Gelişmiş Arama
Ziyaret
6195
Güncellenme Tarihi: 2010/09/22
Soru Özeti
İmamlardan bazılarının imam oluşunda şüphe etmenin bir sakıncası var mı?
Soru
Acaba imamlardan bazılarının imamlığında şüphe etmenin bir sakıncası var mı?
Kısa Cevap

İslami inanç birbiriyle uyumlu ve birbirine bağlı bir zincirden ibarettir. Eğer bu zincirin bir halkası yok olursa zincir kopar ve yararsız duruma gelir. Ehl-i Beyt imamlarına inanç da bu türdendir. Bu imamların imam makamına gelmeleri Allah tarafında olduğuna göre bunlardan birinin inkar etmek bile hepsini inkar sayılır.

Ayrıntılı Cevap

İsalmi inançlar birbirine bağlı uyumlu bir zincir halkaları gibidirler. Eğer bu zincirin bir halkası zarar görür ve koparsa bütün zincir dağılır ve faydasız duruma gelir. Şöyle ki Allah inanmanın bir takım gerekleri vardır eğer bu gerekleri insan korursa o zaman Allah onun imanını kabul eder. Aksi takdirde kabul etmez. Şeytanın cennetten kovulma kıssasında görüldüğü gibi o Yüce Allah'tan kıyamete kadar insanları aldatmak için süre istedi.[1] Onun bu isteğinden anlaşılıyor ki ol Allah'a ve kıyamete inanıyordu. Ama buna rağmen Allah onu kafir olarak tanımlıyor.[2] Buna göre sırf Allah'a inanmak iman için yeterli değildir, imanın bütün gereklerine bağlı kalmak da gerekir. Allah'a inanmanın gereklerinden biri onun gönderdiği elçilere yani peygamberlere iman etmektir. Çünkü onları inkar etmek Allah'ı inkar sayılır. Yine peygamberlerin vasileri olan Ehl-i Beyt imamlarına da inanmak Peygamber'e inanmanın gereğidir. Çünkü imamlar Peygamberin emriyle onun vasilerdirler. Onları inkar etmek Peygamber'i inkar etmek sayılır. Buna göre Peygamber'i kabul edip imamları inkar etmek imanın kabul olmamasına yol açar.  Bu ilişki ve bağ imamlardan hepsi hakkında geçerlidir. Yani imamlardan birini inkar etmek tümünü inkar etmek gibidir. Çünkü onlardan her birine inanmanın delili diğerlerine inanmanın delilinin aynısıdır. Onlardan her biri, bir biri ardınca Peygamber'in vasileridirler. İmamlardan her biri önceki imamı tasdik ederek sonrakini tanıtmıştır. Buna göre onlardan birini inkar etmek gerçekte diğerlerini de inkar sayılır ve onların hepsi Peygamber (s.a.a) tarafından belirlendiğine göre onları inkar etmek Peygamber'i inkar sayılır.

Son olarak konuyla ilgili bazı kısa hadislere işaret edelim: İmam Ca'fer Sadık Ehl-i Beyt imamlarından olan babaları vasıtasıyla Peygamber'den (s.a.a) şöyle nakleder: Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: "Benim halifelerim on iki kişidirler, onların ilki Ali b. Ebi Talip'tir ve sonuncuları Kaim'dir. Onlar benim halifelerim, vasilerim benden sonra ümmetimin önderleri ve hüccetlerimdirler. Kim bunların imamlığına ikrar ederse mümindir ve kim onları inkar ederse kafirdir."[3]

Diğer bir hadiste İmam Ca'fer Sadık (a.s) şöyle buyurur: "Kim bizim sözümüzü kabul etmezse gerçekte Allah'ın sözünü kabul etmemiştir ve kim Allah'ın sözünü kabul etmezse müşriktir."[4]

Yine başka bir hadiste İmam Musa Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kim bize düşmanlık beslerse gerçekte Peygamber'e düşmanlık beslemiş böyle birisi Allah'ın düşmanıdır ve Allah'ın düşmanı cehennem ateşini hak eder."[5]  

1- İlgili dizinler: Hz. Ali'ye itaat etmemek ve Allah'ı inkar (site: 1367)

2- Namazı inkar edenin kişinin kafir oluşu (site: 3313)



[1] "قالَ رَبِّ فَاَنظِرنِی ِالَی َیوِم یُبعَثُون ..."، Hicr: 36

[2] Bakara: 34

[3] عَنْ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ عَنْ آبَائِهِ عَنِ النَّبِیِّ ص قَالَ الْأَئِمَّةُ بَعْدِی اثْنَا عَشَرَ أَوَّلُهُمْ عَلِیُّ بْنُ أَبِی طَالِبٍ وَ آخِرُهُمُ الْقَائِمُ فَهُم خُلَفَائِی و أَوصِیَائِی و أَولِیَائِی وَ حُجَجُ اللَّه عَلَی اُمّتِی بَعدِی الْمُقِرُّ بِهِمْ مُؤْمِنٌ وَ الْمُنْکِرُ لَهُمْ کَافِرٌ"، Bk Şeyh Saduk el-fakıh, c. 4 s. 180 H. 5406 Camia Mudderrisin Bas. Elbette kafir olmaktan maksat burada onun fıkhi anlamı değil lugat anlamıdır. Yani gerçekleri gizleyen kişidir böyle birisi.

[4] "الرَّادُّ عَلَینَا الرَّادّ عَلَى الله وَ هُوَ عَلَى حَدِّ الشَّرکِ بِاللهِ..."؛ Kuleyni, el-Kafi, c. 1 s. 68 Daru'l-Kutub el-İslamiye bas.

[5] "ألا یا عبد الرحمن من أبغضنا فقد أبغض محمدا و من أبغض محمدا فقد أبغض الله جل و علا، و من أبغض الله جل و علا کان حقا على الله أن یصلیه النار و ماله من نصیر" Muhammed Bakır Meclisi c. 97. s. 122 Muessestu'l-vefa Beyrut 1404

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar