Gelişmiş Arama
Ziyaret
14054
Güncellenme Tarihi: 2012/06/09
Soru Özeti
Şeytanla arkadaşlık etmek insanı Allah\'ı anmaktan nasıl gafil eder?
Soru
Allah Teala, Zuhruf suresinin 36. ayetinde buyuruyor: ‘Kim Rahmanın zikrinden yüz çevirirse ona bir Şeytan musallat ederiz, artık Şeytan, ona arkadaş olur.’ İnsanın bir hatasında dolayı Rahman olan Allah bir Şeytanı ona nasıl musallat eder?
Kısa Cevap

Soruda gelen ayetin manası şudur: İlahi hükümlerden yüz çevirmek ve kulluk yolunda Allah'ı anmaktan gafil olmak şeytanla arkadaş olmayıda peşinden getirir. Allah'tan yüz çevirmek yalnızca bir hata ve küçük günahla değil, büyük ve küçük günahların neticesinde zamanla ortaya çıkan bir durumdur. Başka bir ifadeyle günahlar insanı Allah'ı anmaktan gafil eder ve bunun doğal sonucu Allah'tan uzaklaşmak ve Şeytanla arkadaş olmaktır. Bununda Allah'ın rahmaniyetiyle tezaddı yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Bu konuda dikkat edilmesi gereken şey ayetin maksadının, Allah'ın insanın bir hatası yüzünden Şeytanı ona musallat etmesi, olmadığıdır. Ayette şöyle buyurulmaktadır: 'Kim Rahmanın zikrinden yüz çevirirse ona bir Şeytan musallat ederiz, artık Şeytan, ona arkadaş olur.'[1] Ayette geçen 'Zikir'den maksat Kur'an[2] olduğundan manası şöyle olur: Allah'ı anmayan ve Kur'an'ın hükümlerinden yüz çevirip amel etmeyen kimseyle bir şeytan beraber olur. İmam Ali (a.s) ayetin tefsiri hakkında şöyle buyuruyor: 'Kim günah işlerse Allah'ı anmaktan yüz çevirir. Ve kim Allah'ın itaatine emrettiği kimseye uymazsa daima onunla beraber olacak bir şeytan belirlenir.'[3]

Emirü'l-Müminin'in bu tefsirine göre Allah'ı anmaktan uzaklaşmak sadece bir hata değil ki şeytanı musallat etmek Allah'ın rahmaniyetiyle tezat teşkil etsin. Aksine bu konu uzun bir zaman içinde ve birçok günah işlendikten sonra gerçekleşmektedir.

Ayet Tefsir-i Nümune'de şöyle tefsir edilmiştir:

'Önceki ayetlerde her şeyi maddi ölçülere göre değerlendiren dünyaperestlerden bahsederken, söz konusu ayette dünyaya bağlanmanın sonuçlarından biri olan Allah'tan uzaklaşmaktan bahsederek şöyle buyurmaktadır: 'Kim Rahmanın zikrinden yüz çevirirse[4] ona bir Şeytan musallat ederiz, artık o, arkadaş olur ona.'[5]

Evet Allah'ın zikrinden gafil olmak, dünya lezzetlerine dalmak ve dünyaya bağlanmak Şeytanın insana musallat olmasına, onunla daima arkadaşlık etmesine ve boynuna halat bağlayarak onu canının istediği yere götürmesine neden olur. Bu yüzden ayetten cebir sonucu çıkmaz. Zira bunlar insanın kendi amellerinin karşılığıdır. Özellikle dünya lezzetlerine dalmanın ve çeşitli günahlara bulaşmanın ilk eseri insanın kalbine, gözüne ve kulağına perde çekilmesi, onu Allah'tan uzaklaştırması ve şeytanların ona musallat olması şeklinde kendini gösterir. Ve bazen öyle bir yere gelinir ki artık geri dönüş yoluda kapanır. Çünkü şeytanlar ve şeytani düşünceler her taraftan onu kuşatmıştır. Her ne kadar Allah 'bütün sebeplerin sebebi' olsa da bunlar insanın kendi amelinin karşılığıdır. Nitekim bunlar başka ayetlerde Şeytanın süslemesi: 'Şeytan, onların yaptıkları şeyleri bezemişti onlara'[6] ve onun dostluğu: 'Ve o, bugün de onların dostudur.'[7] şeklinde gelmiştir.

'Nukayyiz' (Musallat ederiz) kelimesi lügatte hem şeytanların istilası, hem de onların arkadaşı olması manasına gelmektedir. Bununla birlikte 'Şeytan ona arkadaş olur' cümlesi 'Nukayyiz'den sonra gelerek, şeytanların böyle kimselerden asla ayrılmadığı manasına vurgu yapmaktadır. Rahman kelimesi onların, Allah'ın genel rahmetinden yüz çevirdiklerine ve Onun zikrinden gafil olduklarına güzel bir işarettir.

Böyle kimseler şeytanlarla arkadaş ve onların fermanına mahkum olmanın dışında bir sonuca mı ulaşacaklar?

Ayrıca bazı müfessirler 'Şeytanlar'dan maksadın, insani şeytanlarıda içine alacak şekilde geniş bir manası olduğu ihtimalini de vermiş, onların Allah'ın zikrinden gafil olanlara musallat ve arkadaş olan 'Dalaletin önderleri' kimseler olduğunu söylemişlerdir. Bu uzak bir ihtimal değildir.[8]

 

[1] -Zuhruf/36

[2] -Tabersi, Fazl b. Hasan, Mecmau'l-Beyan Fi-Tefsiri'l-Kur'an, c.9, s.74, İntişarat-ı Nasır Hüsrev, Tahran, HŞ.1372.

[3] -Saduk, Muhammed b. Ali, Hisal, c.2, s.634, İntişarat-ı Camiay-ı Müderrisin, Kum, HK.1403.

[4] -Ayette 'Ya'şu' (Yüz çeviriyor) kelimesinin kökü 'Aşv' (vezni Naşr gibidir) olup 'İla' ile müteaddi olursa  zayıflayan gözün bir şeyin vasıtasıyla hidayet olmak demektir. Ama 'An' ile muteaddi olursa  yüz çevirmek manasına gelir. Ayette bu ikinci kısım kastedilmektedir. (Lisanu'l-Arap, Aşv maddesi).  

[5] -'Nukayyiz' (Musallat ederiz) kelimesinin kökü 'Kayz' (vezni Feyz gibidir) olup yumurtanın kabuğu demektir. Sonradan bir şeyi bir şeye musallat etmek manasına gelmiştir.

[6] -Nahl/63

[7] -Nahl/63

[8] -Mekarim Şirazi, Nasir, Tefsir-i Nümune, c.21, s.64, Daru'l-Kütübü'l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar