Gelişmiş Arama
Ziyaret
16711
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Rüku ve secde de Peygamber’e (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ine salavat getirmenin fazileti var mıdır?
Soru
Rüku ve secde de Peygamber’e (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’ine salavat getirmenin ne gibi fazileti vardır?
Kısa Cevap

Peygamber’e (s.a.a) salavat getirmek çok mübarek ve azametli bir zikirdir. Her durum ve zamanda bu zikiri söylemek sevaptır. Namazda ise müekked müstehaplardandır. Ancak teşehhüdde farzdır. Allah, Kur’an’da müminlere şöyle buyuruyor: ‘Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salavat getirir; ey inananlar, siz de ona salavat getirin...’ Bu yüzden salavatın fazileti rüku ve secdede ki salavatları da kapsamaktadır. Bir rivayette İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kim namazının rüku, secde ve kıyamında Muhammed’e ve Âlî’ne salavat getirirse Allah onun sevabını rüku, secde ve kıyamının sevabı gibi (amel defterine) yazar.’ Bu yüzden denilebilir ki, salavat hakkında söylenen faziletler genel olduğu için, bu faziletler bütün salavatlarda olduğu gibi, rukü ve secde içinde geçerlidir. Ayrıca salavatın namazın bir parçası ve namazın kemaline neden olduğunu söyleyen rivayetlerde vardır.

Ayrıntılı Cevap

Salavatın önemini anlamak için Allah-u Teala’nın Kur’an’da buyurduğu şu ayet yeterlidir: ‘Şüphe yok ki Allah ve melekleri, Peygambere salavat getirir; ey inananlar, siz de ona salavat getirin, tam teslim olarak da selam verin.’[1] Ayetten salavatın azamet ve önemi güzel bir şekilde anlaşılmaktadır.

Yine bu zikrin fazileti ve şekli hakkında bir çok rivayet vardır. Peygamberimiz (s.a.a) şöyle buyuruyor: ‘Sizin bana salavat getirmeniz dileklerinizin yerine gelmesine neden olur, Allah’ı sizden razı eder ve amellerinizi temizler.’[2] Başka bir rivayette şöyle buyuruyor: ‘Miraç gecesinde bir melek şöyle diyordu: Ben yağmur damlalarının hesabını yapabiliyorum, ama salavatın sevabını hesap edemiyorum.’[3] İmam Hasan (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kalp paslanır; bu pas salavatla giderilir ve nurlanır.’[4] İmam Hasan Askeri’de (a.s) salavatı müminin en değerli amellerinden olduğunu buyurmuştur.[5] Bu alandaki Ehl-i Beyt kaynaklı hadislerin yanı sıra Ehl-i Sünnet’in kitaplarında da salavatın farz olduğuna dair rivayetler az değildir. Örneğin meşhur bir rivayette Aişe (Peygamberden) şöyle naklediyor: ‘Namaz taharetsiz olarak ve bana selam gönderilmeden kabul olmaz.’

Rivayetlerde namazda salavat getirmenin namazın bir parçası olduğu ve namazın kamil olmasına neden olduğu belirtilmiştir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Salavat namazın kamil olmasına neden olur.’[6]

İmam Bakır (a.s) rüku ve secdelerdeki salavatlar hakkında şöyle buyurmaktadır: ‘Kim namazının rüku, secde ve kıyamında Muhammed’e ve Âlî’ne salavat getirirse Allah onun sevabını rüku, secde ve kıyamının sevabı gibi (amel defterine) yazar.’[7] Aynı şekilde namazda salavat getirmenin salih amellerin ağırlaşmasına neden olacağı belirtilmiştir.[8] Yine İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Namazında Muhammed ve Âlî’ne salavat getirmeyen kimseyi o namaz cennete götürmez.’[9]

Ancak salavattan maksat rivayetlerde şekli belirtilen tam salavattır. Tam salavat yani içinde Âlî kelimeside geçen salavattır (Allahumme Salli Ala Muhammedin ve Âlî Muhammed).’[10]

Şii fakihler salavat hakkında şöyle buyurmuşlardır: ‘(Namazda) Birinci ve ikinci teşehhüdlerde Peygambere ve Âlî’ne salavat getirmek farzdır. Diğer yerlerde ise müstehaptır.

Ehl-i Sünnet fakihlerinden Şafii ise onun ikinci teşehhüdde farz olduğunu söylüyor. Bu yüzden namazda, özellikle rüku ve secdede ve namazın dışındaki durumlarda salavat getirmek müekked müstehaplardandır.[11]   

Dolayısıyla salavatın sayısız fayda ve bereketi rüku ve secdeyi de kapsamaktadır.



[1] -Ahzap/56.

[2] -Ali Hamsai Kazvini, Salavat: Kilid-i Halli Müşkülat, s.25, 92. Baskı, Neşr-i Cemal, Cemal el-Usbu’, s.241’den nakledilmiştir.

[3]-Muhaddis-i Nuri, Müstedrek-ul Vesail, c.5, s.355, Salavat: Kilid-i Halli Müşkülat, s.24’ten nakledilmiştir.

[4] -Şeyh Hürr Amuli, Vesail-uş Şia, c.4, s.1216.

[5] -Muhammed Taki Meclisi, Bihar-ul Envar, c.91, s.62.

[6] -Şeyh Saduk, Men La Yahduruh-ul Fakih, c.2, s.183.

[7] -Kuleyni, Usul-u Kafi, c.3, s.324.

[8] -Kuleyni, a.g.e. c.2, s.494, , Bab-ı Salavat Ber Peygamber (s.a.a), Dar-ul Kütüb-ül İsmailiyye, h.k.1365, Tahran

[9] -Kuleyni, a.g.e. c.2, s.495.

[10] -Vesail-uş Şia, c.7, s.203.

[11] -Nasır Mekarim Şirazi, Tefsir-i Nümune, c.17, s.421, (Ayetullah Mekarim’in ilmi risalesi, 100. mesele, namazın takibatı bölümü).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar