Gelişmiş Arama
Ziyaret
11173
Güncellenme Tarihi: 2010/01/20
Soru Özeti
Dine dayalı ahlakın manası nedir?
Soru
Size göre dine dayalı ahlak ne anlama gelmektedir? Ahlakın dine dayalı olduğunu ileri süren kimselerin düşüncesini açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır:

1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez.

Batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde gündeme gelmiştir ve bunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen gelişmelere dayanmaktadır; çünkü Rönesans’tan önce bu toplumlarda yaygın olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer konuları içeren halkın hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte halk da din ve dinsel eğilimlerden soğudu ve tanrıya yönelme yerine hümanizme yönelmek günün konusu oldu ve yavaş yavaş dinden bağımsız ahlakın var olabileceği düşüncesi ortaya çıktı. Bu düşünce tedricen güçlendi ve son asırlara dek tanrısız ahlak olarak resmi bir şekilde dile getirildi. Bunun karşısında ise bazıları ahlakın dinsel temellerini vurgulamış ve din olmadan ahlakın gerçekleşmeyeceğine inanmıştır. Dine dayalı ahlakı açıklarken şu hususu hatırlatmak zorunluluk addeder: Bir ahlaki sistemi öne sürmek, içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünü kabul etmeyi gerektirir. Bildiğimiz gibi dinsel dünya görüşüne göre insanın yetkinliği Allah’a ulaşma ve O’na yakın olmadadır; bu yüzden bu hedefe ulaşmada insana yardımcı olan amel ahlaki sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda veya bu etkinliğin başlangıç merhalesinde bulunan bir insanın kat etmesi gereken yolu tam anlamıyla bilip bilmediğini sormak gerekir. İnsan kendini bu hedefe ulaştıracak bir yol ve ahlaki sistemin varlığından bağımsız sayılır mı, bir kılavuza ihtiyaç duymayabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmak ise onun ahlakı da ilahi olmalıdır. Bu ahlakın esaslarında ve detaylarında insan ilahi ve vahyani kaynaktan müstağni olamaz. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından söz ederken, eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki ve ahlak dışı oluşunun ilahi emir ve sakındırmadan türemiş olduğu kast edilmez. Bilakis kastedilen şey güzellik ve çirkinliğin zati olmasıyla birilikte birçok yönlerde bu hususları şeriat ile tanımanın ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemenin gerekliliğidir.  

Ayrıntılı Cevap

Ahlak, tüm dünya halkının dilinde yaygın bir sözcüktür, lakin ahlak tanımlanırken en zor ve ipham taşıyan sözcüklerden biri haline gelir. Ahlak hakkında bilginler ve âlimler arasında görüş birliği azdır; çünkü felsefi, dini ve içtimai her bakış ve her grup sahip olduğu dünya görüşü ile ahlak ve ahlaki eylem hakkında özel bir tanım ileri sürmüştür. Lakin bu yazıda din ve ahlak arasındaki ilişkiye değinen ahlak ve ahlaki değerlerin temelleri hakkındaki iki temel görüşe işaret edilmesi daha uygundur. Bu iki bakış şunlardan ibarettir:

1.  Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur.

2. Ahlak din, iman ve tanrıya iman ile ilişki kurmaksızın gerçekleşmez.

Konunun Geçmişi:

Din ve ahlak ilişkisi bağımsız bir şekilde İslam toplumunda çok az incelenmiştir. Bunun nedeni dinsel öğretilerin İslam toplumlarında yaygınlaşmasıyla, din ve ahlak arasında ne gibi bir farkın olduğu ve hangisinin temel sayıldığı konusu sorulmamış ve pek önemsenmemiştir. Ama bizim toplumumuzun tersine batı toplumlarında bu konu geniş bir şekilde ele alınmıştır. Konunun tarihsel geçmişi Rönesans’tan sonra meydana gelen olaylardır; çünkü Rönesans öncesi dönemde batı toplumunda hâkim olan Hıristiyanlık dini bilim, kültür, toplum, ahlak ve diğer tüm meseleler kabilinden insanların hayatının tüm yönlerine egemendi. Kilisenin değişik alanlarda yenilgiye uğramasıyla birlikte batı toplumu da din ve dini eğilimlerden soğudu ve tanrıya eğilim göstermek yerine hümanizme yakınlaştı ve tedricen dinden bağımsız bir ahlakın var olabileceği düşüncesi meydana geldi. Bu düşünce tedrici olarak güçlendi ve son asırlara dek resmi olarak tanrıdan bağımsız ahlak sıfatıyla dile getirildi. Elbette bunun mukabilinde bazıları bir takım karşı tutumlar sergiledi ve ister Hıristiyanlık olsun ister başka bir din olsun ahlakın dinden bağımsız bir şekilde gerçekleşmeyeceğini savundurlar.[1]

Dine Dayalı Ahlak

Dine dayalı ahlakı açıklarken şu noktayı hatırlatmak zorunludur: Bir ahlaki sistemi sunmak içinde ahlaki sistemin kabul edildiği özel bir dünya görüşünün kabul edilmesini gerektirir; çünkü her dünya görüşü esasınca insanın yetkinliğinin zirvesi özel bir şekilde tanımlanır ve ahlaki davranış insanı bu yetkinliğe yakın kılan amele denir. Dinsel dünya görüşü esasınca insanın yetkinliği Allah’a ulaşmadadır; bu yüzden insana bu hedefe ulaşmasında yardımcı olan davranış ahlaki davranış sayılır. Bu esası kabul ettikten sonra tekâmül yolunda olan ve beklide bu tekâmülün ilk merhalelerinde bulunan insanın kat etmesi gereken yolu kâmil bir şekilde bilip bilmediğine bakmak gerekir. İnsan yol belirleme ve nihai hedefine uygun bir ahlak belirleme noktasında bağımsız olabilir mi, bir kılavuzdan yoksun olabilir mi? Doğal olarak eğer insanın hedefi Allah’a ulaşmaksa onun ahlakı da ilahi olmalı ve esasta ve detaylarda bu ahlak vahyani ve ilahi kaynaktan alınmalıdır. Bu bağlamda tanrısız ve hümanist bir ahlakın insanı tanrıya mı yoksa insanın kendi isteklerine mi ulaştıracağı belli değildir. Bu yüzden aklın bağımsızlık iddiası, özellikle beşeri sübjektivizm ve menfaat talep eden akılcılık, gerçek ve hakiki bir ahlak oluşturmada hedefin insanın Allah’a ulaşması olduğunu belirten görüş açısından kabul edilmeyecektir. Elbette insanın yetkinliğini ilahi hususlardan ayrı bir şekilde araştıran hümanist ahlak oluşturmak için dine hiçbir ihtiyaç yoktur, bilakis bu bakışta birçok dinsel ahlaki önerme anlamsız ve manasız olacaktır. Bundan dolayı din ve tanrısız bir ahlak iddiasında bulunan insanlar ister istemez beşerin sınırlı nefsini ahlakın kaynağını addederler. İnsanın üstün ve tanrı eksenli benliğini ve aşkınlık talep eden aklını eksene almazlar; çünkü bu üstün akıl her zaman vahiy ile birliktedir ve onun ışıldamasıyla aydınlanır. Oysaki egoizmde manasızlığa ulaşan menfaat talep ve dünya eksenli akıl tanrısız ahlak inşa etmede de anlamsızlığa ulaşır. Dostoyevski’nin “eğer tanrı olmazsa her şey caizdir”[2] diye meşhur olan sözü, belirtilen bu hakikate işaret eder; insan ilahi kimlikten arı bir şekilde ahlaki amel için hiçbir dürtü taşımaz. Ahlak otantik olduğu oranda insanda ilahi ve dinsel kimliğin belirginleşmesinin göstergesi olur ve bu ilahi kimlik tanrıyla irtibata geçmeksizin gerçekleşmez. Bundan dolayı dine dayalı ahlak, ahlaki sistem ileri sürme noktasında bu bağımsız ve hümanist anlayışla çelişir ve dinsiz ahlakın ne tasavvur edilebileceğine ve ne de gerçekleşebileceğine inanır. Ahlakın esas ve detaylarında vahiyden yardım alınmalıdır. Elbette burada şu noktayı hatırlatmak gerekir: Ahlakın dine dayalı olmasından eşyanın güzellik ve çirkinliğinin ve amellerin ahlaki veya ahlak karşıtı olmasının ilahi emir ve yasaklamadan türediği kastedilmemektedir. Aksine kastedilen şey, birçok yerde güzellik ve çirkinliğin zati olmasının yanı sıra, şeriatın açıklamasından bunun alınması ve aklı tüm detaylarda bağımsız bilmemek gerektiğidir. Bundan dolayı burada vahyin rolü sübut bağlamında değil, ispat bağlamındadır.[3]

İlgili başlıklar:

Din ve insan, 226 (Site: 2128).

Din ve kültür, 5297 (Site: 5489).

Ahlakta dinsel kaynakların rolü, 8094 (Site: 8161).

 


[1] Misbah, Muhammed Taki, Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı ittilaat, Tahran, 1376.

[2] Mutahhari, Murtaza, Felsefe-i Ahlak, s. 195, İntişaratı sadra, Tahran, 1381.

[3] Durusu Felsefe-i Ahlak, s. 170.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar