Gelişmiş Arama
Ziyaret
8444
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
Ezgi ve müzik yoluyla İslam dini ve Peygamberin hayat şeklini yaymak caiz midir?
Soru
İslam dinini tebliğ etmek ve insanları Allah’a çağırmak çok açık olduğu üzere tebliğ etme gücü olan her Müslüman için farzdır. İslam ahlak, edep, öz ve sisteminin kendinde somutlaştığı Peygamberin (s.a.a) hayat şekli ve yöntemi özellikle bu konunun en büyük delilidir. Peygamberin (s.a.a) bu yöntem ve hayat şeklini tanıtmak konuşma, hutbe ve diyalog gibi sadece bir takım şekil ve kalıplara mı özgüdür? Ezgi, müzik ve konser gibi başka yollardan da İslam ve Peygamberin (s.a.a) misyonu insanlara tanıtılamaz mı? Özellikle günümüz dünyasında müzik, film, ses ve resim tebliğde tesirli etkenlerden sayılmaktadır.
Kısa Cevap

Genel anlamıyla İslam dini ve özel anlamıyla da Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek kendileri ve tebliğ yolları ve onları icra etme şekilleri hakkında düşünülmesi gereken en önemli konulardandır. Elbette bu hususla ilgili dikkat edilmesi gereken bir takım meseleler vardır:

1. İslam dini ve Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklinin hak olması insanın meşru olmayan yollardan onları tebliğ etmesine gerekçe olamaz. İslam’ın bakışında amaç aracı meşrulaştırmaz; çünkü bu Makyevel’in yöntem ve metodudur. Makyavelist insanlar nezdinde insan amacı için her araçtan yararlanabilir. Oysaki bu yöntem İslam’ın bakışında onaylanmamaktadır. Bundan dolayı yüce ve üstün dinî değerlere aykırı olan şeylerden, değerleri yaymak ve uygulamak için yararlanmamız doğru değildir.

2. Artı, Peygamberin (s.a.a) ve imamların (a.s) yaşam şekli ve yöntemine baktığımız zaman o büyük şahsiyetlerin yüce amaç ve temiz düşüncelere yönelik sergiledikleri özel özeni araç ve çözümlerden yararlanmada da gösterdiklerini müşahede etmekteyiz.

Bu yüzden haram ezgi ve müzik ile dini tebliğ etmemiz caiz değildir. Ama muhtevası şeriata aykırı olmayan film, resim ve konserlerden İslamî amaçlar doğrultusunda yararlanmak sakıncasızdır. Bu suret dışında caiz değildir. Her halükarda din ve Peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek için helal birçok yol ve araç mevcuttur; zira İslam dini tebliğ etme ve yayma yollarını özel bir yol ve yöntemle kısıtlamamıştır. Sadece bu iş için şeriatın ruhuyla bağdaşır bir takım kanun ve düzenlemeler belirlemiştir. Dolayısıyla şeriatın ruhuyla bağdaşan her araç ve yöntemden hedef ve amaçlar doğrultusunda yararlanılabilir.

Ayrıntılı Cevap

Genelde dini ve özelde ise değerleri, ahlakı ve de doğru ve içeriği yüce olan bir hayat tarzının aksettiricisi ve göstergesi olan Peygamberin (s.a.a) yaşam şekli ve yöntemini tebliğ etmek, Müslüman bireyin hakkında düşünmesi ve yeryüzünde bu yöntemleri uygulamak için çabalaması gereken en önemli meselelerden sayılır. Ama dikkate şayan ve gaflet edilmemesi gereken nokta, bu yüce hedefleri uygulamanın, bu değerleri tebliğ etmenin ve onları insanların kulağına ulaştırmanın Peygamberin (s.a.a) misyonunun maksat ve amaçlarıyla uyuşan yollardan gerçekleşmesi gereğidir. Örneğin siyaset gibi bir kavramı göz önünde bulunduracak olursak, bu kavram (siyaset) Makyavelistlerin bakışında her yolla gerçekleşirse gerçekleşsin hâkimiyeti sürdürmeye dönük egemenlerin elindeki bir yöneticilik ve uzmanlıktır.[1] Bazıları siyaseti şöyle tanımlamıştır: Siyaset insanları yönetmek için hile ve düzenbazlık yapmaktır.[2] Bu tanımlara göre bunların bakışında hedefe ulaşmak için her araçtan yararlanmak caizdir. Ama siyasete İslam perspektifinden baktığımız vakit ise onun ümmetin işlerini idare etmek ve yönetmek olduğunu görmekteyiz.[3] Bundan dolayı Müslüman bir insan bu kavram hakkında düşündüğünde bulduğu şey kuşkusuz İslamî değerlere riayet etmek olacaktır; çünkü milletin sorunları değerler ile en güzel şekilde hallolur. İslam açısından sadece teknolojik açıdan ilerlememiz veya ekonomik ve maddî kalkınma düşüncesinde olmamız ve de değerlerden gafil olup ekonomik ve maddî ilerlemeyle halk ve ülke işlerinin idare edilebileceğini sanmak doğru değildir. Kur’an-ı Kerim’in ve Peygamber (s.a.a) ve de imamların (a.s) sünnetinin maddî ve manevî hedeflere ulaşmada aracın meşru olmasını çok kez vurgulamalarının sebebi de budur. Yüce Allah bu hususta şöyle buyuruyor: “Ona dedik ki: Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.”[4] Bu ayet-i şerife hak ile hükmetmeyi ve arzusuna uymamayı tavsiye etmekte ve vurgulamaktadır; çünkü semavî öğreti ve peygamberlerin misyonuyla bağdaşan hile ve düzenbazlık değil aksine hakka uymak ve nefis arzusundan uzak durmaktır. Aynı şekilde sünnete müracaat ettiğimiz zaman da bu yöntem ve tarza uyulduğunu müşahede etmekteyiz. Peygamberden (s.a.a) şöyle nakledilmiştir: Müslümanların işlerini yönetmeyi üstlendiğinde onlara hile ve düzenbazlık yapan her Müslüman yöneticiye Allah cenneti haram kılmıştır.[5] Dini tebliğ etmek ve yaymak düşüncesinde olduğumuz kadar dini yaymak ve tebliğ etmede kullanacağımız araçları da düşünmemiz ve kullanacağımız araç ve tebliğ yolunun İslam açısından meşru olup olmadığına da bakmamız gerektiği belirtilen konularla aydınlığa kavuşan bir husustur. Kuleyni, İmam Sadık’tan (a.s) şöyle nakletmektedir: Muhammed’in helali kıyamet gününe kadar helaldir ve haramı da kıyamet gününe kadar haramdır. Bundan başka değildir ve bundan başka olmayacaktır.”[6] Burada Peygamberin (s.a.a) ve imamların (a.s) değerlere olan özenleri ve o yüce şahsiyetlerin hile ve düzenbazlık yapmaktan uzak durmaları ve içtinap etmelerini yansıtan bazı örnekleri aktarıyoruz:

1. Peygamberin (s.a.a) Abdullah b. Saad b. Ebi Serh Karşısındaki Tutumu

Abdullah b. Saad’ın Müslüman olduğu, mürtetliğine neden olan bir işe bulaştığı ve Peygamberin (s.a.a) onun kanını helal kıldığı meşhurdur. O, Osman’ın sütkardeşiydi. Bundan dolayı Osman’dan Peygamberin yanına gitmesini ve müdahale ederek Peygamberin kendisini affetmesini istedi. Osman ve kardeşi Peygamberin yanına gelirler. Osman, Peygambere hitaben şöyle der: Bu şahıs (Abdullah b. Saad) benim sütkardeşimdir. Annesi bana lütufta bulunmuş, sevgi göstermiş ve çocukken beni belinde taşımıştır. Onu bana bağışla ve kanını akıtmaktan vazgeç. Peygamber (s.a.a), Osman’dan yüzünü çevirir. Osman, Peygamberin yüzünü çevirdiği tarafa giderek aynı sözleri tekrar eder ve Peygamber birinin kalkıp Abdullah hakkında Allah’ın hükmünü uygulaması ve boynunu vurması için tekrar yüzünü çevirir. Osman, Peygamberin mübarek başını öpüp ey Allah Resulü (s.a.a) babam ve annem sana feda olsun, onun Müslümanlığa biatini kabul et. Peygamber de biatini kabul eder. İbn. Ebi’l-Hadid Vafidi’den naklen şöyle demektedir: “Bu maceradan sonra Allah Resulü (s.a.a) Müslümanlara şöyle buyurdu: Yerinizden kalkıp ve bu mürtedi öldürmenizi ne engelledi? İbad b. Beşr[7] şöyle der: Ey Allah Resulü (s.a.a) seni hak olarak gönderen Allah’a yemin olsun ki belki bir işaret edersin ve ben de onun boynunu vururum diye her yönden senin tarafına geliyordum. Peygamber (s.a.a) ona şöyle cevap verir: Biz işaretle kimseyi öldürmeyiz. Veya şöyle buyurmuştur: Peygamber gözlerle ihanet etmez.”[8] Peygamberin (s.a.a) hatta böyle bir durumda dahi değerler ve hedefine aykırı olan bir yöntemden uzak durduğu çok açıktır.

2. İmam Ali’nin (a.s) Sıffin savaşında Amr b. As karşısındayken onun avretini açması üzerine kendisini öldürmekten vazgeçmesi de bu meselenin bir başka örneğidir. Allame Meclisi “Biharu’l-Envar””da bu konu hakkında şöyle şunu nakletmektedir: Ali (a.s) Amr b.As kaçarken ona ulaşır ve zırhının altına isabet eden bir darbe kendisine indirir ve o arkası dönük bir şekilde yere düşer. Canının tehlikede olduğunu görünce elbisesini çıkarır ve avreti görünür. Bu esnada İmam Ali (a.s) utandığı ve haya ettiği için yüzünü ondan çevirir ve onu öldürmekten vazgeçer. İmam Ali (a.s), Muaviye’yi dövüşmeye çağırır ama o Ali (a.s) ile dövüşmekten kaçınır ve Busr b. Ortat onun karşısına çıkar. Ali (a.s) arka üstü yere seren bir darbe kendisine vurur ve o da Amr b. As gibi avretini açar. Ali (a.s) onu da öldürmekten vazgeçer ve sonra şöyle buyurur: Ey Şam halkı! Yazıklar olsun size namertlik yoluyla canınızı korumak istiyorsunuz ve bu namertlik yolunu Amr b. As size öğretti.[9] Özetle, eğer film, konser vb. yollar ile din ve peygamberin (s.a.a) yaşam şeklini tebliğ etmek kadın ve erkeğin beraber olması veya haram ezgi ve müzikten[10] istifade etmek gibi haram işleri gerektirirse, haramdır. Ama şerî haramı gerektirmeyecek bir şekilde olursa, bu yollardan istifade etmenin bir engeli yoktur. İslam Cumhuriyeti tecrübesi bu alandaki en güzel tanıktır. Bundan dolayı insanın dinî, şerî ve ahlakî değerleri ayaklar altına alarak ve bu değerlere bağlı kalmaksızın dini yayması ve tebliğ etmesi doğru değildir. İffet ve temizlik ayaklar altına alınarak iffeti yaymak mümkün müdür? Ahlakî rezaletlere mürtekip olarak ahlakî erdemleri yaymak doğru mudur? Bundan dolayı, bu yoldaki kanun ve düzenlemelerin mevcut vesile ve araçlara özgü olmadığı, aksine bu araç ve yolların ölçüsünün onların şeriat hükümlerine uygunluğu olduğu ve açık olduğu üzere doğru birçok tebliğ yönteminin bulunduğu bu açıklamalar ile aydınlanmaktadır.     



[1] Leyun Terotski, es-Sevre ve’l-Hayatu’l-Yevmiye, s. 13, 1979.

[2] Kelim Sıddıki, el-Hareketu’l-İslamiye

[3] es-Sekafetu’s-Siyasetu’l-İslamiye, s. 12.

[4] Sâd, 26.

[5] Bu konuyu Müslim nakletmiştir.

[6] Kafi, c. 1, s. 59, h. 19.

[7] Bazıları bu şahsın Eba Beşir olduğunu söylemiştir. Bu şahsın Ömer b. Hattab olduğu da nakledilmiştir.

[8] İbn. Ebi’l-Hadid, Şerh-u Nehcü’l-Belağa, c. 18, s. 13.

[9] Biharu’l-Envar, c. 32, s.

[10] Daha fazla bilgi için aşağıdaki başlıklara müracaat edin:

1. Fıtrat ve Müziğin Haram Oluşu, 1078. Soru (Site: 1256).

2. Helal Müziği Haramdan Ayırma Yolu, 499. Soru (Site: 540).

3. Müziğin Haram ve Helal Oluşunun Delili, 388. Soru (Site: 401)

4. Müzik Dinlemek, 1595. Soru (Site: 1590).

5.Batıda Helal Müziği Haramdan Ayırmanın Ölçüleri, 1690. Soru (Site: 1859).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar