Gelişmiş Arama
Ziyaret
6192
Güncellenme Tarihi: 2012/02/14
Soru Özeti
İmam Sadık (a.s) döneminde ismet ve masumlara tabi olma konularına değinildiği gibi Hz. Ali, İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) zamanında değinmemesinin illeti nedir?
Soru
İmam Sadık (a.s) döneminde ismet ve masumlara tabi olma konuları mevzu bahis olduğu gibi Hz. Ali, İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) zamanında konu edilmemesinin sebebi nedir? Gerçekten neden gönümüzde Şia’da revaçta olduğu gibi İmam Ali ve çocukları dönemindeki Arap edebiyatında, Masum İmam’a tabi olma konusuna rastlanmıyoruz?
Kısa Cevap

İsmet ve Masum İmamlara (a.s) tabi olma konusu, Hz. Resul’ün (a.s) kendi zamanından söz konusuydu, ama Masum İmamlar (a.s) arasında İmam Sadık (a.s)’ın asrı, kendine has bir dönem idi. Bu İmam’ın sosyal ve kültürel şartları, hiçbir imam’ın zamanında mevcut değildi. Zira o dönem, siyasi açıdan Beni Ümeyye hükümetinin zaaf ve sallantılı ve Beni Abbasi’nin ise güçlendiği bir dönemdi ve bu iki gurup, bir müddet birbirleriyle münakaşa ve savaş içindeydiler. Diğer taraftan İmam Sadık (a.s)’ın dönemi, öne çıkan konum sebebiyle fikri ve kültürel çalkantıların yaşandığı bir dönemdi.

Ayrıntılı Cevap

İsmet ve Masum İmamlara (a.s) tabi olma konusunu iki bölümde inceliyoruz:

Bir. Masumların (a.s) sözlerinde ismet konusunun incelenmesi

İslami metinlerin incelenmesi ve araştırılmasıyla, Masum İmamların (a.s) ismeti ve onlara tabi olma meselesinin İslam’ın başlangıcından ve Hz. Resul (s.a.a)’ün zamanından beri söz konusu olduğunu görüyoruz:

1-Meğazili b. Şafii “el-Menakıb” kitabında kendi senediyle “Abdullah b. Mes’ud”dan rivayet ettiği bir hadiste Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurduğunu söyler: “Benim risaletim, babam İbrahim’in duasıyladır.” Ey Allah’ın Resulü! Baban İbrahim’in duası neydi? diye sorduğumuz zaman, şöyle buyurdular: “Allah-u Teala, İbrahim (a.s)’e: “Ben seni insanlar için İmam yapacağım”[1] buyurduğunda İbrahim sevindi ve: “Soyumdan da (önderler yap, ya Rabbi!)”demişti.” Bunun üzerine Allah, İbrahim’e vahiy ederek şöyle buyurdu: “Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kuşatmaz.” İbrahim Allah’a: Senin ahdine ulaşmayanlar kimlerdir? diye arz ettiğinde, Allah-u Teala şöyle buyurdu: “Puta secde eden kimsedir.” İbrahim arz etti: “Oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut.”[2]

Peygamber Ekrem (s.a.a) şöyle buyurdular: “İbrahim’in duası ben ve Ali’yle sonuçlandı ve hiçbirimiz putların karşısında secde etmedik. O halde Allah-u Teâlâ, beni kendi peygamberi, Ali’yi de benim halifem karar kıldı.[3]

 

2. Müminlerin Emiri (a.s)’nin sahabesinden olan ve İmam Seccad’in (a.s) dönemine kadar yaşayan Selim b. Kays şöyle diyor: Özel itaat; Allah-u Teâlâ’ya Resul’ü ve Ulu’l Emre olan itaattir. Ve Allah-u Teâlâ onları, kendi ve Peygamberine yakın kılmış ve şöyle buyurmuştur: “Allah’a, Resu’le ve sizden olan ulu’l emre itaat ediniz”

Allah-u Teâlâ bu sebeple Peygamber (s.a.a)’e itaat edilmesinin emretmiştir ki; Allah’ın Resulü, masum ve paktır ve o, günah işlemeyi emretmez. Aynı şekilde Allah-u Teâlâ, Emir Sahiplerine itaat etmeyi emretmiştir; zira onlar, masum ve paktırlar ve günahı emretmezler.[4]

3. Müminlerin Emiri (a.s), Nehcü’l Belağa’da ismet meselesine işaret ediyor:

a) 147. Hutbede şöyle buyurur: “İmamlar (a.s), Allah’ın dinine ve O’nun emirlerine muhalefet etmezler ve bu bağlamda hiçbir ihtilafları yoktur. (Onlardan biri, dini hükümlerden habersiz olup bir diğeriyle çelişecek bir şekilde amel etmesi söz konusu olamaz).[5]

b) 131. Hutbede İmamdan bazı sıfat ve nitelikleri nefyederek şöyle buyururlar: “vela muattile lissünne,fe yühlike el-ümme” ümmetin helakine neden olan sünneti tatil eden birisi olamaz”. Yani Allah Resulü’nün sünnetini ve yöntemini boşa çıkaran bir kimse imam olamaz. Zira böyle bir kimse İslam ümmetini helak edecektir.”[6]

Bu ibarelerin imama tabi olmanın gerekliliğini ilan ettiği açıktır.

c) 105. Hutbede şöyle buyurur: “Ey insanlar! Kalp çırağınızı, öğüdüyle öğütlenmiş (yani söylediği öğütleriyle amel eden) bir kimsenin öğütleriyle aydınlatınız ve vücudunuzda var olan gönül kaplarınızı, suyu bulanık olmayan arı duru olan çeşmenin suyundan doldurunuz.”[7]

Masum İmamların (a.s) rivayetlerinde ismet konusu çeşitli bablarda bahsedilmiştir ve biz, bu kadarıyla yetiniyoruz.

İki. İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık (a.s) zamanında itikadi meselelerin diğer imamlardan daha çok söz konusu edilmesinin sebep ve etkenlerini şöyle özetleyeceğiz:

Siyasi açıdan İmam Bakır (a.s)’ın ve özellikle İmam Sadık (a.s)’ın dönemi, Beni Ümeyye hükümetinin zaaf ve karışıklık yaşadığı ve Abbasi oğulları’nın de güçlendiği bir dönemdi. O dönemde Ümeyye oğulları’nın pek çok siyasi sorunlara duçar olması sebebiyle, İmam’a ve Şialara (İmam’ı Seccad zamanı örneğinde olduğu gibi) baskı yapacak ve eziyet edecek fırsatı yoktu. Abbasiler de Peygamber ailesini himaye edileceği ve onların dökülen kanlarının intikamının alınacağı sloganı gölgesine sığınarak kudrete ulaşmak istediklerinden, İmam ve Şialara baskı yapmıyorlardı. Bundan dolayı bu zaman kesitinde İmamların ilmi ve kültürel faaliyet yapmaları için son derece güzel bir fırsat sayılıyordu ve kültürel özel şartlar, fırka ve mezheplerle yüz yüze gelme ve… gibi işlerin, bu meselelerin gerçeklik kazanmasında etkili olduğunun birer örnekleridir.[8]

 



[1] Bakara, 124.

[2] İbrahim, 35-36.

[3] Seyyid b. Tavus, Ali b. Musa, et-Taraif, Kum: Hayyam basımevi 1400 k, c. 1, s. 78.

[4] Selim b. Kays, Ebu Sadık, Kitabi Selim b. Kays, Kum: el-Hadi yayınevi 1415.

[5] Nehcü’l Belağa, Kum: Daru’l Hicret yayınevi, c. 1, s. 206.

[6] A.g.e.

[7] A.g.e.

[8] Daha fazla bilgi edinmek için bakınız: Pişvayii, Mehdi, Sire’i pişvayan, Kum: Müesseseyi İmam Sadık (a.s) 1374 şemsi, s. 353.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar