Gelişmiş Arama

Peygamber (s.a.a.) ve Allahın evliyaları ki imam Hasan ile imam Hüseyin (a.s.) onların belirginliklerindendir cennette olan diğer cennet ehline oranla has bir değere sahiptirler. Bu itibarla bütün bunları cennette olanların seyidi ve büyükleri olarak sayabiliriz. Allahın dergâhına yakın olanların bir kısmında bazen bazı nitelikler bulunmaktadır ki bu nitelikler onların siyadetini ve büyüklüklerini daha yüceltiyor olabilir.

Eğer hz. Zehra (s.a) için cennet ehlinden olan kadınların büyüğüdür deniliyor, eğer dördüncü İmama abidlerin seyidi (seyidul Abidin) lakabı veriliyor ise bu Fatime erkeklere ve imam Seccad (a.s.) da abid olmayan kimselerin seyidi değildir anlamına gelmiyor. Belki bu Hz. Zehra’nın kadın olma niteliği ve imam Secad’ın da (a.s.) diğer tüm toplumsal faaliyetlerden mahrum bırakıldığı dönemde hep ibadet ve secde etmekle meşgul olduğu o durumu göz önünde bulundurarak bu konum ve lakap kendilerine verilmiştir.

Artık bu esasa göre şu soruyu soramayacağız: Acaba imam Seccad (a.s.) sahip olduğu bu lakaptan dolayı o yalanız bütün secde ve ibadet edenlere karşı seyit ve onlara oranla daha büyüktür, hata dedesi Hz. Muhammet  (s.a.a) ve müminlerin Emiri Hz. Ali (a.s.) bile bu makamdan mahrumdurlar? 

Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’in (a.s.) diğer cennet ehline karşı sahip oldukları seyit ve büyüklük de bu bağlamda değerlendirilip ve tevcih edilebilinir. Zira bu değerli zat İslamın zuhur bulduğu ilk günlerde dünyaya gözlerini açtılar. Onların gençlikleri İslamın gençliğiyle denkleşmiştir. Müslümanlar içinde ne peygamber döneminde ne ondan sonraki dönemde genç ve çocuklardan hiçbirisi onlar kadar değerli değildir. Onların sahip oldukları takva ve kişilikleri hiç kimseyle kıyaslanmayacak derecede yücedir. Bundan dolayıdır ki onlar bu lakabı hak kazanmışlar. Oysaki onlar cennet ehlinin hem gençlerinin hem yaşlılarının seyidi ve büyüğüdürler.

Açıklandığı açıklama doğrultusunda dikkatinizi aşağıdaki iki rivayete çekeceğiz:

  • Aba Abdullah (imam Sadık (a.s)) şöyle buyuruyor: “Hüseyin’in kabrini ziyaret etmek için acele ediniz onun hakkına cefa ve sitem etmeyin. Zira o evrenin cennetliklerinin tümünün seyididir. O genç şehitlerin seyididir”.[1]

Eğer yukarıdaki rivayette dikkat ederseniz şehitlerin seyidi lakabının -ki imam Hüseyin’in meşhur lakabı ve şehit olurken de orta yaşlı idi- yanı sıra “genç şehitlerinin seyidi” şeklinde başka bir lakabı daha vardır. Bu genç şehitlerinin faziletine delalet eden bir işaret olabilir ki bu imamın (imam Caferin) genç olarak şehit olanlara ne kadar özel bir inayeti var olduğuna delalet ediyor.

  • Ali peygamberden naklen şöyle buyuruyor: “Allahın Resulü şöyle buyurdu: Bana bir Melek geldi ve şöyle dedi: Ya Muhammed!...Allah senin için şöyle buyuruyor: Ben tuba şeceresine duru, yakutu ve mercanı yükleyip Fatima’nın nikahina şahitlik yapan melekler ve hurul’inlerin üzerlerine dağıtsın diye emrettim. Gökyüzünde bulunan diğer varlıklar buna sevindiler. İkisinin arasında iki çocuk doğacak dünyada seyit oldukları gibi cennette de yaşlılar ve gençlerin seyitleri olacaklar…Sen ise ya Muhammed ilklerin ve sonların (yani herkesinin) seyidisin”.[2]

Bu rivayette hem cennettekilerin gençlerine hem yaşlılarına işaret edilmiştir. Ama cennete yaşlılar yoktur kaidesi esasınca sonuç olarak şunu söylemek gerekir: Peygamberin iki torunu bütün cennetliklerin büyükleridir (seyitleridir)ler. Ama bu seyitlik dünyada genç olarak şehit olmuş veya vefat etmiş olanlara yöneliktir. Bu açıklama tüm cennet ehlinin genç olmalarıyla tezat teşkil etmiyor. Yaşlılardan maksatta dünyada yaşlanmış olarak vefat edenler veya şehit olmuş olanlardır.

Bu bağlamda muhtemelen zihinlere gelen sorulardan bir diğeri şöyledir: Bu rivayete dikkatle Hasan ile Hüseyin (a.s.),  peygamber ve imamlara oranla da mı seyittirler?  Bu sorunun cevabını şu cümlede özetleyebiliriz: Her sözde bazı istisnalar olabilir ve bu istisnanlar bazen aynı cümlenin kendisinde bazen de daha farklı cümlelerde zikredilebilinir bazen de çok açık olduğundan ötürü açıklanmasına gerek duyulmuyor. Muhatap olan kimseler ise var olan karine ve şahitlere dikkat ederek onu anlamaları gerekir.

Buna binaen bu rivayetten çok açık ve net bir şekilde anlaşılan şudur: Bu iki imamın seyitlikleri cennetliklere yöneliktir. Peygamber, müminlerin emiri ve Hz. Fatime’ye ve…(s.a.) yönelik değildir.

Bu bağlamda konu hakkında olan rivayete benzer olarak nakledilmiş olan aşağıdaki rivayete dikkat ediniz:

Adamın birisi imam Sadıkın huzuruna varıyor ve şöyle diyor: “Peygamber ebu Zer Hakkında o insanların en doğrusu ve doğru söyleyenidir” dememiş miydi? İmam cevaben: “Evet! demiş, Adam, O zaman peygember ve müminlerin emiri hz. Ali nerededirler? İmam Hasan ve imam Hüseyin nerdedirler? (Acaba Ebu Zer Onlardan daha doğru mudur)? Şeklinde karşılık veriyor. İmam bazı açıklamalar yaptıktan sonra şöyle buyurdu: Ehlibeyt olan bizim bu mukayeselerde yerimiz yoktur”.[3]

Yani var olan karine ve şahitleri dikkate aldığımızda Ebu Zerrin Ehlibey ile değil, diğer insanlar ve umum ile mukayese edildiğini anlıyoruz. Her ne kadar rivayetin metninde böyle bir ayrım yapılmış olmuş olmasın.

 


[1] Şeyhi Saduk, “sevabul a’amal”, intş. Şerif Rezi, Kum, 1364, h.ş. s. 97.

[2]Sehifetu’r-Rezh (a.s.)”, Kongrei Cihani İmam Rıza (a.s.), 1406, h.k. s. 94, hadis, 30. 

[3] Şeyh-i Saduk, “meaniyu’l-ahbar”, İntş. Camiai mudderisin, Kum, 136, 1 h.ş. c. 1, s. 179.

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar