Gelişmiş Arama
Ziyaret
10148
Güncellenme Tarihi: 2012/07/24
Soru Özeti
Simurg’un çığlığı risalesini kim yazmıştır? İçeriği nedir?
Soru
Simurg’un çığlığı risalesini kim yazmıştır? İçeriği nedir?
Kısa Cevap

“Simurg’un çığlığı” risalesinin yazarı, Şeyh’i İşrak adıyla tanınan Şababuddin Yahya b. Habeş b. Emirek Ebul-futuh Sohreverdidir.

“Safir” her türlü latif ve içeriğinde söz olmayan ve iki dudak arasından çıkan uzun ses ve ahenge denir[i] ve “Simurg (Anka kuşu)” ise kuşların efsanevi kralları olan bir kuştur. İrfan boyutunda ise kâmil insan veya pir’den kinayedir. Bu ve diğer kuşların hikâyesi, Fars edebiyatı ve irfan kitaplarında çokça zikredilmiştir.

Şeyh’i İşrak, Sohreverdi, bu risalede Seyri  Suluk’a mana katmış ve Allah’a doğru seyreden kimsenin ruhî haletlerini, bu yolda oluşan durumları, tehlikeleri ve engelleri beyan etmiştir.

 


[i] Ebcedi Arapça-Farsça Sözlüğü, S. 555, “Safere” kelimesi ve S. 556, “Es-Safir”; El-Mufredat fi Garib’il-Kuran, S. 487, “Es-Safir” kelimesi; Lisan’ul-Arap, C.4, S. 460, “Es-Safir” kelimesi

 

Ayrıntılı Cevap

“Simurg’un çığlığı” risalesinin yazarı, Şeyh’i İşrak adıyla tanınan Şababuddin Yahya b. Habeş b. Emirek Ebul-futuh Sohreverdidir. “Simurg’un Çığlığı” Farsça olarak yazılmıştır.

Bu risalenin muhtevası kısaca şöyledir:

  1. “Safir” her türlü latif ve içeriğinde söz olmayan ve iki dudak arasından çıkan uzun ses ve ahenge denir[1] ve “Simurg (Anka kuşu)” ise kuşların efsanevi kralları olan bir kuştur. Bu ve diğer kuşların hikâyesi, Fars edebiyatı ve irfan kitaplarında çokça zikredilmiştir.[2]
  2. Simurg, irfanda latifi ıstılahlardan biri olup, pir[3] veya kâmil insan’ dan kinayedir.[4]
  3. Bu risalede yazar, Seyri Suluk’a mana katmış ve onda Allah’a doğru seyreden kimsenin ruhî haletlerini, bu yolda oluşan durumları, tehlikeleri ve engelleri beyan etmiştir. Şeyh’i İşrak, bu risalenin bir bölümünde şöyle yazıyor: “ Önsözde bu değerli kuşun (Anka kuşu) haletlerini zikredeyim. Aydınlanan insanlar, her an (Hüdhüd[5], bahar mevsiminde yuvasını terk eder ve gagasıyla tüylerini ve kanatlarını yolarak Kaf dağına yol alır.) Kaf Dağı’nın gölgesi şimdiki zaman birimiyle bin yıl “وَ إِنَّ يَوْماً عِنْدَ رَبِّكَ كَأَلْفِ سَنَةٍ مِمَّا تَعُدُّونَ[6] üzerlerine düşer ve bu bin yıl, hakikat ehlinin takvimine göre doğudan doğan yüce Lâhut ile bir sabah demidir. Bu zaman zarfında Anka kuşu olur ki uyuyanları uyandırır. Onun ikametgâhı Kaf dağıdır ve çığlığı herkese ulaşır. Ama onu duyan azdır. Herkes onunladır ama çoğunlukla ondan gafildirler.”[7]

Bu risale, her biri birkaç fasıldan oluşan iki bölümden oluşur:

Birinci bölüm: bu bölüm konunun temel esaslarını içerir ve üç fasılda toplanmıştır. 1. “Bu ilmin genişçe anlatımı.” 2. “Bedaya ehline malum olanlar.” 3. “Sekiyne.”[8]

Örnek olarak, bu bölümün ikinci faslı İlahi Seyri Suluk yolunun başlangıcında riyazet ve zikir ile meşgul olanlar ile ilgilidir. Allah’a doğru ilerleyen bu Saliklere ilahi nurlar zahir olur. Şeyh’i İşrak, bu bölüm için “bedaya ehline malum olanlar” tabirini kullanmıştır.[9]

İkinci Bölüm: Konunun hedefleri ile ilgilidir; ve üç fasıldan oluşur: 1. “Fena.”, 2. “ilmi artanın irfanı da artar.” 3. “Kulun haktan lezzet alması.”[10]

 


[1] Ebcedi Arapça-Farsça Sözlüğü, S. 555, “Safere” kelimesi ve S. 556, “Es-Safir”; El-Mufredat fi Garib’il-Kuran, S. 487, “Es-Safir” kelimesi; Lisan’ul-Arap, C.4, S. 460, “Es-Safir” kelimesi.

[2] Bu konuda www.noormags.com adresindeki Simurg kuşu adlı makaleye baçvurabilirsiniz. Örnek; Menzevi, Ali Naki, “Si Murg ve Simurg”; Şefii Kedkeni, Muhammed Rıza, “Simurg”; Nucumi Mehtab, “İran Kültürü’nün Gölgesi Efsanesi: Simurg”; Nevruzi Penah, Ali, “Simurg”

[3] Pîr irfanda kemale eren arif anlamındadır. Zamana ihate etmekten kinayedir, yaşın çokluğundan değil.

[4] Seccadi, Seyit Cafer, İslami Öğretiler Sözlüğü, C.2, S. 1030, Tahran Üniversitesi Yayınları, üçüncü baskı, 1373 h.ş.

[5] Allah’a giden salik için bir şifredir.

[6] “Rabbiniz katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” Hac Suresi 47

[7] Şeyh’i İşrak, Mecmua’yı Müsennifat’i Şeyh’i İşrak, Henry Corben ve Nasr, Seyit Hüseyin ve Habibi’nin tashih ve önsözüyle, Necefkali, C. 3, S. 314 ve 315, Kültürel Çalışma ve Araştırmalar Merkezi, Tahran, ikinci baskı, 1375 h.ş

[8] Aynı kaynak, S. 316

[9] Aynı kaynak, S. 319

[10] Aynı kaynak, S. 319

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar