Gelişmiş Arama
Ziyaret
9108
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
Soru
İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır? Başka bir ifade ile siyasi düşünceden maksat nedir? Hangi alanları kapsamına alır? İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinin belirgin örnekleri nedir?
Kısa Cevap

İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu için onun siyasi alandaki düşünceleri yönetim ve toplum ile ilgili bütün kavramları içerecek kapasitededir.

 İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinin mihverlerini şöyle sıralamak mümkündür: Din ile siyaset ilişkisi, adalet, hürriyet, bağımsızlık, cumhuriyet, kanunculuk, kültür, Müslümanların birlik ve beraberliği, İslam ve Müslümanların çıkarları, dünya milletlerini İslam'a davet, İslam'ı yaymak, milli ve İslami kişiliği ihya etmek, İslami hedefler doğrultusunda dış siyaset uygulamak, dünya genelinde bütün mazlumları savunmak.

Ayrıntılı Cevap

Tefekkür, düşünce ve fikir aynı manaları ifade eden sözcüklerdir.[1] Siyasi düşünce, rasyonalist ve mantıklı bir yönteme dayanarak siyasi hayata yön vermeği hedef alan görüş ve inanışların tümüne denir. Bu düşüncenin kapsamına giren görüşler açıklama veya emir kipinde olabilir. Siyasi düşünür, kendi görüş ve inanışlarını şahsi tercih ve görüş olmaktan çıkacak şekilde rasyonalist ve mantıklı bir yöntemle açıklayabilen kimsedir.[2]

İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. İmam Humeyni çok yönlü bir şahsiyet olarak irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında kendisinden bir çok eser kalmıştır. O İslami düşüncelere dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu için onun siyasi alandaki düşünceleri yönetim ve toplum ile ilgili bütün kavramları içerecek kapasitededir. İmam Humeyni son dönemin müslüman bilginlerinin ve İslam dünyasının tarihe yön veren kişilerdendir.

İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hakkında siyasi konularda araştırma yapan kimseler bir çok eserler vermişlerdir. Açıktır ki bu kısa yazıda İmam Humeyni'nin siyasi fikrinin bütün yönlerine işaret etmek mümkün değildir. Bu yüzden sadece kısa bir şekilde önemli bazı başlıklara işaret edeceğiz ve araştırmak isteyenlerin başvurması için bazı geniş kaynakları tanıtacağız.

İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinin temel özelliklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:

1- Din ve siyaset ilişkisi: İmam Humeyni'nin düşüncesinde temel kavramlardan biri din ve siyaset ilişkisidir. Hatta bunu İmam'ın siyasi düşüncesinin ekseni ve temel taşı olarak nitelemek mümkündür. İmam Humeyni yönetimin varlığının zaruri oluşuna ve siyasi düzenin kaçınılmazlığına inanmış ve bunu siyasi düşünce alanında bir ilke olarak kabul etmiştir. O gaybet döneminde siyasi nizamın kurulması gerektiğine inan alimler arasındadır. O aklı ve nakli delillerle her dönemde insan toplumları için devletin kaçınılmazlığını, gaybet döneminde de bu zaruretin var olduğunu ve istenilen bir devlet sisteminin kurulması için çaba göstermenin gerekli olduğunu ispatlamıştır.[3]

2- Adalet: Adalet İmam Humeyni'nin önemle vurguladığı kavramlar arasındadır. O adaleti siyasi düzenin en önemli siyasi ve toplumsal hedefi olarak görmekteydi. İmam Humeyni hem nazari olarak hem de pratikte siyasi nizamın en önemli hedefinin toplumda adaleti yerleştirmek olması gerektiğini açıklamıştır. [4]

Allah Teala Kur'an'da şöyle buyuruyor:

"Gerçekten biz elçilerimizi apaçık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla birlikte kitap ve ölçü indirdik."[5]

İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinin özelliklerinden biri şudur ki o devleti adalet ve manevi gerçeklerin toplumda yayılmasına vesile olarak görüyordu. Çünkü topluma adalet hakim olursa insan tekamül ve saadet yoluna hareketi kolaylaşır. Ancak adaletten bir eser olmayan bir toplumda saadet, felah ve takvadan da bir eser kalmaz.

3- Hürriyet: İslam İnkılabı'nın temel şiarlarından biri hürriyetti. İmam'ın da ilke olarak savunduğu kavramlardan biri işte bu kavramdı. O hürriyeti bir siyasi araç olarak değil insanların ilkel bir hakkı olarak görüyordu.[6] O şöyle diyordu "İnsanın ilkel haklarında biri hür olmaktır. İster insanın diğer insanlarla ortak taktiriyle ilgili olan medeni ve toplumsal hürriyet ve ister inanç, fikir, partisel çalışma, matbuat vb. alanlardaki kişisel hürriyet devlet tarafından korunmalıdır. Elbette bu hürriyetler sınırsız olmamalıdır. İmam'a göre bu hürriyetlerin sınırı ülkenin temel çıkarlarının tehlikeye düşürmesidir. İmam, hürriyetin sınırını dini hükümler ve İslam temeli üzere düzenlenmiş kanunlar biliyor ve şöyle diyorlardı: "Bütün dünya ülkelerinde hürriyet ve komplo birbirinden farklı tutulmakta ve bunların sınırları birbirinden ayrılmaktadır."[7]

Bağımsızlık: İmam'ın bu kavram şöyle tanımlamaktadır: "Bütün sahalarda bağımsızlık, yabancıların ülkenin işlerine karışmamaları, onların nüfuzlarını önlemek, ülkeyi müstakil olarak yönetmek."[8]

6- Halkçılık (Demokrasi): Halkın oylarına başvurma, onların kendi taktirlerini belirlemedeki rolleri, siyasi konularda halkın sahnede oluşu İmam'ın siyasi düşüncesinin diğer bir boyutunu oluşturmaktadır. İmam halkın kendi taktirini belirlemedeki rolü hakkında şöyle demiştir:

"Biz halka zorla bir şeyi dayatmak istemiyoruz. İslam diktatörlük yapmamıza izin vermemiştir. Biz halkın oylarına tabiiz."[9]

6 – Kanunculuk: Kanuna saygı İmam siyasi düşüncesini temel ilkelerinden biri sayılır. İmam kanuna amel etmeyi bütün halk kesimlerine en aşağı seviyeden en üst düzey yetkilere kadar şer'an vacip biliyordu. İmam'ın kurmak istediği devlette şahıs söz konusu değil, nizamlar ve ilahi kanunlar ölçüdür. Herkes kanuna uymalıdır ve bu sahada fertler arasında bir fark yoktur.[10] İmam'a göre İslam'da kanun hüküm sürmektedir hatta Resulullah (s.a.a) da kanuna bağlı idi.[11]

7- Kültür: İmam Humeyni, İran'ın çağdaş tarihinde en çok etkisi olan düşünürlerden biridir. O kültürü siyasi ve iktisadi konuların temeli biliyordu. O inanıyordu ki eğer insan iyi bir şekilde eğitilirse toplumun bütün sorunları kendiliğinde çözümlenmiş olur. Ona göre kültür insan üretme fabrikasıdır. Peygamberlerin gönderiliş hedefi de insan yetiştirmektir."[12] İmam'a göre insan yetiştiren kamil bir kültür İslam'da vardır. Toplum ve halkı yetiştirmek sadece İslam kültürü sayesinde mümkündür. Bir milleti eğitmek meselesi o milletin kültürünü düzeltmekle olur. Bu yüzden, "kültürü düzeltmeğe çalışmakla yükümlüyüz." diyordu.[13]

8- Birlik: İmam Humeyni'nin siyaset arenasında üstelediği fikirlerden biri çeşitli kesimler arasında birlik ve beraberlik oluşturmaktı. O İslam İnkılabının başarı sırrının birlik olduğunu söylüyordu. O şuna inanıyordu ki, İran milletinin izzet kazanmasına sebep olan temel etken birlik idi.[14]

9- Maslahat: İmam Humeyni şuna inanıyordu ki, İslam devletinin yetkilileri kendi şahsı görüşlerine göre hareket etmek hakkına sahip değildirler. İslam devletinde yürürlükte olan bütün kurallar İslam hükümlerine göre ayarlanmalıdır. Elbette İslam yöneticisi bir takım konularda Müslümanların veya devletin maslahatı için bazı girişimlerde bulunabilir. İmam kendisi defalarca şöyle demiştir: "Eğer İslam ve Müslümanların maslahatını bir şeyde teşhis edersem girişimde bulunacağım."[15] Birleşik Milletlerin Güvenlik Konseyi'nin 598 kararını kabul etmesini de bu doğrultuda değerlendirmeliyiz.

10- Dünya halkını İslam'a davet etmek: İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesindeki temel noktalardan biri de dünya halkını İslam'a ve İslami öğretilere davettir. Eski Sovyetler Birliğinin Başkanı Gurbaçof'u İslam'a davet etmesi de bu açıdan değerlendirilmelidir.[16]

"Müslüman olmayan kesimleri… İslam'ın adalete dayalı ilerici mektebine davet etmeliyiz."[17]

11- İslami kimliğin ihyası: İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinin mihverlerinden biri de İslami kimliği ihya etmektir. İmam, İslami-milli kimliği ihya etmeği ülkenin bağımsızlık, ve egemenliği için bir vesile ve düşmanların sultasına karşı bir engel olarak görüyordu. İmam sürekli şu noktayı tekit ediyordu: "Biz kendimizi tanımadıkça ve özgüvene ulaşmadıkça asla bağımsızlığa ulaşamayız."[18]

12- Dış siyaset: İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesinde yer tutan önemli konulardan biri de dış siyaset ve İslam devletinin uluslar arası alanlarda ve diğer ülkelerle ilişkisindeki tutumu, mazlumları savunması ilkesi idi.[19] Yabancıların sultasının reddi (Nefy-i Sebil ilkesi) İslam fıkhında var olan önemli ilkelerden biri sayılır. İmam bu ilke esasınca yabancıların müslümanların işlerine müdahale etmelerine şiddetle karşı çıkıyordu. İmam'ın İstikbarla (kafir zorba güçlerle) mücadelesi yabancıların sultasını reddetmesi ve sultacı güçlere yaslanmaya karşı çıkması bu doğrultuda değerlenmelidir.[20]

İmam Humeyni'nin Siyasi düşüncesi hakkında daha geniş bilgi için aşağıdaki kitaplara başvurabilirsiniz.

1- Endişe-i Siyasi İmam Humeyni, Cemşidi, Muhammed Huseyn.

2- Endişe-i Siyasi İmam Humeyni, Fevzi Yahya

3- Deramedi ber Nezeriye-i Siyasi İmam Humeyni, Dehşiri, Muhammed Reza

4- Erkan Endişe-i Sİyasi İmam Humeyni Refi' zade Azim



[1] Lügat kitapları

[2] Beşiriye, Huseyin, Tarih-i Endişe-i Siyasi der Karn-i Bistum, s. 17; Neşr-i Ney, Tehran

[3] İmam Humeyni, Kitabu'l-Bey' c. 2 s. 619; İmam Humeyni, Şuun ve İhtiyarat- Veliyyi Fakıh, s. 23, Sahife-i İmam, c. 2. s. 31; muesses-i tanzim ve naşr-i asar-i İmam Humeyni Tehran.

[4] Sahife-i İmam, c. 15 s. 213

[5] Hadid: 25

[6] ade. c. 5 s. 387

[7] ade. c. 6 s. 271; c. 4, s. 259; c. 9, s. 90; Merkez-i Medarik- Ferheng İnkılab-i İslami.

[8] ade. c. 490, 236; c. 4, 277.

[9] ade. c. 10, s. 181

[10] ade. c. 9 s. 42

[11]ade. c. 10 s. 29

[12] Telim ve terbiyet ez didgah-i İmam Humeyni, Tibyan, 18. defter s. 270

[13] Sahife-i İmam, c. 8, s. 96

[14] Sahife-i İmam, c. 5, s. 173, 141

[15] ade, s. 461

[16] ade c. 1, s. 293

[17] ade c. 3 s. 322

[18] ade c. 9, s. 258

[19] Nisa: 141 "وَ لَنْ یَجْعَلَ اللَّهُ لِلْکافِرینَ عَلَى الْمُؤْمِنینَ سَبیلاً" .

[20] Sahife-i İmam, c. 4 s. 317

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6842 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6938 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Çocukken bir defa kız kardeşimin sütünü içmiş olan amcakızım ile evlenebilir miyim?
    7868 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    6359 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Eğer birisi ramazan ayında tutmamış orucunu bir sonraki ramazan ayına kadar kaza etmezse hükmü nedir?
    6682 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/09/14
    sorunuzun üç sureti var: biz mercii taklitlerin görüşlerini dikkati nazarda tutarak sorununuzun her bir suretini ayrı ayrı cevaplandırırız. Bir: eğer hastalıktan ötürü orucunu tutmamış ve hastalığı bir sonraki ramazana kadar devam etmişse, tutmamış oruçlarının kazası farz değildir ve her gün yerine yaklaşık on sir (750 gram) denkliğinde ...
  • Eğer bir kız ve erkek evlenmeyi kararlaştırırlarsa ve aralarında ilişki olursa, ama erkek ahdine vefa göstermez ve kızı terk ederse günah işlemiş sayılır mı?
    9322 Pratik Ahlak 2011/08/21
    İslam ahit ve anlaşma dini olup ahde vefa göstermeyi müminlerin alamet ve sıfatlarından biri saymaktadır. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Müminler şart ve taahhütlerine bağlıdır.[1] Maalesef bazı insanlar bu önemli hususa bağlı değildir ve menfaat, heves ve arzularının ...
  • Ben hastayım ve cep haclığımı da babamdan alıyorum. Bunun dışında param yoktur ki orucumun kefaretini verebileyim, Acaba yine orucumun kefaret üzerimde farz mıdır? Bu senenin kefaret miktarı kaç tümendir?
    6170 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/14
    Fukahanın (fıkıh âlimleri) fetvası esasınca orucunu kasten (amdi olarak) ve her hangi bir mazereti olmaksızın yiyen bir kimse üç çeşit kefaretten birisini seçmek arasında muhayyerdir. Birincisi: Bir köle azat etmek. Günümüz dünyasında köle konusu mevcut olmadığından dolayı bu şık kendiliğinden devre dışı kalıyor.
  • İmam Ca'fer Sadık'a göre Kur'an karisinin özellikleri
    12688 Kur’anî İlimler 2011/07/19
    İmam Cafer Sadık (a.s) Kur'an karisi için bir takım özellikler ve vasıflar zikretmiştir. Bu cümleden şu vasıfları zikredilebilir: Ehl-i Beyt'in velayetini bilmesi, Kur'an'ı doğru okuması, Kur'an'ı okurken ondan etkilenmesi, abdestli olması, doğru bir kimse olması ve yağcılıktan uzak durması, Kur'an'a karşı tevazu ve huşu göstermesi, ilim öğrenmek yolunda çaba göstermesi, ...
  • Hangi surede hay ve kayyum sıfatları yer almaktadır?
    17459 Tefsir 2010/11/08
    Hay ve kayyum Yüce Allah’ın iki zatî sıfatıdır. “Hay” “diri” manasında ve “kayyum” da “zatıyla kaim olan ve başkalarının kendisiyle kaim olduğu varlık” anlamındadır. Bu iki sıfat beraber bir şekilde Kur’an surelerinin üç ayetinde yer almaktadır:1. Bakara suresi 255. ayet: “
  • Dinin afetleri nelerdir?
    12217 Din Felsefesi 2010/08/22
    Din, kendisinde hata, yanlış, hasar ve afetin yer alamayacağı kutsî ve ilahî bir olgudur. Hata ve yanlış yapma beşerî hususlarla ilgilidir. Din ve dindarlığın hasarlarını bilme bahsindeki hasar ve afet, dinin hakikatiyle ilgili değildir. Bilakis insanların dine bakış tarzları, insanın dini anlama ve telaki etme şekli, ...

En Çok Okunanlar