Gelişmiş Arama
Ziyaret
7198
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
“Kadınlar, Müslüman olmayan biriyle evlenme hakkına sahip değildir”. İslamın bu buyruğunu dikkate alarak, Sosyoloji konularda bu emir (İslam toplumunun) kapalı bir toplum olduğu telakkisini yaratıyor mu yaratmıyor mu?
Soru
“İslam dininde kadınlar, Müslüman olmayan bir kimseyle evlenemez”. İslamın bu buyruğunu dikkate alarak, Sosyoloji konularda bu emir (İslam toplumunun) kapalı bir toplum olduğu telakkisini yaratıyor mu yaratmıyor mu?
Kısa Cevap

Yeni Sosyoloji bakış açısına göre böyle bir hüküm sadece kadınlara has olmayıp erkekler konusunda da söz konusu olması, bir çeşit kapalı toplum olarak değerlendirilmesinin göstergesi olabilir. Ne var ki toplumun kapalı ve açık olmasının göreceliliğini dikkate alarak, kapalı toplumların tamamını sorgulayıp bu toplumların kapalı olduğunu düşünemeyiz. Bununla birlikte, şu noktaya dikkat edilmesi gerekir: İslam toplumu; dini söylemler, birliktelik, barışçıl taahhütler, ticaret vb. gibi diğer açılardan açık toplumlardan sayılır.

Ayrıntılı Cevap

İlk etapta şu noktanın açıklanması zaruridir: Müslüman’ın, Müslüman olmayanla evlenmesi yalnızca kadınlara has değil, istisnai konuların dışında erkekler de Müslüman olmayan bir kadınla evlenmeleri haramdır.[1]

Acaba böyle bir hüküm, İslami sahada kapalı toplumun göstergesi değil midir? Sorunuzun cevabına gelince, bu meseleyi iki açıdan ele alacağız:

1. Kapalı toplum nedir? Davranışlarımızı hiçbir zaman böyle bir topluma girecek şeklinde düzenlememiz mi gerekiyor?

2. İslam toplumunu açık bir toplum olduğunu kabul edebilir miyiz? Veya böyle bir toplum, kapalı bir toplum mudur?

Şimdi sırasınca yukarıdaki konuları ele alacağız ve sonuçta da kendi görüşümüzü sunacağız:

1. Yeni toplum bilimciler açısından, diğer toplumlarla daha çok irtibat kurma ve daha etkin faaliyet gösterme gücüne sahip olan bir toplum “açık toplum” sayılırken, söz konusu irtibatın sınırlı olduğu toplum da “kapalı toplum” unvanıyla tanıtılır. İddia edildiğine göre; başkalarının tecrübe ve kültüründen yararlanılması sebebiyle çok daha münasip gelişim ve ilerlemeye sahip olacaklardır, ama bununla birlikte açık ve kapalı toplumlar arasında hiçbir sınır, dakik ve özel bir ayırım ortaya konmamıştır. Diğer taraftan, çeşitli medeniyetlerin incelenmesiyle, her toplumda bir takım sınırlandırmaların olduğunu görecek ve hali hazırda da Uluslar Arası alanda sınırlandırılmayan bir toplumu bulamayacağız. Sosyologlardan birisinin deyimiyle: “Gerçek anlamda açık bir toplum, örnek ve ideal bir toplumdur ve böyle bir toplumu yalnızca teorilerde görebiliriz.”[2] Bununla birlikte görünürde açık toplumları tamamen istenilen ve ideal toplumlar olarak değerlendiremeyiz. Zira “açık toplum”, bazı fırsatları toplumsal hareketlenme için hazırlar ama birçok fırsatların yanında bir takım engel ve zorluklara da rastlanır.”[3]

Bu sebeple Sosyologların, her zaman ve bütün şartlarda açık toplumu kapalı topluma tercih ettikleri söylenemez. Örnek olarak şu ibarete dikkat ediniz: “Seçkinler gurubu, genellikle üyelerinin sadece birbirlerine benzeyen özelliktekilerle oturup kalkmaları dolayısıyla bir çeşit kapalı gurup sayılır. Bu toplumsal önemli özellikler şunlardan ibarettir: Ailesel unvanlar, okullar, kuruluşlar ve bağlı oldukları partiler.”[4]

Bizim inancımıza göre; İslami ölçülere göre, seçkin kimselerin böyle davranmaları doğru değildir ve bu davranışlar dini önderler tarafından şiddetle kınanmıştır. İmam Ali (a.s), Osman b. Huneyf ismindeki valisini, sadece zenginlerin katıldığı bir toplumda bulunmasından ötürü kınamış ve böyle bir hareketi tekrarlamaktan sakındırmıştır.[5] Ama Batı Sosyologları, böyle bir şeyi doğal bilmiş ve kendi seçkinlerinin en azından bazı işlerde kapalı toplumda yer almalarından dolayı utanç hissine kapılmamışlardır.

Buna binaen biz Müslümanlar da kendimizi böyle sosyolojik tarifler çerçevesiyle sınırlandırmamalıyız ve İslami hükümlerden birinin uygulanmasından ötürü kendimizi –onların tanımlamasına göre - kapalı toplum tarifine girme vehmine kapılmamalıyız. Açık ve kapalı toplum tarifinin tamamen göreceli bir tanımlama olduğunu dikkate alarak, her toplum bazı konularda kapalı ve başka konularda açık ve serbest hareket edebilir. Gelecek bölümde bu konuya değineceğiz.

2. Açıkladığımız gibi her toplumun bir takım kısıtlamaları vardır ve bunların her biri bir diğerine nispetle açık ve kapalı olarak değerlendirilir. İslam toplumu da bundan müstesna olmayıp kendine has kanunları vardır.

İslam kanunlarının bazılarını, açık toplum ölçülerinin somut örnekleri unvanıyla değerlendirebiliriz. Müslüman olmayanlarla barışçıl yaşama, adaletli davranma ve onlara karşı merhametli olmanın temel alınması:[6] Söyleşilerin delil ve mantığa dayalı olup hakkın kabul edilmesinin temel alınması:[7] Brış anlaşmalarına bağlı kalınarak taarruzda bulunmamak ve yakınlarla iyi ilişkiler içinde olmanın temel alınması:[8] Ticaret özgürlüğü ve ekonomik ikili ilişkiler ve... Bizler Peygamber Ekrem’in (s.a.a) şu tavsiyesini unutmayalım: “Komşuna saygı göster, kâfir olsa bile! Misafirine saygı göster, kâfir olsa bile! Anne ve babana itaat et, kâfir olsalar bile! Hiçbir şahsın meşru isteğini geri çevirme, kâfir olsa bile!”[9] Eğer bu konular açık bir toplumun göstergesi değilse o hal de açık toplumun bunların ötesinde ne gibi ölçüleri olabilir?

Elbette karşı tarafın sizinde işaret ettiğiniz konuda olduğu gibi başka kanunları da vardır; yani Müslüman kadının, Müslüman olmayan veya kâfirlerle evlenmesinin caiz olmayışı şayet İslam toplumu sahasının kapalı olduğunun göstergesidir, ne var ki sonuçta genel görüşün açıklanması gerekir. Hiçbir toplumun tamamen açık olmadığını ve yabancı ve Müslüman olmayanlarla birçok konuda irtibatı yasaklamayan İslami öğretileri dikkate alarak, İslam’ı sınırlandıran birkaç kanuna istinatla, hatta batı toplumunun kapalı toplum ölçülerince bile İslam toplumunu kapalı toplum sayamayız.

Diğer taraftan İslam kanunlarının bu konularda bir sınırlama getirmesinin delilleri vardır ve örnek unvanında zikredilen böyle bir evliliğin yasaklanmasının delillerini İslami kaynaklarda görebilirsiniz.[10]



[1] Bu konuda bkz: Hurr-i Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, Kum: Müesseseyi Âl’ul Beyt, 1409 Kameri, c. 20, s. 533, babı tahrimi münakihatü’l küffar hatta ehli’l-Kitap.

[2] Kuavn, Brus, “Mebaniyi camia Şinasi”, Tercüme ve iktibas: Gulam Abbas Tevessüli ve Rıza Fazıl, Tahran: Sazmani smt., 1372 Şemsi, s. 263

[3] A.g.e. s. 268.

[4], A.g.e. s. 393.

[5] Nehc’ül-Belağa, Kum: Bita, İntişaratı Dar’ul-Hikme, s. 416, name 45.

[6] Allah, sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarınızdan da çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez.” (Mümtehine, 8.)

[7] Sözü dinleyip de onun en güzeline uyanlar ar ya, işte onlar Allah’ın hidayete erdirdiği kimselerdir. İşte onlar akıl sahiplerinin ta kendileridir.” (Zümer, 18.)

[8] Nisa,90; Enfal, 72; Tevbe, 4; Nahl, 91 ve…

[9] Şuayri, TACUDDİN, Cami’ul-Ahbar, Kum: İntişaratı Razi, 1363 Şemsi, , s. 84.

[10] Müslüman olmayanlarla evlenilmesinin yasak oluşunun delillerinden bir tanesi, böyle bir evlilikten doğacak çocuklar üzerinde uygunsuz etki bırakma imkânıdır. Bkz: Hurri Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailu’ş-Şia, c. 20, s. 534, hadis, 26276. Sınırlı olan bu açıklamaya sığmayacak bu bağlamda başka deliller de vardır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    16030 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10174 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Zihinde gayrimeşru bir ameli canlandırmanın hükmü nedir?
    7417 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    Günah ve gayrimeşru amel düşüncesi her ne kadar insan zihin, düşünce ve ruhunu kirletse ve birçok başarıyı engellese de haram amel işlemeye varmayana dek günah sayılmaz. Ama cünüp olmaya neden olursa, mastürbasyon türlerinden sayılır ve haram olur.[1]
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77765 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Bura b. Azip Kimdir? Ehl-i Beyt’in dostlarından mıdır? Hz. Ali’nin imamlığını kabul etmiş midir?
    7649 تاريخ بزرگان 2008/05/13
    Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 ...
  • Erkek ölmüş olan kaynanasına gusül aldırabilir mi?
    7015 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Büyük fakih ve merciler kadın ve erkeğin gusül aldırması hakkında şöyle fetva vermişlerdir: Eğer erkek kadına ve kadın erkeğe[1] gusül aldırırsa gusül geçersizdir.[2] Ama kadın kocasına ve koca karısına gusül ...
  • Neden namaz, oruç ve hac gibi farzların eda edilmesinin somut eserleri bulunmamaktadır?
    7712 Pratik Ahlak 2011/10/30
    Namaz, oruç ve hac gibi tüm ibadetler birçok bireysel ve toplumsal esere sahiptir. Namazın en üstün eserlerinden biri, Allah’a yakınlaşmak ve kötülük ve haramlardan sakınmaktır. Oruç da birçok esere sahiptir. Bedensel sağlık, dertleşme hissinin icat edilmesi ve takvalı olmak bunlardandır. Hac da ruhanî ve manevî yolculuk sıfatıyla kendine has ...
  • Müstehcen filmlere bakmaktan nasıl tövbe edebiliriz?
    25199 Pratik Ahlak 2010/02/01
    Günah, kötü kokulu bir lağım kuyusu gibidir, insan ona ne kadar çok dalsa kokusunu o kadar az alır. Zira insanın koku alma duyusu iş yapamaz hale gelir ve daha fazla battığının farkında olmaz. Öte yandan, insanın bu ...
  • Mürmenliler (Murmen dinsel fırkası) ehli kitap mıdır?
    6137 Eski Kelam İlmi 2011/11/21
    1. Hıristiyanlığın birçok fırkası vardır ve Amerika’da bulunan çok meşhur bu fırkalardan birisi de Murmen adındaki gruptur. Bu grup, Jozef Smit adında bir ferdin önderliğinde 1820 yıllarında kurtarıcılık faaliyet ve tebliğine başladı. Jozef Smit, 1830 yılında yazdığı “Murmen” kitabında şöyle bir iddiada bulundu: Amerika kıtasını bulan Kıristof Kolom, Amerika’nın ...
  • Kur’an ve rivayetlerde Hz. Hızır hakkında ne gibi bilgiler var?
    30012 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Kur’an-ı Kerimde, Hz. Hızır’ın adı açıkca gelmemiş, ondan ‘...kullarımızdan bir kul...ki biz, katımızdan ona rahmet ihsan etmiştik ve katımızdan ilim belletmiştik.’[1] diye söz edilerek onun ubudiyetine ve sahip olduğu özel ilmi makama ...

En Çok Okunanlar