Gelişmiş Arama
Ziyaret
6845
Güncellenme Tarihi: 2007/08/23
Soru Özeti
Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
Soru
Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
Kısa Cevap

Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya sıralanış kendi arasında bir düzeni zorunlu kılsa da bu öğeler arasındaki mantıki bağın, etki ve tepkinin anlaşılmasına yardımcı olmamıştır. İslam’ın sistematik düşüncesi önceki cevaplarda değinilen kaynaklardan yararlanarak bu gibi sorulara cevap vermek için bir çaba sayılır.

Ayrıntılı Cevap

İslam son mursel din olarak kıyamete kadar insanlara doğru yolu göstermek için gelmiştir.[1] Son din oluşu zaten onun mürsel dinlerin en kamili olmasını gerektirir. Böylece Allah katında bulunan nefsulemri dinden vahiy aracılığıyla açıklanması gereken her şeyi içerir.[2]

Diğer yandan bu din özel bir mekan ve zamanda inmiştir. Belli bir takım muhatapları hedef almıştır. Bu yüzden bazen onda bulunan dini unsurlar, özel durumlar ve şartlar dikkate alınarak ortaya konmuştur. Bu konu özellikler masumların sünnetlerinde ve özellikler davranışlarında dikkate alınmalıdır. Buna göre İslamı öğretiler, evrensel ve şartlarla ilintili unsurların toplamı sayılır. Bu unsurlar Peygamber’in bi’setinden İmam Zaman Hz. Mehdi’nin büyük gayebetine kadar açıklanmışlardır.

Şimdiye kadar din bilginleri bu geniş ve değerli hazine ve birikimle karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Yanı karşılaştıkları her hangi bir sorunun cevabını bu kaynağa müracaatla elde etmeğe çalışmışlardır. Bu yöntemde genelde evrensel unsurların aralarındaki ilişki ve bu unsurlarla şartlara ilintili unsurların arasındaki ilişki dikkate alınmamıştır. Dinden algılanan her şey değişmez ve sabit bir ilke olarak görülmüştür; sadece bir karine olduğunda bir unsurun belli döneme mahsus bir hüküm olduğu kabul edilmiştir. Genelde bir hükmün temelini teşkil eden ilkeler incelenmemiştir. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya sıralanış kendi arasında bir düzeni zorunlu kılsa da bu öğeler arasındaki mantıki bağın, etki ve tepkinin anlaşılmasına yardımcı olmamıştır.

Diğer yandan geçici ve şartlarla ilintili unsurların varoluş zeminleri de incelenmemiş eğer bir karine gereği bir unsurun değişken ve şartlara indeksli olduğu anlaşılmış olsa da kolayca kenarından geçilmiş ve onu meydana getiren şartlar ve zemineler hakkında gereken inceleme yapılmamıştır.

Bu gibi amiller İslam’ın iktisadi, sosyal, siyasi vb. düzenlerini kavrayıp sunmamızda başarısız olmamıza sonuçta İslam’ın siyasi, iktisadi felsefesi veya İslam’ın siyasi ve iktisadi mektebi gibi konuları açıklamakta sıkıntı çekmemize sebep olmuştur.

Diğer yandan zaman ve mekan unsurlarının dini unsurlar üzerindeki etkileri ve şartların bu unsurlardaki fonksiyonu da incelenmemiştir. Böylece şartlarla ilintili unsurların sabit unsurlarla ilişkisi açıklanmamıştır. İslam’ın sistematik düşüncesi önceki cevaplarda değinilen kaynaklardan yararlanarak bu gibi sorulara cevap vermek için bir çaba sayılır.

Daha fazla bilgi için kaynaklar:

1. Mehdi Hadevi Tahrani, Velayet ve Diyanet, Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,2. Baskı,2001

2. Mehdi Hadevi Tahrani, İçtihadın Kelami İlkeleri, Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,1.Baskı, 1997

3. Mehdi Hadevi Tahrani, İslam’ın Ekonomik Ekol ve Düzenleri Hikmet Ocağı Kültür Merkezi, Kum,1.Baskı, 1998.



[1] Şehit Mutahhari şöyle diyor: Müslüman olan bir kişinin Peygamber’den sonra başka bir peygamberin gelceğini düşünmesi mümkün değildir. Çünkü böyle bir düşünce son Peygamberin peygamberiliğine inanmakla çelişir. Bkz. Şehit Mutahhari, Hatemiyyet, s. 12.

[2] Bir Hadiste İmam Ca’fer Sadik (a.s) şöyle buyurur: Hz. Muhammed’in helali kıyamete kadar helaldır, haramı da kıyamete kadar harmdır. Bkz. Kuleyni, el-Kafi c. s. 58.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Taklit mercilerinin günümüzde başa kama vurma hakkında ki fetvaları nedir?
    12378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/22
    Hz. İmam Hüseyin Seyyid-i Şüheda'ya matem tutmak Masum İmamlar (a.s)'ın ve din önderlerinin her zaman üzerinde önemle durdukları bir noktadır ve tarih boyunca bu merasimleri hep yapılmıştır.Başa kama vurmak, bazı şehir ve ülkelerde İmam Hüseyin (a.s) ve ashabı için tutulan matem ...
  • Tılsım ve sihre karşı koymanın yolu nedir?
    30310 Pratik Ahlak 2011/08/20
    Tılsım ve sihir bir hurafe değildir ve etkileri vardır. Ama herkesin tılsım yapma gücü yoktur. Tılsım yapmayı bildiğini iddia edenlerin birçoğu sözlerinde sadık değillerdir. Bilakis bunu diğerlerini dolandırmak ve kendi geçimlerini sağlamak için uydurmaktadırlar. Büyü ve tılsımı batıl etmenin en iyi yolu Allah'a tevekkül etmek ve Kuran-ı ...
  • Hz. Fatıma (s.a) yüzük takar mıydı? Taktığı yüzüğünün kaşında bir yazı var mıydı?
    7736 ویژگی ها و مناقب 2015/06/21
    Hz. Zehra’nın (s.a) israf yönü bulunmayan normal süslerden yararlanmaması için herhangi bir neden bulunmamaktadır. Bazı hadis kitaplarında nakledildiği üzere Hz. Fatıma (s.a) gümüş türünden bir yüzüğe sahipti.[1] Bu yüzüğün kaşı üzerinde bir takım zikirlerin yazıldığı ve bunların da şunlar olduğu aktarılmıştır: 1. Tevekkül edenler ...
  • İlim ve ameli birleştirmek için uygun ve etkili çözüm nedir?
    5783 Pratik Ahlak 2012/01/18
    İslamî usuller esasınca, ancak salih ameli peşinden getiren bir ilim ve bilgi faydalı olabilir. Ama bununla birlikte bazı âlimlerin salih amel işlemekten geri kaldığını gözlemlemekteyiz. Bu konu değişik nedenlerden kaynaklanabilir. Mesela onlar sadece bir takım ıstılahları öğrenmiş, gerçek bilgin olmamış, bilgilerine önem vermemiş, dünya hayatını ahirete tercih etmiş, dinî ...
  • Gerçektende tezkiyeyi nefis ve kendini yetiştirmekte üstat gerekli mi?
    6177 Pratik Ahlak 2009/07/12
    Hiç şüphesiz böylesine zor ve önemli bir yolun üstada ihtiyacı vardır. İnsanın ilk üstadı Allahü Teladır; zira fıtrat vasıtasıyla insanları bu yola iletmekle birlikte, peygamberleri de insanların hidayeti için göndermiştir. Eğer bu ulvi yolda takvalı, salih ve tertemiz bir üstat nasip olursa, insan ondan faydalanmalı ama böyle ...
  • Müziğin haram veya helal olduğuna dair delilleri açıklar mısınız?
    68531 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/09
    fıkıh literatüründe musiki ile gına (şarkı) birbirinden farklıdırlar. Gına, eğlence meclisleri münasebetiyle muhataplarını sevindirmek ve eğlendirmek gayesiyle, hançereden çıkıp boğazda çalkalanan sese deniliyor. Musiki (müzik) ise, çalgı aletlerinden meydana gelen ritimdir.Bazı ayet, rivayet ...
  • Namaz esnasında selama cevap vermenin şekli nasıldır?
    5909 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/15
    Namaz esnasındayken insan bir başkasına selam vermemelidir ve eğer bir başkası insana selam verirse, insan ön selam niteliğinde cevap vermelidir; örneğin “es-selamu aleyküm” veya “selamun aleyküm” söylemeli ve “aleyküm selam” dememelidir.[1] Hatırlatılmalıdır ki insan selamın cevabını ister namazda olsun ister namaz dışında ...
  • Gönüllerine göre eş bulamayan, evlilik zamanı gelmiş kızların duası hangisidir?
    17222 Pratik Ahlak 2012/07/21
    Saygıdeğer okuyucumuz; Sizin nazarınızdaki dua Şeyh Abbas Kummi’nin “Mefatihu’l Cinan” kitabında zikredilmiştir ve o dua şöyledir: Şeyh ve Seyyid, Mufazzal bin Ömer’den şöyle rivayet etmektedir: Bir gün İmam Cefer-i Sadık’ı (a.s) Cafer-i Tayyar namazını kılarken gördüm ve namazı kıldıktan sonra ellerini kaldırarak nefesi ...
  • Neden Şiiler namazı eli açık olarak ve Sünniler de eli bağlı olarak kılmaktadırlar? Peygamber (s.a.a.) namazı nasıl kılmaktaydı? Bu hususta deliliniz var mı?
    87261 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/04/09
    On iki İmam’a bağlı olan Şia, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamları’nın sünnetine göre amel etmek için namazı eli açık olarak kılmaktadırlar. Onların delili, Peygamber (s.a.a.) ve Ehl-i Beyt İmamlarının namaz kılarken ellerini açıp normal şekilde namaz kıldıkları ve namaz esnasında elleri bağlamayı Mecusilere benzemeyi ifade eden rivayetlerdir. Aynı şekil ...
  • İmamlara ait resimlerin şer’i hükmü nedir?
    6463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar