Gelişmiş Arama
Ziyaret
11233
Güncellenme Tarihi: 2008/04/09
Soru Özeti
Allah-u Teala, insanı hangi hedef için yaratmıştır?
Soru
Allah-u Teala, insanı hangi hedef için yaratmıştır?
Kısa Cevap

Allah’ın yaratıcılık sıfatı, O’nun yaratmasını gerektirmektedir.

Yaratılış düzeni, hikmet ve hedef üzere olan bir düzendir.

Kâinatın ve varlıkların yaratılış hedefi insandır ve bütün her şey onun için yaratılmıştır. Yaratıcısının en üstün olduğu gibi o da mahlûkatın en üstünüdür.

İnsanın yaratılış hedefi ne için olursa olsun, sonucu hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’a değil de onun faydasınadır.

Her şeyin amacı ve insanın yaratılış hedefi, kemale, gerçek saadete, yüce insanlık makamına ve melekût âlemine ulaşmaktır ve bu da sadece ilahi marifete ulaşmak ve Hak Teala’nın huzurunda yapılan bilinçli bir kullukla mümkündür.

Ayrıntılı Cevap

Allah’ın zatına ait ve O’nun sadece vücudunun gerekliliği olan ilim, kudret, malikiyet, kayyumiyyet ve hâkimiyet gibi sıfatları ve isimleri olsun veya O’nun fiiline bağlı olan ve fiili sıfatları olarak meşhur olan rububiyyet, razikiyyet, halikiyyet, irade ve rahmeti gibi sıfat ve isimleri, bunların hepsi subiti sıfatlardır ve yüce Allah onlar yoluyla her durmadan sürekli feyiz vermektedir. Onun yaratıcılığı da hiç kesilmeden sürekli yaratmasını gerektirmektedir. “O, her gün bir iştedir.”[1]

Dikkat edilmesi gereken bir başka konuda şudur; Allah’ın hekim olması ve hekim olan bir kimsenin da boş ve abes bir iş yapmayacağından dolayı, bu yaratılış âlemi, hedeflidir ve onda hiçbir bozukluk ve eğrilik yoktur. Bu âlemin bütün zerreleri şöyle söylemektedir:

 

Yoktur hiçbir noktada eksiklik ve fazlalıktan oluşan bir karışıklık

Ki ben bunu kuşkusuz olarak görmekteyim.

 

Kur’an’ın açık ayetlerine göre, Allah, varlıkları boş ve oyun olsun diye değil, onların yaratılış temellerini hak üzere kurmuştur. Bu en güzel düzenin en küçük parçası dahi yüce hedef ve amaçları takip etmektedir ve onların bir tanesi dahi faydasız değildir:

 

Bu perdede bir doku dahi boş değil

Onun ucu bize belli olmasa dahi

 

Tabiî ki Kâinatın ve varlıkların yaratılışının asıl hedefi insandır. Daha açık bir ifadeyle, Allah, âlemi insanı yaratmak için yarattı; çünkü o mahlûkatın en üstünüdür ve yaratma tezgâhından onun gibi bir varlık çıkmamıştır. Hadis-i Kutside şöyle gelmiştir: “ Ey Âdemoğlu! Her şeyi senin için ve seni de kendim için yarattım”[2]

Bu konuları sunduktan sonra asıl konuya girerek şöyle diyoruz: İnsanın yaratılış hedefi ne olursa olsun, sonucu, hiçbir şeye muhtaç olmayan her şeyi kendisine muhtaç olduğu Allah’a değil de insanın kendi faydasınadır.

“Ey insanlar! Siz Allah’a muhtaçsınız. Allah ise her bakımdan sınırsız zengin olandır, övülmeye hakkıyla lâyık olandır.”[3]

Musa, şöyle dedi: “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de (şunu bilin ki) gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyık olandır.”[4]

Hz. Ali (a.s) meşhur Hamam hutbesinde şöyle buyuruyor: “Allah-u Teala mahlûkatı yaratırken onların itaat ve kulluklarına ihtiyacı yok ve onların günah ve itaatsizliklerinden de güvendeydi. Çünkü günahkârların günahı ona zarar vermez itaatkârlarında itaati ona fayda sağlamaz. (itaate emretmek ve günahtan sakındırmak kulun faydasınadır.)”[5]

İnsanın yaratılış hedefi üzerine Kur’an-ı Kerim’de çeşitli açıklamalar gelmiştir ve bunların her birisi bu hedefin bir boyutuna işaret etmektedir, örneğin: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.”[6] Başka bir yerde ise şöyle buyuruyor: “O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır.”[7] Başka bir hususta ise şöyle gelmiştir: “Rabbin dileseydi, insanları (aynı inanca bağlı) tek bir ümmet yapardı. Fakat Rabbinin merhamet ettikleri müstesna, onlar ihtilafa devam edeceklerdir. Zaten onları bunun için (merhamet için) yarattı. Rabbinin, “Andolsun ki cehennemi hem cinlerden, hem insanlardan (suçlularla) dolduracağım” sözü kesinleşti.”[8]

Dikkat edildiği gibi, bütün bu çizgiler tek bir noktada sonlanmaktadır ve o da insanların yetişmesi, hidayeti ve tekâmülüdür. Anlatılanların sonucunda şu anlaşılmaktadır: Her şeyin amacı ve insanın yaratılış hedefi, kemale, gerçek saadete, yüce insanlık makamına ve melekût âlemine ulaşmaktır ve bu da sadece ilahi marifete ulaşmak ve Hak Teala’nın huzurunda yapılan bilinçli bir kullukla mümkündür. “Allah’a kulluk etmek, çok değerli bir mücevherdir ve onunda batını rabliktir.”[9] Yani kim ona ulaşırsa Allah’tan başka her şeye sultanlık eder.

İmam Sadık (a.s.)’dan gelen bir hadiste şöyle geçer: İmam Hüseyin (a.s.) ashabının karşısında durarak şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala insanı sadece kendisini tanımaları için yaratmıştır. O’nu tanıdıkları zaman O’na ibadet ederler ve O’na kulluk ettikleri zaman da başkalarına kulluk etme ihtiyacında olmazlar.”[10]



[1] Errahman/ 29

[2] El Menhec-ul Gavi, c: 5, s: 516; İlm-ul Yakin, c: 1, s: 381.

[3] FATIR suresi 15. ayet

[4] İBRAHİM suresi 8. ayet

[5] NEHC’ÜL BELAĞA, Hemam hutbesi

[6] ZÂRİYÂT suresi 56. ayet

[7] MÜLK suresi 2. ayet

[8] HÛD suresi 118 ve 119. ayet

[9] Misbah-uş Şeri’e fi Hakikat-ul Ubudiyye

[10] İlel-uş Şerai’, Saduk, El-Mizan’ın nakline göre, c: 18, s: 423

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Ölen ve cenazesi geç defnedilen bir ferdin ruhu nasıl bir duruma girer?
    31081 Eski Kelam İlmi 2012/01/18
    Kur’an-ı Kerim’den istifade edildiği kadarıyla, Yüce Allah ölenlerin ruhunu özel bir âlemde korumaktadır ve geç defnedilme durumunda ruha bir zarar gemlememektedir; bununla birlikte rivayetlere göre, cenazenin çabuk defnedilmesi icap eder. ...
  • Acaba Hz. Masume (s.a) mezarının ziyareti için özel bir gusül mevcut mudur?
    6150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
     Bazı Taklit Mercileri İmamların Haremlerine girmek ve ziyaret etmek için gusül almayı müstehap bilmektedirler. Diğer bazı taklit mercileri ise bu ziyaretler için gusül’ün müstehap oluşunu rivayet açısından sabit bilmemekte şöyle buyurmaktalar: Eğer bir kimse ziyaret için gusül almak isterse bunu reca (sevap ümidi) ile ...
  • Miraç nedir? Hz. Muhammed’in (s.a.a) dışında da bir peygamber miraca gitmiş midir?
    22418 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Miraç, Arapça’da göğe çıkmak için kullanılan vasıta demektir. Rivayet ve tefsirlerde ise Peygamberimizin (s.a.a) fiziki olarak Mekke’den Beytu’l-Mukaddes’e gitmesine, oradan göğe çıkmasına, sonrada tekrar Mekke’ye dönmesine miraç denmektedir. Rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Resulullah’ın (s.a.a) dışında herhangi bir peygamber miraca gitmemiştir; sadece Hz. Süleyman, Hz. İdris ve Hz. İsa ...
  • Şia ile sünninin evlenmesi caiz midir?
    47244 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/02/28
    Continue... ...
  • Şia Hz. Ali(a.s)'ın faziletlerini ispatlamada Ehl-i Sünnet'in mütevatir hadislerine dayanabilir mi?
    7463 Masumların Siresi 2011/06/21
    Tevatür yalan üzere anlaşmaları mümkün olmayan büyük bir kalabalığın bir konuyu nakletmelerine denir. Biz inanıyoruz ki Hz. Ali'nin faziletleri ve onun imameti hakkındaki nas tevatürle sabittir. Bunu Şia'nın hadis ve tarih kaynaklarının yanı sıra Ehl-i sünnetin kitaplarından ve sahabilerin hadislerini nakleden eserlerden istifade ediyoruz. Buna göre bizim bu konuyla ilgili ...
  • hangi sınıra kadar kocasına itaat etmelidir? Erkek onu yolculuğa mecbur edebilir mi?
    10470 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Hadevi Tahrani’nin belirtilen soru hakkındaki cevabının açıklaması şudur:Kadın cinsel doyum konusunda erkeğe itaat etmelidir ve erkek evden çıkmayı yasaklarsa bu durumda kendisi evden çıkamaz. Elbette evlilik hayatının farz ve haramlarla yetinmeyle sorundan yoksun olmasının imkânsız olduğuna dikkat edilmelidir. Ama ahlaka riayet etmek evliliğin pekişmesi ve tatlılığını ...
  • Peygamber Efendimize (s.a.a) göre başkalarına hediye vermenin adabı nasıldır?
    17497 هدیه 2012/05/19
    Hediye vermek ve almak Peygamber Efendimizin (s.a.a) ameli siresinde vardı. Ama Peygamber Efendimizden (s.a.a) gelen rivayetler esasınca hediye verme işi kendi ve diğerlerine meşakkat ve zahmeti beraberinde getirmemelidir; zira bu işteki hedef ünsiyet ve ülfet oluşturmaktır ve eğer onun adap ve şartlarına riayet edilmezse uygun olan neticeye ...
  • Geçici evlilikte iddet beklemenin felsefesi nedir?
    8946 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/10/18
    Kadın yaise ise iddet beklemesine gerek yoktur. Yaiseden kasıt Kureyişli ise altmış ve Kureyşli değilse elli yaşını doldurmuş olmasıdır. Kısır olan kadın yaise sayılmaz, bu yüzden evlendikten sonra iddet beklemesi gerekir.Bu hükmün felesefesine gelince ayet ve rivayetlerde hükümlerin bütün ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8453 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • İslam’ın Tebliğ Yöntemi Nasıldı?
    12515 Masumların Siresi 2011/08/17
    Tebliğ mesaj iletmek anlamındadır. Tüm ilahî peygamberlerin ve özellikle de yüce İslam Peygamberinin misyonu insanları karanlıklardan nura yöneltmek olduğundan, İslam’da tebliğ Allah’ın mesajını kullarına ulaştıran bir vesile olarak çok önemlidir. İslam’da tebliğ yöntemleri sözlü, yazılı ve amelî olarak üç kısma ayrılabilir. Bu her üç kısmın da değişik türleri vardır. ...

En Çok Okunanlar