Please Wait
8608
- paylaşmak
İnsan yaratılmışların en üstünüdür ve Allah-u Teâlâ diğer bütün canlıları, insanların onlardan (et, binek, ağır yükleri taşımak ve …) faydalanmaları için yaratmıştır. Dini bayram ve kutlamalarda hayvanların kurban edilmesi ilahi emirlerden kaynaklanmaktadır. Hayvanların (inek, koyun, deve ve …) bütün zamanlarda kurban edilebilme değeri olmasının yanı sıra kurban kesmenin kendisi bir çeşit fedakârlık ve maldan geçmedir. Diğer taraftan ihtiyacı olan bir grup fakir insan ete olan ihtiyaçlarını karşılamakta ve toplumun ekonomisine, özellikle zayıf kesime önemli bir katkı olmaktadır.
Dini bayram ve kutlamalar, önemli anlardır ve bu anlarda insan ilahi nimetleri daha çok anıp Allah’a şükür ederek kendisini O’na yaklaştırmalıdır. Dini merasim ve kutlamalarda kurban kesilmesinin felsefesi, kurbanların etinin Allah yolunda O’na şükrederek rızasını kazanmak için O’nun kulları arasında, özellikle de ihtiyacı olan kimseler arasında infak edilmesidir. Tabii ki İslam dini genel olarak bütün dini merasim ve kutlamalarda kurban kesilmesini emretmemiştir.
İslam dinine göre insan yaratılmışların en üstünüdür ve bütün her şey onun tekâmülü için yaratılmıştır. Kur’an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır. “O, yerde ne varsa hepsini sizin için yaratan Allah’tır”.[1] Başka bir ifadeyle Allah-u Teâlâ bu âlemin bütün imkânlarını, insanların ihtiyaçlarını karşılaması ve ilerlemesi için onların hizmetine karar kılmıştır ve bu yaratılmışların bazıları Kur’an-ı Kerimde de geçtiği gibi hayvanlardır: “Ey iman edenler! Akitleri(n gereğini) yerine getiriniz. İhramlı iken avlanmayı helal saymamak üzere (aşağıda) size okunacaklar dışında kalan hayvanlar, sizin için helâl kılındı. Allah dilediğine hükmeder.”[2]
Dini bayram ve kutlamalarda hayvanların kurban edilmesi ilahi emirlerden kaynaklanmaktadır. Hz. İbrahim Allah’ın emriyle Hz. İsmail’i kurban etmekle görevlendirildiği zaman, hiç tereddüt etmeden biricik oğlunu kurban etmeye gitmiştir. Bu sayede Allah rızası için bütün dünyevi bağlardan geçtiğini göstererek hayatının meyvesi olan biricik oğlunu kurban etme gibi büyük bir imtihandan başarılı çıkmıştır. Allah-u Teâlâ Hz. İbrahim’in bu büyük başarısı karşısında Hz. İsmail’in kurban edilmesini engellemiş ve kurban etmesi için cennetten ona bir koç göndermiştir. Bizler de aynı şekilde bir hayvanı Kıbleye doğru çevirip Allah’ın adını anarak kurban ettiğimizde, Hz. İbrahim gibi kendi bağlarımızı Allah karşısında kurban etmiş oluyoruz.
Kur’an-ı Kerim, haccın farz oluşunu ve amellerini açıklarken şöyle buyurmaktadır: “Ta ki kendilerine ait bir takım yararları yakinen görmeleri, Allah'ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belli günler de Allah'ın ismini ansınlar. Artık ondan hem kendiniz yiyin, hem de yoksula, fakire yedirin.”[3]
Diğer bir ayette ise şöyle buyurmaktadır: “Biz, büyük baş hayvanları da sizin için Allah'ın (dininin) işaretlerinden kıldık. Onlarda sizin için hayır vardır. Şu halde onlar, ayakları üzerine dururken üzerlerine Allah'ın ismini anınız (ve kurban ediniz). Yan üstü yere düştüklerinde ise, artık (canı çıktığında) onlardan hem kendiniz yiyin, hem de ihtiyacını gizleyen-gizlemeyen fakirlere yedirin. İşte bu hayvanları biz, şükredesiniz diye sizin istifadenize verdik.”[4]
Bu iki ayette hacda kurban kesmenin hikmetlerinden iki tanesine değinilmiştir:
—Sayısız nimetleri karşısında Allah’a şükretmek
—Fakir ve ihtiyaç sahiplerine ihsan etmek
Diğer bir ayette de şöyle buyurmaktadır: “Onların ne etleri ne de kanları Allah'a ulaşır; fakat O'na sadece sizin takvanız ulaşır. Sizi hidayete erdirdiğinden dolayı Allah'ı büyük tanıyasınız diye O, bu hayvanları böylece sizin istifadenize verdi. Güzel davrananları müjdele!”[5]
Bu ayette çok ince bir noktaya işaret edilmiştir; yani Allah yolunda kesilen kurbanların etleri ve kanları Allah’a ulaşmamaktadır. O’na ulaşan sadece bu işi yapan kişideki takva ve paklıktır. Yani Allah rızası için kendi malınızdan geçerek fakir kimseleri doyurup onlara iyilik yapmanız, sizin takvanızı gösteren çok değerli bir iştir.
İslam dinine göre hayvan kurban etmenin şartları olduğuna dikkat edilmelidir ve bu şartların bazıları şunlardır:
1-) İnsanların yiyebilmeleri için kurbanın, eti yenen hayvanlardan olması gerekmektedir.
2-) Kıbleye doğru çevrilip Allah’ın adı anılarak kesilmelidir.
3-) Boyunda olan dört ana damarın kesilmesi gerekmektedir.
4-) Hayvanın eziyet çekmemesi için keskin demir bıçakla kesilmelidir.
Ve bunlar gibi diğer şart ve sünnetler[6], İslam dinindeki kurbanın değerli hedef ve amacının olduğunu ve sadece kesmek ve yok etmek olmadığını göstermektedir. Buna göre, bir hayvanı özgür bırakmakla bu dini merasimleri kutlamamız daha iyi olmaz mı diye bir sözün anlamı yoktur.
Diğer taraftan dünyanın her tarafında günde milyonlarca hayvan kesilmektedir. Tabii ki eğer bu iş bir gün durdurulursa insanlar çok ciddi sıkıntılarla karşılaşırlar. Bu iş, hiçbir ilahi hedef olmaksızın sadece insanların kullanmaları için yapılmaktadır. Ama İslam dini, bu işe hedef kazandırarak hem maddi ihtiyaçların karşılanmasını ve hem de manevi faydaların kazanılmasını sağlamıştır.
Buna göre dini merasimlerde hayvanların kurban edilmesinin, ahlaki, ekonomik ve sosyal yönleri vardır ve bu, insanların peygamber ve onların yollarına olan inançlarının derinliğinin göstergesidir. Ama özellikle bugünkü bulunduğumuz şartlarda hayvanları serbest bırakmak, onların yok olmasına sebep olur ve bunun yanında da hiçbir maddi ve manevi fayda ele geçmez.