Gelişmiş Arama
Ziyaret
10762
Güncellenme Tarihi: 2011/02/14
Soru Özeti
Peygamber'den sonraki dönem için Şia'nın görüşü nedir?
Soru
Şia'nın Peygamber'in (s.a.a) hilafeti konusundaki inancı nedir? Acaba Şia Hz. Ali (a.s)'ı Peygamber'den (s.a.a) sonra aralıksız halife olarak mı biliyor ve Peygamber'in ashabından olan diğer halifeleri kabul etmiyor mu?
Kısa Cevap

Şia inanıyor ki:

1-Hilafet Allah'ın tayini ile gerçekleşen bir görevdir. Peygamber (s.a.a) defalarca Allah'ın emriyle Hz. Ali a.s)'ı Müslümanlara kendi halifesi olarak tanıtmışlardır.

2. Peygamber'in halifeleri on iki kişidirler. Onların ilki Hz. Ali (a.s)'dır ve sonu Hz. Mehdi b. Hasan Al-Askari'dir.

3. Hz. Ali (a.s) Allah ve Peygamber (s.a.a) tarafından belirlenmiş halife olmasına rağmen ama bu görevden bir takım etkenler onu uzaklaştırdığında İslam ve Müslümanların maslahatı gereği önceki halifelere hikmet ve merhamet doğrultusunda öğüt vermekten geri durmamış ve onları İslam düşmanlarına karşı yalnız bırakmamıştır.

Ayrıntılı Cevap

Şia'nın Peygamber'in hilafeti konusunda inancı şöyledir:

1- Peygamber'in (s.a.a) halifesinin bir takım görevleri vardır. Bu görevlerin başında şu noktalara gelir: Kur'anî kavramları açıklamak, Şeriat'ın hükümlerini beyan etmek, toplumu her türlü sapıklıktan uzaklaştırmak, dini ve akidevi sorulara cevap vermek, toplumda adaleti uygulamak ve düşmanlara karşı İslam'ın sınırlarını korumak.

2- Peygamber'in (s.a.a) halifesi ve İmam ilmi ve ahlaki yönden özel ilahi inayete mazhar olmalı ve gaybi eğitim gölgesinde yer almalıdır. Buna göre İmam da Peygamber gibi her türlü hata ve unutkanlık ve yanılgıdan korunmuş olmalıdır. Bu yüzden İmam'ı belirlemek sadece Allah'ın emriyle Peygamber veya önceki İmam vasıtasıyla gerçekleşir.

Hz. Resulullah (s.a.a) kendisinden sonraki önder ve İmam'ı tanıtmıştır. Yani çeşitli yerlerde açıklamada bulunarak Hz. Ali'yi kendisinden sonraki İmam ve halife olarak tanıtarak topluma karşı taşıdığı bu yükümlülüğüne amel etmiştir.

Bu yüzden Hz. Ali (a.s) sürekli olarak kendisini Peygamber'in aralıksız halifesi olarak bilmiştir. Bu konuyu hem İslam toplumuna hem de kendisinden önceki halifelere defalarca açıklamıştır. O defalarca hilafetin Allah'ın tayin ile belirlendiğini ve Peygamber (s.a.a) aracılığıyla defalarca insanlara ilan edildiğini ifade etmiştir.

4- Peygamber'in (s.a.a) halifeleri on iki kişidirler on iki halife tabiri ister Şia ister Ehl-i Sünnet kaynaklarında geçmiştir. Onların ilki Hz. Ali b. Ebi Talip ve sonuncusu Mehdi b. Hasan el-Askeri'dir.

5-- Ehl-i Beyt İmamlarının Mukaddes isimleri şunlardır:

1-Ali b. Ebi Talip 2- Hasan b. Ali 3- Hüseyin b. Ali 4- Ali b. Hüseyin 5- Muhammed b. Ali 6- Cafer b. Muhammed 7- Musa b. Cafer 8- Ali b. Musa 9- Muhammed b. Ali 10- Ali b. Muhammed 11- Hasan b. Ali 12- İmam Mehdi (a.s)[1]

Sonuç şu ki: Şia Peygamber'in hilafeti konusunda inanıyor ki, Allah'ın emriyle Hz. Ali (a.s)'ı bu makam için tayin etmiştir. Ancak bir takım etkenler onu bu görevden uzaklaştırdığında kendisine ihtiyaç duyduklarında kendisini sorumlu hisseder, İslam ve Müslümanların takdiri konusunda lakayt kalmaz ve İslam'ın maslahatı, insan toplumunun çıkarları ve mazlumların menfaati doğrultusunda kendi görüşünü ilan ederdi ve halifeler de bazen onun görüşüne başvururlardı.[2]

6- Peygamber'in (s.a.a) sahabileri konusunda Şia inanıyor ki, bir kimsenin kişilik ve şahsiyetini incelemek için onun bütün davranış ve tutumları göz önüne alınmalıdır Onun unvanı ve taşıdığı mevki durumunu incelemeye engel olmamalıdır.

Peygamber'le birlikte olmak ve onun sahabisi olmak büyük iftihar olmasıyla birlikte birilerini masum görmek ve hatalarına göz yummaya sebep olmaz. Nitekim Kur'an-i Kerim bazı muhacir ve Ensarı yanlışlarından dolayı kınamıştır. Kınanan kimseler arasında Kur'an'ın tabiriyle tanınmayan munafıklar[3] veya imanları zayıf olan ve kalpleri hasta olan kimseler de yer alır.[4]



[1] Soru 287'den alıntı, dizin: Şia'nın özellikleri

[2] Bk. soru: 512 dizin: İmam Ali (a.s) ve Halifelerin diğer ülkeleri fetihleri

[3] Tevbe: 101

[4] Ahzap: 11

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar