Gelişmiş Arama
Ziyaret
12370
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Müslümanlar İran’ı fethettiklerinde neden İranlılara dinlerini özgürce seçme hakkını tanımadılar?
Soru
Müslümanlar İran’ı fethettiklerinde neden İranlılara dinlerini özgürce seçme hakkını tanımadılar?
Kısa Cevap

Dinde zorlama mümkün değildir ve İslamın İran’da yayılışı, İranlıların zorla Müslüman oldukları iddiasını teyit etmemektedir. Aslında böyle bir şey özgürlükçü İranlıların yapılarına da uygun değildi ve olmayacaktırda. Örneğin Moğollar İran’a saldırdıklarında -İran’a yapılan belkide en mehametsiz ve en kanlı saldırı idi ve İslami İran’ın kültür mirasının büyük bir bölümünü yoketmişlerdi- İranlılar Moğolların dinini kabul etmedikleri gibi İslam alimleri onları İslama çekmiş ve büyük Müslüman toplumuna kazandırmışlardı.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzun için önce iki noktaya açıklık getirmemiz gerekiyor:

1- Peygamberin (s.a.a) vefatından sonraki fetihlerde meydana gelen olayların hepsi yüzde yüz onaylanamaz. Zira Şiilere göre Peygamberin (s.a.a) hak halifesi İmam Ali (a.s)’dı. Peygamber (s.a.a) bu konuda defalarca önemli sözler söylemesine rağmen karar mekanizması başkalarının elinde olduğu için herhangi bir şey yapılamadı.

2- Bununla birlikte, siz Müslümanların İranlıları kendi dinlerini kabullenmeye zorladıklarına dair herhangi bir delil sunmadınız. Böyle bir şeyin kesin olarak gerçekleştiğini kabul ederek ona delil istediniz.

Müslümanlar İran’ı fethettikleri zaman İran’ın durumunun ne olduğunu bilmek için o dönemin olaylarını dikkatle incelemek gerekir. Bu fetihler, Sasani padişahlarının birbirlerine düştükleri ve halkın onlara olan itirazları döneminde gerçekleşti.

Bu hanedanlığın son padişahı Yazgerd III, yeni yetişen bir genç olduğundan gerekli tedbirleri alamadığı için İran’ın zayıflamasına neden oldu. Bu yüzden düşmanlar her yönden[1] İran’a saldırdılar.[2] Müslümanların saldırısında İran’ın başkenti ‘Tisfun’ (bugünkü Irak’ın Medain şehri) idi. O önce Rey şehrine kaçtı. Ama oranın amiri onu kabul etmedi. Oradan İsfahan’a geçti, orada da güvende olmayınca Kirman şehrine gitti. Kısa bir süre orada kaldıktan sonra Merv şehrine kaçtı ve oraya iki fersah uzaklıkta bir ateşkede yaptırdı. Orada bir taraftan komutanlarıyla irtibatta bulunurken diğer taraftan Çin gibi diğer ülkelerin padişahlarından yardım istiyordu. O, Çin’e sığınmak istediği zaman İran’ın ileri gelenleri buna karşı çıktılar. Onlar bu konuda onu kınayarak şöyle diyorlardı: ‘Müslümanlar dindar oldukları için ahdlerine vefa ederler. Böyle kimselerle barış yapıp, ülkemizde kalmak, dindar olmayan ve antlaşmalarına vefa edecekleri belli olmayan bir ülkeye sığınmamızdan daha iyidir.’ İranlılarla padişahları arasında bu çekişme Yezgerd’in Merv’de bir değirmenci tarafından öldürülmesine kadar devam etti.[3] Sasaniler yıkılınca Müslümanlarda hakimiyeti ellerine geçirdiler. Hakimiyetin değişmesi birkaç yerin dışında[4] kansız ve mahalli yöneticilerin yaptıkları antlaşmalarla gerçekleşiyordu. Bu aşamadan sonra artık İranlılar büyük bir istekle İslamın yayılmasında ön ayak oldular.

İranlıların İslamı zorla kabul etmediklerinin delillerinden biri en önemli Müslüman alimlerin İranlılardan çıkmasıdır.

Şia’nın en güvenilir kitapları yani Kütüb-ü Erbaa’nın yazarları Şeyh Saduk (Rey şehrinden), Şeyh Kuleyni (Rey şehrinin çevresindeki köylerden), Şeyh Tusi (Horasan’ın Tus şehrinden) İranlıdır.

Ehl-i Sünnet’in en güvenilir kitapları yani Kütüb-ü Sitte’nin yazarları olan Buhari (Buhara’lı), Müslim (Nişabur’lu), Tirmizi (Tirmiz’li), Nesai (Nesai’li), İbn-i Mace (Kazvin’li), Ebu Davud (Sistanlı) o zamanın İran sınırları içinde olan bölgelerindendirler.

Bunlardan başka kitaplara da baktığımızda İranlı diğer alimlerinde etkilerini göreceğiz.

İranlıların kendi istekleriyle İslamı kabul ettiklerinin delillerinden bir diğeri Moğollar İran’a saldırdıklarında        -belkide İran’a yapılan en mehametsiz ve en kanlı saldırı idi ve İslami İran’ın kültür mirasının büyük bir bölümünü yoketmişlerdi- İranlılar Moğolların dinini kabul etmedikleri gibi İslam alimleri zamanla onları İslama çekmiş ve büyük Müslüman toplumuna kazandırmışlardı.

Sonuç olarak diyebiliriz ki: Dünyanın en eski medeniyetlerinden biri olan o parlak kültürel geçmişe sahip İran gibi geniş ve büyük bir topluma yeni bir dini kabullendirmek mümkün değildir. İranlılar zorla İslam dinin kabul etseydiler, İslam yönetiminde en küçük bir zaaf gördükleri anda onların aleyhine kıyam ederlerdi. Halbuki, İslamın aleyhine yapılan bazı isyanlara İranlılar destek vermemiş, aksine temel İslami değerlerin ihyası için çeşitli Alevi hareketler gibi adalete dayalı kıyamlar, geniş İran kitleleri tarafından desteklenmiştir. Görüldüğü üzere İranlıların çoğunluğunun mezhebi Ehl-i Beyt’in (a.s) yolundan gitmektir. Oysa İranı ilk fetheden Müslümanların amacı bu değildi ve kendi dönemlerindeki halifelerine tabi idiler. Bu da İslamın İranlıların kalbine zorla girmediğinin delillerindendir. Çünkü Şiiler aslında devlet gücüne sahip olmadılar ki, böyle bir şeyi pratikte yapabilsinler. Ve esasen hiç bir din zorlamayla kalplere girmez. Nitekim günümüzde de görüldüğü üzere, Sovyetler Birliği gibi ülkelerde yıllarca İslam’ın kökü kazınmak istenmesine, kominist vb. ideolojiler tebliğ edilmesine ve o bölgelerdeki insanlar dinlerinden döndürülmeye çalışılmasına rağmen Müslümanlar bütün zorluklara katlanarak bir yere kadar İslami kimliklerini korumuşlardır. Bu durum oralardaki Hıristiyanlar içinde geçerlidir.


[1] -Dikkat edilirse, ‘Düşmanlar her yönden’ denildi, yani yalnızca güneydoğudan saldıran Müslümanlar kastedilmemektedir.

[2] -İbn-i Cerir Taberi, Tarih-i Umem ve’l Müluk, c.1, s.632, Müesseset-ul A’lemi, Beyrut.

[3] -a.g.e. c.3, s.244-249 (özet)

[4] -Kadisiye ve Nehavend savaşları gibi.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar