Gelişmiş Arama
Ziyaret
16383
Güncellenme Tarihi: 2013/08/26
Soru Özeti
Ahd duası gibi bazı duaları belirlenen ölçüden az veya çok okumanın özel bir etkisi var mıdır?
Soru
Eğer bir kimse, Ahd duasını okurken kırkıncı günden önce ve ya belli bir süre okunması belirlenen her hangi bir duayı tamamlamadan önce ölürse, nasıl bir etkisi olur? Ahd duasını kırk günden fazla okumanın özel bir etkisi var mıdır?
Kısa Cevap

Her güzel amel, fiili ve öznel olmak üzere iki tür güzellikten oluşmaktadır. Yani hem doğru olan ve hem de ilahi niyet ve Allah rızası için yapılan bir iş Allah katında kabul olur. Rivayetlerde niyetin, üzerinde durularak amellerin ruhu diye tabir edilmiştir. Birçok defalar mümin birisi iyi bir iş yapmaya niyet etmektedir ama bu işi yapmaya muvaffak olamamaktadır; eğer bu işi yapma niyetinde sadık ise, masum imamlar (s.a.)’dan gelen rivayetlere göre Allah-u Teala bu amelin sevap ve etkilerini ona verir. Ahd duası hakkında da, eğer bu kimse hepsini okuma niyetini taşıyorsa ve tamamlamadan önce de ölürse, Allah-u Teâlâ bu duanın sevap ve etkilerini ona verecektir. Bu gibi müstehap duaların çok okunması sevabın artmasına neden olmaktadır.

 

Ayrıntılı Cevap

İslam dininde her amel ve işin iki yönü varıdır ve bir amelin kabul olması bu iki noktaya dikkat etmekten geçer:

 

—Amel ve işin kendisi doğru ve beğenilen olmalıdır; örneğin başkalarına yardım etmek, dua okumak ve …

 

—Bu doğru amel, sahih ve halis niyetle yapılmalıdır; örneğin, bir kimse dua okuyorsa bunu Allah rızası için yapmalıdır. Eğer bir kimseye yardım ediyorsa, bunu insanların övgüsü için değil Allah’ın emrine uymak ve O’nun rızasını kazanmak için yapmalıdır.

 

Birinci noktaya Hüsn-ü Fiili (eylemin güzel olması) ve ikinci noktayı da Hüsn-ü Faili (niyetin güzel olması) denmektedir. İslam dininde amellerin kabul olmasında, niyet ve onun etkisi üzerinde çok durulmaktadır. Peygamber Ekrem (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Ameller niyetlere bağlıdır”.[1]

 

Masum imamlar (a.s.)’dan da, niyetin ameldeki önemini vurgulayan birçok rivayetler nakledilmiştir. İmam Sadık (a.s.) Peygamber Ekrem (s.a.a.)’den şöyle nakletmektedir: “Müminin niyeti amelinden daha iyidir”.[2] Allame Meclisi (r.) bu rivayetin tefsirinde İmam Muhammed Bakır (a.s.)’dan şu rivayeti nakletmektedir: “Bunun illeti, müminin hayırlı birçok işi niyet etmesi ama onları yapmada başarılı olamamasıdır”.[3]

 

Yani müminin niyetinin hayırlı ameller için olan kapsamı amellerinden daha geniştir. Ahd duasını kırk gün okumak[4] veya bir miktar malı bir fakire vermek gibi bir ameli niyet edebilir ve ne zaman öleceğinden haberi yoktur veya infak edecek kadar parası bulunmamaktadır. Ama eğer niyetinde sadık olursa Allah-u Teâlâ bu işi yapamamasına rağmen, ona bu amelin sevabını ve karşılığını verir; çünkü Allah bol bağış sahibidir ve kerimdir.

 

İmam Sadık (a.s.) şöyle buyurmaktadır: “Fakir bir kul Allah’ım! Fakirlere bağışta bulunmam için bana servet ve mal ver der, Allah-u Teâlâ bu kulun niyetinde sadık olduğunu bildiği için, ona bu amelin sevap ve karşılığını verir; çünkü Allah bol bağış sahibi ve kerimdir”.[5]

 

Eğer bir kimse bu gibi dualarda onları okuma niyetini taşırsa ve bir kısmını veya hiçbir yerini okumadan ölürse, Allah-u Teâlâ onun sevap ve karşılığını mutlaka ona verir. Aynı şekilde bu gibi duaları çok okumak iyi ve beğenilmektedir ve daha fazla sevap alınmasını sağlar. Tabii ki bu gibi ameller söylendiği gibi yapılırsa daha iyi olur.

 

Okunması tavsiye edilen anlamlı dualardan birisi de İmam Zaman (a.s.)’ın Ahd duasıdır ve bu dua hakkında İmam Sadık (a.s.)’dan şöyle nakledilmiştir: Kim bu duayı kırk sabah okursa, İmam Zaman (a.s.)’ın yaranlarından olur ve eğer zuhurdan önce ölürse, Allah-u Teâlâ onu kabrinden çıkartarak İmam Zaman (a.s.)’ın yaranlarından karar kılar. Bu duada yukarda söylediğimiz kuralın dışında değildir yukarıdaki hadislere göre, eğer bir kimse kırk gün bu duayı okuma niyetini taşırsa ama her hangi bir delile göre başarılı olamazsa Allah-u Teâlâ onun sevap ve karşılığını ona verir.

 

 

[1] Sahih-i Buhari, Vahyin Zuhuru bölümü, c: 1; sahih-i Müslim, h: 1907.

[2] Usul-u Kâfi, c: 3, Mustafevi Tercümesi, s: 133.

[3] Aynı kaynak.

[4] Mefatih-ul Cinan, Ahd duası; Bihar-ul Envar, c: 53, s: 95–96; Bihar-ul Envar, c: 91, s: 41–42.   

[5] Usul-u Kâfi, c: 3, Mustafevi Tercümesi, s: 133.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Yahudilerin Hz. İsa’nın dönmesi veya vaat edilen Mesih’in gelmesine yönelik inanç ve imanı nedir?
    10600 Eski Kelam İlmi 2011/12/19
    Yahudiler de kavim ve mezheplerin çoğu gibi, kesin bir şekilde, son zamanda bir kurtarıcının geleceğine inanmaktadır. Mevcut Tevrat kitabında dünya kurtarıcısının geleceği ve zuhur edeceği hakkında birçok müjde mevcuttur. Bugün Yahudiler tarafından İsrail adında bir Yahudi devletinin kurulması, bu Yahudi ülküsünden kötü şekilde istifade edilerek gerçekleşmiştir. Hem Yahudiler ve ...
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    13972 زن 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Yağmur yağdığında dualar neden daha çok kabul olur?
    155159 Ahlak Felsefesi 2012/03/08
    Duanın zamanı için yapılan tavsiyelerden biri yağmurun yağdığı zamandır. Ayet ve rivayetler bunun genel nedeninin, yağmurun Allah’ın rahmetinin göstergesi olduğunu söylemekteler. Allah’ın rahmeti şu anda açıldığına göre duanın isticabetine daha fazla ümit bağlanılabilir. ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    45743 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • ‘Bundan sonra kim haddi aşarsa ona şiddetli bir azap vardır.’ ayetineki ‘Haddi Aşan’dan maksat kimdir ve bu ilahi azabın nedeni nedir?
    6101 Tefsir 2012/02/15
    Hac ve umre hükümlerinden biri ihramlıyken avlanmanın haram olduğudur. Maide suresinin 94 ila 96. ayetleri ihramlıyken çöl ve deniz hayvanlarının avlamanın haramlığı hakkındadır. Taaddi ve tecavüzün ne manaya geldiklerine geçmeden önce, ihramda avlanmanın haram oluşunun felsefesine değinelim. Hac ve umre, insanı maddi dünyadan soyutlayan ve tamamen maneviyatla ...
  • Üretimi esnasında soya fasulyelerinden alkollü maddeler çıkarsa, soya sosunun yenmesi caiz midir?
    32021 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/07
    Büyük taklit mercileri (Allah onları korusun) şöyle cevap vermişlerdir:Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (Allah onu korusun):Sarhoş edici değilse, sakıncası yoktur.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi (Allah onu korusun):Eğer sarhoş ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    6454 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Çok eşli olmak neden erkekler için caiz ama kadınlar için caiz değildir?
    31197 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/10
    Çok evlilik İslam’dan önce yaygındı ve herhangi bir sınır ve kuralı yoktu. İslam insan hayatının gereksinimini göz önüne alarak onu sınırladı ve ağır şartlar koydu.Islam’ın kanunları insanın ...
  • Gadir Hutbesini açıklar mısınız?
    5708 Eski Kelam İlmi 2011/01/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5212 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...

En Çok Okunanlar