Gelişmiş Arama
Ziyaret
7687
Güncellenme Tarihi: 2011/03/02
Soru Özeti
Eş, evlatlara karşı güzel davranmak onların bunu kötü kullanmalarına neden olmaz mı?
Soru
Eş, halk ve öğrencilere karşı güzel ahlak göstermek ve tümüyle şefkat ve bağışlama eksenli davranmak onların bunu kötü kullanmalarına ve insana dikkat etmemelerine neden olmaz mı? Esasen güzel ahlak ile heybet ve azamet nasıl bir araya getirilebilir?
Kısa Cevap

Evvela, yüce İslam dini eş, evlat ve öğrenci gibi tüm toplum fertlerine karşı güzel bir ahlak ve hoş bir tutum gösterilmesinin taraftarıdır. Bu yüzden Kur’an ayetleri ve masumların (a.s) rivayetlerinde güzel davranış emredilmiştir. İkinci olarak, Ehli Beytin (a.s) buyruklarına dikkat etmek suretiyle davranışta esas olan güzel ahlakın yanında, bu beğenilmiş amelin haddinden çıkmamasına da özen göstermek gerekir; yani başkalarının kötü istifade etmemesi için bu amelde mutedil olmak lazımdır. Başka bir ifadeyle ancak hakikat ve hak istemiyle birlikte olan güzel bir ahlak başkalarının kötü istifadesine engel olabilir. Elbette sertlik ve kötü ahlakın heybet ve azametten farklı olduğuna ve bu ikisinin birbirinden ayrı addedilmesi gerektiğine ve de son olarak sevgi ve güzel ahlakın sınırını tanımanın elzemliğine dikkat etmek gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Ekonomi, siyaset, toplum ve halkla ilişkiler gibi tüm alanlarda mutedillik ve orta hallilik yüce İslam dininin özelliklerinden biridir. İnsanların çoğu güzel ahlak, iyi iletişim ve bugünkü tabirle sosyal olmayı insanın herkesi kendisine dost kılması olarak algılamaktadır. Örneğin bazı Hıristiyanlar kendi dinlerini sevgi sembolü olarak insanlara tanıtmakta ve kâmil insanın da sadece sevgi taşıyan kimse olduğunu iddia etmektedir. Bazı Hint mezhepleri de salt sevgi kaidesi taraftarlardır. Ama sadece sevgi ve güzel davranışın yeterli olmadığını söylemek gerekir. Ancak hakikat ve hak istemiyle birlikte olan bir sevgi başkalarının kötü istifadelerine engel olabilir. İslam sevgi dinidir. Kur’an-ı Mecid Peygamber-i Ekrem’i âlemlere rahmet olarak tanıtmaktadır.[1] Kur’an, inananlara insanlara karşı iyi davranmayı[2] ve cahil insanlar kendilerine hakaret ettiğinde önemsemeden kenarlarından geçmeyi buyurmaktadır.[3] Kur’an’ın buyurduğu sevgi; karşı tarafın meyline göre davranmamız ve bireyi temayüllerinde özgür bırakmamız veya onun temayüllerini onaylamamız ve imzalamamız değildir. Aksine İslam eş, evlat ve öğrencilere davranma gibi tüm hayat alanlarında sürekli hakka taraftar olmayı onaylamaktadır. Bazı rivayetlerde müminin sıfatları sayılmış ve şöyle buyrulmuştur: Düşmandan hakkı kabul etmek ama dosttan yanlışı kabul etmemek müminin özelliklerindendir.[4] İnsan eğer toplumsal davranışlarda böyle bir tutum takınırsa, hem İslam’ın beğendiği bir yöntemi kullanmış olur ve hem de başkalarının kötü istifadelerinin önünü almış olur; zira başkaları ya gerçek ve hak olan istek ve beklentiler taşırlar ki bu durumda onları kabul etmek gerekir ya da davranışlarıyla insanın ahlakından kötü istifade etmeyi amaçlar ve haksız istekler talebinde bulunurlar ki bu durumda da sizin hak istemli davranışınız karşısında bu isteklere ulaşamazlar. Örneğin biri sizin güzel ahlakınızdan istifade ederek size veya başkalarına saygısızlık ve de sizin veya başkalarının bir hakkını zayi etmek isterse, size en yakın bir fert olsa da onun karşısında durmanız gerekir. Artı; gerçek sevgi bireyin hayır ve kurtuluşunu barındıran sevgidir. Dirayet ve basiretten yoksun aşırı sevgi ve güzel davranış bireye düşmanlık da olabilir.[5] Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: Evlatlarına yönelik iyilik ve sevgide haddi aşan kimseler en kötü babalardır.[6] Elbette bu husus insanın kendi kötü huylarına ve bazen kibirli davranışlarına bahane bulmasına neden olmamalı, aksine insan edebildiğince güzel davranmalı ve insanların isteklerini yerine getirmelidir. O halde genel olarak mutedillik hak istemli bir tutumla onaylanmaktadır. Eş ve evlatlar gibi insanın egemenliğinde olanlara karşı şefkatle davranılmasını emreden rivayetler mevcuttur.[7] Dördüncü imam (a.s) küçüklere nasıl davranılacağıyla ilgili şöyle buyuruyor: Öğrenme esnasında kendisine şefkat göstermek, bağışlamak ve hatalarını örtmek, tolerans göstermek ve yardım etmek küçüğün hakkıdır.[8] Her halükarda mutedilliğe riayet edilmelidir. Çok açık olduğu üzere her zaman ifrat ve tefritten arı orta yolu tespit etmek kolay bir iş değildir. Hatta bazen onu bulmak için örneklerini uzmanlara danışmak ve onların görüşlerinden istifade etmek gerekebilir.



[1] Enbiya, 107.

[2] Bakara, 83.

[3] Furkan, 63. orta yolu

[4] Meclisi, Muhammed Taki, Biharu’l-Envar, c. 64, s. 31.

[5] Bkn: Mutahari, Mürteza, Cazibe ve Dafie-i Ali, s. 10-13.

[6] Yakubi, Ahmed b. Ebi Yakub b. Cafer b. Veheb, Tarih-i Yakubi, c. 2, s. 320, Beyrut, Dar-i Sadra, Bita.

[7] Kuleyni, Muhammed b. Yakub, Kafi, c. 4, s. 11.

[8] " و اما حق الصغیر فرحمته و تثقیفه و تعلیمه و العفو عنه و الستر علیه و الرفق به و المعونة له "  Tuhafû’l-Ukul, c. 1, s. 270, İntişarat-i Camia Müderrisin-i Kum, 1404 h.k.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden felsefî ikinci makuller tür ve ayıraca sahip değildir? Mantıkî ikinci makuller de böyle midir?
    10086 İslam Felsefesi 2011/10/23
    Makul, felsefî bir terim olup zihne gelen şey anlamındadır ve hissedilenin yani hisle duyumsananın karşısında yer alır. Makul terimi bazen aklî suretler için, bazen dışarıda bir varlığı olmayan hususlar için ve bazen de hissedilmeyen ve soyut olan şeyler için kullanılır ki bu durumda makulden kasıt akıldır. Bizim konumuzda makulden ...
  • Bozgunculuğun bahsedildiği Kur’an ayetleri hangileridir?
    13595 Tefsir 2011/01/20
    Bozgunculuk ıslah karşısında olup her tahripkâr işe denir. Bundan dolayı noksanlık ve tahrip cihetinde yer alan her iş veya bireysel ve toplumsal meselelerdeki ifrat ve tefrit bozgunculuk sıfatıyla anılır. Kur’an-ı Kerim’in hedef ve misyonu insanları her türlü bozgunculuktan kurtarmaktır. Bu yüzden Kur’an-ı Kerim’in birçok ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    49297 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Masum olmayan bir kimse Allah’ın halifeliğinin örneği olabilir mi?
    7124 Eski Kelam İlmi 2011/01/20
    Allah’ın halifeliğinin örneklerine değinmeden önce Allah’ın halifesinin kim ve vasıflarının ne olduğunu açıklamak gerekir. Hilafet ve halifelik kavramının batınında halife kılanın halifede zuhur etmesi manası saklıdır ve halife ise halife kılan özneye kimliği bağlı olan kimsedir. Halifenin ondan ayrı bir mana ve hakikati yoktur. ...
  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8484 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • İyi ve kötülerin birbirlerine karşı olan sevgi ve kini nasıldır?
    6393 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/12
    Sorunun açıklığa kavuşması için İmam Askeri’nin (a.s) hadisinin metnini hatırlatacağız. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “İyilerin, iyilerle dostluğu, iyiler için sevaptır, kötülerin, iyilere muhabbeti, iyiler için büyüklüktür; kötülerin, iyilerle düşmanlığı, iyiler için süstür (ziynettir) ve iyilerin, kötülerle düşmanlığı, kütüler için rüsvalıktır.”[1] Buna ...
  • Zırar mescidinin anlamı nedir? Onun inşa edilme hikâyesi nedir?
    12235 tarihi Yerler 2012/03/12
    “Zırar” Arapçada mufaale babından olup bilerek[1] zarar verme[2] anlamına gelir. Kur’an-ı Kerim’de Tövbe suresinde Zırar mescidi macerasına işaret edilmiştir. Zırar mescidinin bu adla adlandırılmasının nedeni, bir grup münafığın İslam ve Müslümanlar aleyhine olan kendi kirli emellerini hayata geçirmek ve Hz. Peygamber ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    12817 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Kur’an’ın nüzulu hangi yılda tamamlandı?
    15341 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Peygambere nazil olan son ayet ve son sure hakkındaki rivayetler farklıdır. Bazı rivayetlerde Peygambere (s.a.a) nazil olan son surenin Nasr suresi olduğunu söylenirken bazılarında da Beraet suresinin son sure olduğunu söylenmektedir. Yine bazı rivayetlerde Bakara suresinin 281. ayetinin son ayet olduğunu söylenirken bazılarında da ‘Bugün dininizi size ikmale ...
  • Bir mercii taklit etmede kendisinin rızası gerekli midir?
    5648 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani’nin bu husustaki görüşü şudur:Eğer şerî muteber yollardan (açık delil, şöhret ve vicdanî ilim) bir şahsın taklit için salahiyeti olduğu tespit edilirse, onu taklit etmek caiz olur ve kendisinin onayına gerek duyulmaz. Daha fazla bilgi edinmek için aşağıdaki adrese müracaat ediniz:

En Çok Okunanlar