Gelişmiş Arama
Ziyaret
11386
Güncellenme Tarihi: 2010/12/05
Soru Özeti
Cevheri hareketten maksat nedir?
Soru
Cevheri hareketi sade bir şekilde açıklamanın imkanı var mı?
Kısa Cevap

Hareketten maksat, bir şeyin kuvve (durgunluk) halinden fiil haline geçmesidir. Cevher (öz)’den maksat ise dış alemde varolabilmesi için mevzuya (yapıntı) ihtiyacı olmayan mahiyettir. Oysa arazın (ilinti) dış alemde varolması için mevzuya ihtiyacı vardır. Örneğin beyaz renk, arazdır ve varolabilmesi için dış alemde mutlaka bir mevzuya ihtiyacı vardır. Ama cevher, bağımsız bir varlık olduğundan dış alemde bir mevzuya ihtiyacı yoktur.

Bu açıklamadan yola çıkarak diyebiliriz ki, cevheri hareketten maksat şudur: Arazların değişim ve harketleri olduğu gibi her şeyin cevherininde hareketi vardır. Yani cevherler her an hareket halindedirler. Cevheri hareket, cevherin aynısıdır. Bu görüşü ilk ortaya atan Molla Sadra’dır. O, bu görüşün ispatında sağlam deliller getirmiştir. Örneğin diyor ki: Arazın hareketini herkes kabul eder. Ve biliyoruz ki arazlar, cevherlerinin varlığına bağlıdırlar. Arazın hareketide cevherin hareketinin sonucu olduğu için cevherin kendisinde de hareketi vardır.

Bazı müfessirler, Kur’an’ın ‘Ve görürüsün dağlarıda yerlerinde durur sanırsın, halbuki onlar bulut gibi geçip gider’[i] gibi ayetlerini cevheri harekete yorumlamışlardır.


[i] -Neml/88

Ayrıntılı Cevap

Cevheri hareketi açıklamadan önce hareket ve cevher’in manalarının bilinmesi gerekir.

Hareket, felsefede aşamalı değişim veya bir şeyin aşamalı olarak kuvveden (durağanlıktan) fiile geçmesine denmektedir. Yani hareket, bir şeyin onun vasıtasıyla aşamalı olarak kuvveden çıkıp fiiliyata geçme halidir. Aşamalı olmak demek, onun varlığı için varsayılan cüzlerin aynı anda bir arada olmamaları, zaman içinde yavaş yavaş varolmalarıdır.[1]

Cevher (öz), varolması için mevzuya ihtiyacı olmayan mahiyettir ve 5 kısıma ayrılır: 1) Madde, 2) Suret, 3) Akıl, 4) Nefs, 5) Cisim.[2] Oysa arazın dış alemde varolabilmesi için mevzuya ihtiyacı vardır. Örneğin, araz çeşitlerinden biri olan renk, dış alemde varolabilmesi için bir mevzu üzerinde varolması gerekir. Ama cisim gibi bir cevherin varlığı bağımsız olduğundan, dış alemde varolabilmesi için mevzuya ihtiyacı yoktur.

Cevheri hareketin (sade bir beyanla) manası şudur: Alemin aslı cevherlerden meydana gelmiştir ve bütün cevherler daima ve her an hareket halindedirler. Hatta bir cevherin renk, hacim vs. gibi arazlarının değişimi, daima hareket halinde olan bu cevherin zatındaki hareketten kaynaklanmaktadır. Başka bir ifadeyle cevheri hareket, cevherin kendisidir ve yalnızca ilahi faile ve varlık bahşedene muhtaçtır. Cevherin varolması, cevheri hareketin varlığının aynısıdır. Arazların hareketi ise cevherin hareketine bağlıdır.[3] Arazlardaki değişimler, onların cevherlerinin yapısının sonucunda ortaya çıkmaktadır. Yani bir cevherin arazlarının hareket halinde olduğunu kabul ediyoruz. Örneğin elmanın renginin değiştiğini görüyoruz. Bu değişim onun cevherindeki hareketten kaynaklanmaktadır. Bu yüzden bu değişimlerin tabiî failide onlar gibi değişmelidir. Buna göre, arazi hareketlerin tabii fail olan cevherin kendiside hareket halinde olmalıdır.

Molla Sadra’dan önce cevherin hareketi diye bir şey söz konusu değildi. Sadece bazı Yunanlı filozoflardan aktarılan bir takım sözler cevheri harekete tatbik edilebilirdi. Ama Müslüman filozofların içinde ilk olarak Molla Sadra (Sadr-ul Müteellihin Şirazi) cevheri hareketten bahsetmiş ve onu delillerle ispatlamıştır. Onun delillerinden biri şudur: Arazların, mevzularından ayrı olarak bir varlıkları yoktur. Onlar cevherlerinin varlığına bağlıdırlar. Öte yandan arazların değişim ve hareketleri bize göstermektedir ki cevherinde hareketi var. Zira bir varlıkta meydana gelen her türlü değişim, onun iç ve zatındaki değişimide göstermektedir. Netice itibariyle arazi hareketler cevherde de hareket olduğunu göstermektedir. Cevheri hareketten maksat  işte budur.

Molla Sadra’nın cevheri haraketi ispat eden delillerinden bir diğeri şudur: Her maddi varlığın zaman boyutu vardır. Zamanı olan her varlık aşamalıdır. Sonuç olarak maddi cevherinde hareketi vardır.[4] Ayrıca bazı müfessirler ‘Ve görürüsün dağlarıda yerlerinde durur sanırsın, halbuki onlar bulut gibi geçip gider.’[5] gibi bazı ayetlerin cevheri hareket hakkında olduğunu söylemişlerdir. Onlara göre bütün varlıklar cevheriyle birlikte yaratılış hedefine doğru hareket etmekteler. Bu da, cevheri hareketin olduğunu ortaya koymaktadır.[6] Başka bir ifadeyle sen dağları durur sanırsın, halbuki cevheri hareketle hep hareket halindeler.

Felesefe kitaplarında cevheri hareket için genişçe başka dellilerde getirilmiştir.[7] Daha fazla bilgi için bkz:

1-Şerh-i Manzume /Hacı Molla Hadi Sebzivari (Üstad Şehid Mutahhari’nin yazısı).

2-Bidayet-ul Hikme ve Nihayet-ul Hikme/ Allame Tabatabai.

3-Esfar-u Erbaa/Molla Sadra       


[1] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, Amuzeş-i Felsefe, c.2, s.285 ila293, Neşr-i Beynelmilel, 7. Baskı, Kum, h.ş.1386

[2] -Muhammed Hüseyin Tabatabai, Nihayet-ul Hikme, s.207; 785. Soru, Dizin: Cevher ve Araz.

[3] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, a.g.e, c.2, s.334; Murteza Mutahhari, Makalat-ı Felsefe, c.1, s.286, İntişarat-ı Sadra.

[4] -Muhammed Taki Misbah Yezdi, a.g.e, c.2, s.335;

[5] -Neml/88

[6] -Seyyid Muhammed Bakır Masumi Hemedani, el-Mizan (Farsça çevirisi), c.15, s.578, Camia-yı Müderrisin baskısı.

[7] - a.g.e.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Din tebliği (gayri Müslimleri ve başkalarını eğitmek ve onlara kılavuzluk etmek) tüm Müslümanlara farz mıdır?
    9225 Pratik Ahlak 2011/12/19
    İslam evrensel, herkesi kapsayıcı ve en kâmil bir din olup dinlerin en sonuncusudur. Bu nedenle tüm ulus ve milletlerden herkes onunla tanışmalıdır. Diğer halkların bu insan yetiştirici dinle tanışmasının tek yolu, İslam hakikatleri, emirleri, hükümleri ve öğretilerini tebliğ etmektir. Bu esasla Kur’an-ı Kerim’in değişik ayetlerinde din tebliğine önem verilmiş ...
  • İmam Humeyni’nin (r.a) bakışında mutluluk ve bahtsızlığın kaynağı nedir?
    16169 Pratik Ahlak 2012/06/16
    İmam Humeyni (r.a) bir İslam bilgini ve arif olarak birey ve toplumların tüm mutluluklarının kaynağını onların Allah’a yönelmesi ve ilahi buyrukları icra etmek için çaba göstermesinde görmüş ve bunun karşısında onların Allah’a tapma yerine kendilerine tapmaya yönelmesini ve ahiret yerine dünyayı ilk hedef olarak karar kılmalarını bahtsızlıkların ...
  • Üzeri kutlu isimlerle nakşedilmiş bir yüzük kanalizasyona düştüğünde vazife nedir?
    6751 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Üzerinde Allah’ın veya Peygamberin (s.a.a) veyahut bir imamın isminin yazıldığı bir kâğıt veya saygı gösterilmesi gerekli olan herhangi başka bir şey tuvalete bağlı kanalizasyon kuyusuna düşerse, onu dışarıya çıkarmak ve yıkamak her ne kadar zor olsa da farzdır. Dışarı çıkarmak mümkün değilse, tümüyle yok olduğundan emin olmayana ...
  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    13737 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • Kur’an’ın adlarını nedir?
    26305 Kur’anî İlimler 2009/07/11
    Kur’an için birçok isim zikredilmiştir, elbette sadece bunlardan bazıları müslümanlar arasında meşhurdur. Ayrıca Kur’an için zikredilen isimlerden bazıları Kur’an’da, Kur’an’ın ismi değil vasfı olarak gelmiştir. Kur’an’ın isim ve vasıflarını birbirinden ayırmak konusundaki ihtilaf yüzünden Kur’an’ın isim ve vasıflarının sayısı konusunda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
  • Kendi görevini bilmediği için Ehl-i Sünnet fıkhına göre amel eden bir Şia’nın görevi nedir?
    6368 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/02/06
    Cevap: Biz sizin sorunuzu taklid mercilerinin fetva bürolarına gönderdik şu şekilde cevap verdiler:Ayetullah Uzma Hamenei’nin Fetva Bürosu: Yapmış olduğu ameller, şimdi taklid ettiği fetva merciinin fetvalarıyla uyumlu değilse o amelleri kaza etmelidir.
  • İslam dininde aklın işlevlilik sınırı ne kadardır ve nerelerde ve nereye kadar ondan istifade edilebilir?
    13730 Yeni Kelam İlmi 2008/04/09
    Akıl, Allah’ın insan vücudunda karar kıldığı, en değerli bir güçtür ve onun kısım ve dereceleri vardır.Teorik akıl; onun görevi olayları derk etmek, tanımak ve o olaylar hakkında hüküm vermektir.Pratik akıl; insan davranışlarını kontrol eden güçtür, diğer bir deyişle onun işi olması gereken ve olmaması gereken şeyleri derk etmektir ...
  • Tevrat ve İncil’de beş ferdin isimleri zikredilmiş midir?
    25028 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    Bazı hadislere göre Peygamber-i Ekrem (s.a.a), İmam Ali (a.s), Hz. Zehra (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin’den (a.s) ibaret olan aba ehli beş ferdin isimleri İncil ve Tevrat’ta zikredilmiştir. Bu cümleden olmak üzere İmam Rıza’nın (a.s) Caslik (kilise önderlerinden bir fert) ve Rasu’l-Calut (Yahudilerin önderi) ...
  • Subhanellah zikrinin namazda çok tekrarlamasının sırrı nedir ve neden tesbihin hamd ile birlikte olmasına tekit edilmiştir?
    12364 Eski Kelam İlmi 2012/03/12
    Allah a ibadet etmek ve Ona kulluk yapmak esnasında Onu tesbih etmek Onu, kulluk ve ibadet yapan kişinin zihninde, kalbinde ve iş âleminde şekillenen sıfatlardan tenzih etmek onlardan beri olduğunu bilmek anlamındadır. Diğer taraftan Allahın tesbihi zihinsel olarak tevhit makamına ulaşmamış olan insanların ekseriyeti için pratik olarak ...
  • Acaba humsu ve seyitlere ait olan hakkı taklit merciinin izni olmadan ödemek caiz mi?
    8198 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar