Gelişmiş Arama
Ziyaret
17846
Güncellenme Tarihi: 2012/03/12
Soru Özeti
“Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde yıldız ile ağaç secde ediyor diyor ve bundan bahis edilmektedir, onların secde etiklerinden maksat nedir?
Soru
İnsan secdeye gitmek içi eğiliyor ve alnını toprağa koyuyor, hal böyle iken “Ve necmu ve şeceru yescudan” ayetinde olduğu üzer necm ile ağaç secde ediyor deniliyor ve bundan bahis edilmektedir. Onların secde etiklerinden maksat nedir?
Kısa Cevap

Necm yıldız anlamındadır. Bazen de sapı (sake) olmayan ot anlamına gelir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (saka) olmayan bitki anlamına gelmektedir. Bu kelime asıl itibarıyla çıkmak (tuluu) anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkileri için “necm” kelimesi kollanılıyor ise bitkilerin yer altından çıktıkları içindir.

“Şecer” kelimesi sapı ve kökü olan otlar için kollanılıyor. Hububat meyve ağaçları ve… gibi bitkiler Arapçada “şecer” deniliyor. Buna binen ve “necm” ve “şecer” kelimelerinin ayette yan yana kollanıldığına dikkat ederek birçok müfessir “necm” ve “şecer”in secde etmelerinden maksat bu iki tür varlıkların Allah’ın emri karşısında boyun eğmek ve onun emrine teslim olmak mahiyetindedir. Yani onun emrine itaat ederek yer altından başını çıkarıp ve Onun emri doğrultusunda gelişiyor ve rüşt ediyorlar.

Elbette bazı müfessirler de “necm” kelimesini asıl manasına yani gökyüzünde var olan yıldızlara hamletmişlerdir. “Şecer” kelimesini de yeryüzünde var olup tanıdığımız ağaç olduğunu söylemişlerdir. Şayet bu ikisine birlikte işaret edilmesinden güdülen hedef tabiat ve doğal âleminde bir birinden veya bize en yakın ve bizden en uzak olan şeylerin Allaha teslim olduklarını hatırlatmaktır.   

Netice itibariyle “Necm” kelimesinden maksat ister yıldız manasında olsun ister ot ve bitki olsun onların secde etmeleri insanın yaptığı şeklinde (alnını yere koyarak) secde ettiği gibi değildir. Belki Allah karşı huzuu etmek ve ona teslim olmak anlamındadır. Bütün varlıklar onun karşısında teslim olmuş ve Onu tespih ediyorlar. Elbette her birisi kendi varlık türüne münasip bir dille.

Ayrıntılı Cevap

Söz konusu ayetin manası ve “necm” ve “şecer” gibi varlıkların yaptıkları secdeden maksadın ne olduğunun anlaşılması için zorunlu olarak ilkin bu iki kelimenin anlamını inceliyoruz. Daha sonra ayetin tefsirine geçiyoruz ki kuranda “necm” ve “şecer”in yaptıkları secdeden maksadın ne olduğunu açıklamaya çalışacağız.

Necm: “Necm” Ragıbi Isfehani’nin “Müfredad” adlı eserinde söylediğine göre “necm kelimesinin aslı yıldızdır. Bazen de sapı olmayan bitki anlamına geliyor.[1] Asıl itibariyle de bu kelime tuluu yani çıkmak anlamındadır. Eğer sapı olamayan bitkiler için “necm” kelimesi kullanılıyor ise otların yer altından çıktıkları için ve eğer gökyüzündeki yıldızları için kullanılıyor ise onların tuluu ettikleri içindir. Bu ayette (rahman, 6) ise şecere (ağaç) karinesinden ötürü ikinci yani sapı (sakesi) olmayan bitki anlamına geldiği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan “necm” kelimesi sapı olamayan; kabak, salatalık, karpuz ve…gibi ürünlerin bitkisine (otuna) deniliyor.

Şecer: “Şecer” sapılı olan[2] değişik bitkilere denilir.[3] Hububat, ağaç ve…gibi şeylere şecer deniliyor. Buna binaen “necm” kelimesinin asıl anlamı yıldız olmasına rağmen bazı müfessirler bu kelimenin “şecer” kelimesinin yanında kollanıldığından dolayı “necm” kelimesini sapı olmayan bitkiler şeklinde mana etmişlerdir. Zikir edilen bu mukaddime ve bu iki kelime (necm ve şecer) için zikredilen manayı dikkate alarak bu iki varlığın yaptığı secdeden maksadın ne olduğunun açıklanması için müfessirlerin bu ayete getirdikleri tefsirlere geçeceğiz.

Kuranın birçok müfessirleri necm kelimesinin sapı olamayan bitkiler anlamında olduğunu söyledikten sonra bitkilerin ve ağaçların yaptıkları secdeden maksat onların soru ve sualsiz Allah u Teâlâ’ya itaat etmeleri anlamında olduğunu savunmuşlardır. Buradaki itaat de onların tekvin âlemine hâkim olan kanuna tabi olmaları ve Allahın tekvin âlemi için belirtmiş olduğu yörüngeye ters ve aykırı gitmemeleridir.

Allame Tabatabai meşhur müfessirlerin necm için zikretmiş oldukları manayı zikrettikten sonra şöyle diyor: “…bu mana güzel bir manadır. Bu tefsiri teyit ve güçlendiren şey “necm” kelimesinin “şecer” kelimesiyle yan yana gelmesidir. Bir önceki ayette “şems” (güneş) ve kamer (ay) kelimelerin zikredilmesi necm kelimesinin göklerdeki yıldız anlamında olduğu tasavvurunu zihinlerde şekillendirse bile. Bu secdeden maksat bu iki tür varlıkların Allah’ın emri karşısında boyun eğip onun emrine teslim olmak mahiyetindedir. Yani onun emrine itaat ederek yer altından başını çıkarıp ve Onun emri doğrultusunda gelişiyor ve rüşt ediyor olmalarıdır…”[4]  

Bazı müfessirler de necm kelimesini asıl anlamına (yıldız) hamlederek şöyle diyorlar: Şayet bu ikisine birlikte işaret edilmesinden güdülen hedef tabiat ve doğal âleminde bizden en uzak ve en yakın olan şeylerin Allaha teslim olduklarını bize hatırlatmaktır. Bunlar her ne kadar zahiri itibarlarıyla camit ve ruhsuzdurlar ise de ama onları rablerinin itaatine davet eden bir miktar his ve anlama kabiliyetleri vardır. “Yedi gök, yer ve bunların içinde bulunanlar Allah’ı tespih ederler. Her şey O’nu hamd ile tespih eder. Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız”.[5]

Secde huzuu ve ubudiyetin en son mertebesine delalet ettiğinden dolayı yıldız ve ağaçların secde etmeleri onların huzuu ettikleri anlamında değil belki Allahın onlar hakkında tecelli eden ilahi sünnetle irtibatlıdır. Zira hiçbir yıldız kendisi için belirtilmiş olan yörüngenin dışına çıktığını ve hiçbir ağacın kendi meyvesi dışında başka bir meyve verdiğini göremezsiniz.[6]    

Netice itibariyle; “Necm” kelimesinden maksat ister yıldız olsun ister ot ve bitki olsun onların secde etmeleri insanın yaptığı şeklinde (alnını yere koyarak) secde gibi değildir. Belki Allaha karşı huzuu etmek ve ona teslim olmak anlamındadır. “Bütün varlıklar onun karşısında teslim olmuş ve Onu tespih ediyorlar. Elbette her birisi kendi varlık şeklinkine münasip bir dille. Zira her çeşit varlığın kendisine has bir secde şekli var. Ama biz başımızda var olan bu gözlerle onların yaptığı secdeyi derk edemiyoruz”.[7] Her çeşit varlığın kendisine has yaptıkları bir tespih türü var ama biz onların tespih türünü anlayamıyoruz. Bunun delili şu ayettir: “Ancak, siz onların tespihlerini anlamazsınız”. Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için er-rehman suresinin 6. Ayetinin zeylinde tefsir kitaplarına müracaat ediniz. 

 


[1] Rahgıb Isfehani, “el-mufredat fi garibi’l-kuran”, madde:“necm”. 

[2] A.g.e., madde: “şecer”.

[3] Turayhani, Fahruddin, “Mecmeü’l-Bahreyn” madde: “şecer”.

[4] Tabatabai, Seyit Muhammed Hüseyin , “Tefsiri el-Mizan”, Kum: Defter-i İntişarat-i İslami,  1417, c. 19, s. 96. 

[5] İrsra, 44.

[6]  Müterciman, “Tefsir-i Hidayet”, baskı, 3, Meşhed: Bunyadi , Pejohışhyı İslam-i Astan Kudsi Rezevi, c. 14, s. 291.

[7]  Ma sami’im ve besirim ve huşim  

ba şoma na mahreman ma hamuşim.

Yan: Biz dinleyeniz ve basiriz ve uyanığız,

Biz siz namahremlere karşı sönüğüz.

(Mevlevi, mesnevi manevi, defteri sivum, s. 387).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar