Gelişmiş Arama
Ziyaret
6548
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İmamlar (a.s) terörist saldırılara karşı neden kendi türbelerini koruyamadılar?
Soru
Masum İmamların (a.s) her şeye güçleri yetiyorsa neden terörist saldırılara ve silahlı kişilerin kurşunlamalarına karşı kendi türbelerini koruyamadılar?
Kısa Cevap

Allah-u Teala, Yüce Peygamberine (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) teşrii (yasama, helal ve haramları belirleme) velayetin yanı sıra, tekvini velayette vermiştir. Onların alemi istedikleri şekilde idare etme ve müdahele güçleri vardır. Böylesi bir velayet ve güç sadece bu dünyadaki maddi yaşamlarıyla sınırlı değildir; Onlar berzah aleminde de bu güce sahip olan mukaddes zatlardır. Ancak Onlar bu kudretlerini her yerde ve her zamanda kullanmazlar. Dinin ve insanların hidayetine faydalı olduğu yerlerde ve değişmez ilahi sünnete aykırı olmayacak şekilde kullanırlar.

Bir yandan Masum İmamların (a.s) türbelerine saygı göstermenin insanı hidayete, Onlara ve pak türbelerine saygısızlığın ise dalalete götürdüğünü görürken, diğer yandan ilahi sünnetlerden olan kıyamete kadar bütün insanların hidayet ve dalalet yolunu seçme konusunda özgür olduklarınıda görmekteyiz. Bu esasa göre Allah-u Teala’nın kudreti bütün kudretlerin üstünde ve her şeye kadir olmasına rağmen bunu her zaman kullanmadı ve kullanmıyorsa, Onlarda bu güçlerini her zaman ve her yerde kullanmamışlardır. Tarih boyunca zalimler ve azgınlar defalarca Kâbe’ye saldırıp onu yıktılar, ama Allah-u Teala bir tek Ebrehe’nin ordusunu mucize gösterek yoketti.         

Ayrıntılı Cevap

Allah-u Teala, Yüce Peygamberine (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) teşrii[1] velayetin yanı sıra, tekvini velayette inayet etmiştir. Onlar tekvini velayetleri gereği alemi her türlü idare etme ve müdahele güçleri vardır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İsm-i A’zam 73 tanedir; Asıf b. Berhiya birini biliyordu ve o bunu kullanarak Belkıs’ın tahtını bir anda (uzaklardan) getirdi. Biz (İmamlar) ise 72’sini biliyoruz.’[2] Bu hadis-i şerif, Masum İmamların (a.s) güç ve kudretinin ne ölçüde olduğunu ortaya koymaktadır.  Böylesi bir velayet ve güç Onların sadece bu dünyadaki maddi yaşamlarıyla sınırlı değildir; çünkü Onlar, yaşamlarıyla ölümleri arasında fark olmayan mukaddes zatlardır; yani şehid olup bu dünyadan göçtükten sonra berzah aleminde bile bu güce sahiptirler. Ama Onlar günlük yaşamlarında normal bir ilim ve kudretten faydalanır, mucizevi ve olağanüstü işler yapmamayı gerekli görürlerdi. Bu güçlerini İlahi izinle yalnızca dinin hayırına ve insanların hidayetine ait durumlarda kullanırlardı. Bu yüce zatlar dünya yaşantılarında her zaman bu kudretten istifade etmediler. Nitekim bütün güç ve kudretlerin üstünde olan Allah-u Teala’da bu kudretini her zaman kullanmadı ve kullanmıyor. Tarih boyunca zalimler ve azgınlar defalarca Kâbe’ye saldırıp onu yıktılar, ama Allah-u Teala, tarihe kaydolsun ve istese bir anda kafirleri, zalimleri ve fasıkları cezalandırıp yokedebilecek en üstün kudretin kendisine ait olduğunu herkes bilsin diye bir tek Ebrehe’nin ordusunu mucize gösterek yoketti. Allah cehaletlerinden dolayı dalalete gidenler dönsünler ve kıyamette ‘Allah’ım, bize mühlet vermiş olsaydın bizde hidayet olurduk’ bahanesini getirmesinler diye lütuf ve merhametinden dolayı insanlara fırsat vermektedir. İşte tam bu esastan dolayı Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) herkesin hidayet imkanına sahip olabilmesi için vazifelerini doğal sebepler çerçevesinde yerine getirirlerdi.

Masum İmamlar (a.s), belli yerlerde kendileri, takipçileri ve mutahhar türbelerini korumak için güç ve mucizelerini kullanmışlardır. Bunlar tarihte kayıtlıdır; ancak yukarıda belirtilen nedenden dolayı bunun genelliği yoktur.

Masum İmamlar’ın (a.s) türbelerine saygı göstermek hidayet ve saadet götürdüğü gibi, saygısızlıkta dalalete götürür. İlahi sünnet, kıyamete kadar bütün insanların hidayet ve dalalet yolunu seçmekte özgür olmalarını gerektirmektedir. Masum İmamlar (a.s), her zaman ilahi ilim ve kudretlerini kullansalardı ve gerçekte Allah’ın düşmanları olan kendi düşmanlarını ve muhaliflerini kısa sürede yoketmek isteselerdi bu iş, değişmez İlahi sünnete aykırı olurdu. Artık ondan sonra insanların asıl yaratılış hedefi olan tekamül, imtihan ve nefis tezkiyesi hedefleri gerçekleşmezdi.

Günümüzde mazlum ve savunmasız Müslümanlara karşı düzenlenen bir çok terörist eylemler Müslümanların kendileri tarafından yapılmaktadır. Böyleleri maalesef şeytani güçler tarafından aldatılan, onların elinde maşa olan kimselerdir. Onlar kendi sapık düşüncelerince Allah rızası ve Ona yakınlaşma amacıyla Müslümanlara saldırıyorlar. Bu eylem ve bu tiynet insana Hz.Ali’yi (a.s) Kadir gecesinde, camide kurbet kasdıyla(!) şehid eden Haricileri ve İmam Hüseyin’in (a.s) dedesinin (s.a.a) dininden çıktığını iddia ederek Onunla savaşan Yezidin ordusunu hatırlatıyor. Nehrevan Haricileri Hz. Ali’yi (a.s) kafir olarak gördükleri gibi Yezidilerde İmam Hüseyin’i (a.s) kafir olarak görüyorlardı. Ama bu merhametli imamlar (a.s) ilahi güç ve tekvini velayetlerinden onları yoketmek için istifade etmediler.

Son olarak şu noktayıda hatırlatmakta fayda var: Masum İmamlar (a.s) böyle olaylara karşı ilahi kudretlerinden faydalanmamakla doğal yollardan onları yoketmenin şeklini insanlığa öğretmişlerdir; yani eğer ilahi güçlerinden istifade etmiş olsalardı artık bize örnek olamazlardı. Bizlerin böyle bir kudreti olmadığından İmam Hüseyin’in (a.s) bulunduğu şartlarda olsaydık İslamı korumak için ne yapmamız gerekirdi bilemeyecektik. Bu yüzden Onlar bu güçlerinden her yer ve zamanda istifade etmezlerdi.


[1] - Bu meselede alimler arasında ihtilaf vardır.

[2] - Muhammed b. Yakup Kuleyni, Usul-ul Kafi, c.1, s.230, h.1

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar