Gelişmiş Arama
Ziyaret
9834
Güncellenme Tarihi: 2010/05/04
Soru Özeti
İslam barış manasındadır. Ama bazıları onu dünyadaki bir çok anlaşmazlık ve savaşın sebebi olarak görmektedir. Lütfen meseleyi analiz edip açıklayın.?
Soru
İslam barış manasındadır. Ama bazıları onu dünyadaki bir çok anlaşmazlık ve savaşın sebebi olarak görmektedir. Lütfen meseleyi analiz edip açıklayın.
Kısa Cevap

Kur’an İslam’ın sulh, barış ve dostluk dini olduğunu şu ayetle ortaya koyar:

Ey iman edenler! Hep birden barış ve esenliğe girin. Sakın Şeytan'ın adımlarını izlemeyin; kuşkusuz, o size açık bir düşmandır.[i]

Ancak şu noktaya dikkat etmek gerekir ki, genelde her dönemde bir grup insan başkalarına karşı aşırılık, isyan ve zulmetme yolunu seçer, fesat ve bozgunculuk yapar. Bu yüzden kamil bir din böyle bir duruma karşı suskun kalamaz ve zulme uğrayanları zalimin elinde bırakamaz. İşte bu yüzden İslam’ın düşmanlara, kafir düşünceli insanlara karşı barış önerisi şartlıdir. Ama müminler için barış mutlak şekilde geçerlidir ve bu Kur’an’ın, müminlerin birbirleriyle ilişkileri için seçtiği tek yoldur. İslam, af, merhamet ve bağışlamayı tavsiye ederek müminleri kardeşliğe ve barışa davet etmiştir.

İslam dininde savaş, düşmanlık ve ülkeleri fethetmek reddedilmiş, cihadı, bir savunma girişimi olarak, ilahi hakimiyeti korumak, tağutların hakimiyetini reddetmek, dünya barış ve emniyetini korumak, zulüm ve adaletsizlikle mücadele etmek için caiz bilmiştir.

 

İslam, müstekbirlerin zulmüyle mücadele amacıyla Müslüman ve gayr-i müslimlerin uyanmaları için yüce küresel hedeflerin peşindedir. Doğal olarak başta küresel müstekbirler olmak üzere tağutlar, sermaye, güç ve hile sahipleri gerçek İslam’ı, kötü ve uğursuz emellerinin önünde büyük bir engel olarak gördükleri için bütün güçleriyle onu tahrip edip yıkmak için çalışıyor, onun çehresini karalamak için ellerinden geleni artlarına koymuyorlar.

Böyle bir durumda müminler Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) yolunu takip ederek İslam’ın gerçek yüzünü açıklamalı ve yapılan komploları etkisiz hale getirmelidirler.      



[i] Bakara: 208

Ayrıntılı Cevap

İslam’ın lügat kökü olan ‘Silm’ ve ‘Selam’ kelimeleri barış ve huzur manasına gelmektedir.[1] Kur’an’da da yer yer sulh ve barışa öncelik verilmiştir.[2] İslamın barış, sulh ve dostluk dini olduğunu teyidi için şöyle buyurmaktadır: Ey iman edenler! Hep birden barış ve esenliğe girin. Sakın Şeytan'ın adımlarını izlemeyin; kuşkusuz, o size açık bir düşmandır.[3]

Kur’an’a göre kalıcı ve küresel bir barış ve insanlık toplumlarının huzuru yalnızca Allah’a imanla gerçekleşir. Dil, ırk, servet, bölge vb. şeylerde farklı olan insanlar ancak Allah’a imanla birbirlerine bağlanabilirler. Müslümanların küresel barış ve toplumsal adaletin İmam Mehdi’nin (a.s) hükümetiyle gerçekleşeceğine inanmaları gerçekte buna bir tekitleridir. Hatta Allah-u Teala buyuruyor: ‘Fakat barışa yanaşırlarsa sen de yanaş…[4]

 

Ancak hatırlatmak gerekir ki, bu dünyada insanların özgür olmalarından dolayı kimileri başkalarına karşı tuğyan, aşırılık, isyan ve zulüm etme yolunu seçmiş, fesat ve bozgunculuk yapmaktadırlar. Bu yüzden kamil ve kapsamlı bir dinin insanlığın hidayetinin önündeki bu engelleri kaldırması için tedbirler alması gerekir.

 

Bazen tuğyan ve isyanlar öyle bir hadde varıyor ki, güce baş vurmaktan başka bir yol kalmıyor. Bu yüzden İslam cihat yasasını koymuştur; yani Kur’an, mantıktan anlamayanlara, Peygamberin hidayet, irşad ve davetinin önüne küstahça set çekenlere ve inat, düşmanlıkla bilerek İslam’la savaşanlara karşı cihat etmeyi emrediyor ve şöyle buyuruyor: Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla savaş ve onlara sert davran’[5] Müslümanlar düşmanların kalbine korku düşürmeliler ki onlara saldırma ve darbe vurma düşüncesi akıllarından geçmesin.[6]  

 

Elbette İslam’ın, askeri açıdan hep hazırlıklı olmak, sınırların korumak[7] (ki barış ve dostluğu korumanın bir yöntemi sayılır), önemli İslami ibadetlerden biri olan Allah yolunda cihat etmek emri ile, haksız yere saldırıcılık ve taşkınlık arasında fark bırakmak gerekir.

 

Allah-u Teala cihadın önemi hakkında şöyle buyuruyor: ‘Ve Allah için hakkıyla savaşın.[8]  

İslam dininde ülkeleri fethetmek ve şahsi gücü artırmak için cihat yasası konmadığından cihat bir kurtuluş yoludur, kavga yolu değil. Bundan dolayı cihadın hedeflerine askeri yolun dışında bir yolla ulaşmak mümkünse savaşılmamalıdır. Kafirlerin savaştan önce İslam’a davet edilmesinin vacip olmasının nedeni budur.

 

Bu yüzden Allah-u Teala cihadı, müstekbirleri ezmek, mustazafları kurtarmak, marifet ortamını hazırlamak, tevhit inancına, dünya ve ahiret saadetine ulaşmanın yollarına cahil ve habersiz bırakılanları bu yollarla tanıştırmak için vacip etmiştir.[9]

 

Allame Tabatabai, İslamın savaş ve çekişme taraftarı olmadığı, cihadın felsefe ve hakikati konusunda şöyle yazıyor: ‘Cihattan amaç dinin ikamesi ve Kelimetullah’ın yüceltilmesidir. Bu yüzden cihat bir ibadet olup onda kurbet kastı şarttır. Cihat başkalarının mal ve namusuna üstünlük sağlamak değildir. Cihat insaniyet haklarını savunmak için vacip edilmiştir; savunma da zaten sınırlıdır. Oysa tecavüz hadden çıkmak demektir. Bundan dolayı ayetin devamı şöyle buyuruyor: ‘Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırıları sevmez.’[10]-[11]

 

Sonuçta hakiki İslam, aşırıcı, tecavüzcü, uyumsuz ve savaşçı bir din değildir. Aksine onun emirleri bu cümleden cihat, ilahi hakimiyetin ışığı altında insanlık ve dünyanın barış ve güvenliğini korumak, tağutların hakimiyetini reddetmek, zulüm ve adaletsizlikle mücadele etmek içindir. Kısaca özetlemek gerekirse cihat demek yani yüce ilahi değerlerin gerçekleşmesi için adilane ve mukaddes bir savaşım vermek demektir.[12]

 

Demek ki, düşmanlar ve kafirlerle barış yapmak iman ehlinin izzet ve iktidarını koruma şartına bağlıdır. Nitekim Hz. Ali (a.s) Mısır valisi Malik Eşter’e yazdığı fermanında şöyle buyuruyordu: ‘Düşman seni barışa çağırsa ve Allah’ın rızası da onda ise onu reddetme; zira barış, senin ordunun huzuru, gam ve kederlerinin rahatlığı ve ülkenin güvenliğidir. Ama barıştan sonra düşmanından sakın ve ona karşı çok dikkatli ol. Çünkü düşman bazen gafil avlamak için sana yanaşır. Öyleyse ihtiyat et, uzak görüşlü ol, iyimser olma!’[13]-[14]

 

Ama barış, Kur’an’ın müminler birbirleriyle ilişkileri için seçtiği tek yoldur. İslam göz yummayı, merhameti ve bağışlamayı tavsiye ederek müminleri kardeşliğe ve barışa davet etmektedir.[15]

Evet, Kur’an İslami değerlerden taviz vermeyi gerektiren korku, zayıflık ve uzlaşıcılıktan dolayı yapılan barışı kınamış, cihattan ve savaş meydanının sıkıntılarından firar etmek için genellikle barışı öne çıkaran zayıf imanlıları uyarmıştır. Şöyle buyuruyor: ‘Üstün durumda iken gevşeyip barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O amellerinizi asla eksiltmeyecektir.’[16]    

 

Buraya kadar söylediklerimizden açıkça anlaşılmaktadır ki, dünyada bugün var olan savaşların ve çekişmelerin kökü gerçek İslam değildir. İslam’ın mantığı böyle bir şeyi teyit etmemektedir. Evet, İslam en kamil ve en kapsamlı bir din olması hasebiyle Müslüman ve gayr-i müslimlerin gafletten uyanmaları, onların hidayeti amacıyla müstekbirlerin zulmüyle mücadele gibi yüce küresel hedefleri olan bir dindir.[17] Doğal olarak başta küresel istikbar olmak üzere tağutlar, sermaye, güç ve hile sahipleri gerçek İslam’ı kötü emellerinin önünde büyük bir engel olarak gördükleri için[18] bütün güçleriyle onu tahrip edip yıkmak için hiçbir propagandadan çekinmez, onu çehresini karalamak için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Bu yüzden onlar İslam’ı savaşların, şiddetlerin ve terörlerin nedeni olarak tanıtırlar. Oysa onların kendileri savaş, terör ve şiddetin körükleyicisidirler. Müslümanlar sadece kendilerini savunmaktalar.

 

İşte bu durumda müminler Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ini takip ederek İslam’ın gerçek güzel yüzünü açıklamalı, İslam’ı, müstekbirlerin eliyle kurulan ve desteklenen şiddet taraftarı ve mantıksız örgütlerden ayırmalıdırlar.

 

Daha fazla bilgi için aşağıdaki kaynaklara başvurunuz:

-                      Tefsir-ul Mizan (Allame Tabatabai), c.10

-                      Cihat ve Onun Kur’an’da ki meşruiyyeti (Murtaza Mutahhari)

-                      İslamın Siyasi Düzeni Hakkında Soru ve Cevaplar (Muhammed Taki Misbah Yezdi), s.226-239

-                      Din Dersleri (Allame Tabatabai), s.259-264

 

Yine bkz:

-                      İman, Emr-i Maruf… ve Cihad-ı İbtidai, 196. soru (Sayt:1161)

-                      Cihad-ı İbtidai, 113. soru (Sayt:1347)

-                      Din ve İkrah, 293. soru (Sayt:1747)

   



[1] - Kitab-ul Ayn, c.7, s.267; yine bkz: ‘Al-i İmran/19’da İslam Kavramı’ 956. Soru; Kur’an, İslam ve Müslümanın Manası, 829. Soru, (Site:898)

[2] - Neml/32-44

[3] Bakara /208

[4] - Enfal/61

[5] - Tahrim/9

[6] - Muhammed Taki Misbah Yezdi, Porseşha ve Pasohha Der Bare-i Nizam-ı Siyasi-i İslam, s.233

[7] - Enfal/60

[8] - Hac/78

[9] - Neşriye-i Marifet, sayı:102, ‘İslam’da Cihadın Hedefleri’ makalesi (Hamza Ali)

[10] - Bakara/190

[11] - Muhammed Hüseyin Tabatabai, el-Mizan, c.10, s.63, Beyrut, Müesseset-ül A’lemi

[12] - Daha fazla bilgi için bkz: Murtaza Mutahhari, Cihat ve Onun Kur’an’da ki meşruiyyeti, Sadra yayınları, Kum

[13] - Nehc-ul Belağa, 53. Mektup

[14] - Hüseyin İskenderi, Ayeha-i Zendegi, c.1, s.300

[15] - Hucurat/9-10

[16] - Muhammed/35

[17] - İmam Humeyni’nin (r.a) yüce ülkülerinin yayılması bu mübarek hedefin elişmesinde önemli bir katkısı olmuştur.

[18] - Burada İslam’dan kasıt Öz Muhammedi İslam veya başka bir deyişle tağutların ulümüyle asla uzlaşmayan Ehl-i Beyt (a.s) yoludur.  

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şia düşüncesine göre imam nasıl her yerde hazırda bulunuyor?
    6341 Eski Kelam İlmi 2010/11/22
    İmam peygamberin (s.a.a.) yerine geçen halifedir. Peygamberin uhdesinde bulunan (vahiy almak hariç) bütün vazifeler imamın da uhdesindedir. Peygamber (s.a.a.) kendi uhdesinde bulunan vazifeleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek olmadığı gibi, imam da kendi uhdesinde bulunan teklifleri yerine getirmek için fiziksel olarak her yerde bulunmasına gerek yoktur. ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    27212 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Nübüvvetin felsefesi ve Peygamberlerin görevleri nelerdir?
    4598 Kelam İmi 2020/08/31
    Hem akli hem de nakli deliller ışığında Peygamberlerin varoluş zarureti kanıtlandıktan sonra görev, yetki ve vazifeleri açıklığa kavuşmalıdır.Özetle Allah Teala insanoğlunun dünyevi ve uhrevi saadete ve kemale ulaşması için peygamberleri insanlara kılavuzluk ve rehberlik etmesi için göndermiştir.Konuyu insanoğlu açısından tahlil edecek ...
  • Sorunun Özeti: Acaba “Ebu Mihnef ve bazı eserlerini ezcümle “Vakatu Taf” kitabını tanıtabilir misiniz?
    7128 Varie 2015/06/18
    Ebu Mihnef Kimdir? Lut b. Yahya b. Said ki Ebu Mihnef ile meşhurdur, imam Sadık’ın (a.s.) değerli ashaplarından birisidir. Şia ve güvenilir bir şahıstır.[1] O birinci asrın ikinci yarısında Şii bir ailede, belki de Küfe’nın en büyük Şii ailelerinden birsinde dünyaya geldi. Dedesi nebiyi ...
  • Masum İmamlar da iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?
    5719 Eski Kelam İlmi 2012/03/04
    Birincisi, İmamların siretine baktığınızda Onların iktidar için savaşım vermediklerini gördüğümüz gibi asla iktidar peşinde olmadıklarını da görmekteyiz. Bazı zamanlar haklarını savundularsa bunun nedeni görevlerini yerine getirmek içindi. İmam Ali’nin (a.s) ‘Beni bırakın ve başkalarının yanına gidin.’ sözü bu iddiaya en güzel delildir. İkincisi, başkalarından daha üstün ...
  • Babam bir spor salonunda çalışıyor. Salonun beyazcamından kendi evimizden şahsi olarak istifade etmenin hükmü nedir?
    5369 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Halk elinde olan malların ya hakiki yönü ya da hukuksal yönü vardır; yani bunlar ya şahsi mallardır ya da devlete bağlı kurumlara ve özel şirketlere aittir. Başkasının (şahsi veya şahsi olmayan) mallarından izin ve müsaade alınmaksızın istifade etmek kesinlikle caiz değildir ve gasp hükmünü taşımaktadır.
  • Eğer bir kadın zinadan hamile kalır ve çocuğu düşürmediği takdirde büyük bir sıkıntıya girerse, ruh girmeden (dört aylık olmadan) onu düşürmesi caiz midir?
    50300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/31
    İmam Humeyni ve diğer merciler şöyle demişlerdir: Eğer bir kadın zinadan hamile kalır. Eğer o kadın veya onunla zina eden erkek müslüman iseler o zaman kadının çocuğu düşürmesi caiz değildir.[1] Bu çocuk onun çocuğu sayılır ama miras almaz.
  • Acaba kadın yargıç olabilir mi?
    11457 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/06
    Fakihler ve din uzmanları kadının yargıç olması gibi bazı konular hakkında farklı görüşlere sahiptirler. Bu gibi konular, dinin zaruri ve zorunlu konularından sayılmamaktadır.Kadının yargıç olamayacağını söyleyenler, bu hususta nakledilen rivayetlere ve icma delililine dayanmışladır.
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120199 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İmam Muhammed Bakır (a.s)‘ın biyografisini beyan eder misiniz?
    3060 Masumların Siresi 2020/01/19

En Çok Okunanlar