Gelişmiş Arama
Ziyaret
72837
Güncellenme Tarihi: 2009/10/18
Soru Özeti
Müslüman (Muslim) sözcüğünün anlamı nedir?
Soru
Kuran-ı Kerim’deki ayetler ışığında Müslüman kelimesinin anlamını açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Kuran-ı Kerim’de Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olan kişi anlamına gelir. Müslüman olmak kâmil halisane bir tevhit inancına sarılmayı ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmayı gerektirir. İşte bu yüzden Kuran-ı Kerim, Hz. İbrahim’i (a.s), Müslüman olarak tanıtmaktadır.

Allah Teala’nın katında kabul gören dinin İslam olması hasebiyle her kim Allah’a inanıp, onun bütün buyruklarını kabul eder ve O’nun emir ve yasaklarına itaat ederse Müslüman sayılır.

Yani Kuran-ı Kerim’e göre bütün ilahi dinlerin takipçileri kendi zamanlarında Müslümandır. Hıristiyanlar ve Yahudiler, dinlerini yeni bir din gelip onu geçersiz kılana kadar müslümandılar. Çünkü Allah Teala’ya teslim olmuş sayılırlar. Onların Yahudi ve Hıristiyan olarak adlandırılmaları peygamberleri hasebiyleydi. Açıkladığımız gibi bütün ilahi dinlere İslam kelimesi şamil olur onlar yalnızca şeriatta farklılık taşırlar.

Elbette günümüzde Müslüman kelimesi son dinin takipçilerine denir. Çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şartlar karşısında teslimiyetini ilan etmişlerdir. İşte bu mana gereğince diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Tealaya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman vasfını kaybetmişlerdir.

Hiç kuşkusuz gerçek Müslüman dili ve ameliyle Allah Teala’nın emir ve yasakları karşısında teslim olmuş kimsedir. Yani diliyle Allah Teala’nın vahdaniyetini, peygamberlerin nübüvvetini ve son peygamberin peygamberliğini ikrar etmeli ve ameli olarak da İslam dinin emir ve yasaklarını, toplumsal kurallarını ve diğerlerinin haklarını göz önünde bulundurmalıdır. Gerçek anlamda İslam’a mensup olmak için, namaz, oruç gibi ferdi amelleri gerektiği gibi yerine getirmek gerekir. Kur’an gerçek Müslüman’ı mümin olarak nitelemektedir.

Ayrıntılı Cevap

Kuran-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesinin manasının aydınlanması için ilk önce İslam kelimesinin araştırılması zorunludur. İslam ifa’l babının mastarıdır. S-L-M kökünden türemiştir. Kök olarak, seleme, sıhhat, esenlik, her türlü ayıp, eksiklik ve fesattan uzak olmak manasını taşır. İfa’l babı itibariyle de şu manaları içerir: Kayıtsız itaat, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak.[1]

Kur’an-ı Kerim’de bu geniş manada İslam kelimesini kullanmıştır: “Yerde ve gökteki herkes veya yerde ve gökte bulunan bütün mahlûkat isteyerek veya istemeyerek Allah Teala’nın emri karşısında teslimdirler.”[2]

Ama insanın taşıyacağı İslam, insanın Allah Teala için ram olması ve bütün kader ve yazgılar karşısında boyun eğmesidir. Bu emirler tekvini ve teşrii olarak iki kısma ayrılır[3]. Öyleyse İslam özel bir vasıftır; iman kelimesinin yanında kendine has bir mana taşıyan bir unsurdur.

Ama İslam’ın, Müslümanlar arasında meşhur kullanımı son Peygamber’in şeriatı ve getirdiği öğretiler anlamındadır.[4]

İslam kelimesinin lügat ve terimsel manası arasındaki bağ İslam dininin Allah Teala karşısında baştan sona bir itaat teslimiyet, emir ve yasaklara bağlı olmak hiçbir itirazda bulunmamak özelliklerini taşımasıdır.[5]

Kur’an-ı Kerim kültüründe Müslüman kelimesi yalnızca İslam peygamberinin takipçilerine denmez, Müslüman Allah Teala’nın emirleri karşısında mutlak bir teslimiyet içinde olmak, kâmil bir tevhit inancına bağlılık ve her türlü şirk ve ikili tapınmadan uzak durmak anlamını ifade eder. İşte bu yüzden Kur’an-ı Kerim Hz. İbrahim’i Müslüman olarak tanıtmaktadır.[6]

Allah Teala İslam peygamberine hitaben şöyle buyuruyor: “Deki bana; boyun eğenlerin ilki olmam emredildi”[7] yani mutlak teslimiyette birinci mevkide yer almak.

Elbette Al-i İmran suresinin 85. ayeti ve Maide suresinin 3. ayetinden Müslüman kelimesinin bu dönemde İslam dininin takipçilerine ait bir vasıf olması anlaşılır; bunun nedeni ise açıktır çünkü onlar İslam dinini kabul ederek bütün peygamberler ve ilahi şeriatlar karşısında teslimiyetlerini ilan etmişlerdir. Ama diğer dinlerin takipçilerine Müslüman denilmemektedir. Çünkü onlar son dini kabul etmeyerek Allah Teala’ya olan teslimiyetlerinden çıkıp Müslüman sıfatını kaybetmişlerdir. Öyleyse Müslüman Allah Teala’nın vahdaniyetine ve İslam peygamberinin nübüvvetini ikrar eden şahsa denir; bu şahıs hatta İslam dininin emir ve yasaklarını yerine getirmekte ihmalkârlık etse dahi bu namı taşır.

Bu sonucu Hucurat Sure’sinde yer alan ayetlerden anlamak mümkündür. Bir grup Arap peygamberin yanına geldi ve onu minnet ederek dediler ki: “Biz iman getirdik ve mümin olduk” dediler. Allah Teala peygamberine, “onlara de ki: Siz iman etmediniz ancak İslam getirdik Müslüman olduk” deyin.” Bu Müslümanlık zahiri bir Müslümanlıktı gerçek Müslümanlık değildi. Çünkü gerçek Müslüman hem dilde hem inanç da hem de amelde İslam dininin emir ve yasaklarına teslim olan kişidir. Yani dilde Allah Teala’nın vahdaniyetini ve peygamberin nübüvvetini ikrar ettiği gibi ilahi emir ve yasakları da yerine getirir.

Gerçek Müslüman İslam dinin emir ve yasaklarına uyan, diğerlerinin haklarını gözeten, namaz, oruç gibi ferdi amelleri ve Allah’ın belirlediği toplumsal görevlerini gerektiği gibi yerine getiren kişidir.



[1] Ennuktu vel uyun, tefsiri maverdi, c.1, s.379-380.

[2] Tefsiri numune, c.2, s643.

[3] Tabatabayi, Muhammed huseyn, elmizan, c.1, s454.

[4] Elvucudu vennezaire, c.1, s 248.

[5] Mebadiil İslam, s.7.

[6] Alı İmran, 67.

[7] Enam, 14.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    11433 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • Zaman nedir? İnsan tarafından kontrol edilebilir mi?
    13370 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Filozofların önemsedikleri ve görüş ayrılığına düştükleri felsefî önemli konulardan birisi zaman meselesidir. Zaman hakkında değişik teoriler öne sürülmüştür. Meşhur filozoflar şöyle demektedir: Zaman hareketin miktarıdır, müstakar olmayan bir varlıktır ve hareketle vardır. Hareket onu taşır. Molla Sadra şöyle der: Zaman hareketin miktarıdır ve hareket etmeleri açısından hareket eden şeylerin ...
  • Acaba Allah yetmiş yaşındakileri seviyor ve seksen yaşındakileri, azap etmeyeceğini söylemiş midir?
    8027 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/05/27
    İmam Sadık’tan (a.s.), rivayi (rivayet içerikli) kaynaklarda müminlerin mükâfatı noktasında bir rivayet nakil edilmiş ki şöyle buyuruyor: kırk yaşından sonra imanlı kimseler her on senede Allah tarafından özel merhamet ve lütufla karşılaşıyorlar. Eğer bu rivayetin senedinde, azıcık tesamuh göstersek ve başka rivayetleri de bunun yanına koyup, dikkate alırsak ...
  • Neden kötü bir olay yaşandığında maslahatın bu olduğu söylenir?
    4043 شبهه شناسی 2020/01/20
  • Niçin İslami düşünceyi açıklamak için her yönlü kamil bir sistematik teoriye ihtiyaç vardır?
    7270 Yeni Kelam İlmi 2007/08/23
    Şimdiye kadar din bilginleri, evrensel ve belli dönemlere ait unsurları içeren İslami öğretiler karşısında tikelci bir yöntem kullanmışlardır. Böyle bir yöntem ve yaklaşım İslami araştırmaların sistematik bir yapıya sahip olmasını önlemiştir. İslami düşünceyi oluşturan öğeler birbirleriyle aralarında bir düzene tabii tutulmadan bir araya toplanmıştır. Bu bir araya ...
  • Mümkünse nur suresinin 30 ve 31. Ayetlerini açıklayınız. Yani bu iki ayet hakkında zikredilen tefsirleri açıklayınız. Elimde bir araştırma var bu araştırmamda açıklamanıza ihtiyacım var.
    17828 Tefsir 2011/08/30
    Bu iki ayet İslam’da kadınların hicabı ve örtünmeleri ve örtünmelerinin haddi hakkındadır. “Tefsiri nümüne” farklı tefsirlerin özeti ve onların bir alıntısı konumda olduğu itibariyle bu iki ayetin tefsirini söz konusu tefsirde yapılmış açıklamayı burada zikrediyoruz. ...
  • İslam’a ve Şia’ya göre İnsan hangi alanlarda ihtiyar ve hürriyete sahiptir?
    8467 Eski Kelam İlmi 2008/02/18
    Dini metinlere başvurduğumuzda ayet ve hadislerin manalarında dikkat ettiğimizde insanın muhayyer olduğu görüşü ortaya çıkar. Bu sözden insanın her yönlü muhayyerliğe sahip olduğu ve hiçbir etkenin onun davranış ve işlerine etki yapmadığı anlamı kastedilmiyor. Maksat sadece şu ki bütün bu faktörlerin, koşulların varlığının ve ilahi iradenin egemenliğinin yanı sıra yine ...
  • Estetik ameliyatlar konusunda İslam’ın görüşü nedir?
    7884 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/05/14
    Ehl-I Beyt Mektebinin büyük Taklit Mercilerinin güzellik amaçlı estetik ameliyatları konusunda ki çeşitli görüşleri aşağıda sıralanmıştır:Ayatullah el-Uzma Hamei’nin yetkili bürosu tarafından yayınlan fetva:Mahrem olmayanın insana dokunmasının ve başka günahı gerektirmediği müddetçe, estetik ameliyeti haddi zatında caizdir.Ayetullah el Uzma Mekarim Şirazi’nin bürosu tarafından yayınlana fetva:Başka bir haramı ...
  • Acaba "Bütün imamlar İslam peygamberiyle aynı derecededirler" hadisi (Kafi, c. 1 s. 270) doğru mu?
    7407 Eski Kelam İlmi 2010/09/20
    Ondört masum manevi, melekuti ve insani kemaller yönünde en doruk noktada yer almalarına rağmen Son Peygamber (s.a.a) bunların en kamili ve nuru en üstün olanıdır. Resul-i Ekrem Hz. Muhammed hiçbir imam'ın taşımadığı üstünlük ve özelliklere sahiptir. Nitekim ayni hadiste şöyle deniyor: İmamlar Peygamber'in makamındadırlar ancak peygamberlik makamı hariç ve ...
  • İmam Ali (a.s) ölüleri diriltebilir mi?
    12748 Tefsir 2012/07/24
    Bir kimsenin bağımsız olarak ve Allah’a ihtiyaç duymadan böyle bir işi yapması fiilsel tevhit (yaratılışta tevhit) ile çelişir; çünkü ölüm ve hayat sadece Allah’ın elindedir. Ama bir kimse ilahi izin ile böyle bir iş yapmak isterse, böyle bir fiil gerçekleşebilir ve bu hususta hiçbir akli bir engel ...

En Çok Okunanlar