Gelişmiş Arama
Ziyaret
7606
Güncellenme Tarihi: 2012/02/15
Soru Özeti
Adamın birisi malının bir kısmını (cüz’i) vasiyet etmiş ama bu kısmın miktarını tayin etmemiştir. Bu kısmın miktarı hangi yöntem tayin edilebilinir?
Soru
Kişinin birisi malının bir kısmını vasiyet etmiş ama miktarını tayin etmemiştir. Bu bağlamda var olan bazı rivayetlerde farklı yollar ve yöntemler açıklanmıştır; onlardan bir kısmı şöyledir: Kısımdan maksat on parçadır. Zira Allah u telala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Kuşlardan dört tanesini al” (bakara 260). Başka bir rivayette şöyle denilmektedir: Kısımdan Maksat yedi parçadır. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Onun yedi kapısı vardır ve her kapı için onlardan bir grup ayrılmıştır” (hicr 44). Bu rivayetleri dikkate alarak miktarı belirlenmemiş olan bu kısmı nasıl belirlenir?
Kısa Cevap

Her iki gruptan olan rivayetlerin senedinin sahih olduğu âlimler tarafından kabul görülmüştür.  Bu nedenle iki grubu cem etmek için bazı cihetler belirtmişlerdir. Burada onlara işaret edeceğiz:

1-   Mal sahipleri daha önceleri kendi mallarını taksim ediyorlardı. Bazıları malını on kısma taksim ederlerdi bazıları da yedi kısma taksim ediyorlardı. Buna binaen herkesin vasiyet etmiş olduğu kısmı malını taksim ettiği şekle göre belirlenecektir. Yani malını on kısma taksim edenin vasiyet ettiği kısmı on’da bir (10/1) yediye taksim edenin kısmını da yedi’de bir (7/1) olarak belirler.

2-   Daha güçlü olan görüş: Birinci gruptan olan rivayetlere amel etmek mahiyetindedir. Zira buradaki asıl kanun şudur ki meyyitten kalan mal varislerindir. Başka bir tabirle; bu durumlardaki asıl kanun, ölen kişiden varisler için kalan maldan varisler tarafından fazlasını vermemektir. Buna binaen yukarıdaki açıklamaya göre birinci gruptan olan rivayetlere; yani on’dan birisi verilirse meyyitten kalan maldan daha fazla verilmemiş olur. Yani yedinden biri verilirse çok verilmemiş olur ama dörde biri verilirse daha fazla verilmiş olur ki asıl olan kanunun tersinedir.

3-   Birinci gruptan olan rivayetleri vacibe ikinci gruptan olan rivayetleri müstahaba hamlediyoruz: yani kısmı ondan biri kabul edip vacip olanı onda biri olduğunu kabul edelim ama varis olan kimselere rivayetlerin muhtelif ve çeşitli olduğundan dolayı yediden birisini vasiyet edildiği yerlere sarf etmeleri müstahaptir.

Ayrıntılı Cevap

Eğer vasiyetteki ipham vasiyetti açıklayan kelimelerden dolayı olursa, örneğin birisi “malın bir kısmını” vasiyet eder ve şöyle derse: Mallarımdan bir kısmını hayır yerlerine ulaştırınız. Konuşan kişinin maksadını açıklayacak hiçbir karine de olmazsa bu bağlamdaki kaideye göre böyleli vasiyetler dikkate alınmaz. Yani sanki bu kişi vasiyet etmemiş gibi algılanması gerekir. Dolayısıyla irs babında var olan genelliklere ve kanunlara müracaat edilmesi gerekir. Zira bu kelam örf ve günlük konuşmalarda belirgin hiçbir anlama delalet etmemektedir.

Ama buna rağmen bu bağlamda mücmel ve müphem bazı kelimeleri açıklığa kavuşturan bazı şer’i delilerin ve muteber rivayetlerin var olmasını dikkate alarak onlara taabbudi olarak riayet edilmesi gerekmektedir.[1] Hal böyle olunca böyle bir vasiyet yapıldığında vasiyet eden kişinin malı olup varislere ulaşmış olan bu kişinin malından ne kadarı vasiyet adına çıkartılacak hususunu açıklayan rivayetler iki türdür:

1-   Birinci türden olan rivayetler şöyle diyor: Kısım onda birine taksim edilmiştir. Yani vasiyet eden kişinin malından kendisine vasiyet edilmiş olan kimseye (musa lehu) onda biri verilmesi gerekir. İmam Cafer sadıktan malının bir kısmını vasiyet etmiş olan bir kimsenin vasiyeti hakkında sordum: Cevaben bana şöyle buyurdu: Onun misdakı (releldeki örneği) on parçadan bir parçadır. Bir çok âlim bu rivayete dayanarak vasiyetteki bir kısımdan maksat onun onda birisine tekabül eder ve verilmesi vaciptir.[2]

2-   İkinci türden olan rivayetler ise şöyle diyor: Birinci türden olan rivayetlere karşı bir tür rivayetler de vasiyette söylenen “kısım” “yediden biri”ne tefsir ediyor. Bu cümleden olan rivayetlerden birisi şöyledir:

Muhammed’in oğlu Ali b. Mahbup Ahmet b. Muhammed b. Eba Besir-i Bazenti’den şöyle naklediyor: İmam Kazımdan (a.s.) kendi malından bir kısmını vasiyet etmiş bir kişi hakkında sordum? İmam şöyle buyurdu: (Vasiyet edilenin bir kısmı) “yediden bir kısımdır” anlamındadır. Zira Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “Onun yedi kapısı vardır ve her kapıya onlardan bir grup ayrılmıştır”[3] [4] buna binaen cehennemlilikler yedi kısma bölünmelilerdir. Ayetin tabirince her bir bölümüne bir parça deniliyor. Bazıları bu rivayetlere istinaden vasiyette bir kısım denilmişse yedi kısımdan bir kısmin verilmesi vacip olduğunu söylemişlerdir.[5]

Her iki türden olan rivayetlerin senetleri alimlerce kabul görülmüş olmasına dikkatle rivayetlerin zahirine baktığımızda iki tür rivayetler arasında çelişki var olduğunu görmekteyiz. Ama fakih ve ulama tarafından bunları cem etmek için birkaç yöntem ve cem etme şekli bayan edilmiştir. burada onlara işaret edilecektir:

1-   Mal sahipleri daha önceleri kendi mallarını taksim ediyorlardı. Bazıları malını on kısma taksim ederlerdi bazıları da yedi kısma taksim ederlerdi. Buna binaen herkesin malını taksim ettiği şekle göre vasiyet edilen kısım belirlenecektir.[6]

2-   Daha güçlü olan görüş: birinci gruptan olan rivayetlere amel etmek mahiyetindedir. Zira buradaki asıl kanun şudur ki meyyitten kalan mal varislerindir. Başka bir tabirle ifade etsek şöyle demek lazım: Burada asıl olan kanun kalan maldan varis tarafından fazlasını vermemektir. Buna binaen eğer iki gruptan birincisine; yani on’a bölen rivayete amel edilirse meyyitten kalan maldan daha fazla verilmemiş olur. Yani on’dan birisi verilirse çok verilmemiş olur ama dört’ten birisi verilirse yediden birisine karşı yediden birisi verilirse ondan birisine karşı daha fazla verilmiş olur ki kanunda belirtilen asla (çok verilmemeli) terstir.[7]

3-   Birinci gruptan olan rivayetleri vacibe ikinci gruptan olan rivayetleri müstahaba hamletmişlerdir: Yani vasiyet edilen o kısmı on kısımdan bir kısım olduğu kabul edip bu bir kısmının verilmesi vaciptir. Ama mala varis olan kimselere bu bağlamda rivayetlerin muhtelif ve çeşitli olduğundan dolayı yedi kısımdan bir kısmı vasiyet edilen yerlere sarf etmeleri müstahaptir. [8]

Her halükarda şuna dikkat edilmesi gerekir ki “eğer mal sahibi olan meyyitin vasiyet ettiği mal, malının üçte birinden fazla teşkil ediyor ise varislerin rızası olmaksızın üçte birisinden fazlası vasiyeti için kabul edilmez”.[9]

Dikkate şayandır ki Hz. Ayetullah Mehdi Hadevinin yukarıdaki soru bağlamındaki cevabı şöyledir: Meyyitten geri kalan malından yapılan vasiyet üçten birisine kadar varislerin izni olmaksızın geçerli ve uygulanabilinir. Ama miktarını belirtmek konusunda yakin edilenin miktarıyla yetinmelidir. Ama mühtemel olan en fazlası neyse onu vasiyet edilen yerlere sarfedilsi ihtiyati müstahaptır.



[1] Musa Bucnurdi, Seyyit Hasan, “el-Kavaidu el-Fıkhiye”, baskı, 1, İran/Kum: neşri el-Hadi,1419, k. c. 6, s. 291.

[2] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 230.

[3] Hicir, 44.

[4] Tusi Ebu Cafer, Muhammed b. Hasan, “Tehzibu’l-ahkam”, baskı, 4, İran/Tahran: Darul-Kutubul-İslamiye”, c. 9, s. 209, hadis no: 828.

[5] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 233.

[6] Kumi, Saduk, Muhammed b. Ali b. Babavey, Mütercim: Ali Ekber gafari, “Men La Yahduru Efekih”, baskı, 1, Taharan: intş. Saduk, 1409, c. 6, s. 50.

[7] Hilli, Miktad b. Abdullah, Mütercim: Bahşayışı, Abdurrehim Akiki, “Kenzü’l-irfan fi Fikhil-Kuran”, baskı, 1, tercüme: İran/Kum; c. 2, s. 585; Amili, seyit Muhammed Hüseyin Terhini, “ez-zübtetül-fıkhiye fi Şerhi er-Revdetül-Behiye”, baskı 4, İran/Kum: darul-fıkr litabaeti ve en-neşr, c, 6, s. 38.   

[8] Şüsteri, Muhammed Taki, “en-Nücatu fi Şerhi el-Lüme”, baskı, 1, Tahran: kitabfuruşi Saduk, 1306, k., c. 8, s. 233.

[9] Humeyni, seyit ruhullah Musevi, “tevdihu’l-mesail”, (imam Huneyni), baskı, 1, s. 578, mesele; 2589.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Diriliş cisimsel mi yoksa ruhani midir?
    17927 معاد و قیامت 2012/05/27
    Her ne kadar akli deliller ahiret ve bu dünyevi hayat dışındaki başka bir dünyanın gerekliliğine tanıklık etse de ahretin nitelik ve keyfiyeti, ahiretin sadece ruhani olup olmayacağı veya hem ruhani ve hem cismani olup olmayacağı ve de cisimsel dirilişi kabul etme durumunda bu cismin maddi mi yoksa ...
  • Mescidin hangi halısının necis olduğunu bilmiyorsak, onu nasıl temizleyebiliriz?
    6067 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Büyük mercilerin (Allah onları korusun) bürolarının yanıtları şunlardır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorulan sorudaki varsayıma göre belirtilen tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Yakin hâsıl olması için tüm halılar yıkanmalıdır. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu: Eğer ...
  • İmam Ali (a.s)’ın hayatını özet olarak beyan edebilir misiniz?
    2908 امام علی ع 2020/01/19
  • Yabancı şirketlere yapılan yatırımların kazançının hükmü nedir?
    13571 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/24
    Yabancı şirketlerde yatırım yapmak eğer müslümanların izzetine, bağımsızlığına zarar vermiyor ve Müslümanların onlara bağlanmalarına ve derin bağlar kurmalarına yol açmıyorsa sakıncası yoktur. Bu bağlamda Müslüman olmayan birinden faiz almak Taklit Mercilerin kahir çoğunluğunun fetvasına göre caizdir. ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    8250 بیشتر بدانیم 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Düğünlerde klasik müzikler kullanılması halinde, kadının kadın için dans etmesinin hükmü nedir?
    7608 کلیات 2012/04/07
    Ayetullahe'l-uzma HAMANEİ’NİN (Allah yüce gölgesini devam ettirsin) defteri: Kadının kadınlar için dans etmesi eğer lehv unvanı kendisine sıdk ediyor; örneğin kadınlar meclisini dans meclisine dönüştürüyor olması gibi, sakıncalıdır ve ihtiyatı vacip gereğince terk edilmelidir. Bu durum dışındaki durumlarda eğer şehveti uyandıracak nitelikte veya haram bir ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    69010 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    31000 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    6908 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar