Gelişmiş Arama
Ziyaret
10104
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
Soru
Bazıları taklit ilkesini kabul etmektedir. Ama kendilerinin neden özellikle bir mercii taklit etmek gerektiği hususunda şüpheleri bulunmaktadır. Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
Kısa Cevap

Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Sizin sorunuzdaki hususu kesin ve katî addettiğinizi ve sonra delilini istediğinizi söylemeliyiz. Bu esas uyarınca ilkönce birçok büyük fakihin inancına göre özel şartlarda mercilerin farklı olmasının sakıncasız olmakla kalmayıp bazı hususlarda hatta lazım ve farz olduğunu açıklamak gerekir. Bundan ötürü, bu konuyla ilgili fetvaları bilginize sunacak ve sonra da bu meselenin delillerini belirteceğiz. İmam Humeyni (r.a) şöyle fetva vermektedir: Eğer iki müçtehit ilimde eşit olursa, bireyler istediklerine müracaat edebilirler ve aynı şekilde bazı meselelerde birini ve bazı meseleler de diğerini taklit edebilirler.[1]Rehberlik makamı ise şöyle demektedir: Taklitte ayırım gözetmek sakıncasız olmakla kalmayıp mercilerin her birinin belirli mevzularda daha bilgili olması durumunda kendilerinin uzmanlık alanlarına göre taklit edilmesi lazım ve farzdır.[2] Bir başka yerde ise şöyle yer almaktadır: Birinin ibadetlerdeki bilgisi ve diğerinin de muamelattaki bilgisi çok olan iki müçtehidin bulunduğu yerde ihtiyat gereği her ikisini taklit etmek gerekir.[3] Aynı şekilde şöyle beyan edilmiştir: Eğer iki müçtehit bilgi açısından eşit olursa mukallit istediği birini taklit edebilir veya eğilimi olması halinde bazı meselelerde birini ve bazı diğer meselelerde de ötekini taklit edebilir.[4] Bundan dolayı, tüm meseleler hakkında bir müçtehidi taklit etme gerekliliğiyle ilgili olarak belirttikleriniz, birçok âlim tarafından ret edilen bir husustur. Ama ayırım gözetmek ile dönmek arasında fark gözetmek ve bu ikisini eşit görmemek gerekir. Bu konuda kısa bir açıklama da yapacağız. Belirtilen noktaların açıklığa kavuşması için birkaç hususa değinmek lazımdır:

1- Fıkha ait her konu hakkında taklit etmek maksadıyla her şahsın özel bir müçtehidi seçmesi gerekliliği hakkında belirtilen delil şöyle açıklanmıştır:

A. Biz bu konu hakkında genel bir şekilde olsa da imamların (a.s) bir hükmünün olduğunu kesinlikle biliyoruz.

B. Din âlimleri ve hadis aktarıcılarının imamlar (a.s) tarafından hüccet olarak ve bu gibi meseleleri açıklayan otoriteler sıfatıyla atandıklarını da bilmekteyiz.[5] 

C. Rivayetlerden de belli olduğu üzere (büyük gıyap zamanında) özel bir bilgin bu iş için tayin edilmemiştir, sadece ilgili bilginlerin özellikleri belirtilmiştir.

D. Biz tüm âlimlerin mukallidi olamayız; çünkü onların bazı meselelerde görüş ayrılıkları bulunmaktadır. Aynı şekilde biz tanınmayan bir şahsın mukallidi de olamayız; çünkü tanınmayan birey gerçekte yoktur. Kendi başına ve taklitsiz yapılan amel de akıl ve Müslümanların süregelmiş geleneklerine aykırıdır. Bu esas uyarınca rivayetlerde belirtilen özelliklere dikkat ederek onlardan birini taklit etmek maksadıyla seçmemiz gerekmektedir ve bu seçimimiz çok önemlidir.

 

E. Bir şahsı seçtikten ve bir konuda onu taklit ettikten sonra aynı mevzu hakkında bir başka şahsı taklit edemeyiz; çünkü bir konuda iki farklı taklit mümkün değildir. Elbette ikinci şahsın fetvası birinci şahsın fetvası gibi olabilir veya ikinci şahsın birinci şahıstan daha bilgili olduğu ve önceki taklit fiilimizin esasen doğru olmadığı ortaya çıkabilir.[6] 

2. Taklitte ayırım gözetmek ile taklit etmekten dönmek arasındaki fark hakkında ise şöyle söylemeliyiz:

A. Ayırımın manası: Âlimlerin eşit olduğu veya bazılarının bir takım konularda uzman ve diğer bazılarının da başka konularda uzman olduğu bir yerde bizim baştan itibaren sayılı bazı meselelerde bir müçtehidi ve bir dizi başka meselede de bir başka müçtehidi taklit etmemize denir. Belirtilen fetvalara göre bu taklit biçiminin bir sakıncası yoktur.

B. Dönmenin manası: Bir konuda geçmişte belirli bir müçtehidi taklit ediyorken, şimdi aynı konuda bir başka müçtehidi taklit etmemize denir. Bu husus önceki meseleye benzememekte ve fakihlerin çoğunlunun görüşüne göre bir takım özel durumlar dışında caiz değildir. İmam Humeyni (r.a) bu hususta şöyle buyuruyor: Yaşayan bir müçtehitten dönmek ve yaşayan bir başka müçtehidi taklit etmek için iki olasılık var olabilir: Ya ikincisi birincisiyle eşittir ki bu durumda dönmek caizdir ya da ikincisi birincisinden daha bilgilidir ki bu durumda da mukallidin kendi müçtehidini değiştirmesi farz olur.[7] Tabii olarak ikinci müçtehidin daha bilgili veya en azından birinci müçtehidin düzeyinde olduğundan emin değilsek, delilsiz bir şekilde taklitte değişikliğe girişemeyiz. Bazı fakihler bu meseleyi şöyle açıklamışlardır: Meseleyle amel etmeden önce merci değiştirmenin bir sakıncası yoktur, ama ondan sonra caiz değildir. Bu hususta bu sitedeki 1335. soruya müracaat edebilirsiniz.

3. Şu noktanın da açıklanması gerekmektedir: En bilgili müçtehidi taklit ederken kendisinin belirli bir konu hakkında fetva vermediğine ve belirtilen konu hakkında ihtiyata inandığına rastlarsak, böyle durumlarda belirli şartlar çerçevesinde daha aşağı bir seviyede yer alan ve de ilgili hususta açık fetvası bulunan başka müçtehitlere müracaat edebilir ve onların fetvalarına göre amel edebiliriz.[8] Bu yöntem de azıcık bir toleransla taklitte bir çeşit ayırım olarak telaki edilebilir.

4. Dikkat edilmesi gereken son nokta şudur: Mümin bireyler değişik müçtehitleri taklit etmenin caiz oluşu hususunu bahane edip her konuda şahsi temayüllerinin bulunduğu özel bir fetvaya yönelmemeli ve gönüllerindeki fetvayı veren müçtehide müracaat etmemelidir. Örneğin biz saygın bir müçtehidi taklit ediyorsak ve kendisi sigara içmenin oruca bir zarar vermediği fetvasına sahipse, biz de belirtilen fetva esasınca amel ederiz ve bunun hiçbir sakıncası da olmaz. Ama sigara içmenin orucu bozduğu fetvasına sahip olan bir müçtehidi taklit ediyorsak, lakin sigara içmeye olan temayülümüzden ötürü onu caiz gören bir başka müçtehide yönelir ve kendisini taklit edersek, gerçekte böyle bir davranışı taklit olarak adlandıramayız ve bu yöneliş sadece kendi amellerimize bahane bulmak için olacaktır.[9]              



[1] Humeyni, Seyid Ruhullah, Tahrirü’l-Vesile, c. 1, s. 6, mesele. 8, Müesseset-ü Dari’l-İlim, Kum, çap-ı dovvom.

[2] Hamaney, Seyid Ali, Ecubetü’l-İstiftaat, c. 1, s. 10, soru. 17, Daru’n-Nebe lil-Neşr ve’t-Tavzi’, çap-ı evvel, 1420 h.k.

[3] Yezdî, Seyid Kazım, el-Urvetu’l-Vuska, s. 38, mesele. 47, Müessesetü’n-Neşri’l-İslamî, 1420 h.k, çap-ı evvel.

[4] Hekim, Seyid Muhsin, Müstemseketü’l-Urveti’l-Vuska, c. 1, s. 31, Mektebetü’s-Seyidi’l-Maraşi, 1404 h.k.

[5] Hür Amuli, Muhammed b. el-Hasan, Vesailü’ş-Şia, c. 27, s. 140, rivayet. 33423, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 h.k.

[6] Bu delil, Müstemesekü’l-Urve kitabının birinci cildi 13 ve 14. Sayfalarda yer alan merhum Seyid Muhsin Hekim’in açıklamalarının bir özetidir.

[7] Tahrirü’l-Vesile, c. 1, s.11, mesele. 4.

[8] a.g.e., c. 1, s. 11, mesele. 34.

[9] Tütün meselesi sadece bir numune olarak beyan edilmiştir, yoksa buna benzer birçok örnek bulunmaktadır.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • cinsel sapıklık ve inhiraftan korkulmadığı taktirde evlilik bırkalabilinir mi?
    10114 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Evlilik olgusu bütün milletler arasında süre gelmiş bir gelenektir. Ancak islam dini evliliğe ve aile yuvasının ve teşkilatının kurulmasına çok önem vermiştir. Ayet ve rivayetlerdeki bütünlükten evliliğin ne kadar önemli olduğu çok güzel bir şekilde anlaşılıyor. Allahu teala kuranı kerimde bekar olanları evlendirin, şeklinde emr ...
  • İmam Musa Kazım’ın (a.s) hayatı, evlatları ve torunlarını özetle benim için açıklar mısınız?
    21759 تاريخ بزرگان 2011/01/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    13280 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Cennet ve cehennemde ölüm var mıdır?
    18303 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    Kur’an, rivayet ve aklî deliller, insanların cennete veya cehenneme gittiği zaman artık bir ölümün olmadığı hususunda müttefiktirler. Kur’an’ı Kerim bir taraftan kıyameti daimi gün (ebediyet günü) olarak adlandırmış ve öte taraftan da cennetlikleri daimiler (ebediler) sıfatıyla nitelemiştir. Rivayetlerde geldiği üzere cennetlik ve cehennemliklere şöyle ...
  • Yolculuktayım ve yolculuğumun müddeti belli değil. Lütfen seferî kılma ve tam kılma açısından namazımın durumunu belirtiniz.
    6948 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Cemaat namazı niyetinde namaz rekâtlarının sayısı belirtilmeli midir?
    6376 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Asıl yanıta değinmeden önce niyette iki önemli konunun dile getirildiği noktasını hatırlamak gerekir:1. Niyette söz gerekli midir?2. Niyette muteber olan şeyleri dile getirmenin lazım olmadığı açıklığa kavuştuktan sonra[1] hangi şeylerin niyette gerekli ve muteber olduğu konusu ortaya çıkmaktadır. ...
  • Hicr suresi 91. ayetteki bölenlerden Allah’ın kasti nedir?
    11333 Tefsir 2010/11/27
    Bu ayet-i şerifede yer alan “el-muktesimin” kavramı bölen ve bölücüler anlamındadır. Bu ayetin nüzul sebebinin ne olduğu ve kimler hakkında nazil olduğu hususunda ise tefsirlerde birkaç ihtimal beyan edilmiştir. 1. Hac aylarında yolculara Muhammed adındaki bir şahsın bir takım iddiaları olduğunu ve kesinlikle kendisinin sözlerini dinlememelerini ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7310 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • Sigaranın orucu bozduğunu bilmeyen biri, sigara içerek tuttuğu oruçların kazasının yanı sıra keffarette vermeli midir?
    8350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İmam Humeyni (r.a) ve diğer büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: (Oruç tutan kişi) Meseleyi bilmediğinden dolayı orucu bozan bir şey yapsa, eğer meseleyi öğrenme imkanı vardıysa farz ihtiyat gereği üzerine keffaret gelir. Eğer meseleyi öğrenme imkanı yoktuysa veya meselenin farkında değildiyse yahut filan şeyin orucu bozduğunu kesin olarak ...
  • Hz. Müslim kimdi?
    19268 Büyük Şahsiyetlerin Siresi 2010/12/22
    Akil’in oğlu olan Müslim üç imam (müminlerin önderi Ali, İmam Hasan, İmam Hüseyin (a.s) ) ile aynı asırda olup onları yakından görmüş, İmam Hüseyin’in (a.s) imameti zamanında imamının hedefleri için canını feda etmiş ve Übeydullah b. Ziyad emriyle şahadete ulaşmıştır. O bu zamanda İmam Hüseyin’in (a.s) ...

En Çok Okunanlar