Gelişmiş Arama
Ziyaret
39030
Güncellenme Tarihi: 2009/01/19
Soru Özeti
Şia mezhebi neden en iyi mezheptir?
Soru
Şia mezhebi neden en iyi mezheptir? Kendim Şia mezhebine mensup olmama rağmen, Şianın Vahhabiyete ne gibi üstünlüğü olduğunu bilmiyorum. Mezhebimin hak olduğu konusunda nasıl mutmain olabilirim?
Kısa Cevap

Şia mezhebinin üstünlüğü onun ‘Hak’ olmasından kaynaklanıyor. Hak yol her dönemde yanlızca birdir. Diğer dinler ya temelden batıl ve asılsızdır ya da kaybolmuş ve değişmişlerdir. Bugün hak din İslam’dır. Asıl ve gerçek İslam ise Şia mezhebinde tecelli bulmuştur. Yanlızca Şia öğretileri öz Muhammedi İslam’ın göstergesi olabilir. Bunu tarih ve dini kaynaklar teyit etmekteler. Bu özellik Vahhabiyyette yoktur. 

Ayrıntılı Cevap

Şia mezhebinin diğer mezheplere üstünlüğü onun ‘Hak’ olmasından dolayıdır. Hak din her dönemde yanlızca bir dindir. Allah-u Teala’nın her dönemde bir şeriatı vardır. Onun dışında ki dinler ya temelden batıl ve yalandır veya kaybolmuş ve hükmü kalkmıştır. Şimdiye kadar insanlığa gelen dinler birbirinin yanında ve birbirine alternatif değil, aksine biribirinin peşi sıra, tamamlayıcı olarak gelmişlerdir. Yani, yeni din önceki dinin tamamlayıcısı olup onun hükmünü kaldırmıştır. Yeni dinin gelmesiyle, önceki dinin süresi sona ermiş, resmiyetini kaybetmiş ve yerini yeni dine bırakmıştır. Herkesin yeni dine uyması ve ona iman getirmesi gerekir. Bu yüzden mukaddes kitap ve dini naslarda yeni dine iman getirmeyenlere ‘kafir’ denmektedir.

 

İslam, insanlığa gönderilmiş en son ve en kamil dindir. Allah, İslam’dan başka hiçbir dini kabul etmeyecektir:

‘Şüphe yok ki Allah katında din ancak İslam’dır.’[1]

‘Kim İslamdan başka bir din seçerse ondan kabul edilmeyecektir.’[2]

 

Maalesef Müslümanlarda diğer dinlere mensup olanlar gibi çeşitli mezheplere bölünmüşlerdir. Tabi bu mezheplerin hepsinin hak üzere olduğu söylenemez. Resul-u Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Ümmetim benden sonra yetmiş üç fırkaya bölünecektir. Onlardan yanlızca bir fırka kurtuluşa erecektir, diğerlerinin hepsi ateştedir.’[3]

 

İslam mezhepleri arasında fırka-i naciye (kurtuluşa eren fırka) Ehl-i Beyt yolunu takip eden On iki İmam Şiasıdır. Teşeyyü’ gerçek ve hakiki İslamdır. Resul-u Ekrem (s.a.a) buyuruyor: ‘Ey İnsanlar! Ben sizin aranızda öyle bir şey bırakıyorum ki ona sarıldığınız müddetçe asla sapmazsınız: Allah’ın kitabı ve Itratım, Ehl-i Beyt’imdir.’[4]

 

Peygamberimizin güvenilir ve değerli sahabesi Ebuzer-i Gifari şöyle rivayet ediyor: ‘Resulullah (s.a.a)’in şöyle buyurduğunu duydum: Bilin ki, benim Ehl-i Beyt’im sizin aranızda, Nuh kavminin içinde ki gemi gibidir; kim o gemiye binerse kurtulur, kim de muhalefet ederse boğulur.[5]

 

Şia mezhebi, tevhid, adalet, nübüvvet, imamet ve mead temeli üzerine kuruludur. Şii, on iki masum imam (a.s)’ın, Resulullah (s.a.a)’in halifeleri olduğuna inanmaktadır. Onların (a.s) birincisi İmam Ali (a.s), sonuncusu da İmam Mehdi (a.s)’dır.

 

Allah Resulü (s.a.a)’den rivayet edilen bir çok hadiste masum imamların kaç tane olduğu hatta isimleri bile açıklanmıştır. Abdullah b.Mes’ud birgün bir grupla beraber otururken bir bedevi Arap gelerek onlardan hangisinin Abdullah b.Mes’ud olduğunu sordu. Abdullah, benim, diye cevap verdi. Arap: ‘Peygamberiniz, kendisinden sonra kaç tane halifesi olduğunu size beyan etti mi?’ diye sordu. Abdullah dedi ki: ‘Evet, Ben-i İsrail’in on iki tane önderi kadar.’[6]

 

Bizim, Şia’nın hak olduğuna delilimiz Kur’an ve sünnettir. Allah-u Teala, Kur’an’da Allah’a, Resulüne ve emir sahiplerine –ki onlar Resul-u Ekrem (s.a.a)’in buyruğuyla Ehl-i Beyt İmamlarıdır- uyulmasını bize emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetinde imamet ve velayet meselesine işaret olunmuştur. ‘Yakın akrabalarını uyar’,

‘Şüphe yok ki sizin veliniz Allah, resulü ve namaz kılıp, rüku halinde zekat veren iman edenlerdir (mü’minlerdir)’,

‘Ey Resul! Rabbinden sana nazil olan o şeyi tebliğ et, eğer bunu yapmazsan risalet görevini yerine getirmemiş olursun’,

‘Bugün dininizi kemale erdirdim, nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam’a razı oldum,’

‘Şüphe yok ki ey Ehl-i Beyt, Allah sizden her türlü kötülüğü gidermek ister’ vb. ayetler bu konu hakkındadır.

 

Allah Resulu (s.a.a)’de, Hz. Ali(a.s)’ı her zaman halifesi olarak tanıtırdı. Tarih ve rivayetler bunu ortaya koymaktadır. Örneğin Taberi, ‘Tarih’inde şöyle yazıyor: ‘Yakın akrabalarını uyar’ ayeti nazil olduğu zaman Peygamber akrabalarını toplayarak onlara şöyle buyurdu: ‘Allah-u Teala bana, sizi kendisine davet etmem için emir verdi. Kim bu işte bana yardım ederse kardeşim, vasim ve halifem olacaktır.’ Onların içinde yanlızca Hz.Ali (a.s) ‘Ey Allah Reulü! Bu uğurda ben senin yardımcın olacağım.’ diye cevap verdi. Peygamber de elini Hz. Ali (a.s)’ın omuzuna koyarak ‘Şüphe yok ki bu (Ali), kardeşim, vasim ve sizin içinizde ki halifemdir; onu dinleyin ve ona itaat edin.’ diye buyurdu. Peygamber (s.a.a)’in akrabaları gülerek yerlerinden kalktılar ve Hz. Ebu Talib’e -alay ederek- dediler ki: ‘Senden oğluna itaat etmeni ve onun emrine uymanı istiyor.’[7]

 

 

Peygamber (s.a.a), mübarek ömrünün son yılında ‘Veda Haccı’ diye bilinen haccından dönerken ‘Gadir-i Hum’da Ali b. Ebu Talib (a.s)’ı imam ve Müslümanların önderi olarak tanıttı ve orada bulunan herkese Ali’ye Mü’minlerin emiri olarak biat etmelerini emretti. Ve şu tarihi sözünüde o gün orada buyurdu: ‘Ben kimin mevlası isem Ali’de onun mevlasıdır.’ Bu hadis meşhur ve mütevatir hadislerdendir.

 

Bunlar Şia’nın diğer mezheplere göre üstün ve hak oluşuna dini açıdan ve ayet ve rivayetlere dayanarak kısaca getirdiğimiz delillerdir. Dini delillerin dışında da bu konuyu ele alabilir, Şia ve diğer mezheplerin öğretilerini mukayese ederek Şia’nın üstünlüğüne hüküm verebiliz. Ama bunu başka bir zamana bırakıyoruz.

 

Vahhabiyet konusuna gelince, bunun için Seyyid Mustafa Rezevi’nin yazdığı ‘Pakistan’ın Siyasi ve Mezhebi Bilgileri’ adlı eserine bakmak yeterli olacaktır. O, bu eserinde şöyle diyor: Vahhabiler, Şii ve Sünni olmak üzere bütün İslami fırkaları müşrik, kafir ve putperest olarak bilmekteler. Resul-u Ekrem (s.a.a)’in ve Masum İmamlar (a.s)’ın kabirlerini ziyaret etmeyi, hacet istemeyi, saygı göstermeyi ve yüceltmeyi bid’at ve putperestlik olarak kabul etmekte, haram saymaktalar. Onlar, Peygamber’e selam vermeyi ve saygı göstermeyi namazın dışında caiz bilmiyorlar. Peygamberin ölümüyle birlikte, artık Ona saygı gösterme ve değer vermenin de bittiğini söylüyorlar. İmamlar ve din büyüklerinin kabirlerine her türlü türbe ve ziyaretgah yapmanın bid’at olduğuna inanıyorlar. Onlara göre Allah Resulü her türlü kuvvet ve zaafına rağmen bir beşerdi ve ölmüştür; artık bizden ve bu dünyadan her hangi bir şekilde haberi yoktur, dolayısıyla kabrini ziyaret ederek ona tevessül etmek haramdır.[8]

 

Acaba böyle bir öğreti fıtrat ve Kur’an’la mutabık olabilir mi? Hüküm vermeyi sizin akl-ı seliminize bırakıyoruz. Risaletin karşılığı olan Ehl-i Beyt’e sevginin[9] karşılığı bu mudur? Acaba şehitlerin ölmediğini ve Allah katında rızıklandığını[10] Kur’an buyurmuyor mu? Acaba Peygamber (s.a.a)’in makamı şehitlerin makamından daha mı düşüktür?!

Daha fazla bilgi almak için yeniden bize yazabilirsiniz.



[1] - Al-i İmran:19

[2] - Al-i İmran:85

[3] - İbn-i Batte, el-İnabet’ul Kubra, c.1, s.3; Hisal, s.585

[4] - Kenz-ul Ummal, c.1, s.44, el-İ’tisam bi’l Kitap ve’l Sünne

[5] - el-Müstedrek ala’s Sahiheyn,c.3, s.151

[6] - Hisal, s.467

[7] - Tarih-i Taberi, c.2, s.320, Mısır baskısı; İbn-i Esir, Kamil, c.2, s.41, Beyrut baskısı

[8] - Seyyid Mustafa Rezevi, Pakistanın Siyasi ve Mezhebi Bilgileri, s.63-64

[9] - Şura: 23

[10] -Al-i İmran: 169

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Vaktin başında namaz kılmak mı iyidir yoksa iki doğuş arasında yatmamak mı?
    5640 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Her şeyden önce bir noktaya dikkat etmeniz lazımdır:Kerahete neden olan uyku ister sabah namazından sonra olsun, ister ondan önce olsun iki doğuş arasındaki uykudur. Bu yüzden sorunuza göre siz iki doğuş arasında uyuduğunuzdan dolayı her iki durumda da kerahete mürtekip olmuş bulunmaktasınız. ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    26742 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • Bazen kıbleye doğru oturuyor ve temiz imamlar (a.s) ile sohbet ediyorum ve bu esnada bedenimde özel bir hal hissediyorum ve deyim yerindeyse tüm tüylerim ürperiyor. Bu hal neyin işaretidir?
    10283 Pratik Ahlak 2012/01/18
    Bildiğiniz gibi masum hazretler (a.s) bizim amellerimizi gözetlemektedir ve rivayetlerde de bu konuya işaret edilmiştir. Kesinlikle bu ilgi onların haremindeyken veya dikkatle kendilerine sevgi ifadesinde bulunduğumuzda daha çok ve belirgindir. Öte taraftan bedenin heyecanlıyken ve manevi hallerde reaksiyon göstermesi, hepimiz için vuku bulmuştur ve ayet ve rivayetlerde de bunun ...
  • Bankanın halktan geciken taksitten dolayı aldığı “gecikme parası” faiz sayılıyor mu?
    5983 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Banka aracılığıyla gecikmiş taksitten dolayı alınan gecikme parasın hükümü hakkında bazı mercilerin görüşleri aşağıda açıklandığı şekildedir: Ayetullah Uzma Hamenei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Çalışmalarını “İslami Şura Meclisi’nin” tasvip ettiği kanunlar esasına göre yapan ve “Gözetleme Şurası’nın” teyit ettiği bankanın uygulamasında bir ...
  • İlahi yaşam nasıl bir yaşamdır? Şu andaki yaşamla bir tezaddı var mı?
    7834 Pratik Ahlak 2012/01/05
    Kur’an’a baksak ve ‘’Neden yaratıldık? sorusunu ona sorsak şu cevabı verecektir: ‘Ben, cinleri ve insanları, sadece bana kulluk etsinler diye yarattım.’ İbadet nedir? İbadet yani Allah’a kulluk etmektir. Yani yaptığımız bütün işler, hatta yemek içmek gibi günlük ve çok normal işlerimiz bile ilahi ve ibadi ...
  • Acaba Şia mezhebinden Sünni mezhebine geçmek caiz mi?
    4784 Diğer Konular 2018/12/08
    Esasen din ve inanç insanın akıl ve mantık yoluyla hakikati araştırması ve araması sonucu kendi seçimiyledir. İnsan temel inançlarında araştırma yapmalı ve hakikate ulaştıktan sonra onu seçmelidir. Din ve mezhep insana büyüklerinden miras kalmaz. Buna binaen dinin temel inançlarında taklit caiz değildir.[1] Zira din, ...
  • Rivayetlere göre iyi bir ortağın taşıması gereken özellikler nelerdir?
    3561 Şirket 2020/01/20
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    16105 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...
  • Bilal-i Habeşî Ve Hilafet Meselesi
    9683 تاريخ بزرگان 2011/08/03
    Tarihten anlaşıldığı kadarıyla Bilal-i Habeşî halifeler biat etmemiş, bazı yerlerde onlara itiraz etmiş ve hilafet sistemi için ezan okumaktan uzak durmuştur. Bu yüzden Şam’a sürgüne gönderilmiş ve orada vefat etmiştir. ...
  • “Farz” ve “vacip” hangi manaya gelmektedir? Bu iki kelime arasındaki fark nedir?
    10232 مبانی فقهی و اصولی 2014/01/21
    Farz ve vacip eğer değişik durumlarda ve özellikle ayrı (birlikte değil) bir şekilde kullanılırsa, kesinlik ve belirleme anlamına gelir[1] ve ıstılahtaki manası ise mütealliklerinin zorunlu olmasıdır. Ama bu iki kelime arasında bir farkın olduğu bazı lügat kitaplarında zikredilmiştir. Farz ve vacip arasındaki fark, farzın ...

En Çok Okunanlar