Gelişmiş Arama
Ziyaret
8120
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
Soru
Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
Kısa Cevap

İnsan Allah’ı kalp veya fıtrat yolu, duyu ve bilimsel yol, akıl ve istidlal yolu ile tanıyabilir. Duyusal yollar ve bilimsel araştırmalarla Allah’ın kendisi ve Onun alemdeki düzenin kurucusu olduğu gibi bazı sıfatları ispat edilebilir, ama bilimsel araştırmalar Allah’ın bütün sıfatlarını ispat edemezler. Bilimsel gelişmelerden pozitif bilimler kastediliyorsa eldeki araçların yetersizliği nedeniyle bilim insanları metafizik aleme ulaşamazlar. Bu yüzden bilim insanları, varlık aleminin sırlarının hakikatını anlamakta aciz olduklarını her zaman itiraf etmişlerdir.

İstidlal ve şuhud (sezgi) gibi duyusal olmayan yollarla insan Allah hakkında daha fazla bilgilere sahip olabilse bile yinede Allah’ı tam olarak tanımak imkansızdır. Zira insan sınırlıdır ve sınırlı bir varlık sınırsız bir varlık olan Allah’ı tam olarak tanıması mümkün değildir.  

Ayrıntılı Cevap

Allah’ı Tanımanın Yolları:

Allah’ı tanımanın yolları üç kategoriye ayrılır:

a) Duyu ve bilimsel araştırmalar veya tabiat yoluyla. Bu yolda kendi içinde üçe ayrılır: 1-Kainatın yapısındaki teşkilat ve düzen; 2-Varlıkları kendi güzergahına götüren görünmez hidayet yolu; 3-Alemin hadis olması (ortaya çıkışı).

b) Akıl veya istidlal (felsefe) yolu. Bu yoldan gidebilmek için önce hazırlık aşamasından geçmek gerekir. Bu yol Allah’ı tanımada ve rububi marifete ulaşmada en sağlam yol sayılabilir.

c) Kalp veya Fıtrat yolu; buna göre her insan yaratılışının ve ruh yapısının gereği olarak, ilim öğrenmeden de Allah’ı tanır. Fıtrat yolundan maksat akli yöntem değildir. Bundan maksat kalp ve şuhuttur.[1] Ancak bu son iki yolla da Allah’ı tam olarak tanımak olmaz. Zira akıl ve insan kendi kapasitesi ölçüsünde Allah’ı tanıyabilir. Sınırlı insanın akıl yoluyla sınırsız olan Allah’ı tanıyabilmesi imkansızdır. Şuhud yoluda böyledir.

Bu üç yoldan her biri bir yönden birbirlerine tercihleri vardır:

Kalp ve fıtrat yolu kişisel olarak en kamil yoldur; yani her insan için en iyi, en güzel ve en etkili yol Allah’ı kalp yoluyla tanımasıdır. Ama bu yol, eğitim ve öğretimle başkalarına aktarılamaz.

Yaratılışı duyu organlarıyla ve bilimsel yolla araştırmak sade, açık ve genellik olarak en iyi yollardan olsa da metafizik hakkında söyleyecek sözü yoktur.

Allah’ı tanımanın en güzel yolu realist, tutarlı, mantıklı ve başkalarına aktarılabilecek tek yol olan akıl yoludur.[2]

Demek ki insan çeşitli yollarla Allah’ı tanıyabilir. Bunu kimi zaman akıl yoluyla yaparken kimi zaman kalp yoluyla yapar. Bazen bir filozof gibi ilim öğrenerek ve duyu organlarının ve akılın yardımıyla iddiasına delil getirip anlarken, bazende bir arif gibi huzur-i ilimle maşukunu nezare eder ki buna şuhud denir.[3]

 

Bilimsel gelişmeler hakkında demek gerekir ki, birincisi, labaratuvar çalışmalarıyla ve yalnızca bilimsel keşiflerle Allah’ın varlığı ispat ya da reddedilemez; çünkü bilimsel deneyler çok yetersiz olup metafizik aleme ulaşmaz. Öyleyse duyusal tanıma yalnız başına çözüm değildir, önce istidlalin hazırlık aşaması öğrenilmelidir. İkincisi, İslami metinlerde kainatta araştırma yapma hakkında ayetler gelmesine ve bu yöntem istidlali olmasından dolayı akli sayılmasına rağmen, kainatta ve ilahi hikmette araştırma yapmak sadece güçlü ve kudretli bir elin onu idare ettiği sonucuna götürür. Ama onun sıfatları nelerdir, kendi zatına mı dayalıdır vb. gibi sorulara bu yol cevap veremez.[4]

Belirtmek gerekir ki duyular, öğrenmenin engellerinden biri sayılmaktadır. Zira duyularla iç içe olmak insanın bilgilerini daha çok duyu yoluyla kazanmasına, hatta sadece bu yolla sınırlamasına neden olmaktadır. Doğayla ve duyu organlarla iç içe olmak, onlarla kolay bağlantı kurabilmek duyusal olmayan şeylerde bile duyulardan faydalanmaya, duyusal işlerin peşinden gitmeye sebep olmaktadır. Bu yüzden hikmet ehli diyor ki: ‘İnsanın vehimi onun doğru bir şekilde düşünmesine engel olmaktadır.’[5]

Bu durum birçok insanın, peygamberlerin daveti olan duyuların dışında kalan gayba iman etme karşısında direnmelerine neden olmuştur.

Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: Duyusal algılar tümüyle hatalı değildir. Bunlar eğer gerektiği şekilde kullanılırlarsa birçok doğrunun öğrenilmesine yardımcı olurlar. Öyleyse duyulardan kastedilen şey, aşırı derecede duyusal algılara yönelmektir.[6]

İnsanlar ve büyük bilginler, ne derecede olursa olsun bilgi seviyelerine baksalar ve bildiklerini bilmedikleriyle karşılaştırsalar sonsuz ve derin bir deryanın kenarında oturduklarını ve ondan ne kadar çok içselerde, içtiklerinin bir damladan fazla olmadığını göreceklerdir.

Bilim insanları kainatın sırlarını anlama konusunda aciz kaldıklarını defalarca itiraf etmişlerdir. Hatta gözleriyle gördükleri, dilleriyle tattıkları ve burunlarıyla kokladıkları ‘madde’nin hakikatını bile henüz tam olarak anlayabilmiş değillerdir.

İnsan kendisine en yakın olan şeyleri tanımakta aciz ise sınırsız olan, cisim olmayan, ezeli ve ebedi olan Allah’ın hakikatını nasıl anlayabilir?

Hz. Ali (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Hamd, Allah'a ki övenler onu lâyıkıyla övemezler; nimetlerini sayıp dökenler, onları söyleyip bitiremezler; çalışıp çabalayanlar, hakkını edâ edemezler. Öyle bir ma'buddur ki derin düşünceler onu idrâk edemez; akıl-fikir denizine dalanlar, zâtının künhüne eremez.’[7]
Alman Leibniz diyor ki: ‘Akıllarınız, Allah’ı algılamakta noksan ise, sizin aklınızın bu noksanlığı Allah’ın olmadığına delil olmaz. Zira birçok gerçeği gerekli olduğu şekilde algılayamamışsınız demektir. Halbu ki, gerçekte vardırlar ve akli deliller onların varlığını gösterirler.’[8]

Pascal da diyor ki: ‘Akıl, temel olan şeylerde fıtri düşüncelerin yardımıyla hakkı derkedebilir ve Allah’ın varlığını kavrayabilir. Ama bunun ötesi olan varlığın, yaratılmışın ve yaratanın sırrı bizlere gizlidir.’[9]

Son olarak şu noktayı yeniden hatırlatalım ki, Allah’ın zatını tanımak imkansızdır. İnsanın akıl ve düşüncesi, Allah’ın gaybi zatını asla kavrayamaz. Şaşkınlık, başıboşluk veya sapmadan başka bir sonuç getirmez.[10]

Beşer bilinen şeyleri algılayabilir, ama zatı, bütün herşeyin üstünde olanı algılayamaz. Her şey o zat’tan sonra gelir ve onun mahluklarıdır. Duyusal ve akli işaretlerle Onu algılayalamazlar.[11]

Öyleyse, Allah Teala’yı tanımaktan maksat Onun mukaddes zatını tanımaksa, bilim ilerlemiş olsa bile, bu imkansızdır. Bundan dolayı Allah’ın zatında düşünmekten sakındırılmıştır. Nitekim İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Allah’ın benzeri olduğunu söyleyen Onu tanımamıştır; Onun zatının künhünü kavramak isteyen Onun tevhidine nail olmamıştır; zihninde Onun zatını tasvir eden Onun hakikatına ulaşmamıştır; zatına sınır getiren Onu tastik etmemiştir; Ona işaret eden (yön tayin eden) ona yönelmemiştir...’[12]



[1] -Kaşifi, Muhammed Rıza, Hüdaşinasi, s.11-12, Nehad-ı Nemayendegi-i Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danişgahha, Defter-i Neşr-i Maarif, 6. Baskı, HŞ.1386.

[2] -a.g.e, s.12

[3] -Dizin:98 (Site:889), Kısa Cevap

[4] -Dizin:98 (Site:889), Ayrıntılı Cevap

[5] -Şirvani, Ali, Ahlak-i İslami ve Mebani-i Nazari-i An, s.132 (az bir değişiklikle), İntişarat-ı Daru’l Fikr, Çaphane-i Kuds, Kum, 4. Baskı, HŞ. 1384.

[6] -a.g.e.

[7] -Feyzu’l İslam, Seyyid Ali Naki, Tercüme ve Şerh-i Nehcü’l Belağa, s.22-23, İntişarat-ı Fakih, Çaphane-i Emir, 2. Baskı, HŞ:1376.

[8] -Safi Gulpaygani, Lütfullah, Be Sui Aferidegar, s.71, Defter-i İntişarat-ı İslami, 3. Baskı, HŞ:1377.

[9] -a.g.e. s.72-73.

[10] -Kaşifi, Muhammed Rıza, a.g.e, s.52, Nehad-ı Nemayendegi-i Makam-ı Muazzam-ı Rehberi Der Danişgahha, Defter-i Neşr-i Maarif, 6. Baskı, HŞ.1386.

[11] -a.g.e. s.53.

[12] -Şeyh Saduk, et-Tevhid, Babu’t Tevhid ve Nefyi’t Teşbih, s.34.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar