Gelişmiş Arama
Ziyaret
6735
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İmamlar (a.s) terörist saldırılara karşı neden kendi türbelerini koruyamadılar?
Soru
Masum İmamların (a.s) her şeye güçleri yetiyorsa neden terörist saldırılara ve silahlı kişilerin kurşunlamalarına karşı kendi türbelerini koruyamadılar?
Kısa Cevap

Allah-u Teala, Yüce Peygamberine (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) teşrii (yasama, helal ve haramları belirleme) velayetin yanı sıra, tekvini velayette vermiştir. Onların alemi istedikleri şekilde idare etme ve müdahele güçleri vardır. Böylesi bir velayet ve güç sadece bu dünyadaki maddi yaşamlarıyla sınırlı değildir; Onlar berzah aleminde de bu güce sahip olan mukaddes zatlardır. Ancak Onlar bu kudretlerini her yerde ve her zamanda kullanmazlar. Dinin ve insanların hidayetine faydalı olduğu yerlerde ve değişmez ilahi sünnete aykırı olmayacak şekilde kullanırlar.

Bir yandan Masum İmamların (a.s) türbelerine saygı göstermenin insanı hidayete, Onlara ve pak türbelerine saygısızlığın ise dalalete götürdüğünü görürken, diğer yandan ilahi sünnetlerden olan kıyamete kadar bütün insanların hidayet ve dalalet yolunu seçme konusunda özgür olduklarınıda görmekteyiz. Bu esasa göre Allah-u Teala’nın kudreti bütün kudretlerin üstünde ve her şeye kadir olmasına rağmen bunu her zaman kullanmadı ve kullanmıyorsa, Onlarda bu güçlerini her zaman ve her yerde kullanmamışlardır. Tarih boyunca zalimler ve azgınlar defalarca Kâbe’ye saldırıp onu yıktılar, ama Allah-u Teala bir tek Ebrehe’nin ordusunu mucize gösterek yoketti.         

Ayrıntılı Cevap

Allah-u Teala, Yüce Peygamberine (s.a.a) ve Masum İmamlara (a.s) teşrii[1] velayetin yanı sıra, tekvini velayette inayet etmiştir. Onlar tekvini velayetleri gereği alemi her türlü idare etme ve müdahele güçleri vardır. İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: ‘İsm-i A’zam 73 tanedir; Asıf b. Berhiya birini biliyordu ve o bunu kullanarak Belkıs’ın tahtını bir anda (uzaklardan) getirdi. Biz (İmamlar) ise 72’sini biliyoruz.’[2] Bu hadis-i şerif, Masum İmamların (a.s) güç ve kudretinin ne ölçüde olduğunu ortaya koymaktadır.  Böylesi bir velayet ve güç Onların sadece bu dünyadaki maddi yaşamlarıyla sınırlı değildir; çünkü Onlar, yaşamlarıyla ölümleri arasında fark olmayan mukaddes zatlardır; yani şehid olup bu dünyadan göçtükten sonra berzah aleminde bile bu güce sahiptirler. Ama Onlar günlük yaşamlarında normal bir ilim ve kudretten faydalanır, mucizevi ve olağanüstü işler yapmamayı gerekli görürlerdi. Bu güçlerini İlahi izinle yalnızca dinin hayırına ve insanların hidayetine ait durumlarda kullanırlardı. Bu yüce zatlar dünya yaşantılarında her zaman bu kudretten istifade etmediler. Nitekim bütün güç ve kudretlerin üstünde olan Allah-u Teala’da bu kudretini her zaman kullanmadı ve kullanmıyor. Tarih boyunca zalimler ve azgınlar defalarca Kâbe’ye saldırıp onu yıktılar, ama Allah-u Teala, tarihe kaydolsun ve istese bir anda kafirleri, zalimleri ve fasıkları cezalandırıp yokedebilecek en üstün kudretin kendisine ait olduğunu herkes bilsin diye bir tek Ebrehe’nin ordusunu mucize gösterek yoketti. Allah cehaletlerinden dolayı dalalete gidenler dönsünler ve kıyamette ‘Allah’ım, bize mühlet vermiş olsaydın bizde hidayet olurduk’ bahanesini getirmesinler diye lütuf ve merhametinden dolayı insanlara fırsat vermektedir. İşte tam bu esastan dolayı Peygamberler (a.s) ve Masum İmamlar (a.s) herkesin hidayet imkanına sahip olabilmesi için vazifelerini doğal sebepler çerçevesinde yerine getirirlerdi.

Masum İmamlar (a.s), belli yerlerde kendileri, takipçileri ve mutahhar türbelerini korumak için güç ve mucizelerini kullanmışlardır. Bunlar tarihte kayıtlıdır; ancak yukarıda belirtilen nedenden dolayı bunun genelliği yoktur.

Masum İmamlar’ın (a.s) türbelerine saygı göstermek hidayet ve saadet götürdüğü gibi, saygısızlıkta dalalete götürür. İlahi sünnet, kıyamete kadar bütün insanların hidayet ve dalalet yolunu seçmekte özgür olmalarını gerektirmektedir. Masum İmamlar (a.s), her zaman ilahi ilim ve kudretlerini kullansalardı ve gerçekte Allah’ın düşmanları olan kendi düşmanlarını ve muhaliflerini kısa sürede yoketmek isteselerdi bu iş, değişmez İlahi sünnete aykırı olurdu. Artık ondan sonra insanların asıl yaratılış hedefi olan tekamül, imtihan ve nefis tezkiyesi hedefleri gerçekleşmezdi.

Günümüzde mazlum ve savunmasız Müslümanlara karşı düzenlenen bir çok terörist eylemler Müslümanların kendileri tarafından yapılmaktadır. Böyleleri maalesef şeytani güçler tarafından aldatılan, onların elinde maşa olan kimselerdir. Onlar kendi sapık düşüncelerince Allah rızası ve Ona yakınlaşma amacıyla Müslümanlara saldırıyorlar. Bu eylem ve bu tiynet insana Hz.Ali’yi (a.s) Kadir gecesinde, camide kurbet kasdıyla(!) şehid eden Haricileri ve İmam Hüseyin’in (a.s) dedesinin (s.a.a) dininden çıktığını iddia ederek Onunla savaşan Yezidin ordusunu hatırlatıyor. Nehrevan Haricileri Hz. Ali’yi (a.s) kafir olarak gördükleri gibi Yezidilerde İmam Hüseyin’i (a.s) kafir olarak görüyorlardı. Ama bu merhametli imamlar (a.s) ilahi güç ve tekvini velayetlerinden onları yoketmek için istifade etmediler.

Son olarak şu noktayıda hatırlatmakta fayda var: Masum İmamlar (a.s) böyle olaylara karşı ilahi kudretlerinden faydalanmamakla doğal yollardan onları yoketmenin şeklini insanlığa öğretmişlerdir; yani eğer ilahi güçlerinden istifade etmiş olsalardı artık bize örnek olamazlardı. Bizlerin böyle bir kudreti olmadığından İmam Hüseyin’in (a.s) bulunduğu şartlarda olsaydık İslamı korumak için ne yapmamız gerekirdi bilemeyecektik. Bu yüzden Onlar bu güçlerinden her yer ve zamanda istifade etmezlerdi.


[1] - Bu meselede alimler arasında ihtilaf vardır.

[2] - Muhammed b. Yakup Kuleyni, Usul-ul Kafi, c.1, s.230, h.1

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    9095 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İmamiye Şia’sı ve Ehlisünnetin İbn. Teymiye hakkındaki görüşü nedir?
    8416 شیعه آماج تهمتها 2015/06/29
    İbn. Teymiye, Hicri-Kameri 661 yılında Şam yarım adasında yer alan (bugünkü Türkiye) Harran şehrinde dünyaya geldi ve 67 yıl süren bir yaşamın ardından Hicri-Kameri 728 yılına denk gelen yılda Şam Kalesi hapishanesinde öldü. İbn. Teymiye ilahi sıfatlar, peygamberlere ve velilere tevessül etmek hakkında özel inançlara sahiptir. Onun ...
  • İslam’ın bakışında nazar değmesi ve vesveseyi etkisiz kılmak için dua yazmanın bir meşruiyeti var mıdır?
    14501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    İslam, fakihler ve mercilerin bakışında hastalık, nazar değmesi ve vesvese gibi sorunları gidermek için muteber ve masumlardan gelen duaları okumak ve yazmak doğru ve onaylanan bir fiildir. Yüce rehberlik makamı dua, dua yazmak ve dualarla kutsanma hakkında sorulan bir soruya cevaben şöyle buyurmuştur: Eğer dualar temiz imamlardan (a.s) nakledilmiş ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    11319 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • Bazı Kuran ayetleri, ilahi peygamberlerin masumluğuyla çelişiyor mu?
    18114 Eski Kelam İlmi 2007/11/26
    Yukarıdaki soruya şöyle cevap verilebilir:1. “İsmet” masum olan bir şahısta ruhla özleşmiş ve onu günah, unutkanlık, kötü işler ve hata yapmaktan engelleyen ve koruyan bir sıfattır. Bununla beraber masum olan şahıs mecbur kılınarak iradesi elinden alınmamaktadır.2) Peygamberlerin masum olmalarının sırrı, Allah’a olan aşk, inanç, kâmil bir iman ve ...
  • İnsanların mutluluk ve mutsuzluğunu ve neticede cennet ve cehenneme girmes’n’ belirleyen şey yıldız ve felekler midir?
    6936 آسمان و زمین 2012/07/24
    İnsanların cennet ve cehenneme girmelerinde hareket ve davranışlarını en önemli neden sayan birçok ayet ve rivayet mevcuttur. Siz Şii mütekellimlere müracaat ederseniz onların insanların mutluluk ve mutsuzluklarında yıldızların ve feleklerin etken olduğunu söylediklerini göremezsiniz. Bu konuda bir rivayet bulunsa ve senet açısından kabul edilse bile onun zahiri ...
  • Şiilerin arasında Hz. Âdem’in (a.s) müminlerin önderi Ali’nin (a.s) elleriyle yaratıldığına dair bir inanç var mıdır?
    11282 Varie 2012/08/21
    Eğer bir kimse Müminlerin Önderinin bağımsız olarak Hz. Âdem’i (a.s) yarattığına inanırsa, bu inanç Kur’an-ı Kerim’in aksi doğrultusundadır ve Rabbe şirk koşmak sayılır. Hz Âdem’in(a.s) Müminlerin Önderinin (a.s) maddi cismi tarafından yaratılması da mevcut gerçekler ile bağdaşmamaktadır; zira bu maddi cisim Hz. Âdem’den (a.s) sonra dünyaya gelmiş ...
  • İbrahim makamı nedir? Ondan kastedilen nedir?
    47316 Eski Kelam İlmi 2012/02/18
    Mekke’deki belirgin işaretlerden birisi, İbrahim makamıdır; zira orası İbrahim’in (a.s) durduğu bir makamdır. İbrahim makamının tefsir ve manası hakkında bazıları tüm haccın İbrahim makamı olduğu görüşündedir. Bir grup İbrahim makamının “Arafe”, Meş’aru’l-Haram” ve “üçlü cemerat” olduğuna inanmaktadır. Bazıları da tüm Mekke hareminin İbrahim makamı sayıldığı görüşünü taşımaktadır. Ama mevcut ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    17120 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Modern İnkılabi (pop) müzikleri dinlemenin hükmü nedir?
    10803 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/06/22
    Bu soruyu cevaplandırmak için öncelikle Taklit Mercilerine başvurup sonra çok kısa bir şekilde müziğin haramlığının hikmetini felsefi olarak inceleyeceğiz.Hz Ayetullah El Uzma Seyyid Ali Hamenei:Eğlence toplantılarına uygun her türlü coşturucu/eğlendirici çalgı ve eğlence haramdır.

En Çok Okunanlar