Gelişmiş Arama
Ziyaret
64560
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Hz. Fatıma’nın (s.a) lakap ve künyesi olan Betül ve Ümmü Ebiha’nın manası nedir?
Soru
Hz. Fatıma’nın (s.a) lakabı olan Betül ve Ümmü Ebiha’nın manası nedir? Betül, asla aylık adet görmeyen kadına mı denir? Bu, Hz. Fatıma’nın (s.a) yetkinliğiyle çelişmez mi? Çünkü yetkinlik halkın adet ve tarzıyla çelişmediği bir durumda değerlidir.
Kısa Cevap

Ümmü Ebiha, babasının annesi anlamındadır ve Betül ise erkeklere yönelik hiçbir meyil ve şehveti olmayan kadına denir. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Betül, asla adet görmeyen kadına denir; zira adet peygamber kızları için güzel değildir. Her ne kadar belirli ve normal bir yaşta bütün kadınların bedenlerinden adet kanının çıkması gerekiyorsa da yüce Allah kendi özel inayetiyle bazı kadınların bu kaideden müstesna olmasını irade etmiştir. Kadınlar için adet görmemek bir erdemdir. Hz. Fatıma’ya (s.a) ek olarak Hz. Meryem (s.a) ve diğer peygamber kızları da asla adet görmemiştir. Bundan dolayı bir olgunun olağan dışı olması onun değer ve erdem ile çelişmesine neden olmaz. Nitekim Hz. İsa’nın (a.s) beşikteyken konuşması olağanüstü bir şeydi, lakin bu husus büyük bir mucize sıfatıyla Hz. İsa’nın (a.s) nübüvveti ve yüce annesi Hz. Meryem’in (s.a) iffetinin deliliydi.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Fatıma’nın (s.a) lakap ve künyelerinden biri Ümmü Ebiha ve bir diğeri ise Betül’dür. Ümmü Ebiha Hz. Peygamber’in (s.a.a) kızına verdiği babasının annesi anlamına gelen bir lakaptır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.a) küçük yaşlarda annesini yitirmiş ve tüm bereketli ömrünü zorlukla geçirmişti. Hz. Hatice ile evlenmeden önce ve hatta ondan sonra sürekli müşriklerin eziyetine maruz kalmıştı. Bu durumlarda kendisinin aziz kızı Hz. Fatıma (s.a) küçük bir çocuk olmasına rağmen bir kelebeğin mum etrafında dönmesi gibi babasının etrafında dönüyor, hiçbir zaman ondan ayrılmıyor, onun hüznünü giderme noktasında elinden ne geliyorsa yapıyor ve babasına teselli veriyordu. Hz. Peygamber (s.a.a) onun bu şefkatini görünce gözyaşı dökmekte ve o babasının annesidir diye buyurmaktaydı. Bu künyeyi Şii ve Sünniler nakletmiş ve manası hakkında bir takım beyanatlarda bulunmuşlardır. Belirtilenlere ek olarak bunun manası bağlamında belki de en önemli yön “Üm” (anne) sözcüğünün sözlükte maksat ve gaye anlamında da belirtilmiş olmasıdır. Hz. Fatıma (s.a) peygamberlik ağacının semeresi ve son Peygamberin (s.a.a) ömrünün hâsılı olması nedeniyle ona babasının annesi demekteydiler. Hz. Peygamberin (s.a.a) hayatının gerçek hedefi, semeresi ve gayesi oydu.

Betül “betel” kökünden türeyip kesmek manasına gelir ve değişik manalarda kullanılır:

1. Betül, erkeklere yönelik hiçbir meyil ve şehvet taşımayan kadına denir.[1]

2. Betül, diğer kadınlar ile temel farklılıkları olan kadına denir. Bazı kaynaklarda belirtildiği üzere Hz. Meryem ve Hz. Fatıma’ya (s.a) Betül denmesinin sebebi, kendi zamanlarının kadınlarından erdem, din ve soy olarak farklı olmalarıdır.

3. Betül, dünyevi ve maddi ilgilerden uzak olan kimseye denir. Hz. Meryem ve Hz. Fatıma’ya (s.a) Betül denmesinin nedeni onların dünya ile ilişkilerini koparıp yüce Allah’a yönelmiş olmalarıdır.[2]

4. Betül, adet görmeyen kadına denir. Hz. Zehra’ya (s.a) Betül lakabının verilmesinin sebebi onun hiçbir zaman adet görmemiş olmasıdır.

Şeyh Saduk, Hz. Ali’den (a.s) şöyle nakleder: Allah Resulü’nden (s.a.a) Betül’ün manası nedir; sizden duyduğumuza göre hem Hz. Meryem ve hem de Hz. Fatıma’nın Betül olduğunu buyurmuşsunuz bunun anlamı nedir, diye sorulur. Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurur: Betül, adet görmeyen kadına denir; zira adet görmek peygamber kızları için güzel değildir.[3] Aynı şekilde bir rivayette İmam Bakır (a.s) atalarından şöyle nakletmiştir: Hz. Peygamberin kızı Hz.Fatıma (s.a.a)Tahire olarak adlandırılmıştır; zira Hz. Fatıma (s.a) her türlü kirden arıdır ve hiçbir zaman adet ve nifas kanı görmemiştir.[4] Lakin bu hal Hz. Fatıma’ya (s.a) özgü değildir, ayeti şerife (A’li İmran, 42), Şii ve Sünni fırkalardan nakledilen rivayetler ve de ilgili ayet hakkında yapılan yorumlar esasınca Hz. Meryem’de asla adet görmemiştir.[5] Yüce Allah bunu Hz. Meryem için bir erdem olarak beyan etmektedir. Aynı şekilde nakledilen rivayetlere göre tüm peygamber kızları da bu şekildedir; Hz. Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Adet görmek, Peygamber kızları için güzel değildir.[6] Olağandışı bir özellik, değer telakki edilebilir mi? Bunun her zaman değer telakki edilemeyeceğini söylemek gerekir. Lakin birçok yerde olağandışı ve olağanüstü özellikler taşımak büyük bir değer sayılır. Hz. İsa (a.s) doğduğu ilk günlerde beşikteyken konuşmuş ve şöyle demiştir: “Şüphesiz ben Allah’ın kuluyum. Bana kitabı (İncil’i) verdi ve beni bir peygamber yaptı. Nerede olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana yaşadığım sürece namazı ve zekâtı emretti.Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir).”[7]Bu şekilde konuşmak normal değil, olağandışıdır. Lakin bu, Hz. İsa’nın (a.s) büyük mucizelerinden ve kendisinin muhteşem erdemlerinden biri sayılır. Hz. İsa (a.s) bu mucizesi ile annesinin iffetini kötü kimselerin iftiralarından korumuştur. Dolayısıyla her ne kadar adet yaşında olan kadınların adet görmemesi çok tehlikeli bir hastalığın göstergesi olabilse ve bunun bir takım zararlar meydana getirmesi muhtemel olsa da yüce Allah’ın kudret ve hikmeti göz önünde bulundurulduğunda, bu zararların Allah’ın özel olarak seçtiği kimselere zarar vermesinin önü alınabilir ve onların adet görmemesi bir üstünlük sayılabilir. Zira kadınlar belirli günlerde bir özür nedeniyle (adet gibi) namaz kılamaz, oruç tutamaz, Mescidü’l Haram ve Mescid-i Nebi’ye giremez, mescitlerde duramaz ve Kur’an lafız ve kelimelerine dokunamazlar. Lakin Hz. Zehra (s.a) yüce Allah’ın özel inayet ve ilgisi sayesinde bu tür kısıtlamalara sahip değildir.  

 


[1] Ferahidi Halil b. Ahmet, el-Ayn, c. 8, s. 124, Naşir: İntişaratı Hicret, Kum, 1410 h.k, çapı dovvum.

[2] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 43, s. 15.

[3] İlelu’şŞerayi, c. 1, s. 181, hadis 144.

[4] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 43, s. 19, hadis 20.

[5] Alusi, Seyyid Mahmut, Ruhu’lMeani fi Tefsiri’lKur’ani’l Azim, c. 2, s. 32, Daru’lKutubu’l İlmiye, Beyrut, çapı evvel, 1415 h.k; Endulisi, Ebu Hayyan Muhammed b. Yusuf, el-Behr’ul Muhit fi’t Tefsir, c. 3, s. 146, Daru’l Fikir, Beyrut, 1420 h.k; Fahru’d Din Razi, Ebu Abdullah Muhammet b. Ömer, Mefatihu’lGayb, c. 8, s. 218, Daruİhyau’tTurasu’l Arabi, Beyrut, 1420 h.k;  Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’lEnvar, c. 14, s. 193; Tabatabai, Muhammed Hüseyin, Tefisiru’l Mizan, Musevi Hamedani, Seyyid Muhammed Bakır, c. 3, s. 295, Naşir: Defteri İntişaratı İslami camiayı MuderrisiniHovzei ilmiyeyi Kum, Kum, çapı pencum, 1374 h.ş. ve…

[6]Saduk, İlelu’şŞerayi, c. 1, s. 181, hadis 144, naşir: Daveri.

[7] Meryem Suresi, 30-33. ayetler.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Acaba Allame Meclisi Safeviye hükümetinin övücüsü müydü? Yoksa dinin tebliğcisi miydi?
    6932 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şia âlimlerinin Safeviye hâkimleri ya da diğer yöneticilerle işbirliği içinde olmaları bu hâkimlere meşruiyet vermek veya onları teyit etmek cihetiyle değil, Şia Mezhebi ve Şia camiası için son derece olumlu faydaları olan toplumsal ve dini maslahatları dikkate almaları cihetiyledir.Allame Meclisinin siyasi kimliği ve siyasi faaliyetlerine yapılan eleştiriler onun Safevi ...
  • Acaba Allah kadınla namahremidir ki namaz kıldıklarında tesettürlü olmaları gerekiyor?
    8702 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/11/10
    Allah’ın, her durumda her şeyden, haberi vardır; Onun için gizliliğin manası yoktur. Kullarına da namahrem değildir. Ama insan, ibadet ederken Allah’ın huzuruna çıkıp Onunla konuştuğu için bu halde en uygun elbisesini Onun huzurunda giymelidir. Kadının en uygun elbisesi ...
  • Defalarca tövbesini bozmuş kimse şimdide Allah ve Masum İmamlar (a.s) hakkında şüpheye düşmektedir. Acaba Allah onu kendin uzaklaştırmış mıdır? Ve Allah’a yakınlaşmanın yolu nedir?
    31267 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Günah, insanı alteder. Günahtan tövbe etmeye ciddi karar almak kurtuluşa yönelmek demektir. Şeytan, insanın düşmanıdır; onun böyle vesveseler vermekten amacı, insanları ümitsizliğe düşürmek, salih kulları merhametli olan Allah’tan uzaklaştırmaktır. Oysa Allah, ister günahkar olsun, ister zalim, bütün kullarını sever, onların hidayetini ve saadetini ister. Yalnız kaldığınızda Allah’tan ...
  • Geleneksel fıkıh nedir?
    7897 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/12
    Geleneksel fıkıh, Şia âlimlerinin, bin yılı aşkın kullandıkları yöntem esasınca, hatıralaşmış kendi kitaplarının yöntemiyle dini hükümleri elde edip içtihat etmektir. Hz. İmam Humeyni (r.a) bu yöntemi, hükümlerin araştırılıp incelenmesinde yöntemlerin en iyisi bilmiş ve şöyle demiştir: “Ben, fıkhı sünneti (geleneksel fıkıh) ve içtihadı cevahiriye inanıyorum ve buna muhalefet etmeyi caiz ...
  • Kur’an’ın diğer din mensuplarına karşı barışcıl biçimde yaklaşım konusundaki görüşü nedir?
    33876 Tefsir 2010/10/07
    ‘Dinlerarasıbarış ve huzura dayalı yaşam’ olgusu, İslamın temel inançlarından biridir ve Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetinde çeşitli şekillerde buna açıkca vurgu yapılmıştır. Kur’an, bazı dinlerde görülen ve inanç farklılıklarından kaynaklanan din savaşlarını -haçlı seferleri gibi- anlamsız bulmaktadır. Kin gütmek ve başka dinlerin mensuplarına karşı düşmanlık beslemek yasaktır. Başkalarına ...
  • Kıbleyi nasıl bulabiliriz?
    5560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/23
    Kıbleyi bulmak için bir takım yollar vardır ve onlardan bazıları şunlardır: 1. Hissel göstergelerden yola çıkarak tanıklık eden iki adil tanığın tanıklığı.2. Bilimsel kaidelerle (gökbilim vb.) kıbleyi bilen ve güvenilir olan bir şahsın belirtmesi.3. Müslümanların ...
  • Din ve mezhep seçiminde ailenin rolünü açıklar mısınız?
    7694 Eski Kelam İlmi 2010/05/04
    İnsan çevresinde olan aile, arkadaş, akraba gibi kimselerden etkilenen bir varlıktır. Aile, önemli ve hassas bir kurum olması hasebiyle aile bireylerinin, özelliklede çocuklar ve yeni yetişen gençliğin eğitim ve gelişim sürecinde önemli bir role sahip olabilir. Eğer aile doğru eğitim kurallarına riayet ederse çocukların gelişme ve ilerlemelerinin ...
  • Rüyada bilinçli olma imkânı mevcut mudur? Bazı rüyaların gerçekleşmesinin nedeni nedir?
    10499 Teorik İrfan 2012/02/18
    Bilgelerin görüşüne göre uyku, zahiri duyuların tedricen dış dünyayla ilişkisinin kesildiği, ama batıni duyuların henüz aktif olduğu bir haldir. Uyku anında dış dünyayla uğraşmaktan ve değişik meşguliyetlerden uzaklaşması neticesinde insan nefsi, melekût âlemine odaklanır ve nefis madde âleminden ne kadar çok uzaklaşırsa, nefsin kendi âlemiyle irtibat kurması daha fazla ...
  • Selam, Babam annemin vefatından sonra evlendi, ama evi yok ve kirada oturmaktadır. Şu anda mali sıkıntısı var ve benle hanımım da çalışıyoruz, acaba ona ne ölçüde yardım etmemiz gerekmektedir?
    4947 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Şia fıkhında bazı şahısların nafakasını[1] vermek insanın üzerine farzdır. Üç sebeple nafaka vacip olur: Evlilik[2], akrabalık ve mülkiyet.[3] Nafakası insanın üzerine farz olan kimselerden birisi ebeveynlerdir. İnsanın nafakasını vermekle yükümlü olduğu hanım ve çocuklarının yanı sıra ...
  • Tahrip edilmiş korunaktan hırsızlık yapmanın hükmü nedir?
    5382 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Hırsızın elinin kesilmesinin şartları şunlardır:1. Erginlik2. Akıl3. İrade4. Zorunluluğun olmaması5. İster yalnız başına ve ister beraberce olsun hırsızın korunağa saygısızlık etmesi6. Eşyayı korunaktan çıkarması7. Hırsızın mal sahibinin babası olmaması8. Korunağa saygısızlığın ve hırsızlığın gizlice yapılması; açıkça ve aşikâr olarak korunak kırılır ...

En Çok Okunanlar