Gelişmiş Arama
Ziyaret
21909
Güncellenme Tarihi: 2010/08/14
Soru Özeti
Hz. Ali (a.s) Ebubekr, Ömer ve Osman’a biat etti mi? Neden?
Soru
Hz. Ali (a.s), Allah’ın kendisini halife seçtiğini biliyorduysa neden Ebubekr, Ömer ve Osmana biat etti? Deseniz ki gücü yoktu, o zaman gücü olmayan biri imamete de layık olmaz, zira ancak imamet yükünü taşıma gücüne sahip kimse imam olabilir. Yok gücü vardı, ama kendisi bu gücünden faydalanmadı derseniz, o zaman haindir ve hainden imam olmaz(!) ve rehberliğine itimat edilemez. Oysa İmam Ali ihanet vb. şeylerden beridir. Haşa ki O hain olsun. Öyleyse sizin buna cevabınız -varsa eğer- nedir?
Kısa Cevap

1-     İmam Ali (a.s) ve Peygamberin ashabından bazıları başlangıçta Ebubekr’e biat etmediler. Sonradan biat ettilerse de bunu İslamın korunması ve İslam devletinin hayırı için yaptılar.

2-      Bütün sorunlar kılıç ve cesurlukla halledilmez, her yerde zor ve güç kullanılmaz. Hikmetli ve akıl sahibi kimse her sorunu kendisine uygun özel yöntemle halleder.

3-     Eğer İmam, dinin korunması ve Allah Resulü’nün (s.a.a) çektiği zorlu zahmetlerin boşa çıkmaması için bazılarıyla biat ettiyse bunun manası onların gücünden korktuğu veya onlardan daha az güce sahip olduğu için değildir.     

4-     Tarihe ve İmam Ali’nin (a.s) sözlerine baktığımızda, İmam (a.s) halifelerin dönemindeki mevcut duruma itirazda bulunmuştur, ancak aynı zamanda İslam düşmanlarının karşısında İslam devletini korumuş ve takviye etmişti.

Ayrıntılı Cevap

İslam tarihinin başlarındaki olaylara baktığımızda göreceğiz ki:

‘Peygamber (s.a.a) daha defnedilmeden Beni Saide Sakifesi olayı baş gösterdi. Hz. Ali (a.s), Resulullah’ın (s.a.a) kefen ve defin işleriyle meşgulken bir grup Hz. Ali’nin (a.s) dışında başka birine biat etti.’[1] Ama Abbas b. Abdulmuttalib, Fazl b. Abbas, Zübeyr b. Avvam, Halid b. Said, Mikdad b. Amr, Selman-ı Farsi, Ebuzer-i Ğifari, Ammar b. Yasir, el-Berra b. Azip, ve Ubey b. Kaab gibi ashabın ileri gelenleri ona biat etmediler ve Hz. Ali’nin tarafına geçtiler.[2] Müsned-i Ahmed (1/55) ve Taberi’nin (2/466) yazdığı gibi bu grup Hz. Zehra’nın evinde toplanmış ve Ebubekr’e biat etmemişlerdi.[3]

Tarihlerde şöyle yazar: Hz. Ali, kapısında toplanan ve kendilerine biat etmesini isteyenlere şöyle cevap verdi: ‘Gidin yarın saçlarınızı kestirin ve gelin.’ Ama ertesi gün yalnızca üç kişi geldi.[4]

Yine tarihler, Hz. Ali’nin Hz. Fatıma hayatta olduğu sürece kimseye biat etmediğini yazmaktadır. Ancak  halkın Ebubekr’den dönmediğini görünce mecbur kalıp biat etti.[5]

İmam Ali (a.s) ve ashaptan bir grup, Peygamberin vefatından sonra bir süre Ebubekr’e biat etmediler. Biat ettikleri zamanda bunu yalnızca İslamın ve İslam devletinin korunması için yaptılar.

Belazeri, İmam Ali’nin (a.s) biat etme nedenini şöyle açıklıyor: ‘Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Arap kabilelerinden bazıları mürted olmuşlardı. Osman Ali’nin (a.s) yanına gelerek ‘Ey amcaoğlu, sen biat etmeyinceye kadar onlardan hiç kimse düşmana karşı savaşmaya gitmeyecektir.’ diyor ve Onunla devamlı bu şekilde konuşuyordu. Sonunda Ali (a.s) Ebubekr’le biat etti.[6] Ancak Hz. Ali (a.s) Ebubekr’in halifelik döneminde ve ondan sonraki dönemlerde bu olanlara şikayet ve itirazlarını dile getiriyordu.

İmam Ali (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah'a andolsun ki Ebubekr, hilafete göre yerimin, değirmen taşının mili gibi olduğunu bildiği halde hilafeti bir gömlek gibi giyindi... Ben de hilafetle arama bir perde çektim, ondan yüz çevirdim... Başladım düşünmeye; kesilmiş elimle atağa mı geçeyim, yoksa kapkaranlık körlüğe sabır mı edeyim?.. Gördüm ki sabretmek akla daha yatkın, sabrettim. Ama gözümde diken vardı, boğazımda kemik. ‘[7]

‘İmam Ali’nin (a.s) cesaretine rağmen neden kıyam etmedi ve ameli olarak neden bir şey yapmadı’ sorunuza gelince diyoruz ki: Bütün sorunlar savaş ve kılıçla halledilmezler ve her yerde zorbalık geçerli değildir. Hikmetli ve akıl sahibi kimse sorunları onlara uygun özel yöntemle halleder. Savaş meydanında güç, kudret ve cesarete sahip olmak faydasız işlerin yapılmasına asla kılıf olamazlar.

Hz. Harun, Hz. Musa’nın kavminin buzağıya taptığını görünce hitabetli bir konuşmacı ve Hz. Musa’nın vasisi olmasına rağmen hakkı söyleyip, nasihat etmekten başka bir şey yapamadı. Kur’an, Hz. Musa’nın Hz. Harun’a Benî İsrailîn buzağıya tapmasına engel olmak için neden herhangi bir girişimde bulunmadığına dair itirazını ve Hz. Harunun verdiği cevabı şöyle anlatıyor: ‘Anam oğlu dedi, sakalımı, başımı bırak benim, gerçekten de, sözüme tam uymadın da İsrailoğullarının arasına ayrılık saldın, diyeceğinden korktum.’[8]

Hz. İbrahim’in putperestlerden uzaklaştığı konusunda da şöyle buyuruyor: ‘Onların ve Allah'tan başka kulluk ettikleri şeyleri bırakınca...’[9] Yine Ashab-ı Kehf’in zalim kavimlerinden uzaklaşması hakkında ise şöyle buyuruyor: ‘Ve mademki dediler, onlardan ayrıldınız ve Allah'tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, sığının mağaraya da Rabbiniz, rahmetiyle bir genişlik versin size ve işinizde de kolaylık sebepleri hazırlasın size.’[10]

Onlara bu idare etme ve kenara çekilmelerden dolayı korkak ya da hain dememiz doğru mudur?

Eğer İmam (a.s) Allah’ın dininin korunması ve Resulullah’ın (s.a.a) çektiği onca sıkıntı ve zahmetin boşa çıkmaması gibi değerli bir maslahattan ötürü birilerine biat ettiyse bu onların güçlerinden kendi canı için korktuğu veya gücünün onlardan az olduğu manasına gelmez; zira o dönemde İslam toplumunun imamlık ve önderliğini üstlenseydi liderlik gücünün ne ölçüde olduğunu herkes görecekti.

İmam (a.s) kıyam etmemenin tek yol olduğunu söyleyerek şöyle buyuruyor: ‘Peygamberin vefatından ve yaranın vefasızlığından sonra baktım Ehl-i Beyt'imden başka yardımcı göremedim, onların ölümüne razı olmadım ve diken dolu gözlerimi yumdum. Kemik saplanmış boğazımla (olayları) yudumladım. Sinirlerime hâkim oldum ve zakkumdan acı suyu tatma hususunda sabrettim.’[11]

Bir başka yerde bu konuyu şöyle açıklıyor: ‘Bugün öyle bir durumdayın ki, konuşacak olursam hükümet hırsına kapıldığımı söylü­yorlar. Susacak olursam ölümden korktuğumu iddia edi­yorlar.’[12]

Kısacası Hz. Ali (a.s) korktuğundan dolayı değil (ki dost ve düşman herkes onun o eşsiz cesaretine itiraf etmektedir), aksine hakkını almak için kendisini yeterli derecede destekleyen kimse bulamadığından, vahdeti korumak ve İslamın hayırı için sustu. Bu, her gerçek liderin yapacağı bir şeydir. Hatta Allah Resulü (s.a.a) kendisini destekleyenin az olmasından dolayı, o az sayıdaki ashabının ve İslamın korunması için kavminden ayrılıp Medine’ye hicret etmek zorunda kaldı. Ama Müslümanlar çoğaldıktan sonra Mekke’yi fethetmeye koyuldu. Yine müşriklerle antlaşma yaptığı zaman ‘eğer kendisini Allah’ın peygamberi biliyorduysa neden müşriklerle antlaşma yaptı’ denilebilir mi? Eğer karşı koyma gücü olmasaydı, peygamberliğe ve liderliğe salahiyeti yoktu mu diyecektik?!!

Dolayısıyla Hz. Ali (a.s) kendisini Peygamberin (s.a.a) halifesi olarak görüyordu, ama Müslüman toplumun hayırı için sabretmesi gerekiyordu. Çünkü O, Allah yolunda kahramanlığı, kılıcı ve gücünü nerede kullanacağını çok iyi biliyordu. Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra ise en büyük kahramanlığın sabır olduğunu görüyordu. O biliyordu ki, kendisinin ve dostlarının eline kılıç almaları, daha yeni dikilmiş İslam fidanının kökünü kurutmak isteyen İslam düşmanlarının işine yarayacaktı. Bu maslahatlardan dolayı Hz. Ali (a.s) önemli olanı en önemli olana (İslamın aslının korunmasına) feda etti.         


[1] - Kenz-ul Ummal, c.5, s.652

[2] - Suyuti, Tarih-ul Hulefa, s.62 (Dar-ul Fikr yayınları- Lübnan); Tarih-I Yakubi, c.2, s.124-124; Taberi, Tarih-ul Ümem ve’l Müluk, c.2, s443 (İstikamet yayınları, Kahire); Müsned-i Ahmed, c.3, s.156, (Dar-us Sadr baskısı)

[3] - a.g.e.

[4] - Allame Askeri, Maalim-il Medreseteyn, c.1, s.162

[5] - Taberi, a.g.e. s.448

[6] - Ensab-ul Eşraf, c.1, s.587

[7] - Nehc-ul Belağa, 3. Hutbe, s. 45

[8] - Taha/94

[9] - Meryem/49

[10] -Kehf/16

[11] -Nehc-ul Belağa, 26. Hutbe, s. 73

[12] - a.g.e. 5. Hutbe, s.51

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hz. Mehdi’nin (Allah zuhurunu yakın eylesin) zuhurunun alametleri nelerdir?
    18624 Eski Kelam İlmi 2007/09/18
    Zuhur alametleri konusu girift ve zor bir konudur ve bu konu ile ilgili tüm rivayetlerin bir arada irdelenip eleştiriye tabi tutulması gerekir.Hadislerinden anlaşılan şu ki zuhur alametleri iki asıl kısma ayrılırlar:1- Gerçekleşeceği kesin olan alametler: Bunlar Süfyani’nin ayaklanması, Yemani’nin ...
  • Hazreti Şuayip’in biyografisi; doğumu ve ölümü ne zamandı?
    8086 Eski Kelam İlmi 2019/11/24
    İsmi Kuran’ı Kerim’de on defa geçmiş olan bir peygamberdir Şuayip (a.s).[1] Arap toplumuna gönderilmiş ve Arapça konuşan bir peygamberdi.[2] Hz. Hud ve Hz. Salih (a.s)’dan sonra dünyaya gelmiştir. Hz. Musa (a.s)’in annesiyle aynı asrın insanıydı. Doğum tarihi ile ilgili tarihsel bir veri bulunamamıştır.
  • Orucun başlama anı sabah ezanının ilk vakti mi yoksa ezanın sona ermesiyle mi başlar?
    3420 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/10/02
    Sabah ezanına az bir vakit kala doğu tarafında bir ışık demeti yükselir. Bu ışık demetine ilk fecr veya fecri kazip denir. Bu ışık demetinin yayılmasıyla fecri sadık dediğimiz ikinci fecr zamanı başlar. İşte bu an Sabah namazının ilk vaktidir.[1]Buna binaen oruç tutan ...
  • Yahudilerin Hz. İsa’nın dönmesi veya vaat edilen Mesih’in gelmesine yönelik inanç ve imanı nedir?
    11766 Eski Kelam İlmi 2011/12/19
    Yahudiler de kavim ve mezheplerin çoğu gibi, kesin bir şekilde, son zamanda bir kurtarıcının geleceğine inanmaktadır. Mevcut Tevrat kitabında dünya kurtarıcısının geleceği ve zuhur edeceği hakkında birçok müjde mevcuttur. Bugün Yahudiler tarafından İsrail adında bir Yahudi devletinin kurulması, bu Yahudi ülküsünden kötü şekilde istifade edilerek gerçekleşmiştir. Hem Yahudiler ve ...
  • Mukaddes Zebur hangi peygamberin ve hangi dinin kitabıdır?
    120412 Tefsir 2014/06/23
    Zebur Hazreti Davut’un (a.s.) kitabıdır. Allame Tabatabai “Andolsun, Zikir'den (Tevrat'tan) sonra Zebûr'da da, "Yere muhakkak benim iyi kullarım varis olacaktır" diye yazmıştık”[1] ayeti kerimenin tefsirinde şöyle diyor: zahiren Zebur’dan maksat Hazreti Davut’a verilen kitaptır. Zira kur’an’nın başka bir yerinde Allah Teala şöyle buyuruyor: “Davut’a ...
  • İnsan hem dünya ve hem ahirette refah ve huzurda içinde olabilir mi?
    14440 Eski Kelam İlmi 2011/04/12
    Bu dünya özel mahiyeti ve ontolojik mertebesi nedeniyle mutluluk ve mutsuzluğu, üzüntü ve sevinci ve zorluk ve rahatlığı kendi içinde katışık halde bulunduran bir takım yasa ve kanunlara sahiptir. Hiçbir zaman refah, huzur ve mutluluk mutlak bir şekilde burda bulunmaz. İnsanın dünyada taşıdığı bazı zorluklar, mümin ...
  • Kur'an-i Kerim "Açık kitap nazil ettik. Bu ayetteki açık kelimesinden maksat nedir?
    9327 Tefsir 2011/07/23
    Açık (mübin) Kur'an'ın bir sıfatıdır. Kur'an'ı bu şekilde vasıflandırmakla onu halka daha fazla tanıtmayı hedef almaktadır. Onun diğer semavi olan ve olmayan kitaplara olan üstünlüğünü açıklıyor. Çünkü hiçbir kitabın emir ve programları Kur'an gibi açık değildir.Kur'an'da sürekli çeşitli ayetlerde bu Kur'an'ı nazil ettiğini açıklaması hidayet nimetini insanlara hatırlatmak içindir.
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    7948 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Banyoya götürüp yıkamak ve elbise giydirmek gibi hususlarda karşı cinsiyetten engelli insanlara yardım etmenin sakıncası var mıdır?
    6248 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Mezkûr soruyla ilgili mevcut fıkhî hükmü istemeniz nedeniyle, mercilerin bürolarından bunu sormayı gerekli gördük. Alınan cevaplar aşağıda yer almaktadır:Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Başka bir şahsın avretine bakmak ve dokunmak haramdır.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Aynı cinsiyetten birine ulaşılamadığı durumda ...
  • Eğer erkek karısıyla cinsel ilişkiye girmeden önce ölürse, onun mehriyyesi yarı mı olur?
    5931 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Mezkûr soruyu Ayetullahların bürosuna yolladık ve aşağıda onlardan bir grubun elimize şimdiye dek ulaşan fetva yanıtını size takdim ediyoruz: Hz. Ayetullah Hamaney’in (Allah ömrünü uzun kılsın) Bürosu:Mehriyye yarı olur.Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin (Allah ömrünü uzun kılsın) Bürosu:Mehriyyenin kâmil olarak ödenmesi gerekir. Hz. Ayetullah Mehdi ...

En Çok Okunanlar