Gelişmiş Arama
Ziyaret
11865
Güncellenme Tarihi: 2010/12/29
Soru Özeti
Kafi’de sahih hadislerin fazla olmadığı iddiası doğru mudur?
Soru
İddiaya göre, Kuleyni’nin sahih hadisler için ölçüleri vardı ve o ölçülere göre Kafi’deki sahih hadis azdır. Bunun delilide Kuleyni’den sonra yazılan kitaplardır. Bu yüzden Vahid Behbehani (r.a) diyor ki: ‘Kafi’de öyle rivayetler görüyoruz ki, onları Masumun söylemediğine yakinimiz var.’ Böyle bir şey doğru mudur?
Kısa Cevap

Kuleyni’nin hadisler için söylediği ölçüler, muhalif ve çelişik hadisler içindir. Yoksa bütün sahih hadisleri tanımak için söylenen şu üç ölçüyle, yani ‘rivayetin Kur’an’la karşılaştırılması, sünniye muhalif olması ve tahyir’le sınırlı değildir; ölçüler bunlardan daha çoktur.

Kuleyni’den sonra yazılan kitaplar, onun kitabının yetersiz olduğu anlamına gelmez. Çünkü o kitapları yazanlarda Kafi’yi kabul ediyorlardı.  

Ayrıntılı Cevap

Cevabının daha iyi anlaşılabilmesi için birkaç noktayı dikkate almak gerekir:

1-Merhum Allame Sıkat-ul İslam Kuleyni (r.a), gaybet-i suğra döneminde yaşayan büyük Şia alimlerindendir. Birçok alim onu övüp methetmiştir.[1] Merhum Muhammed Taki Meclisi şöyle diyor: ‘Şia alimlerinin içinde Kuleyni gibi birinin gelmediğini söylersek haktır. Onun hadislerine ve kitabının düzenine dikkat edenler görecek ki o, Allah-u Tebareke ve Teala tarafından teyit edilmiştir.’[2]

2-Kuleyni’nin hadis seçimi için söylediği ölçüler, muhalif ve çelişik hadisler içindir. Yoksa bütün sahih hadisleri tanımak için söylenen şu üç ölçüyle, yani ‘rivayetin Kur’an’la karşılaştırılması, sünniye muhalif olması ve tahyir’le sınırlı değildir; ölçüler bunlardan daha çoktur. Daha fazla bilgi 3. şıkta verilecektir.

3-Bazı alimlerin, Kafi’deki hadislerin sayısı hakkında söyledikleri şeyler, Kütüb-ü Erbaa’ yazıldıktan sonraki asırlarda yaygın olan tarif ve ıstılahlara göredir. Günümüzdeki araştırmacılara göre hadisin muteber olmasının ölçüsü, sadece ravinin güvenirliği değil, aynı zamanda hadise olan güvendirde. Nitekim ilk dönem alimleri, söylendiğine itminan ettikleri rivayete ‘sahih rivayet’ diyorlardı.[3] Yani bir rivayetin senet ve metnini inceleme sonucunda onu Masum İmam’ın (a.s) söylediğine itminan etseydiler o hadisi sahih olarak kabul ederlerdi.

4-Kafi’deki rivayetleri eleştiren bu grubun karşısında, ona tam bir güven duyan başka bir grupta vardır:

Şeyh Müfid, Şianın en iyi ve en faydalı kitabının Merhum Kuleyni’nin (r.a) Kafi kitabı olduğunu söylemektedir.[4]

Seyyid Murteza (r.a) diyor ki: ‘Kütüb-ü Erbaa’nın birçok hadisi belkide haber-i vahid’dir, ama onların Masumlardan (a.s) geldiği şu yollardan kesinlik kazanmıştır: 1) Onların yaygınlık ve çokluğu tevatürleri olduğunu göstermektedir, 2) Rivayetlerin sahih olduğuna dair karineler vardır.[5]

Muhakkik-i Kereki ve Muhammed Emin Ester Abadi, teşeyyü aleminde Kafi gibi bir kitabın yazılmadığını söylemekteler.[6]

Necaşi diyor ki: Muhammed b. Yakup Kuleyni, Rey şehrinin büyük ve itibarlı kimselerinden olup, hadis naklinde insanların en güvenilir ve en sağlamıdır. O, Kafi’yi 20 yılda yazmıştır.[7]

Maalim ve Muntek-il Cem’an kitaplarının yazarı da diyor ki: ‘Kütüb-ü Erbaa ve benzerlerinin karineleri vardır. Onlar Usullar ve mecmu kitaplardan alınıp değiştirilmeden nakledilmişlerdir.’[8] İcazet konusunda da diyor ki: ‘İcazetin etkisi amelde görülmektedir, öyleki Erbaa gibi hadis kitaplarımız tevatür vb. şeylerle ilişiği belli olmazdı. Onlar genel olarak mütevatirdirler. Muhtevalarının ayrıntılı olarak sahih olması karinelerinden bilinir ve icazetin bu bilgide etkisi yoktur.’[9] Yani Kütüb-ü Erbaa’nın sahihliğini ilmi karineler yoluyla bildiğimiz için icazetin onda etkisi yoktur.

Feyz-i Kaşani diyor ki: ‘Kafi, en şerefli, en kamil ve en kapsamlı kitaptır. Zira onda Usul’dan rivayetler vardır, kusursuzdur ve gereksiz şeyler  yoktur.’[10]

Merhum Hoi (r.a), Rical kitabının mukaddimesinde şöyle naklediyor: ‘Merhum Şeyh Muhammed Hüseyin Naini derste şöyle buyuruyordu: Kafi’nin rivayetlerinin senetlerini tartışmak acizlerin işidir. Aciz insanların dışında kimse  Kafi’nin rivayetlerinin sahihliğinde şüphe etmez.’[11]

Ancak ifrat ve tefritten uzak kalırsak bu konudaki en doğru görüşün şu olduğunu söyleyebiliriz: Kafi’de sahih ve muteber hadisler çoğunlukta olmasına rağmen, onda kabulü mümkün olmayan rivayetlerde vardır.

5-Sonradan yazılan kitaplar kendilerinden önce yazılanların yetersiz olduğunu göstermez. Çünkü bir yazar kitabını belkide belli bir açı ve görüşten veya özetleyerek yazarken, bir başkası başka bir görüşten veya daha geniş bir şaçıdan yazmış olabilir. Nitekim Merhum Feyz-i Kaşani, Kafi’yi övüp, tazim ettikten sonra, Vafi’nin mukaddimesinde, onu yazma nedenini Kafi’nin bir özeti olması olarak belirtmektedir.[12]  

6-Vahid Behbehani’nin görüşü de şudur: ‘Kafi’nin rivayetlerinin bir çoğu Masuma ulaşmamaktadır. Aksine Masumun (a.s) öğrencilerinden gelmiştir.’[13] Buna göre, ‘Kafi’de öyle rivayetler görüyoruz ki, Masumdan gelmediğine yakinimiz var.’ sözü Merhum Vahid’e ait değildir. Bu, onun görüşünden çıkarılan yanlış bir değerlendirmedir. Çünkü eğer rivayet Masumdan (a.s) olmazsa, onun yalan ve zayıf olduğu anlamına gelmez. Zira Ali b. İbrahim ve Ebi Eyyup[14] gibiler Masumdan başka kimseden rivayet nakletmezler. Dolayısıyla Merhum Kuleyni’de böyle kimselerin güvenilirliğine dayanarak rivayeti onlarda bitirmiştir.  


[1] -Muhaddis-i Kummi, Kuleyni hakkında şöyle diyor: ‘Kafi-i Şerif kitabının yazarı, fakihlerin ve muhaddislerin dayanağı ve mercii, Şia’nın göz nurudur.’ (Şeyh Abbas Kummi, Hediyet-ul Ahbab, s.247, İntişarat-ı Emir Kebir, Tahran, h.ş.1363).

[2] -Sıkat-ul İslam Kuleyni (r.a), Usul-u Kafi Mukaddimesi, Seyyid Cevad Mustafavi’nin Farsça çevirisi, c.1, s.8, Çevirenin Mukaddimesi (İntişarat-ı Vefa); daha fazla bilgi için bkz: 1528. cevap, Dizin: Ahadis-i Kitab-ı Şerif-i Kafi.  

[3] -Ali Ekber Seyfi Mazenderani, Mikyas-ur Rivaye Fi İlm-id Diraye, s.44; daha fazla bilgi için 1937. cevaba bakınız.  

[4] -Ali Gazi Şahrudi (r.a), el-Ulum-ul Hadiyet-ur Rafia Fi İtibar-il Kutub-il Erbaat-il Menia

[5] -Şeyh Hürr-ü Amuli (r.a), Vesail-uş Şia, c.2, s.76, Maalim-ul Usul, s.171’den naklen; Musk-al Cemal Fi’l Ahadis-is Sihah ve’l Hal, c.1, s.8.

[6] -Subhani, Kulliyatun Fi İlm-ir Rical, s.360.

[7] -el-Ulum-ul Hadiye, s.133, Necaşi’nin (r.a) Rical’inden naklen.

[8] -Ebu Mansur Hasan b. Zeynuddin (r.a), Maalim-ul Usul, s.185.   

[9] -el-A’lam-ul Hadiyet-ur Razia, s.152, Maalim-ul Usul Fi Mebhas-il Ahbar’dan naklen.

[10] -Usul-u Kafi, Çevirenin mukaddimesi, s.9.

[11]-Seyyid Ebu’l Kasım el-Musavi el-Hoi (r.a), Mucem-ur Rical-il Hadis, Murteza el-Hukmi’nin tahkiki, Matbaat-ul Edeb Fi Necef-il Eşref, s.99, el-Mukaddimat-ul Hamisa.

[12] -Feyz-i Kaşani, Vafi, s.7, İntişarat-ı Kitapfuruşi-i İslamiyye.

[13] -Örneğin, Diyet kitabında naklettiği bir rivayet Masum İmam’dan değil, Ali b. İbrahim ve Ebi Eyup’tandır. (Vahid Behbehani, er-Resail-ul Usuliyye, s.7-8.

[14] -Ali Namazi Şahrudi, Müstatrefat-ul Maali, s.93 ve 213, İntişarat-ı Nebe, 1. Baskı.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar