına gelmez. Bize ve birçok Müslüman'a göre İmam Ali (a.s), Müslümanlar için mükemmel bir örnektir ve ...
  • Cude’nin Hz. Hasan’dan (a.s) olma bir evladı var mıydı?
    19559 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cude, Eş’as b. Kays Kindi’nin kızıdır. Eşas, İslam’ın ilk yıllarındaki meşhur şahıslardan olup o dönemin tehlikeli münafıklarından sayılmaktaydı. Belazeri’nin yazdığına göre Cude babasının hilesiyle İmam Hasan Mücteba (a.s) ile evlenmiştir.[1] Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Eşas, Müminlerin ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    9033 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...
  • Kuranı kerimde, kalpteki itminan ile iman ilişkisi nasıl konu edilmiş?
    12615 Tefsir 2010/12/18
    Lügatte imanın anlamı şöyle beyan edilmiştir: yalanlamanın karşıtı olup tasdik etmektir. Istılahta ise anlamı şöyledir. Dille ikrar ve itiraf etmektir, kalpte bir kararlılık ve sözleşmedir, organlarda da ameldir. "İtminan" ve tümenine ise lügatte kararsızlık ve ıstırabın ardından gerçekleşen (kalpsel veya zihinsel) rahatlık ve huzurdur.
  • Peygamberin (s.a.a.) Teşkil Etmiş Olduğu Hükümetin, Allah’ı Arayan Fıtrat ile İrtibatı nedir?
    8033 کلیات 2012/10/24
    Bize göre Resul-i Ekrem’in (s.a.a.) teşkil etmiş olduğu hükümet ilahi bir emir idi. Ama bu emri iktiza eden nokta, bu hükümetin insan yaşamının tüm alanlarında tesir etmesidir. İmam Bakırdan (a.s.) “…velayete davet edildiği kadar hiç bir şeye davet edilmedi”[i] şeklinde nakledilen tabir buna yöneliktir. ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    8041 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20774 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...

En Çok Okunanlar