Gelişmiş Arama
Ziyaret
6780
Güncellenme Tarihi: 2011/07/21
Soru Özeti
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Soru
Muhammed b. Osman Ömri’nin İmam-ı Zaman’ı (a.c) hac mevsiminde gördüğü iddiası doğru mudur?
Kısa Cevap

Her ne kadar böyle bir iddiada bulunan kimseden kabul edilmesi mümkün olmasa da İmam-ı Zaman’ı (a.s) gıyap döneminde görmek esasen kesin ve makbul bir husustur. Hz. Hüccet’in (a.s) ikinci naibi halk ile İmam arasında irtibatı sağlayan vasıta olması nedeniyle, kuşkusuz küçük gıyap döneminde bu görüşme başarısına nail olmuştur. Aynı şekilde Beytü’l-Harem’de dua ederken İmamı ziyaret ettiğini kendisi söylemiştir. Muhammed b. Osman’dan nakledildiğine göre, İmam-ı Asır (a.s) her yıl hac mevsimine katılmaktadır. O, insanları görmekte ama insanlar onu görmemektedir. Bir takım deliller Muhammed b. Osman’ın bu sözünü onaylamaktadır. Bu cümleden olmak üzere, İmam Sadık’tan (a.s) yaklaşık bu içerikte nakledilmiş rivayetler Şia’nın muteber hadis kitaplarında mevcuttur.

Ayrıntılı Cevap

Bu soru iki kısımda incelenebilir:

1. Muhammed b. Osman Ömri, hac mevsiminde İmam-ı Zaman (a.s) ile görüşmüş müdür?

2. Muhammed b. Osman Ömri’den nakledildiği üzere İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde hac merasimine katılmaktadır ve hac mevsiminde İmam ile görüşülebilir. Bu aktarım ne derece doğrudur?

Bir. Gıyap Döneminde İmam-ı Zaman İle Görüşmek:

İmam-ı Zaman’ı gıyap döneminde görmek ve onunla görüşmek esasen olanaklıdır. Adil olduklarında şüphe olmayan ve sözlerine güvenilir birçok büyük şahsiyet, İmam-ı Zaman ile görüşme veya onu görme serüvenini aktarmıştır. Hatta bu görüşmeler hakkında bir takım kitaplar yazılmış ve bu ziyaret başarısına nail olanların isimleri onlarda zikredilmiştir. Bu görüşmeler hem küçük gıyap ve hem de büyük gıyap dönemlerinde vuku bulmuştur.[1] Yaklaşık yetmiş yıl süren küçük gıyap zamanında Hz. Veliyy-i Asır (a.c), kendi tayin ettiği naipler vasıtasıyla halkla iletişim içinde olmuştur. Bu dört naibin her biri diğeri ardınca, bir müddetliğine İmam’ın naipliğini üstlenmişlerdir. Bu kısa zamanlı gıyap süresince, hem bu naipler İmam ile görüşmüş ve hem de bu naipler dışında bazen başkaları da o ışıldayan mehtap ile görüşme başarısına nail olmuştur. İkinci özel naip, Muhammed b. Osman Ömri idi. O, babası Osman b. Said’ten sonra İmam-ı Zaman’ın emriyle naiplik makamını üstlenmiş ve yaklaşık kırk yıl bu elçiliği yürütmüştür. Çok açık olduğu üzere Muhammed. B. Osman bu dönem boyunca Hz. Hüccet (a.c) ile görüşmüş ve İmam ile halk arasında iletişim vasıtası olmuştur; zira naiplik bu görüşmeyi gerektirmektedir.

İki. Muhammed b. Osman hac mevsiminde ve hac merasiminde Hz. Hüccet’i görmüş müdür yoksa görmemiş midir? Muhammed b. Osman’dan nakledildiği üzere kendisi Abdullah b. Cafer Humeyri’nin İmam-ı Zaman ile görüştün mü diye sorduğu soruya şöyle cevap vermiştir: En son defa gördüğümde İmam Beytü’l-Harem’deydi ve ey Rabbim bana verdiğin vaadi gerçekleştir, diye dua ediyordu.[2] Aynı şekilde Muhammed b. Osman şöyle demiştir: İmamı gördüğümde Kâbe’nin perdesini kucaklayıp tutmuştu ve “ey Rabbim düşmanlarından intikam al diyordu.”[3] Muhammed b. Osman’ın bu sözü onun sadece İmamı Kâbe’nin kenarında gördüğüne delalet eder, ama zamanın hac mevsimi olup olmadığına delalet etmez. Muhammed b. Osman’ın nakledildiğine göre şöyle dediği belirtilmiştir: Allah’a yemin olsun ki İmam-ı Zaman (a.c) her yıl hac mevsiminde orada bulunmaktadır. O, insanları görmekte ve tanımaktadır ama insanlar onu görmekle birlikte kendisini tanımamaktadırlar.[4] Muhammed b. Osman’ın sözünü onaylayan deliller:

1. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “İnsanlar imamını kaybedecektir. O, hac merasimine katılacak ve insanları görecektir ama insanlar onu görmeyecektir.”[5]

2. Her yıl sadece bir defa yapılan en yüce ibadet amellerinden bir tanesi büyük fazilete sahip olan, çok tavsiye edilen ve birçok manevî semereye neden olan hacdır. Hatta hac İslam’ın rükünlerinden sayılmıştır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “İslam beş temel üzerine inşa edilmiştir. Bunlar namaz, zekât, oruç, hac ve velayettir.”[6] İmamlar (a.s) taraftarlarına imkân dâhilinde her yıl hacca gitmelerini ve bu ameli sürdürmelerini istemiştir. İmam Sadık (a.s) bir hadiste yarenlerinden birisine şöyle buyurmaktadır: “Ey İsa eğer ekmek ve tuz yiyerek her yıl hacca gelebiliyorsan, bunu yap.”[7] Diğer bir hadiste de şöyle buyuruyor: Allah’ın evi hacca bağlı olun ve sürekli onu yerine getirin; zira hacda süreklilik göstermek dünya zorluklarının sizden uzaklaşmasına neden olur.”[8] Bu rivayetlerde sürekli hacca katılan kimse övülmektedir.[9] İmamların (a.s) pratik yaşam tarzlarında da bu yüce şahsiyetlerin haccı terk etmemeye çalıştıklarını gözlemlemekteyiz; öyle ki İmam Hasan Mücteba’nın (a.s) yirmiden fazla defa yaya olarak hacca gittiği belirtilmiştir. Fıkıh kitaplarında da her yıl hac yapmanın ve onda süreklilik göstermenin müstehap oluşu hakkında bir bap açılmıştır.[10] Hz. İmam-ı Asrın bu faziletten yoksun kalması ve yüce atalarının yaptığı tavsiyeleri yerine getirmemesi çok uzaktır. Bu yüzden İmamın çokça bulunduğu yerlerden bir tanesinin, özellikle hac mevsiminde Allah’ın haremi olduğu söylenebilir.

3. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Hz. Veliyy-i Asır (a.c) halk ve toplumdan uzak değildir. İmam halk iledir ve onların arasındadır. O, topluluklara girmektedir ama halk onu tanımamaktadır. İslam’daki önemli topluluklardan birisi hac mevsiminde teşkil olmaktadır ve güçlü bir olasılıkla İmam bu manevî azim merasime katılmaktadır.



[1] Daha fazla bilgi için bkz: İndeks: İmam-Zaman İle İrtribat, 1029. Soru (Site: 1084).

[2] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Kum, 1395 k.

[3] Hür Amıli, Vesailü’ş-Şia, c. 13, s. 259, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 ; Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520, İntişarat-ı Camia-i Müderrisin, Kum, 1413 k.

[4] Şeyh Saduk, Kemaluddin, c. 2, s. 441, Tusi, Muhammed b. Hasan, el-Ğıybe, s. 362, Tahkik: Abdullah Tahrani ve Ali Ahmed Nasıh, Kum, Müessesetü’l-Maarifi’l-İslamiye, 1411 k; Şeyh Saduk, Men La Yahziruhu el-Fakih, c. 2, s. 520.

[5] Tusi, el-Ğıybe, s. 161; Kemaluddin, c. 2, s. 346; Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[6] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Usul-i Kafi, c. 2, s. 18, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Tahran, 1365 ş.

[7] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 135.

[8] Muhaddis Nuri, Müstedrekü’l-Vesail, c. 8, s. 5, Müesseset-ü Âli’l-Beyt,Kum, 1408 k.

[9] Kafi, c. 4, s. 542.

[10] Vesailü’ş-Şia, c. 11, s. 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar